1.Bölüm Yüzleşme

1179 Words
Hava sanki yaşanılan tüm olumsuzlukları unutturmak yeni bir güne umutla başlamak için anlaşmış gibiydi bu günle. Tüm gece uyuyamamış ve sabah bir türlü olmamıştı. Balkonumun demir korkuluklarında elimde sayısını unuttuğum filtre kahvemle doğan güneşe ve karşı  komşumun attığı yemlere uçuşan kuşlara bakıyordum. Her şey fazlasıyla huzurlu ama benim içimde büyük bir fırtına vardı. Cesaretimin kırıldığı ama en güçlü olmam gereken gündü bu gün. Yıllarca beklediğim , gözyaşlarımla boğulup ölüp yeniden doğduğum , kaybettiğim tüm insanların şimdi artık yüzlerine daha güçlü bakabileceğim gündü bugün.   ''Haydi kalk bakalım ayağa Başak bugün senin günün.''   En sevdiğim ev botlarımı ayağıma gecirdim. Balkonun kapısını acarken camda gördüğüm yüzüme inanamadım. İçimde bir fırtına varken yüzümde dünyanın en güçlü kadının yüzü ile bakışıyordum. Sarı saçlarım birbirine dolanmış her zamanki gibi tepede darma- dağınık bir topuz, sabahlığımın bir omzu düşmüş bir omzu ise disiplinli bir şekilde kusursuz duruyor. Ancak yüzüm kendimle ve ruhumla uyumsuz bir şekilde bir maske ardına saklanmış sanki . Ne kadar baktım camdan bakan kıza bilmiyorum ama kendime gelip silkelenip odaya doğru ilerledim.   Bugün her zamankinden daha güzel giyinmeli ve daha güzel olmalıyım. Heh! işte burada . Siyah kalem eteğim önündeki o güzel ters v şeklinde ki yırtmacı ile bu güzel boyun ve kolları bağlamalı gömlek tamda aradığım işte. Saçlarımı maşa yapıp kalın sarı lüleleri omuzlarımdan aşağıya bıraktım. Her zaman ki makyajım hafif ve toprak tonlarındaydı. Ayakkabı dolabıma gidip siyah bir stilettoyu ayağıma giyindim.    İşte şimdi hazırdım. Çantamı aldım . Dosyamı aldım ve evin kapısına geldim. Arkamı dönüp baktım ev bembeyaz mobilyalar , makromeden annemin yaptığı koltuğun üzerindeki asimetrik aynalar , pelüş halım ve gezdiğim her yerden topladığım  aksesuarlar ile benim küçük sığınağım huzurlu yerimdi.   ‘’Bugün bu eve bambaşka bir kadın olarak geleceğim . ‘’ diyerek kapıyı kapattım. Daha gecen ay aldığım arabam kapıda beni bekliyordu. Güzelce kuruldum koltuğuma ve radyoyu açtım. İşte şansım ve benim şarkımdı.   ‘’Bir deli rüzgar esse bir yerlerden Savurur mu, götürür mü beni bilmem O deli aşık mazide kaldı artık Dönecek mi geriye onu bilmem   Hiç zaman olmaz mı, geri gelmez mi Savunmasız duygular Ah o günleri bir daha vermez mi Acımasız şu yıllar ‘’   Radyodan gelen müziğin büyüsüne kapılıp aynı zamanda eşlik ederek sürüyordum arabamı . Aslında yarım saatlik bir yoldu ama İstanbul şartlarında bir saat sonra gelmiştim. Arabayı park etmek için hamle yaptığımda arkadan gelen şiddetli bir korna sesi ile irkildim . Hemen camı açıp arkaya baktığımda bir adam siyah gözlüklerini biraz indirip bana bir tabela gösteriyordu.   ‘’Hanımefendi , burası misafir otoparkı değil . Uyarı tabelalarını hiç mi görmüyorsunuz . ‘’ dedi sitemkar bir şekilde.   ‘’ Bana değil beni içeri alan otopark görevlinize bu üslubunuzla konuşun. Kibarca uyarabilirdiniz böyle sert bir dile gerek yok . Dua edin acelem var tartışmayacağım .’’   Arabayı yeniden çalıştırırken bir şeyler söylediğini duysamda radyonun sesini iyice açıp , hızla geri vitese takıp büyük bir hızla hamlelerimi yaptım. Korktuğu belli ki kornaya yeniden bastı . Bu hoşuma gitmişti . Kimsenin artık sert ve dikte edercesine konuşmasına tahammül edemiyordum . Neyse ki misafir otoparkı da yakındaydı . Arabayı güvenli bir yere park edip inmeden son kez dikiz aynasından kendime baktım Topuklarımın sesi otoparkın içinde yankılanıyordu . Kısa bir mesafe sonra işte giriş kapısına gelmiştim. Binayı incelemek için başımı kaldırdığım sırada telefonum çalmaya başladı.   ‘’Buyurun Sultan hanım , evet geldim şimdi adliyenin önündeyim. Tamam oldu sizinle içeride görüşürüz .’’ diyerek kapattım . Daha sonra yeniden kafamı kaldırıp büyük pencerelerle süslenmiş Adalet Sarayını inceledim. Birazdan bu pencerelerden birindeki bir odada geçmişim ile yüzleşecektim . Artık hazırdım derin bir nefes alıp büyük giriş kapısına giden merdivenlerden çıktım. Çok ciddi bir güvenlik önlemleri alınmıştı.  Allahtan ki bugün saçımda bir toka yoktu . Herşeyimin sade seçilmiş olmasının bu kadar rahat geçmeme sebep olmasına sevinmedim değil. Kapıdaki güvenlik kızın tatlı tebessümüne karşılık verdim .   Danışma aradım ancak yerinde yoktu belki bir tabela veya bir işaret bulurum diye asansörlerin olduğu yöne doğru ilerlemeye başladım.Asansörlerin kapıları tıklım tıklım koridorlarda cübbeleriyle ellerinde dosyalarla koşturan avukatlar ile doluydu. Belki Sultan beni aramak için inmiştir aşağıya diye bakarken beyaz bir kroki gördüm. Buradan bakabilirim sanırım diye krokinin olduğu yere gittim.   ‘’Af edersiniz Duruşma Odası 203 numara nerede biliyor musunuz?’’ dedim krokide yer bakan adama . Ancak bana döndüğünde gördüğüm yüz karşısında kalakaldım. Bu oydu o arabadaki adam. Boyu bu kadar uzun muymuş ? Nasıl yeniden karşıma çıktı koskoca adalet sarayında inanamadım.   ‘’Sen’’ dedi ama bu sefer sesi fazla yumuşak geldi kulağıma. Demek ki bağırarak konuşmadığında fazlasıyla hoş bir ses tonu varmış.   ‘’Evet ben size bir şey sormadım sayın. İyi günler ‘’ diyerek arkamı döndüm. Ancak ben adım atarken bir anda eli yumuşak bir şekilde kolumdan tuttu.   ‘’3. Kat soldan 2.kapı. Siz avukat mısınız? ‘’   ‘’ Ben avukat ..’’ derken Sultan’ın seslenişi ile cümlemi tamamlamadan kestim. Ah işte benim canım dostum ve hayat kurtarıcı meleğim tüm güzelliği ile koşturarak bana doğru geliyordu.   ‘’Başak neredesin sen kuzum geç kalacağız duruşmaya ‘’diyerek hızla beni tuttuğu gibi peşinde sürüklercesine götürmeye başladı.  Hiçbir şey demeden arkama bile bakmadan oradan uzaklaşırken sanki ‘’Demek o Başak Hanım sensin ‘’ demiş gibi sesi kulağıma geldi ama arkama bakmadan oradan ilerlemeye devam ettim. ‘’Canım ben cübbemi giyip dosyamızı alıp yanına geleceğim. Kendin halledebilir misin? Yoksa beni bekler misin? ‘’   ‘’Sanırım halledebilirim. Bunu yapabilirim seninle duruşma odasının orada görüşürüz . ‘’   Sanırım beşinci asansöre ancak binebildim. Gerçekten çok kalabalık ve herkes bir şeyler konuşuyor fazla sesliydi. Duymamak için uğraşıyordum çünkü şuan odaklanmam gereken bir mahkemem vardı. Asansörün ‘’3.Kat ‘’ anonsu ile kendime geldim. Asansörden inerken kalbimin sesi kulaklarımı esir almıştı. Sola döndüm ve işte oradalardı. Birbirleri ile hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Gözyaşım engelleyemeden bir anda kirpiklerimden yanağıma düştü . Görmemeleri için hemen arkamı döndüm. Dökülen gözyaşlarımı temizledim. Yüzüme maskemi o gülümsememi ve güçlü duruşumu taktım ve tekrardan onların olduğu tarafa döndüm. Öyle güçlü adımlar atıyordum ki topuklarımdan gelen senkronize ses karşısında benimle göz göze geldiler. İşte şu an .İşte şu an tam benim 7 yılımı almıştı. Onlara yaklaştıkça yüzlerinde ki şaşkınlık ifadesini daha net görebiliyordum . İlk hamleyi amcam Serdar yapmıştı. Yaş almanın vermiş olduğu saçlarında yeni oluşan beyazlar dışında hala genç ve yakışıklıydı. Belkide bu hayatta ne k kurabileceğini düşündüğüm son kişiydi. Ama şimdi işte buradayız.   ‘’Başak ? ‘’   ‘’Tanımakta zorlanmış olmalısın. Ah doğru ya tam 7 yıl olmuştu değil mi?’’   ‘’Senin yüzünden geldiğimiz yere bakar mısın? Bu kadar yıldan sonra amacın ne gerçekten anlamıyorum. ‘’ diyen o yengemin sesi ile alaycı gülümsemem yerini kontrolsüz öfke dolu bir ifadeye bıraktı. Öyle bir bakışmamız oldu ki ben bile içimde kopan o elektriğin onu çarptığına yemin edebilirim.   ‘’Sen hele sen. Sakın ama sakın benimle birebirde mahkeme haricinde dialoga girme. ‘’ dedim. Sesimdeki tıslama gerçekten bana mı aitti?   ‘’Sen birde beni tehdit mi ediyorsun. Kaybeden olmanın ve ağlayarak buradan uzaklaşmanı izliyor olacağım.    Nasıl yani amcamın arkasından gelen o cübbe giymiş uzun boylu adam o olamaz değil mi? Hayır yok canım bu kadarda olamaz artık. Sanki attığı adımlar ağır çekim gibi geliyordu bana. Bir anda yeniden o yumuşak sesiyle kendime geldim.   " Merhaba Başak Hanım iyi tanışamamıştık. Ben amcanızın ve yengenizin avukatı Barlas Yağızefe "
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD