DENİZ “Kalk, hadi kalk!” Pikeyi başıma kadar çekip diğer tarafıma döndüm. “Şuna bak,” diyordu sesinin ayarına ezgiler dizdiğim. “Bir de polis olacak. Evi alıp gitsek, götünden haberi yok bunun.” Yanındaki kıkırdadı. “Kalksana kızım!” Sıkı sıkı sarıldığım pike bir hışımla çekildi. Ama bırakır mıyım? Bırakmadım. “Gitsenize başımdan sabah sabah!” “Ne sabahı be! Öğlen oldu!” İsterse gece olsundu. Patlamayan afyonumun hesabını mı verecektim? “Gökçe ölmüşlerin hayrına götür şunu buradan!” “Gitmez,” dedi Gökçe. “Seni o yataktan sökmeden gitmez. Koydu kafaya bir kere!” “Gitmem!” Offladım. Bir tatilimiz vardı, onun da içine ediyorlardı arkadaş. Gözlerimi açıp önce tavana sonra Asude’nin nemrut suratına baktım. “Ne istiyorsun kızım benden? Ne oldu sabah sabah?” “Sabah değil öğlen.

