Karar

1741 Words
Nazlı Kocalar “Gülendammm!” sesin geldiği yere baktığımızda Mahmut Gülendamın elinden silahı almaya çalışıyordu, karşılarında ise yengem vardı. Biz Baran abi ile bakışıyorduk ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk ikimizde ama olay çok karışıktı. Baran abi bileğimi bırakıp hemen konağa daldı “Ne oluyor lan!” diye avlunun otasında bağırdı. Ben ise kapıda durmuş hareketsizce olanları izliyordum. “A-abi..” “Sus lan sen!” Gülendam abisinin bağırması ile susmuş hemen kafasını yere eğmişti. İşte bizim konumumuz buydu onların gözünde, sevemezdik, sayamazdık, konuşamazdık. Ellerinde olsa nefes almayın bile diyeceklerdi, erkeklere her şey mübah ama kadınlara yasaktı. Sonra neden kaçtın? Neden erkek doğurmadın? Neden kadınlık yapmadın? Erkekler erkekliğini yapmazdı ama kadınlardan kadınlık beklerlerdi. Bu hayat nasıl böyle sürecekti? Erkekler memnuyetsiz, kadınlar mutsuz, çocuklar kararsız... “Sen kim oluyorsunda Kayaoğulu aşiretinden kız kaçırıyorsun it?” gelen sesle düşüncelerime ara verdim, gerçekten tek derdi bu muydu? Kardeşi bütün şehirde adı şerefsize çıkan biriyle kaçtı ve derdi aşireti yani öyle mi? Burukça gülümsedim, üzerimde bakışlar hissedince kafamı çevirdim. Bakan Gülendamdı! Ona ters ters baktım, kızgındım, kırgındım. Bana söylememiş ve hatta bana iftira atmıştı. O benim tek arkadaşımdı nasıl yapardı bunu? Bir derdi vardı eminim ama bana bunu anlatması gerekmez miydi? Hem kafamda oturmayan şeyler vardı, Gülendam Mahmutu hiç sevmezdi, onunla bir iki kelime bile konuşmaya tahammül edemez hemen yanından ayrılırdı. Birde şu Baranın arkadaşı vardı daha haftalar önce onu nasıl beğendiğini anlatıyordu bana. Fakat bugün Mahmutu sevdiğini söylemiş ve kaçmışlardı... gerçekten çok trajikomikti. “Bana bak delirtme beni biriniz bir cevap verin lan!” Baran abi bağrıyordu ama ama kimseden çıt çıkmıyordu, Mahmuttan bile! Herkes sessiz bir kabullenişe geçmiş sadece susuyorlardı “Tamam lan konuşmayın siz, ben de meclisi toluyorum durun bakalım ne olacak?” diyip tehdit etmeyi de ihmal etmedi tabii. “Baran oğlum ne oluyor burada?” avlu kapısından giren babama döndü herkes. Merakla buraya bakıyordu, beni görünce kaşlarını çattı. Galiba burada ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu, ahh baba bir bilsen neler oluyor. Arkasından abim girdi, tabii yine benden kızgın ve sert bakışlarını esirgemiyordu “Ne mi oluyor? Senin bu cibiliyetsiz yeğenin kardeşim Gülendamı kaçırdı SAHİR AĞA!” diye kükredi resmen, abim ve babam şaşkınca avluda göz gezdirdiler “Eee o zaman ver hükmü Baran Ağa ne bu tantana?” Bunu diyen Mahmut diye neredeyse ölecek abimdi. Şaşırmıştım doğrusu! “Sana mı soracağım Kemal?” eh haklıydı nihayetinde “Aman kimseye sorma da bizi de rahatsız etme be koçum” gözlerim yuvalarından çıkacaktı neredeyse abim kimseyle böyle konuşmazdı, konuşamazdı daha doğrusu “Lan düzgün konuş! Ağzını kırdırtma bana” “Yav ben ne dedim kardeşin Mahmuta kaçmış, e hüküm bellidir ya öldüreceksin ya da meclis başka bir şeye karar verecek ne gelip artis artis konak basıyorsun?” eğer ortam müsait olsaydı basardım kahkayı abimle göz göze gelince ikimizde kıkırdadık ama Baran’ın ters bakışları bana gerçekleri hemen hatırlattı “Ben senin yerinde olsam bu kadar rahat olmazdım Kemal!” “Niye olmayım Baran Ağa!” “Kardeşin bu beraberlikten haberdarmış” abimin bakışı bana kaydı kaşlarını çattı, Barana dönüp “Eee ne olacak biliyorsa biliyor, sonuçta gitte kaç mı dedi?” işte asıl sorun da buydu benim ona yardım ettiğimi demişti, evde annemi yıkarken nasıl yardım edeceksem? “Ama Gülendam yazdığı veda mektubuna Nazlının yardım ettiğini yazmış. Buna ne diyeceksin?” bana yandan bakarak söylediği şey yutkunmama sebep oldu. Babam ve abim bana sertçe bakıyorlardı “Gitte kardeşine sor o zaman nasıl yardım etmiş Baran? Benim kardeşim daha 1 saat önce annemi yıkıyordu çünkü” abim ilk defa beni korumuştu ama bu seferde babam sessiz kalmıştı. “Tek akıllı sen misin lan? Birlikte buluşa buluşa Mahmutu Gülendama yamamış işte” yok artık! Bunu nasıl kurdu kafasında ve anında inandı? Hayretle bakıyordum ona “Doğru mu bu Nazlı?” babam şüpheyle bana bakarken kırılmıştım. Beni bilmez miydi o? “Hayır baba yok öyle bir şey! Ben onların arasında bir şey olduğunu bile bilmiyordum” dedim “artık saklamanın bir anlamı yok ama Nazlı!” şaşkın şaşkın Mahmuta baktım “Ne saçmalıyorsun sen Mahmut abi?” “Eee ama bana kaç defa dedin çok yakışırsınız diye bugünde konaktan çıkmadan kapıyı Gülendama açtın. Sonra da Kayaoğlu konağının nabzını ölçmek için çıktın gittin” daha ne kadar şaşırabilirim dediğim anda daha fazlası ile karşılaşıyor ve bu sayede daha da şaşırıyordum. Ne biçim bir yalandı bu? Kim bir tarafından uydurmuştu bunu? “Abi sen kafayı mı yedin? Ne biçim bir oyun oynuyorsunuz bilmiyorum ama beni alet etmekten vazgeçin!” dedim. kafayı yemiş bunlar “Gülenmdam doğru mu Mahmutun dedikleri?” Baran geldiğinden beri ilk defa ona bakarak konuşmuştu. Ben merakla vereceği cevabı beklerken Gülendam asla beklemeyeceğim bir şey söyledi “Evet abi, doğru” dedi. Bunu demesiyle kalbimde ona dair ne varsa hepsini yıkmıştı sanki, gözlerim dolmuş bir şekilde bakıyordum ona. O benim can dostumdu beni bu oyuna nasıl alet eder? Nasıl suçlu ilan ederdi? “S-sen ne diyorsun Gülendam?” dedim artık sessizliğimi bozarak “Gerçekler bunlar ama...” devamını getirmemiş ve hemen yüzünü öne eğmişti “Ne saçmalıyorsun lan sen? İyi tamam aşığınla kaçtın ettin bu işe neden Nazlıyı alet ediyorsun?” abimden bile tepki gelmişti ama babam yerinden kıpırdamıyordu, abimin sert tepkisiyle Baran abi de “Lan sen kime bağrıyorsun?” diye üzerine yürüyünce otalık karıştı bir anda. “Lan ne var salak mısın oğlum sen? Kardeşin gitmiş Antebin en şereften yoksun insanı ile kaçmış derdiniz kardeşimin bilmesi mi? Hem ne malum Nazlının aklına onların girmediği” diyince ilk defa ona karşı kendimi borçlu hissetmiştim “Kızım bu doğru mu sen biliyor muydun?” kafamı iki yana sallayıp babama döndüm “Hayır baba yemin ederim ben bir şey bilmiyorum, neden böyle şeyler söylüyorlar anlamıyorum gerçekten” diye yanıtladım. Artık göz yaşlarım sicim sicim akıyor ve boynuma kadar ıslatıyordu beni. “O zaman asıl kaçan kişiye cezanı ver ve bizden uzak dur! Biz de sizden uzak duracağız Baran Ağa” abim konuştuktan sonra kolumu tuttu, beni eve doğru çekiştiriyordu “Kızım bak ben sana ne dedim başını belaya soktu ahmak kız” diye söylenmekten vazgeçmiyordu “Dur orda Kemal efendi! Hele bir ağalar gelsin karar verilsin öyle dağılırsınız eve” Baranın sesiyle yerimizde durduk. Abim herkese ters ters bakıyordu, özelliklede Gülendama! Zaten pek anlaşamazlardı, sürekli tartışırlardı ama bugün aralarında ki şey çok farklıydı bende anlayamamıştım. “De hayde salona geçin ağalar yavaş yavaş geliyor” amcamın çağrısıyla Kayaoğlu ve Kocalar aşireti solana geçti biz kadınlarda avluda ki küçük salona geçtik. Rojin hanım bana çok kötü bakıyordu ve tabii yanında kuyruk gibi gezen Elifte! Bu kızın benimle derdi ne bir türlü anlamıyordum “Eee Nazlı ya sana da ölüm hükmü verilirse” bu saçma düşüncesi ile iyice sinirlerim gerildi “Ne saçmalıyorsun Elif? Ben zaten bir şey bilmiyordum o yüzden içim rahat ama yapmış olsam bile niye bana bir şey diyecekler?” yüzünde saçma bir sırıtma ile “Ay ben ne biliyim hele kurban? Baran ve Mahmut ne konuştularsa Baran konağı yakacaktı neredeyse” Baran ve Mahmut ne konuşmuşlardı ki? Ben bir ara anneme bakmaya gitmiştim o yüzden pek bir şeyden haberim yoktu. İçime anlamsız bir sıkıntı çöktü bir anda, sanki iyi şeyler olmayacakmış gibi hissediyordum Allahım umarım sadece kuruntu yapıyorumdur! “Karar açıklandı... Berdel olacak” Nazmiye ablanın dediği şeyle herkes birbiriyle fısıldaşmaya başladı, bende şok olmuş bir şekilde olayı idrak etmeye çalışıyordum. Kim kiminle berdel olacaktı? “Ahhh yaktılar Alimiii!” rojin hanım bastı hemen feryadı, yok artık Ali mi evlenecekti? Hemde Berivanla? “Yok hanımım Ali değil Baran Ağam evlenecek” dedi Nazmiye abla, o sırada kalbime biri bıçak sapladı sanki. Baran evlenecekti... Berivanla... kuzenimle... Ona dönüp baktığında nasıl sevindiğini gördüm, herkes gibi o da Baran abiyle evlenmek için can atanlardandı. İçimde bile abi demeye bir tülü alışamadığım adam kuzenimin kocası olacaktı! “Ne Baran mı olmaz öyle şey” Elifin yersiz çıkışmasıyla kaşlarım çatıldı “Sözlendik biz değil mi Rojin anne” ohaaa şaka mı bu? “Bir dur kızım sende” diye tersledi Rojin hanım “Berivan benim gelinim olacak yani?” tiksinerek söylemişti bunu. Sanki kendisi Ciwan Ağayla nasıl evlendiyse! “Yok hanımım Nazlı hanım ve Baran Ağa evlenecek” Ne? Kim? Kiminle dedi o? Baran Kayaoğlu İstanbulda mükemmel, dertsiz tasasız bir hayatım vardı. Beş yılda kendime çok güzel bir düzen kurmuştum ve kendi yağımda kavrularak yaşayıp gidiyordum, yiyor içiyor ve eğleniyordum. Babamın bir anda beni Gazi Antebe geri çağırması ile sanki hayatım kaydı gitti ayaklarımdan gibi hissediyordum. Buraya döndükten sonra sürekli öfkeli hiçbir şeyden memnun olmayan bir adam olup çıkmıştım, eh yani normal değil mi? Elimin altında yüzlerce kadın, içki ve tabii sınırsız para vardı. Ama birde şuan ki halime bak! Kardeşim ezeli düşmanım sayılan Mahmut Kocalara kaçmıştı. Mahmut neden böyle bir şey yaptı anlamıyordum, Nazlı diye diye ölecek adam Gülendamı ne yapacaktı? Peki benim akılsız kardeşime ne demeli, böyle bir adam için namusunu kirletti. Eline silah bile almayan kardeşim bugün kaynanasını öldürmekle tehdit etmiş ve neredeyse yapacakmış bile. Ağalar yavaş yavaş geliyordu, benim bir boşlukta şu it herifi sorgulamam lazımdı, vardı bu işte bir bokluk. Etrafımı bir gözden geçirdim kimse bizim olduğumuz tarafa bakmıyordu, Mahmutun yanına gittim bir çırpıda yakalayıp “Gel lan sen!” diyip depolarına çektim “Ne oluyor Baran?” bu soru ile iyice tepem attı. Ulan şerefsiz kız kardeşimi kaçırdı üstüne ne oluyor diye gevşek gevşek soruyordu “Daha ne olcak lan it? Neden yaptın lan bunu!” diyip gömdüm kafayı. Yok öyle kaçırdım benim demek “Lan bak eniştenim ben senin” yerden kaldırıp birde yumruk savurdum, ölmek istiyordu galiba “Lan şerefsiz hani sen Nazlıyı seviyordun? Daha ben buraya gelmeden evleceğiz diye haber yollamadın mı?” “Ama gerek kalmadı” pis pis sırıtıyordu karşımda, ne demek istediğini anlayamamıştım “Ne diyorsun lan sen?” “Eee ben baktım onun tadına, gerek kalmadı evlenmeye zaten Gülendam da beni seviyordu. Tazecik bir çiçek varken solmuşunu napıyım?” tiksinerek baktım yüzüne. G*vat ne diyordu? Nazlı ile birlikte mi olmuşlardı? Bunu düşününce ona olan öfkem daha da artmıştı. Bana o gece sadece adımla seslenince içim bir tuhaf olmuştu, zorla kendime abi dedirtince de keşke lafımı dinlemese diye düşünmüştüm. Neden bunu düşündüm bilmiyorum ama işte garipti o kız “Baran ağam herkes geldi sizi beklerler” kafamı salladım “tamam” dedim ve geri karşımda hala sırıtan adama baktım. dediğine inanamıyordum Nazlı öyle bir kız değildi, zaten Gülendamın notu da saçmaydı. Araştırmam gerekiyordu “Sana zerrece inanmıyorum şerefsiz” dedim. tutamıyordum kendimi “Neden inanmıyorsun, hatta sana bir şey diyim mi Haşimlede birlikte. Neden aralarından su sızmıyor zannediyorsun?” biraz durup “Haa hala inanmıyorsan şunları izle” elime telefonu tutuşturup gitti, gözlerim seslerin geldiği ekrana kaydı. Bu da neydi?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD