Allahım güç ver bana

1295 Words
Bir ultrason resmine bakıyordum bir de ona. Neden bahsediyordu bu. “Ben anlamadım nasıl yani?” “Yani diyorum ki belen” derin bir nefes aldı elindeki kağıda baktı. Gülümsedi. “Bu çocuk “ dedi elini karnıma koyup. Elini karnıma koyunca geri çekilmem gerekiyorken ben yerimde mıh gibi çakılıp gözlerimi açtım. “Benim bundan başka çocuğum olmayacak. Ailemin tek erkek çocuğu benim. Benden sonra bu servetin kalacağı biri asla olmayacaktı. Ta ki sen benim teklifimi kabul edene kadar. Benim her şeyim artık sadece çocuğunun olacak.” Dedi. Şu an anlamıştım neden bu teklifi kabuk ettiğini. Çok mantıklı gelmeye başlamıştı aslında bu olanlar. Benim çocuğum için bir babaya ihtiyacım vardı onun da bir çocuğa. Kul sıkışmayınca hızır yetişmez derler ya aynen öyle olmuştu bizim hikaye. “Anladım. Şimdi anladım.” Dedim kafamı aşağı yukarı sallayıp ellerimi önümde birleştirip. “ Her şeyi bildiğine göre artık benden korkmana gerek yok. Amacım da kötü değil. “ dedi. “Peki kimse sormayacak mı bu çocuk bu kadar erken nasıl doğdu ne zaman yapıldı diye” dedim. Aklıma en çok bu takılıyordu. Gözlerime güven veren bir bakışla baktı. “Kimse ağzını bile açamaz açtırmam sen merak etme” dedi sonra sırtıma elini koyup beni arabaya yönlendirdi. “Hadi gidelim yorulma yarın nişanımız var “ dedi. Evet yarın nişan vardı. Bizim evde aile arasında bir nişan olacaktı. Öyle kalabalık ve saçma bir nişan istememiştim. “Hadi gidelim” dedim. Arabaya binip emniyet kemerini takarken aklıma takılan bir soru daha vardı. “Fatih peki sadece bebek için mi evlenmek istedin?” Dedim. Yengemin anlattıklarından sonra aklımda bir şüphe kalmıştı. Herkesi ve her şeyi hatırlıyorum ama bu çocuğun olduğu yerler sanki silinmişti ya da çok küçüktüm hatırlamıyordum. “Nasıl yani?” Dedi kaşlarını çatıp. “Yani evlenmek istemenin tek nedeni bu bebek mi?” Dedim. “Hayır “ dedi net bir şekilde. “Ne o zaman?” Dedim. “Sohbet edesin mi var bugün belen. Varsa ben hiç günümde değilim “ dedi gülerek. Sabah ona söylediğimi şu an o bana söylüyordu. Bunu söyleyince ben de gülmüştüm. Adama sohbet etmek istemediğimi söyleyip bir türlü susmamıştım. Evin önüne geldiğimizde arabayı parkedip benimle beraber eve kadar çıktı. Annem kapıyı açıp ışıldayan gözlerle bize baktı. “Hoşgeldiniz” dedi. “Hoşbulduk anne” dedim. Fatih kapıdan gidecekken annem onu da yakalayıp eve geçirdi. “Nereye bırakmam. Tepsi kebabı ile pilav yaptım hayatta bırakmam. “ dedi. “Ben çok severim kalayım o zaman” dedi. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girerken ben şaşkın şaşkın ona bakarken o da omuzlarını silkip içeri geçti. “Fatih?” “Ne?” “Hani gidiyordun. “ “Yemeğe çağırdı annen şimdi ayıp olur “ dedi. Ben ona bakarken o oturma odasına gidip babamlarla selamlaşıp şakalaşmaya bile başlamıştı. Beraber yemek yedikten sonra yarın akşamı konuştular. Yarın akşam nişanımız vardı. Benim nişanım vardı. Hayatım o kadar hızlı ilerlemişti ki ben bile hayret etmiştim. Sonra beraber çay içtikten sonra Fatih yarın için izin isteyip kalktı. Kapıdan uğurlama görevi bana kalmıştı. “Görüşürüz yarın” dedi ışıldayan ve beklenti içindeki gözlerle. “Görüşürüz “ dedim. Bir an önce yarın olsun şu tantanayı atlatmak istiyordum. Hatta ben komple düğünü atlatmak istiyorum. Sonra odama geçtim. Canım çok kahve içmek istedi. Bence bir defadan bir şey olmazdı. Odama geçip müziğimi açtım. Barış mançonun şarkısını dinliyordum yine. “Allahım güç ver bana sığındım sana Bu ne dayanılmaz bir acı sabır ver bana Yeter artık çektiklerim bitsin bu ceza Ümitsiz haykırıyorum ne olur dön bana. “ Şarkı devam ederken gözlerim duvardaki resime çarptı. Mustafa ile benim dans ederkenki resmim odamdaki duvarda boylu boyunca duruyordu. Resmi sanki daha önce görmemişim gibi bakakaldım. İsteme günü bu resim burda mıydı ki? Bence değildi. Hemen kaldırmam gerekiyordu. Yarın akşam nişan için geldiklerinde bu resimin burada durması hiç hoş olmazdı hatta çok yanlış anlaşılırdı. Resimin önüne geldim. “Özür dilerim ama mecburum” dedim. O beni anlardı. O benim yerimde olsaydı belki o da aynısını yapardı ya da böyle yap derdi. Karnıma baktım. Bunu ilk ve son defa diyecektim. Karnıma dokundum. “Kızım senin baban bu. Bizi erkenden bırakıp gitti ama üzülme seni çok seviyor bir yerlerde hep senin için var olacak. O olmasa da annen yanında olacak. O da yıldızlardan bizi izleyecek ve sen her attığın adımda her yaşadığın anda arkanda olacak. Sana söz.” Resimi kaldırdığım duvardan. Bu resmi duvara astığım günü hatırlıyorum o gün geçmez sandığım bir acı vardı. Şu an hala canım yanıyordu ama azalmıştı. Bir yerlerde o acı hep olacaktı. Hiç geçmeyecekti. O benim artık sadece içimde yaşamalıydı. Fatih haklıydı. Hayat üzülmek için çok kısaydı. Ben ise bu yaşta 50 yıl yaşlanmış gibi hissediyordum. O resimi kimsenin görmeyeceği şekilde kaldırdım. Yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım. Yarın için uyanıp hazırlanmalıydım. Hastanedekiler acaba bu nişan için ne düşünmüşlerdir. İki gün önce mustafa diye ağlarken şimdi başka bir insanla nişanlanmıştım. “Aman onlara ne? Sanki acıyı benle beraber çektiler de hayatım hakkında yorum yapabilecekler sopayı yiyenle sayan bir olmuyor” Yatakta yan tarafa dönüp yastığımı da iyice kabarttım. Sabah sanki çok çabuk olmuştu. Gözlerimi açtığımda annem kahvaltı hazırlamıştı. Hatta bütün aile de neredeyse gelmişti. Çocuk seslerinden anlayabiliyordum. Kalkıp oturma odasına girdim bir sürü çocuk oynuyordu. Yengem amcam halan eniştem hatta 10 taneye yakın çocuk koşturup duruyorlardı. “Günaydın “ dedim içeriye gülümseyip. “Günaydın hadi yüzünü yıka kahvaltıya” dedi annem. Gidip yüzümü yıkayıp kahvaltı masasına oturdum. O sırada kapı çaldı. Kapıyı açmak için gittim ellerinde nergislerle fatih gelmişti. “Günaydın” dedi. “Günaydın” “Bunlar senin için” dedi. “Bunları nerden buldun bu mevsimde” dedim. “Almadığım bir iki çiçek kalmıştı biri buydu. Bunu da beğenmezsen ısırgan otu ve kamış kaldı onları alıp geleceğim” dedi gülerek. “Çok komik” “Komikti” dedi gülerek. İçeriye girmiş son hızla kahvaltı masasına oturmuştu. Amcamın yanındaki sandalyeye oturup önüne çayı bile vermişlerdi. Ailemin onu sevmesi bir bakıma iyiydi. Hem beni her şekilde kabul etmişti hem de ailemin çok sevdiği bir insandı. Aksi gibi bir de değişik bir albenisi vardı. Bebeksi yüzündeki sakalları bile iyi duruyordu. “Belen kendine gel” dedim. kahvaltı yapıldıktan sonra beni kuaföre bırakıp kendi de çıktı. Hazırlanıp eve gideceğim sırada yine kuaförün önünde beni bekliyordu. Beyaz uzun bir elbise giymiştim. Dar değildi göğüs altından açılıyordu. Kalın askılıydı. Karnım birazcık belli olmaya başladığı için bunu giymeye karar verdim. Uzun siyah saçlarımı da sıkı bir at kuyruğu yaptırdım. Kuyruğun sonu belime kadar geliyordu. Kapıdan çıktıktan sonra kuaförün kapısından beni aldı. “Bizim evin oraya gitmiyor muyuz” dedim. “Hayır senle yemek yemek istiyorum olamaz mı?” Dedi. “Olabilir “ dedim. Bizi tepenin başındaki bir restauranta getirdiğinde etrafta kimse yoktu. Denizin üstünde güneş batmak üzereydi. Denizin üstüne beyaz ışık şeklinde vurup insanın gözünü alıyordu. Karşı masama oturup ellerini önde birleştirdi. “Neden kimse yok acaba burada?” Dedim. “Yok çünkü kapalı” dedi en karizmatik gülüşü ile. “Neden” dedim. Garsonlara eli ile çık işareti yapınca sadece o ve ben kalmıştık. “Nasıl kapattın burayı parana yazık “ dedim şaşkın bir şekilde. “Burası benim belen” dedi. “Nasıl yani burası senin mi?” Dedim. Samandağının en ünlü restaurantlarından biriydi. “Evet” dedi. Elini diğer sandalyeye koyarak. “Sen inşallah mühendisi değil misin ya bana öyle dedi yengem” dedim. “Evet öyleyim ama bir iki dükkanım falan da var onlara ek bir de galerim var” dedi. “Oha” dedim düm düz. Kahkaha attı. “Pardon yani ben öyle demek istemedim” dedim. “Önemli değil seni buraya önemli bir şey konuşmak için getirdim aslında” dedi ciddileşip. “Dinliyorum” dedim. Alttan bir tane altın kutusu çıkardı. Kutunun ne olduğunu anlamaya çalışıp bakıyordum. Kutu açılınca içinden geçen kuyumcuda beğendiğim o su damlası şeklindeki takım vardı. Yüzüğü eline alıp benim tarafıma doğru geldi. Önümde diz çökünce ne yapacağımı şaşırdım. “Fatih ne yapıyorsun “ dedim korku dolu gözlerle. “Belen benimle gerçekten evlenir misin?”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD