2 Suikastçı Kataleya

4021 Words
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Suikastçı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . - Ölüm ve yaşam arasında küçük bir çizgi var . Ve sen o çizgide dans ediyordun Suikastçı . . . Alex ona verilen bilgilere baktı . Öldüreceği kişi belliydi . Kişinin ne iş yaptığına ve nerelere gidip geldiğini araştırmaya başlamıştı bile . O bir suikastçıydı . Öldürmek . . . birilerinin canın almak . . . Bunu neden yaptığını hiç bilmiyordu . Küçüklüğünden beri öldürmek için eğitildi . Zayıflık yok ! Korku yok ! Ölmek yok ! Hayatları onların değildi . Özgür değildiler . Hep başkaları onları kullanıyordu . Özgürlüğü doğduğu an elinden alınmıştı . Bu hayatından memnun değildi . Hiç kimse bu hayattan memnun olmaz . Doğduğu andan beri buradaydı . Burada olmak onu bu hayat için eğitiyordu . Mecburdu ve kurtulamıyordu . Duygusuz olması gerekirdi . Bir çok teste katılmıştı ama kaçma isteğini bir türlü bastıramamıştı . Ama giderse , peşine diğer suikastçılar , düşerdi ve onu avlamaya başlarlardı . 25 yaşındaydı ve gözünü açtığından beri bu ortamdaydı . Daha güzel hayat yaşamak istiyordu ama kaçarken , yaşayamazdı o , hayal ettiği hayatı . Bir av olurken , nasıl rahat bir aile kurardı ? Nasıl bahçeli bir eve taşınım , orada sonsuza kadar çiftçilik edip , bir sürü ağaç yetiştirirdi ? Bu hayallerini bir süre daha rafa kaldırmıştı . Şuan aklına hiç bir fikir gelmiyordu . Nereye gideceğini ya da neler yapacağını ne kadar hesap etse de , gördüğü suikastçılar ona engel oluyordu . İz sürücü olan suikastçıları biliyordu . Ondan kat kat daha iyi dövüşe biliyorlardı . Ondan kat kat tecrübeli ve son derece duygusuzlardı . Onlar avlarını , ölene kadar takip ederlerdi . Bir arkadaşı vardı . Hep buradan ayrılmak istediğini derdi ve bunu büyüklere bildirmişti . Dürüst olup , buradan kurtulacağını sanmıştı ama herkese ibret olsun diye asılmıştı . Sonra bir başkası kaçmıştı ama iz sürücüler onun kafasını getirmişlerdi dağa . Ya burada kalıp , bu yaşama devam edecekti ya da 1 gün bile sürmeyen özgürlüğünün sonunda ölecekti . Şüphe duyulan suikastçılar göreve gidince , peşlerine bir iz sürücü takarlar . Olurda verilen görev başarılı olmazsa , yani suikastçı o kişiyi öldürmek istemezse , iz sürücü , hem o kişiyi , hem de görevini yapmak istemeyen suikastçıyı öldürür . Kafasın kaldırıp etrafına baktı . 3 büyük oturmuş oldukları yerden onun cevabını bekliyordular . Öldürmeyip de ne yapacak . Bu yerde işe yaramayan kişilere yer yoktu . Pardon bu yerde mi dedim ? Yanlış söyledim . Onların dünyasında işe yaramayan kişilere yer yoktu . Ya öl , ya öldür . Ezilenler ve ezenler . Alex boğazın temizleyerek güçsüz çıkan sesiyle cevap verdi “ Halledeceğim efendim . İzninizle . ” deyip , onlara saygıyla baş eğdi ve odadan çıktı . Biraz daha düşüncelere dalsa , ondan şüphe etmeye başlayacaklardı . Zaten arkadaşının ölümünden sonra bir sürü soru sordular ve peşine bir müddet , iz sürücü taktılar . Bunun farkındaydı ve hata yapamazdı . Alex de bir ezilendi . Ama ezilenlerde hep birilerin eziyorlar . . . Kılıcını beline takıp yüzün kapadı ve gizli yerlerinden çıktı . Bu yer bir dağın içiydi . Kimsenin onları , bulamayacakları bir yerdi . Orada büyüyenler gün ışığına hasrettiler . Dışarı çıkmalarına , pek fazla izin verilmezdi . Hatta küçük çocuklar yıldızları , gökyüzün bile görmemiştir . Daha onlar dışarı çıkmak için hazır değildiler . Acımasız hayat onlara acımazdı . . . Alex dağdan ayrıldığı anda soğuk bedenini ele geçirmişti . Kar yağıyordu . Beyaz kar Ay ışığıyla Alex ’in yolunu aydınlatıyordu . Her taraf parlıyordu . Alex bu manzaranı çok sever . Soğuk ona zayıflığını hatırlatıyor . Alex hiç soğuğa dayanıklı değildi . Elleri titremeye başlarken , hemen koşmaya başladı . Koşarken sıcaklığı artıyordu . Karda ayak izlerini bırakarak gidiyordu . En sonunda krallığa girmişti . Donmuş sokaklarda ayak izlerine bakarak yürüyordu . Ara sokaklarda , kimsesizler ateş yakmış ve etrafına toplanmışlardı . Bu manzara Alex’ in içini acıtmıştı . Zenginler sıcak evlerinde uyurken , hayatlarından memnun değillerken , fakirler biraz ateş arıyordu . Bu dünya o kadar zalim bir dünya . Yeni kral geldiğinden beri , millet açlıktan , soğuktan ölmeye başladı . Böyle giderse 1 yıla kadar bu krallıkta çöker . Ölüm sayısı , kış mevsiminin gelmesi ile arttı . Kralın hataları yüzünden halk fakirleşti , evsizler çoğaldı , soğuk onlara acımadı . Alex ona verilen adrese gelmişti sonunda . Etrafına bakıp , kimsenin olmadığından emin olduktan sonra eve gizlice sokuldu . Zaten öldürmesi gereken adam evde yalnızdı . Eve sessizce girmeye çalıştı ama elleri soğuktan buz kestiğinden , kılıcı elinden düştü . Bunun sesini duyan adam eline geçen vazoyu Alex ’in üstüne atarak dışarı koştu . Alex vazodan kurtulunca , adamın arkasınca koştu. Adam karanlık bir sokağa girmişti . Sokağı aydınlatan tek şey ayın ışığıydı . Adam yalın ayak koşarken , soğuk onu da ele geçirmişti . Alex onu gördüğü gibi , yayını çıkardı ve nişan alarak adamı sırtından vurdu . Bu hiç hesapta yoktu . Etrafına bakıp , birileri var mı diye endişelendi . Onu gören kişileri de öldürmesi gerekirdi . Fazladan işi çıkmıştı . Neyse ki etrafta kimseyi göremiyordu . Gecenin soğuğunda , tüm krallık tatlı bir uykuya dalmış olmalıydı . Adamın kanı , beyaz kara yayılırken , Alex onu kontrol etmeye yaklaştı . En önemlisi de okunu çıkaracaktı adamın sırtından . Arkasında bir delil bırakmak istemiyordu . Bir delil kalırsa , muhafızlar işe karışa bilirdi ve Alex de , dağda bu hatası yüzünden , ceza ala bilirdi . Adama yaklaşırken , parıldayan iki tane göz gördü . Belki de ilk kez bu kadar korkmuştu Alex . Yakalandığını sandı ama yakınlaştıkça ona bakan gözlerin , sahibini gördü . Bir kız çocuğuydu . Üstünde yırtılmış ve kirlenmiş bir elbise vardı . Kızarmış ayak parmakları , soğuk karın içinden belli oluyordu . Ve gözlerini yine kızın , yüzüne sabitledi . Yüzünde adamın kanı vardı . Ama kızda bir tepki yoktu . Sanki buz gibi donmuştu . Sadece ona bakıyordu ve de kıpırdamıyordu . Kızın böyle ölüp , ölmediğinden şüphe etti . Ona buz gibi bakan gri gözlerinde bir ifade yoktu ama gözlerini kırpıyordu . Hani hiç bir şeyi umursamayan , ifadesiz bakan , hiç bir duyguları olmayan bir insan gibi bakıyordu ona . Kızın ona bakışları Alex’e garip gelmişti . Çünkü ilk kez böyle ifadesiz bakan gözler görmüştü . Kızın tepkisini merak ederek , gözlerini kızdan çekmeden , adamın sırtındaki oku , kendine çekerek , çıkardı . Ama kızın yüzünde bir kas bile kıpırdamadı . Bu Alex’e gerçekten garip gelmişti . Oku diğer okların yanına koyarak kıza yaklaştı . Baş parmağıyla kızın yüzünde ki kanı sildi ve pelerinin çıkarıp , kızı bir güzel sardı . Belki pelerin kızı soğuktan korumazdı ama yapacak başka bir şeyi de yoktu . Küçük kızı kucağına aldı ve . “ Bana öyle ifadesiz bakma küçük . Seni bu lanet hayattan kurtaracağım ” dedi ve yürümeye başladı . Onun gözlerinden çok etkilenmişti ve nedense içinden bir ses , onu da yanında götürmesini söylüyordu . Kızı burada bırakırsa aklı kalırdı . Bir daha göremezse , ya da öldüğünü görürse , kendisini asla affedemezdi . Zaten hiç susmayan vicdanı , ona iki kat işkence etmeye başlardı . O kadar zayıftı ki , Alex’e kuş kadar hafif gelmişti . Yürümesini hızlandırarak , krallıkta çıktı . Koşarak ‘ Suikastçı Dağına ’ yaklaştı . Oraya gidene kadar , yürümesi yavaşlamamıştı . İçinde yeni bir heyecan vardı . Ve de kızı donmaktan kurtarmak istiyordu . Ona bir şey olmasını istemiyordu . Adamlar gizli yerden kapıları açarken , Alex’in kucağında ne olduğun da merak ettiler . “ Kucağında ki ne Alex ? “ Dedi muhafızlardan biri . Alex kızın kapanmış gözlerine bakarak “ Bir kız çocuğu . ”dedi ve onu kontrol etmesi için doktoruna götürdü . Zaten buraya küçük yaştan kimsesiz çocukları topluyorlardı . Doktoru şaşırsa da , kontrol etmişti kızı . “ Yaklaşık 9 yaşında bir kız . Şu an uyuyor . İyi ki getirdin . Ama biliyorsun . Kızda olsa eğitim alacak ” dedi . Alex şimdi yaptığı şeyi düşünmeye başladı . Ne yapmıştı ? Bir çocuktan etkilendi ve onu alarak Suikastçı dağına getirdi . Yaptığı şeyin farkına vardığında , pişman oldu ama yapacak bir şeyi yoktu onun için . Ya orada ölürdü . Ya da bura da yaşardı . Öyle ölmesine izin veremezdi . En azından burada bir şansı vardı . Alex onu elinden geldiği kadar koruyacaktı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Yıllar geçtikçe kız büyüyordu . Eğitim alıyordu . En iyi öğrencilerden biriydi . Bunlar 3 büyüğün gözünden de kaçmamıştı . Kızdan etkilenmiştiler . Ama kızın bir kusuru vardı . Konuşamıyordu . Doktor aldığı travmadan dolayı söyledi ama 16 yaşına geldi hala konuşamıyor . Bu özelliği de onların işine yarıyordu bir nevi . Kız her teste başarılı oldu , üstüne üstlük , kimseye acımıyordu . Tamamen duygusuz biriydi onlara göre . Alex ona ‘ Kataleya ’ ismini verdi . Nadir bulunan bir çiçek ismiydi . O küçük kızda onun için nadir bulunan biriydi . Hatta Alex hep ailesinin olmasını istiyordu ya , işte olmuştu . Kateleya’nı kızı gibi büyütüp , eğitmişti . Ama bu zamana kadar yapamadığı tek şey : Onun gri , buz gibi bakan gözlerine , sıcaklık getirememişti . Yapması gereken her şeyi yaptı . Tüm sevgisini ona verdi ama Kataleya hep soğuktu . Sadece ona karşı değil herkese karşı . Buradan kaçma fikrini yıllar boyunca rafa kaldırdı ve kızı ile ilgilendi . O iyi olsun diye elinden gelen her şeyi yaptı . Ama ikisinin de hayatı bu yerde mahvoluyordu . Bunun için yine planlar yapmaya başlamıştı . Ne olursa olsun , bu sefer kararlıydı . Altınını biriktirmişti , 7 yıl boyunca . Her şeyi bu sefer çok güzel planlamıştı . Tek sorun , şimdi kızın gelmek istememesiydi . O buraya alışmıştı . Burayı seviyordu . Burada büyüdü sonuçta ama anlamadığı şey , hayatının hep birilerini öldürerek devam etmesi olacaktı . Asla doğru düzgün bir ailesi olmayacaktı . DAğdan biriyle evlene bilirdi ama çocukları olursa , o da eğitime alınacaktı . Alex bu yüzden asla evlenmiyordu . Geçtiği eğitimlerde , ölenler bile oluyordu . Kataleya’yı buraya getirdiğine çok pişman olmuştu , geçtiği eğitimleri görünce . Onun yüzünden kızın tüm bedeni yara bereydi . Gitmeyen izlerden , o da nefret ediyor olmalıydı . Yaraları belli olmasın diye hep kapalı giyinirdi . Sanıyordu ki , onu dış dünya kabul etmeyecek . Tek kabul edenlerin , Suikastçılar olduğu . Rahat olduğu yer o yüzden bu dağdı . Buradan başka bir yerde , kendisine yeni bir hayat düşünemiyordu . Daha çocukluğunun beri kafasını yıkamaya başlamışlardı . Bunu herkese yapıyorlardı . Sadece içlerinden bazıları olgunlaşınca , daha iyi anlamaya başlıyorlardı bu hayatı . Asla normal insanlar gibi olamıyorlardı . Özgürlüğün ne olduğunu anlayınca , içlerinde kaçma isteği beliriyordu , ama sonuçları hep kötü bitiyordu , kaçma isteği olanların . Bir yerden sızıyordu bu bilgi ve büyüklerin kulağına gidiyordu . Dağdaki her insan , sonsuz sadakatle , büyüklere bağlıydı . O yüzden böyle bilgiler onlara çabuk gidiyordu . Günler geçerken yine Kataleya ’ya iş vermişlerdi . Üstünü giyindi ve halka karıştı . Yalnız gidiyordu . Onun peşine bir iz sürücü takmıyordular büyükler . Ona güveniyorlardı . Kataleya , acımasız ve güçlü bir savaşçıydı . Denilen her görevi yapıyordu . Büyüklere de böyle bir kukla gerekliydi zaten . Neredeyse onu en çok göreve gönderiyorlardı . Onun her zaman verilen işi , başarı ile tamamlayacağından eminlerdi . Öldüreceği kişi çok zengindi . Gece odasına girip işini bitirdikten sonra odada ne kadar para varsa götürdü . Camdan dışarı atlayıp , evden çıkmıştı . Böylelikle bu iş hırsızlık olarak bilinecekti . Ara sokağa girip paraları , evsizlerin bulması için her zamanki yere bırakmıştı . Onu kimse görmüyordu . Hep ağacın dibinde gizli yere bırakıyordu . Bu orada yaşayan kimsesizleri çok sevindiriyordu . Ama oraya sadece para bırakmıyordu . Onun simgesini taşıyan çiçeği de bırakıyordu . İnsanlar onu Kataleya diye tanıyordular . Bir Suikastçı gibi değil . . . İşini bitirdikten sonra dağa döndü . Herkesin gözü sanki onun üstünde gibiydi . Fazla göreve gönderildiğinden , bazı suikastçılar onu kıskanmaya başlamışlardı . Kız bunun farkındaydı . Zaten konuşamadığından , kimseye bir şey söyleyemiyordu . Tek arkadaşı ve ailesi Alex’di . Ama bu durumdan da biraz da olsa utanıyordu . Kendisini son derece çirkin hissediyordu . Bunun sebebi, yaralarıydı . Ona ayrılan küçük ev gibi yere girdi . Vakit kaybetmeden pelerinini çıkardı ve odasına yatağının üstüne bıraktı . Kovaya soğuk su doldurup , üstün çıkarmaya başladı . Küçüklüğünden beri alışmışlardı soğuk suya . O yüzden bünyeleri dayanıklıydı . Bu zamana kadar sıcak yemek yeseler de , sıcak çay içmemişlerdi . Tek içtikleri soğuk suydu . Suyu bedenine dökerken , kendine baktı . Bedeni yara bereydi . Eğitiminden kalma izler , yanıklar , kesikler . Bu durum her seferinde canını sıkıyordu . Kendisinden nefret etmesine neden oluyordu . Bedeninde iyi gözüken bir yer yoktu . Kesikler , dağlanmış yaralara bakarken kendinden iğrendi . Ama burada hayat böyleydi . Suikastçı olarak büyümek o kadar kolay bir şey değildi . O da bunun farkındaydı . Soğuk gözleriyle son kez bedenine baktıktan sonra yıkanmaya başladı . Soğuk suyla yıkandıktan sonra , üstünü giyindi . Kapalı giyiniyordu hep . Bir tek elleri ve kafası açıktı . Bedeninden iğrendiğinden açık giyemiyordu . Bazen o kadar iğreniyor ki kendinden , kendine bakmaya bile tahammül edemezdi . Ardından yemek yapmaya başladı , küçük mutfaklarında . Adam öldürmesine karşılık , her suikastçının evine erzak gönderiyordu büyükler . Yemekten ya da sudan dolayı sıkıntıları yoktu . Sofrayı kurarken Alex eve geldi . “ Ben geldim “ deyip ona gülümsedi . Ama Kataleya donmuş gözleriyle ona bakıp başın salladı . Gülümsemek neydi bilmiyordu . Mutluluğun ne demek olduğunu öğrenmemişti daha . Mutluluk denilen şeyin , öldükten sonra geldiğini sanıyordu . Yemeği ısıttıktan sonra Alex ’in ve kendi tabağına döktü . Yemek yerken Alex “ Yemekten sonra hazırlanıp çıkmam gerek . 3 saatlik yolum var ” dedi . Kataleya yine başını salladı . ” Kendine dikkat et tamam mı ? “ dedi Alex ona gülümseyerek . Kataleya ona bakarak yine başın salladı ve ayağa kalktı . Alex’in çantasını hazırladı . Sabaha kadar gelmeyecekti Alex . Çantaya yemek , su , bez ve ağrı kesici ilaç koydu . İçi rahat olmadığından küçük hançerlerden birin de yanlarına koydu . O da sevgisini ve endişesini böyle gösteriyordu bir nevi . İçinde ismini koyamadığı bir sıkıntı vardı . Her zamankinden daha kötü hissediyordu . Söyleye bilse , ‘ gitme . ‘ deri ona büyük ihtimal . Tabi onun ‘ Gitme . ‘ demesiyle duracak değildi . Görev beklemezdi . Gitmeyip kalsa , Alex büyük bir ceza alırdı . Böyle olmasını da istemiyordu ama kalbini bir sıkıntı kaplamıştı . Alex yemekten sonra üstünü kalın giyindi ve çantasın aldı . Kılıçlarını beline takıp , Kataleya’ya baktı . “ Çabuk gelicem Kataleya . Sonra buradan gidip , yeni bir hayat kurarız .” derken Kataleya gözlerini ondan kaçırdı . Yine söylüyordu . Hep buradan çıkmak istediğini söylüyordu ama çıkamazlardı . Bu işe girenin bir tek cesedi çıkar buradan . Tüm suikastçılar peşlerine düşecek kaçarlarsa . Er ya da geç onları bulup öldürmelerinden korkuyordu . Yoksa bu sıkıntı bu yüzden miydi ? Alex geri geldiğinde , bu fikrinden vazgeçirmeliydi onu . Alex Kateleya’nın ipek gibi saçlarından öpüp “ Merak etme küçük . Kurtaracağım seni bu lanet hayattan . “ dedi ve arkasına dönüp gitti . Yine aynı kelimeleri kullanmıştı . Onu ilk dışarıdan kurtardığında da öyle demişti . Onu kurtaracağını . Ama zaman geçerken ona ne kadar büyük bir kötülük yaptığını gördü . Yaptığı şeye her dakika pişmandı . . . Kataleya , Alex giderken onu yolcu etti ve kapıda durup arkasından uzun bir süre baktı . Kapıdaki muhafızlar kapıları kapatacaklarını söylediklerinde , geri evine doğru yürüdü . Masayı toparlayıp , bulaşıkları yıkadı . Sonra eline kitap alıp okumaya başladı . Okurken biraz zorlanıyordu ve içinden heceliyordu . Neyse ki kitabın sonuna gelmişti . Etkilenmiş ve yarım kalmış bir şekilde kitabı kapattı . Üstüne son kez göz gezdirdi . ‘ Siyah İnci ‘ dedi içinden . Güzel ve fantastik bir kitaptı . Reenkarnasyon olan bir deniz kızının hikayesiydi . Acaba o da ola bilir mi ? diye düşünmeden edemedi . Öldüğünde yeniden hayata gelir mi ? Ve o hayatı , bu hayatından çok daha iyi olur muydu ? Uykusu gelirken kitabı rafa bıraktı . Bir kitabı daha bitirmişti . Yatağına yaklaşıp , kafasını yumuşak yastığına bıraktı . Kataleya uyumak isterken , dışarıdan bir suikastçı gelip kapıyı çaldı . Kız üstünü düzeltip kapıya koştu . Gelen genç suikastçı kızı süzdü , “ Büyükler seni çağırıyor ” dedi ve gitti . Bu Kataleya’ ya garip gelmişti . Neden çağırdıklarını merak ediyordu . Normalde 1 günde 1 iş veriyordular . Belki de Alex’le gönderecektiler ama Alex gitmiş olmalı diye düşündü . En sonunda kendini toparlayıp , büyükleri bekletmemek için koşar adımlarla onların yanlarına gitti . Kapıyı açınca büyüklerden biri ordaydı . Onlara büyük diyorlar çünkü orayı yönetiyorlar . Aslen çok gençler . 1 yıl önce yaşlılar yerlerini oğullarına bıraktı . Pek de iyi yönetiyor sayılmazlardı . Onlar hakkında bir çok dedikodu çıkmıştı dağda . Bunlar kötü dedikodulardı . Varlıkları ile dağ , artık çekilmez bir yer olmuştu . Kataleya saygıyla baş eğip ona soğuk bakışlarını yolladı . Adam ona bakıp gülümsedi ve “ Yanıma gel Kataleya . ” dedi . Adamın öyle gülümsemesinin altındaki şeyleri , çoksan sezmişti ama kendin anlamıyormuş gibi gösterip yanına yaklaştı . Adam tahttan ayağa kalkıp Kataleya ’ya yaklaştı ve onu öpmeye çalıştı . Ama Kataleya onu ittiği gibi yere düştü . Bunu beklemiyordu çünkü o . Adam sinirle , “ Seni sürtük ! ” diye ayağa kalkıp Kataleya ’ya yaklaştı ve onu dövmek için elin kaldırdı . Kataleya çevik hareketle bacağındaki bıçağı çıkardı ve adamın elin kesti . Adamın bağırması tüm dağda yankılanırken Suikastçılar hemen içeri girdiler . Kataleya’nı öyle bir halde gördüklerinden hemen zindana götürdüler . Bazıları bu duruma sevinse de , bazıları üzülmüştü . Bazıları olayı anlamıştı . Büyükler hakkındaki dedikodular , alıp başını gidiyordu . Kataleya haklıydı ama onlara karşı gelemiyordu kimse . Alex’in arkadaşı , ne kadar yalvarsa da büyüklere , onu dinleyen yoktu . Kararlarını vermişlerdi . Kızın ölmesini istiyorlardı . Kız bilindiği gibi tehlikeliydi . O kadar tehlikeliydi ki , sınırını zorlayan , büyükleri bile olsa ona gününü göstermişti . Acımasızlığını onların üstünde bile göstermişti . Onun yaşamasına izin veremezlerdi . Bu büyüklere bir hakaretti , ne kadar haksız olsalar da . Bir saat sonra Kataleya için ölüm emri çıkmıştı . Meydanda , zehir içerek , intihar edecekti . Kız boş zindanda oturmuş , boş gözlerle etrafına bakıyordu . Böyle biteceğini tahmin etmemişti . Ömrünün bu kadar kısa süreceğini . Bu hayatta yüzünü gülümsetecek bir olay yaşamadan , ölüp gideceğini kabullenemiyordu . Keşke Alex ile kaçsalardı . Belki bir şansları olurdu . Mutsuzluk ve umutsuzluk içindeydi . Çaresizlik etrafını sarmıştı . Boğuluyordu bu yerde ama kalbi hala sakin bir ritimle atıyordu . Ağlamayacaktı . . . Duygusallığı ondan söküp almışlardı . Gözünden bir damla bile yaş gelmiyordu . Ölünce mutlu olacağını sanıyordu . O yüzden umursamıyordu . Tek kötü yanı Alex ile vedalaşamamak oldu diye , düşünüyordu . Karanlık zindanda , karanlığa dönüşen duyguları ile boğuşuyordu . Ölümden sonra onu ne bekliyordu ? Bu bilinmezlik onu korkutuyordu . Hatta ürperiyordu bunu düşündükçe . Sanki Azraili yanındaydı ve canını almak için , başında bekliyordu . Peki ölümü nasıl olacaktı ? Bu zamana kadar öldürdüğü kişiler , hiç acı hissetmemişlerdi . Kimseye eziyet etmemişti , öldürürken . Acı öldükten sonra mı meydana geliyor ? İçinde bu soruları kendine sorarken , bağırmak istedi . Ağzını açtı ve ‘ Alex . ‘ demek istedi ama olmadı . Diyemedi . . . Konuşamıyordu . Bunun nedenini kendisi bile bilmiyordu . Neden kaderi böyle kötü yazılmıştı ? Yoksa önceki hayatında çok mu kötü biriydi ? Bu onun cezası mıydı ? Düşüncelerini bölen seslere baktı . İki kişi zindana girmişti ve onun yanına doğru yürüyorlardı . Beklediği son , ona yaklaşıyordu . Gri gözlerini kapatıp arkasına yaslandı . Onları öldürüp kaça bilir miydi buradan ? Son kez düşündü ama burası bir suikastçı dağıydı . İçeride onun gibi dövüşe bilen yüzlerce kişi vardı . Bu planı imkansızdı neredeyse . Hücresinin kapıları açıldı ve onu kollarından tutarak dışarı çıkardılar . Burada gün ışığı yoktu , son kez bakması için . Burada meşaleler vardı , gök yüzü yoktu . Onu götürürlerken herkes , durmuş ona bakıyordu . Üzülerek . Bu son hepsinindi . Bir gün elbet onlarda ölecekti , özgürlüklerini tatmadan . Kızın gri gözleri , bir umutla , etrafta Alex’i arıyordu . Biliyordu görevdeydi ama belki görür diye , bakıyordu son kez . Nihayet meydana getirilmişti . Bir elma ağacı vardı . Kutsal sayılıyordu onlar için . Meyvelerini , büyükler dışında kimse yemiyordu . Kıp kırmızı meyveler , kızın hayatında gördüğü son renklerdi artık . Ağacın dibine bırakıldı kız . Kafasını kaldırıp , budaklarına baktı . Yem yeşil yapraklar ve kırmızı elmalar . . . Sonra gözleri yine etrafı taradı . Ama aradığı kişi yoktu . Başını umutsuzlukla aşağı salarak , kararı beklemeye başladı . Nasıl öldüreceklerdi onu ? Acı çekmek istemiyordu . Hızlı olsun istiyordu . Hiç bir şey hissetmemek istiyordu . Bir kız çocuğu yaklaştı . 10lu yaşlarda . O da eğitim alıyordu . Tüm suikastçılar meydana toplanmıştı ve sessizce kızı izliyorlardı . Gelen kızın elinde bir tepsi vardı . Tepsinin içinde bir kadeh . Bu kadehi hatırlıyordu . Şahit olmuştu bu olaya bir kaç kez . Güçlü suikastçıları bununla zehirliyorlardı ve bu zehiri içmeyi reddederlerse , acı dolu bir ölüm onları bekliyordu . Kız utanarak ve çaresizce , elindeki tepsiyi kızın önüne koydu ve hızlı adımlarla izleyicilerin arasına katıldı . “ Suikastçı Kataleya ! Bir Büyüğün elin kestiğinden dolayı idam olunuyorsun . Zehir içmeyi kabul etmezsen kırbaçlanarak öleceksin . ”dedi Alex ’in arkadaşı üzgün bir şekilde . Alex giderken , kızını hep ona emanet ederdi . Şimdi o emaneti koruyamamanın , vicdan azabında boğuluyordu . Kataleya kimsenin yüzüne bakmadan kadehi aldı . Buradan kaçamazdı . Hiç bir şansı yoktu . Yaşamak istiyordu ama bu hayat yaşamak için değildi . İşkence gibiydi . Son kez derin bir nefes aldı . Kadehin içinden tatlı bir elma kokusu yayılıyordu . İçemedikleri çay gibi miydi acaba ? Neyse ki mutlu olmuştu . En azından işkence görerek , ölmeyecekti . Yaptığından pişman değildi . Kendisi ile gurur duyuyordu . İlk kez ve son kez kendisi ile gurur duyuyordu . Pişman ölmek istemiyordu . En azından ölmeme değdi . Belki bir sonra ki sefer , büyükleri öldürürler , diye düşündü . Bu düşüncelerden kurtulup , son kez başını kaldırıp , ağaca baktı . Ölecekti ve ölecekken ne düşüneceğini bilmiyordu . İnsanlar , ölürken ne düşünürler ki ? Ağlayamıyordu da . . . Kadehi kaldırdı ve içmeye başladı . Çok tatlıydı zehir . Can mı alır , hayat mı verir belli değildi . Bedeni boşalırken kadeh elinden düştü ve bedeni yere yığıldı . Ağacın altında , gökyüzüne bakmak istiyordu , rüzgarı hissetmek istiyordu ama aklında kalan , kırmızı , zehir gibi gözüken elmalardı . . . Ölüyordu . Alex’i özlemişti . Daha ona gülümsememişti bile . Alex’ in ona bakanda gördüğü pişmanlığın farkındaydı ve ona hep ,“ Sen beni kurtardın lanet hayattan . “ demek istiyordu . Gözleri kapanırken içinden , “ Yaşamak istiyorum , daha Alex gülümsememi görmedi . ” dedi kendi kendine . Ağzından kan gelirken ruhu bedenini terk etmeye başlamıştı . Acı çekmiyordu . Gözleri kararıyordu . Bedeni bir boşluktaydı sanki . Yerin sertliğini hissetmiyordu . Hafiflemişti sanki ve son olarak sıkıca kapattığı eli , yumuşak bir şekilde açılmıştı . Hani derler ya : Her son bir başlangıçtır diye . İşte bu da Suikastçı için bir başlangıçtır . Ölüm bir son değildi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD