Masal, salona adım attığında herkesin bakışları bir anda ona çevrildi. Ama o, bakışların hiçbirini hissetmiyordu. Adımlarını atıyordu yalnızca, sanki ayakları ona ait değilmiş gibi. Ruh gibiydi; ne canlı bir ifade vardı yüzünde, ne de gözlerinde bir ışık. Bir zamanlar prenses gibi parlayan gelinliğinin yerini, onu olduğundan yaşlı ve yorgun gösteren bir gelinlik almıştı. Kumaşın rengi donuktu, işlemeler ihtişamdan çok yorgunluğu çağrıştırıyordu. Omuzlarına yüklenmiş ağırlık, duruşunu bile çökertmişti. Saçlarını aceleyle toplamış, yüzündeki ifadeyi toparlamaya çalışsa da başarısız olmuştu. İnsanların hayranlıkla bakması gerekirken, meraklı ve fısıltılı bakışların arasında ilerliyordu. Barlas ise birkaç adım ötesinde, umursamaz bir haldeydi. Omuzları dik, yüzünde soğuk bir ifade vardı. Hiç

