Kum torbasına indirdiği sert darbeler ile nefes nefese kaldı Demir. Daha çok vurmak istiyor, içinde ki öfkeyi böyle dizginliyordu Genç adam..
"Demir" dedi Levent elinde havlu ve su şişesi ile bekliyordu sakinleşmesini.
Demir, sesi duyduğunda, son darbesini sert bir şekilde indirdi ve durdu.. Arkadaşına döndüğünde havlu ile terini sildi genç adam. Sonra su şişesini sonuna kadar boşalttı içine..
"Son durum ne" nefes nefese kalmıştı genç adam.. Burnundan soluyordu
Levent konuya girerek "Ahmet, kabul etti teklifi. Bugün noterde işlemler için bekleyecek öğleden sonra için. Noteri de hallettik merak etme"
"Ya o" merak ediyordu genç kadını
"O zaten işlerle çok ilgili değil ama duyduğuma göre bu ortaklığı istemiyormuş hala.. Galliba hala senden hoşlanmıyor" derken imalı ses tonu vardı Levent’in
Genç adam sinirle güldü "Şımarık.Eninde sonunda oda kabul edecek ."
Levent "Şımarıklık değil Demir, belli ki hala sana güvenmiyor " dedi gülerek.
"Ne yapalım, küçük hanıma, güvenmesi için" dışarıya bakıyordu genç adam… Güneşin yakıcı ışığı güzel duruyordu
"Bilmem, belli ki etki altına alamadın hala" güldü yine Levent arkadaşının sinirle haline inat "Yalnız güzel kız gerçekten"
"Bana ne lan güzelliğinden" Gerçekten güzeldi.. Bir adamı, etki altına alabilecek kadar da çekici bir kadındı
"Sustum dostum , bu kızla işin var senin ben deyim, inatçı bir şeye benziyor, burnundan kıl aldırmayan bir tipi var sanki. Baksana, zor durumdalar ama hala ortaklığa sıcak bakmıyor"
Demir, Levent’e bakarak "Ahmet'i ara, akşam yemeğe davet ettiğimi söyle.. Bakalım, inadı nereye akdar"
"Planın ne" tek kaşını kaldırıp arkadaşına baktı
Demir, kendinden emin bir şekilde "Eminim, kendi gelmek yerine kızını yollayacaktır"
Levent, şaşkınca "Nasıl bu kadar eminsin Demir? Diyelim ki senin düşündüğün gibi olacak.. Ya kızın geleceğinden nasıl bu kadar eminsin"
"Hazan Gelecek!! Hem, %51 lik ortaklıkta şirketi riske atmamak için kızını kucağıma atacak. Onun gibi itleri çok iyi tanırım ben"
"Ahmet bunu yapacak bir adama benzemiyor." Levent emin olamadı bu cevaba
Genç adam , terini sildi yine "O adam da , öyle bir kadın varken . Kendi aklı değil o kadının aklı ile hareket eder sen merak etme.. gelecek"
"Tamam diyelim ki Hazan'ı yollamak isteyecek. Yani senin dediğin gibi geceye Hazan gelecek diyelim. Kız gelmezse, senden çok hoşlanmadığı belli.. Bence kesin gelmezde"
"Sırf benimle iddialaşmak için bile olsa gelir o şımarık kız"
"Tamam abi , bir şey demiyorum. Bu arada saat 10 da toplantın var . Hazırlan da çıkalım"
Demir hemen banyoya grip , çıkar çıkmaz siyah takımlarını üstüne geçirince odasından çıktı. "Levent, dediğimi yaptın mı"
"O konuda sorun yok Demir, O haberlerin hepsi kaldırıldı Ailen ile ilgili bir geçmişte yok, yani kimse ulaşamaz"
Demir’in geçmişinden utandığı için değil.. İntikamı için sildirmek zorundaydı geçmişinin izlerini.. Kimse, hakkında onun anlattığının dışında bir bilgiyi öğrenmeyecekti..
"Çıkalım"
**
Hazan, sahil kenarın da bir cafe de otururken , çantasından çıkardığı Tabledin den Cafenin wifi şifresini alarak google dolanmaya başladı. Kahvesinden bir yudum aldı, Aklına o adam geldi yine, google "DEMİR SOYLU"diye girdiğinde.
"Başarılı İş Adamı" diye başlıklar vardı , yaptığı işler ile gündeme gelen bir adamdı Demir. Birkaç kadınla da görülmüştü. "Belli ki tek gecelik ilişkinin adamı, kadınlara saygısı olmayan bir adam işte" diye geçirdi Hazan.
"
"Hazan'ı nasıl ikna edeceğimi bilmiyorum Alev" düşünceliydi yaşlı adam
Alev , gülümsedi "Sen oraya Hazanı yollamak istiyorsun ama ya işi bozarsa"
"Artık ortağız nereye bozuyor, ben imzayı atmışım.. Ona söz düşmez artık"
"Adamı sinir etmese bari" Alev gözlerini kıstı.. Adı gibi emindi.. Bu uyuz kız her şeyi yapardı
"Ben mi gitsem acaba Alev , ne düşünüyorsun"
"Demir bey akıllı bir adam, Hazan'ın şımarıklığını da anlayacak bir olgunlukta. Bırak o gitsin, belki işimize lazım olur"
"Arıyorum o zaman" Ahmet bey Hazan'ı aradı "Kızım neredesin"
"İşim var baba"
"Senden bir şey rica edebilir miyim"
"Efendim, söyle baba" İlk defa babası ona karşı böyle konuşuyordu, kırmamak adına kibarlıkla karşılık veriyordu.
"Hazan, bir arkadaşım da toplantı dosyam kalmış teknesinde akşam 6 gibi de orada olacakmış sen alır mısın"
"Tamam baba" dedi sitemle, normal şartlar da kabul etmeyecek olan Hazan, Babasını bu ricasına karşı gelmek istemiyordu
**
Hazan teknenin önüne geldiğinde, kimseyi göremedi içinde. Genç kadın tekneye binip içine girdiğinde yine ortalar da kimse görülmüyordu. Tekenin arkasına gittiğinde yemek hazırdı, bir anda tekne hareket etmeye başladığında, Hazan panikledi
"Kim var orada"
Hazan, korku ile etrafına baktığında tekne çoktan karadan uzaklaşmıştı.. Panikle ellerini sıktı genç kadın. Etrafına bakarken , o anda tekne durdu. Denizin tam ortasında teknenin bir anda durması paniğini daha da arttırdı .
Arkasını döndüğünde , yine o adam ile göz göze geldi Hazan. "Sen"
Demir, gayet sakin bir tavırla "Hazan hanım" dedi
Hazan yutkundu, "Ne demek oluyor bu Demir bey, bu tekne de siz"
Hazan'ın sözünü kesere "Tekne benim"
Şaşkınca baka kaldı genç kadın adama. "Ne demek sizin"
"Evet benim" ukalaca "Geçen yıl aldım, nasıl iyi mi sizce"
"Beni kandırarak buraya mı çağırdınız"
Demir, sert yüz hatlarına rağmen gülümsedi. Kadın o an gülümsemesine şaşırdı, gülmek bu adama çok yakışıyordu "Sizi kandırdım derken" masaya geçtiğinde , koltuğa yaslandı
"Babam arkadaşının teknesinde dosyasını unuttuğunu, bunu da benim almamı rica etti ama gelip görüyorum ki o arkadaş iki günlük tanıdığı kişi çıkıyor"
"Ben babanızı bekliyordum , sizi değil. Ama babanızın sizi kandırmış olması, beni alakadar etmiyor, bu mesele babanız ile sizin aranızda" bu kez net cevabını verdi , karşısında duran kadına.
"Derhal tekneyi kıyıya sürün inmek istiyorum"
"Birincisi benim teknem de bana emir veremezsin, ben ne zaman istersem o zaman kıyıya sürerim"
"Ben gitmek istiyorum"
"İkincisi yemeğe katılacaksan otur, katılmayacak san sessiz ol. Açken konuşmak dan rahatsız olurum"
Genç kadın da tam karşısına oturdu. Adam kendi servisini yapıp yemeğe başladı. Hazan da aç olduğunu fark ettiğinde, yutkundu. Sofra çok güzel duruyordu ama inadı da netti genç kadının. Sonunda Demir, yemeğini yedi ağzını mendil ile sildi.
"Ne istiyorsun sen" dedi Hazan, sert bir sesle
"Küçük hanım"
"Benim bir adım var, adımı bilip küçük hanım demeniz de ayrı bir saçmalık"
Gülümsedi genç adam , "Peki Hazan hanım, bu bana karşı tepkiniz sizce de fazla komik değil mi? Böyle çocuk gibi"
"Bakın şurada birkaç gündür sizi tanıyoruz. Davette üstünüze meyve suyu döküyorum" Genç adama baktı, yutkundu "Bunun için tekrar özür dilerim , ama bir gün sonra ailemi yemeğe davet edip, bitmiş şirketimize ortak olmak istediğinizi söylüyorsunuz. Size niye güveneyim"
"Bu arada , önemli bir not. Ortak olmak istemiyorum. Artık ortağım"
Hazan hızla ayağa kalktı "Ne demek bu"
"Bugün öğleden sonra ortaklık imzamız atıldı " dedi arkasına yaslanarak genç adam. Kadınla alay eder gibi bakıyor, onun huysuzluğunu umursamıyordu .
Hazan öfke ile , ellerini masaya dayayıp Demir'in gözlerine baktı "Kimsin sen"
"Cvmi vermemi ister misiniz" Eğlenmeye başlamıştı Demir, kadının gerginliği , onda keyifli bir hal almaya başlamıştı.
"Çıldıracağım , sen benimle dalgamı geçiyorsun be adam. Dün tanıdığımız adam gelip aile şirketimize büyük hisse dahilinde ortak oluyor. Şaka gibi cidden, kimsin sen kimsin. Bitmiş bir şirkete neden ortak olmak istiyorsun. Maksadın ne senin"
Öfkeyle ayağa kalktı , Hazan yutkundu, adamın öfkesinde gözleri kısılıyor , ölüm gibi bakıyordu. Bu genç kadının korkmasına sebep oldu "Bana bak, benim mekanım da bana sesini yükseltmek den vazgeç"
"Ne yaparsın" dedi arsızca genç kadın. Korkusu tüm bedenini kaplıyor ama yine de inadını bu Adama sürdürüyordu.
Demir, öfke ile gelip kadının tam karşısına dikildi "Yapacaklarım dan korksan iyi olur ufaklık"
"Sen iğrenç bir adamsın, senin tek derdin" Demir, daha fazla tutamadı kendisini, kadının belinden tuttuğu gibi, öfkesini kendisine kusan Hazan'ın dudaklarına , dudağını bastırdı..
Hazan, kat katı kesildi bir anda.. Dudaklarına hükmeden adama engel olmak istese de , onun gücüne , gücü yetmiyordu.. Kendisini geri çektiğinde "Pislik" diyerek tokatı atmıştı..
Demir, tokatın darbesi ile sinirle gülümsedi. Ceketini çıkarıp koltuğa attı, Hazan bu durum karşında yutkundu , Gömleğinin kollarını kıvırdı "Bana tokat atmak büyük cesaret"
"Sen, sen iğrenç bir adamsın. Beni nasıl öpmeye cesaret edersin"
"Hoşuna gitmedi mi" dedi arsızlığı yüzüne yansıyordu
"Küstah, derhal tekneyi kıyıya sür yoksa"
"Yoksa ne yaparsın, şimdi burada bu ıssız alan da sadece ikimiz varız. Ne yaparsın" maksadı , karşısında duran bu şımarık kadına bir ceza vermekti . Onun kendisin den korkmasını istiyordu ve bunu başarması da an meselesiydi.
Hazan, çantasına uzandı, eline aldığı gibi içinden telefonunu çıkardı "Polisi arayacağım, senin gibilerine onlar cezasını en iyi şekilde verecektir eminim"
Demir yine güldü. Hazan telefon da tuşları tıkladığı an, Genç adam telefonu elinden aldı. Hazan ne olduğunu anlamadan, telefonu denizin ta dibini bulmuştu "Elimden düştü"
"Seni pislik herif, senin derdin ne ya" Adamın göğsüne vurdu yumruklarını
Demir öfke ile tuttu kollarını "Hazan.. sabrımı zorluyorsun"
Kolunu sert bir şekilde çekti genç kadın "Sakın o pis ellerini bana dokunayım deme, sakın"
Dişlerini sıktı "Dokunursam ne olur" Diyerek bir adım attı genç kadına doğru
Hazan arkaya doğru gitti "Yaklaşma"
"Yaklaşırsam ne olur mesela"
"Pislik herif yaklaşma "
"Senin iyi bir derse ihtiyacın var küçük hanım"
"Yaklaşma dedim" farkında değildi ama teknenin ucuna doğru gelmişti genç kadın. Yutkunuyordu , bu ıssızlıkta, denizin tam ortasında bu adam ile tek başına olmak onu ürkütüyordu..
"Seni tekrar öpmemden mi korkuyorsun yoksa"
"Pislik , yaklaşma" Hazan, uç kısma geldiğini anladığında korku ile bakıyordu kendisine yaklaşan adama.
Gülümsedi Demir "Denize düşmektense, bana sarılmaya ne dersin"
Hazan, karanlık denize baktığında tekrar yutkundu. Kendisine arsızca teklifte bulunan adama baktığında, "Yılana sarılmaktansa , denizde boğulmayı tercih ederim" diyerek genç kız boşluğa kendini bırakmıştı.
Demir, öfke ile gözlerini yumdu, elini sıktı.. Bu inatçı kadın onun ciddi anlamda sabrını sınıyordu. Sırf inadın dan denize bile atlamıştı Şımarık kadın. Genç adam denize, kadına baktığında ters giden bir durum vardı.. Diline getirmese de, yardım istediği belliydi. Sırf inadın dan , yardım bile istemiyordu ama dayanacak ta gücü kalmamıştı artık
"Allah kahretsin yüzme bilmiyor musun"
Hazan, sert çırpınışlarına inat yardım istemiyordu ama bu çırpınışlar onu artık yormayı başarmıştı. Sonunda çırpınmayı bıraktı, denizin dibine doğru çekilmeye başlamıştı genç kadın.