" Abi buldum kızı getiriyorum. Yani sen getir dersen. " sesinde ki korku fazlasıyla belli oluyordu. Korkmalıydı da. Kızı bulmuştu ama abisinin gazabından kurtulamayacağını biliyordu. Haklıydı yalan söylemişti ve arkasından iş çevirmişti.
Kız o kadar ateşli bir hatundu ki dayanamamış kızı yatağa atmıştı. Tabi elinin altındayken fazlaca vakit geçirmek için onu evlerinden birine yerleştirmişti. Başına adamlarını dikmişti ama kız kaçmayı başarmıştı. Sebebi ise oldukça komikti. Vicdan azabı duyuyormuş. Kahpe milyonlar alırken vicdan azabı duymamış birde altına yatmıştı.
İşte bu yüzden kadınlardan nefret ediyordu. Ailesinde ki kadınlar hariç kadınların tehlikeli varlıklar olduğuna inanıyordu. Her şeyden önce iki yüzlüydüler. Sadece kendi çıkarlarını düşünüyor bunun için de partnerlerini kullanmaktan çekinmiyorlardı. Bu sebepten ki hayatına düzenli birini almıyordu. Hayatında ki kadınlar tek gecelik olurdu. Birde sekreteri gibi olanlar
vardı. Yatakta onu memnun edebilen kadınlar. Acıya dayanıklı olanlar.
" O kızı getirme bana dingil. Senin aksine ben her gördüğüm deliğe girmiyorum. Kapatman gereken yeri biliyorsun." abisinin suratına telefonu kapatması bu sefer onu kızdırmadı. Zaten kızmaya da hakkı yoktu.
Kızı kapatacağı yer ise köpek bağlasan durmaz bir yerdi. Yerin yedi kat altındaydı resmen ve abisi kızın ipini çekmişti belli ki. Onu insanca bir yaşamdan muhaf tutacaktı. Hakkettiği buydu o yüzden zerre üzülmüyordu. Eğer plan için ona gidip para teklif ettiklerin de kabul etmeseydi abisi onu zorlamayacaktı. Bir daha da kızın karşısına çıkmayacaklardı. Kızın Yusuf'a ötme ihtimali olmasına rağmen kıza el sürmeyeceklerdi. Fakat kız Barlas'ı şaşırtmamıştı ve teklifin üzerine hemen atlamıştı. Zaten Yusuf'la dost hayatı yaşıyordu karı. Sağlam ayak olsa adamı eve alıp koynuna girmezdi.
Barlas'ın altı gündür kızı aramaktan terazisi şaşmıştı. Saçı başı birbirine karışmış, banyo edememiş, üstünü bir kez değişebilmişti. Leş gibi kokuyordu ve kurt gibi de açtı. Kaç gündür ağzına doğru düzgün lokma koymamıştı. Gerçekten acınası bir haldeydi.
Bagaja bayıltıp attığı kız sessizce orada takıla dursun biran önce birşeyler yemeliydi. Yolda gördüğü pastanenin birinin önünde arabayı durdurup indi. Pastaneye girdiğin de savdeviçler gözüne takıldı. ' Hey allahım ne günlere kaldım ' diye düşünürken ileri de pasta alan kadın dikkatini çekti. Bu kadın İsa'nın kardeşi Masal'dı.
Barlas Masal'ı bir kez görmüştü. Abisi ve kardeşi ile toplantı için gittikleri bir mekanda abisi ile yemek yiyordu. Kızla sadece bir kez göz göze gelmiş bir daha da bakmamıştı. O zaman anca liseye falan gidiyor olmalıydı. Çünkü hatırladığı kız küçüktü. Ama şuan karşısında ki kız adı gibi masallardan fırlamış gibi görünüyordu. Yüzünde ' ben safım' diye bağıran bir şeyler vardı sanki.
Melek yüzlü şeytan...
Bir kadın asla masum olamazdı. O görüntü de mutlaka bir maskeden ibaretti. Ama güzel hatundu vesselam. Su gibi bir güzellik vardı karşısında ama ona neydi. Kız düşmanının kardeşiydi. Adam zaten saldırmak için bahane arıyordu. Şimdi kıza yanaşsa fitili ateşlemiş olurdu. Ama korkusu İsa'dan yana değil abisinden yanaydı. Zaten bir bok yemişti şimdi bir tane daha fazla olurdu. Ayrıca şuan hiç bir kadının karşına çıkacak halde de değildi. Yanlış zamandı...
Barlas sandeviçini yanına da meyve suyu aldıktan sonra ödeme için kasaya geldi. Bir yandan kızı takip etmekten de kendini alıkoyamıyordu. Elini cebine attığında cüzdanını bulamadı. " Ben cüzdanı arabadan alıp geleyim." kasiyer onaylayınca yönünü kapıya çevirdi fakat duyduğu sesle adımlarını durdurdu.
" Benden çekebilirsiniz daha fazla beklemek istemiyorum acelem var." kasaya döndüğünde Masal elindeki kartı kasiyere uzatmıştı. Acaba onu tanımış mıydı? Yoksa gerçekten acelesi olduğu için mi ödemek istiyordu. Bir kadının onun yerine ödeme yapmadığı kalmıştı oda olmuştu ya. Yediremiyordu.
" Gerek yok. Arabam hemen dışarıda fazla bekletmem. Sok o kartı cebine." emir vermesi kızı iğrelti ederken bir yanı da haline yere oturup karnını tutarak gülmek istiyordu. Bu adama ne olmuştu böyle. Resmen evsizler gibi görünüyordu. Hem bu koku da ne diye düşünürken başını Barlas'a doğru çevirdi. Onu ilk defa bu halde görüyordu. Oysaki hep kusursuz ve tapılası görünürdü. Alemin gözde pleyboyu ne hallere düşmüştü. Her ne için bu hale geldiyse oh olsundu. Yakışıklı köpek elden geçirmediği karı kalmamıştı.
" Barlas bey bu sığ düşünme biçiminizi görmezden geleceğim. Gerçekten acelem var. " içinden sesi titremediği için kendini överken kasiyere bakıp " Lütfen ödemeyi kartımdan alın." dedi kibar bir şekilde. Elinden geldiği kadar hanımefendi çizgisinden çıkmamaya çalışıyordu. Bu adama kesinlikle şirret yönünü göstermeyecekti. En azından şimdilik.
" Beni tanıyorsun demek ufaklık. " sinsice sırıttı Barlas. " Peki hala korkmadan dediğimi yapmadığına göre seni yürek yedirerek mi büyüttüler." dedi. Sesini olabildiğince sert çıkartmak istiyordu fakat karşısında ki kız basit birinin kardeşi değildi. Yanlış birşey yaparsa abisi İsa'nın karşısında haksız duruma düşerdi. Aslında Barlas'ın böyle takıntıları yoktu. O bu taraz ahlaki değerli umursamazdı. Ama abisi ve diğerleri fazlasıyla umursuyordu. Bu yüzden büyük ihtimalle İsa piçinin yanında olmaktan çekinmezlerdi. Yılların babası Selim bile karşılarında olurdu. Yoksa bu kızı çoktan radarına almış olurdu.
Belki de çoktan almıştı ve kader onları bir şekilde bir araya getirecekti... Bilemezdi...
" Lütfen sizinle laf dalaşına ayrıcak zamanım yok benim. Ayrıca ben kimseden korkmam. Sanırım siz beni tanımıyorsunuz? İsa Harlı'nın kız kardeşiyim ben. " dedi. Oysaki kendinisini tanıdığını biliyordu. Bu alemde herkes herkesi tanırdı. Kadınlara ise saygı gösterilir kimse haddini aşmazdı. Tabi Barlas bir istisnaydı. Bir çok adamın bacısının, karısını ayakta becermişti ama kimsenin ruhu duymamıştı. Fakat Masal hepsini biliyordu ve bir çok ahlaksızlığının duyulmasına da engel olmuştu. Bu adamı istiyordu. İmkansız olduğunu bile bile istiyordu. Hatta adam piçin tekiydi ve ukuruna düşkündü ama onu arzulamaktan yıllardır vazgeçememişti. Onun yüzünden önünde kul köpek olmak isteyen bir çok önemli ismi reddetmişti. Sadece bir kez Barlas'a kızıp ona olan öfkesinden ötürü birine yakınlaşmıştı ama sonu fiyaskoydu. Hala yaşadığı iğrençliğin etkilerinden kurtulmak için tedavi görüyordu.
" Kimin kardeşi olduğunu biliyorum ufaklık. Beni bu kadar oyalamasaydın şimdiye geri dönmüş olurdum. " onlar konuşa dursun kasiyer çoktan ödemeyi almıştı bile. " Efendim ödeme onaylandı " diyen gence ölümcül bir bakış atan Barlas elini silahına götürmemek için çabalıyordu. Başka biri olsa belki bu kadar sert ve kaba bir tepki vermezdi ama düşmanının kardeşine borçlanmayı yediremiyordu.
" Çocuğun bir suçu yok. Onu öldürürseniz size bir faydası olmayacak." kasiyer duydukları ile şokla rengi solarken yutkundu. " Belki tekrar karşılaşırsak sizde benim için bir hesap kapatırsınız ödeşiriz Barlas bey " diyerek pastasını alıp kapıya yöneldi. Yanından geçerken en masum gülüşünü sergileyerek " İyi günler " dedi.