54. BÖLÜM HASRET RÜZGARI

1500 Words
Yaren güzellığinin farkında bir kadındı. Hele ki buraya, Antep'e geldiği günden beri kaç tanesi dünür gelelim seni isteyelim diye teklifde bulunmuş hepsini de uygun bir dil ile reddetmişti. Allah'tan bugün ki son hastasi idi de mesaisi bitmişti. Yaşlı kadın ışıl ışıl gözleri ile bir torununa bir Yaren'e bakıyor idi. " Annanne durumun iyiymiş bak artık gidelim mi ?" Dedi genc adam. Yaşlı kadının hiç gitmeye niyeti yoktu " Oğlum siz çay içmeye gitmeyecek misiniz ? "Diye sordu " Annannecim bak benim sevgilim var. Doktor hanımi da daha fazla rahatsız etmeyelim lütfen " desede yaşlı kadın çok üzülmuştü. Bu sırada Yaren'i ziyarete gelen Kadir konuşmalara kulak misafiri olmuş içten içe sinirlensede yaşlı kadının o haline tebessüm etmişti. "Annannecim ne çay'ı benim kiz arkadaşım var bak evleneceğiz biz bu yaptığın oluyor mu hadi gidelim artık bak doktor hanımın da belki sevdiği, nışanlısı, eşi vardır " dedi ikna etmek için . Kadir baktı kadın ikna olmayacak öksürerek ve kapiya vurarak içeri girdi. " Hayatım bitti mi işin " diyerek Yaren'in yanına doğru gitti ve elini sol omzunun üzerine koyup saçlarına öpücük kondurdu. Yaren öyle şaşkındı ki neye uğradığını şaşırdı. Böyle birşey hiç beklemiyordu. Yanina gelenin adamın kokusu kendisini mest ediyordu birde saçlarında dudaklarını hissedince heyecandan titremeye başladı. Kadir ise kendisine şaşkın bakan kadının saçlarından gelen koku ile mest olmuştu. Yüreğine bahar gelmiş, bayram çocukları gibi idi. Kalbinin ritmi bile değişmisti. "Sen kimsin oğlum " diyerek Kadir'in kim olduğunu öğrenmek istedi yaşlı kadın Kadir karşısında ki yaşlı kadına bakıp gülümsedi çok tatlı bir kadındı " Ben bu güzel kadının nişanlısıyım teyzecim " diyerek Yaren'e göz kırptı. Kafasını Yaren'in kulağına doğru eğip nefesini sanki üflercesine konuştu " Doktor hanım şaşkın şaskın bakmayi bîrakda oyuna ortak ol yoksa bu kadın seni baş göz etmeden gitmez " dedi. Yaren'in Kadir'in etkisinden çıkması zor olsada kendini toparlayip konuştu. "Evet teyzecim o benim nişanlım " derken bile sesi titriyordu. Hala olayın şokundan çıkamamıştı. " Bak kaçırdın kızı gördün mü " diyen yaşlı kadın torununa kızdı. söylene söylene bastonuna tutunarak ayağa kalkıp odadan çıktı. "Kusura bakmayın doktor hanım " diyerek annannesinin peşinden gitti genç adam.... Kadir gür bir kahkaha attı. Yaşlı kadıni o hali torununa kızmasi hem çok komikti hemde çok tatlı idi. Yaren gülen adamın yüzünde tutuklu kalmıstı sanki . Ne kadar güzel gülüyordu bu adam böyle dedi içinden. Kendiside düstüğü duruma gülmeden edemedi. Kadir yeterince güldükten sonra kendini beğenmiş gıcık tavrını tıkınarak " Doktor hanım seni kurtarmasaydım başını bağlıyordu kadın " dedi hala tebbessum ederek. Yaren onun kendıni beğenmıs tavrına göz devirdi. " Teşekkur ederim ama ben halledebilirdim ama inkar edemiyeceğim senin varlığın kadının erken gitmesinde etkili oldu. Sahi sen ne için gelmiştin " diye sordu. "Müsait isen dünkü kahve teklifinde geçerli ise içelim mi demek için gelmiştim" dedi Kadir geliş sebebini açıklamış oldu. " Müsaitim gidebiliriz" dedi Yaren ve toparlanıp çıktılar beraber hastaneden. Kader onlar için neler yazmiş karşılarıne neler çıkacaktı bilinmezdi ama iki gencin gönlüde birbirlerine kaymaya başlamıştı haberleri yoktu.. Yine akşam olmuştu yine Yavuz olmadan onsuz geçen birgün daha bitmişti. Bugün günaydın mesajı da atmamıştı. İki günde bile alışmışmıydı Leyla. Sahi ya o Yavuz'dan gelen herşeye ne çabuk alışıyordu. Bu adama olan sevgisinin bir sınırı olmayacakmıydı. Daha ne kadar bu adam yüzünden üzülecek canı yanacaktı neden şu içindeki sevda bitmek bilmiyordu. Neden hala ondan nefret edemiyordu, nasıl bir kalpdi ki hala onu deli gibi sevebiliyordu anlamıyordu bir türlü. Daldığı derin düşüncelerden kapı sesi ile çıak zorunda kaldı. " Gel " dedi komut verircesine. " Yenge çıkıyormuyuz" diye içeri giren Adem idi. " Çıkalım bremin Zeynep ve Senem'e de haber vereyim de" dedi. " Yenge onlar aşağıdalar ben haber verdim bizi bekliyorlar" Dedi Adem. Leyla da çantasını ve telefonunu aldıktan sonra çıktılar odadan. Beraber asansöre binip garaja indiler. Zeynep ve Senem arabanın yanında beklerken , Tahir ise onlardan az ilerde sigarasını içiyordu. Leyla'nın geldiğini görümce sigarasını söndürdü Tahir. " Kızlar bugün erkencisiniz bensiz de indiniz" sitem eder gibi yaptı Leyla. " Adem bem haber veririm deyince bizde indik aşağıya " dedi Zeynep. " İyi bakalım öyle olsun eh hadi gidelim o zaman. Tahir sende gel konağa gideceğiz zaten Azade anne yemek hazırlamış hem Yağız da iki gün sonra gidecek beraber vakit geçiririz " diyerek teklif de bulundu Leyla. " Tamam olur ama anneme haber vereyim merak etmesin kadın" dedi Tahir üveydi annesi ama öz annesi gibi Tahir'i sevmis bağrına basmıştı. Tahir de bir günden bir güne ne saygıda kusur etmisdi nede sevgide. " Anam napıyorsun nasılsın" dedi Tahir kıymet verdiği kadına. " Oğlum iyiyim akşam telaşı işte kızlar ile mutfaktayım. Sen ne zaman gelirsin paşam sofrayı hazır edeyim mi he kuzum " dedi sevgisi içinden taşıyordu kadının doğurmamıştı belki Tahir'i ama çok sevmis doğurduğu çocuklarından ayırt etmemis hatta Tahir' e daha bir düşkün olmuştu. " Anam ben dayımlarda yiyeceğim bu akşam haber vermek için aradım beni beklemeyin siz yiyin gelince görüşürüz hadi öptüm ellerinden " " Tamam kuzum dikkat et emi gelirken bende merakta koyma beni " dedi ve telefonu kapattılar. Tahir Senem'e bakıp arabayı işaret edip kafasi ile gel dedi . Senem Leyla ve Zeynep'e baktı ne olursa olsun onun ailesi onlardı. Annesi babası yoktu izin alacağı ama bir ablasi bir kardeşi vardi oda izni onlardan alırdı. Leyla tebessum edip " De hayde git bu deli sen onla gitmedin diye bütün gece somurtur trip atıp durur şimdi hiç çekemem " dedi. Senem utana sıkıla gidip Tahir'i yanına bindi. Leyla ve Zeynep de kendi arabalarına bindiler ve şirketten peş peşe çıktılar. Tahir yanında ki kadını tedirgin hallerine bakıp " Senem korkma birşey yapmıyoruz yemeyeceğim seni sadece konağa kadar beraber gideceğiz biraz baş vaşa kalalım istedim" diyerek içini rahatlatmak istedi. " Tahir şeyy ben ilk defa onlardan ayrı gidiyorum. Ayıp oldu sanki ne bileyim ya" diyerek meramını açıkladı. " Güzelim ayıp olacak birşey yok sevdiğim kadını yanımda istedim. Zaten biliyorlar bizi Leyla da Zeynep de anlayışlı kızlar bunda utanılacak sıkılacak birşey yok. Bizim en doğal hakkımız beraber vakit geçirmek sanki seni kaçırıyormuşum gibi konuşuyorsun şu an " diyerek hafif kızmıştı Tahir. Kötü birşey yapıyorlar gibi tedirgin olması canını sıkmıştı. Kendisine hiçmi güvenmiyordu bu kadın. Tahir'in canı sıkılıp yüzü düşmüştü Senem'e gel dediğine pişman olmuştu. Sigara paketinden bir dal alıp yaktı. Senem Tahir'in sinirlendiğini görünce kendine kızdı ama elinde değildi o alışık değildi böyle şeylere ilk defa bir erkeğe gönül kapılarını açmıştı ve nasıl davranacağını bilememesi bu yüzden idi. "Tahir sakın bana gönül koyma bak ben ilk defa bu duyguları yaşıyorum hayatımı az çok biliyorsun. Bu halim sana olan güvensizliğimden değil sadece yanlış anlaşılmak istemiyorum çünkü insanlar çok acımasız '' Senem'in tek korkusu namusuna laf gelmesi idi. Tahir duyduğu sözlerden sonra lanet etti. Senem'e aile olmayı beceremeyen insan müsvettelerine. Öfkesi gözlerinden kayboldu yerini merhamete bıraktı. Senem hayatına girdiği günden beri sanki bahar gelmişti gönlüne. Kendisine baharı , mutluluğu getiren bu kadını nasıl terketmişler anlamıyordu. Yüreğinin güzelliği yüzüne yansımış parlıyordu resmen. '' Korkma sana kimse tek kötü söz edemez söyleye karşısında beni bulur. Hadi rahat ol artık tamam mı ?'' dedi ve birazda olsa Senem'in yüreğine su serpti. Senem ise ilk defa biri tarafından bu denli sevilmenin ve sahiplenilmenin mutluluğunu yaşadı. İçinden bin kez şükretti rabbine karşısına Tahir'i çıkardığı için. Leyla yolda giderken kendilerine doğru karşıdan gelen bir kadına takıldı bakışları yanlış görüyor olabilir miydi? Adem'e dönüp '' Adem dur dur yavaşla '' dedi. Adem anlamayarak baktı ama yavaşladı arabayı durdurdu. ''Noldu yenge '' demeye kalmadan Leyla arabadan inip kaldırıma çıktı. Karşıdan gelen kadın hala onu fark etmemişti. " Hasret sen misin " Leyla dogru görüp görmediğine emin olmak istiyordu arkadaşı ne hale gelmişti böyle çok zor tanımıştı. O eski gözleri ışık saçan kadın gitmiş yerine gözlerinin feri sönmüş yüzünün rengi solmuş bir kadın gelmişti. " Aaa Leyla sen misin " dedi karsida ki kadında en az Leyla kadar şaşkındı. Sıkıca sarıldılar zaman ne kadar çok şey almıstı ikişinden de . Oysa ki daha dün gibi idi ayrılıkları. Anıları gözlerinde canlandı ikisininde. " "Benim canım ne oldu sana böyle ne bu hal " arkadaşı bu değildi ne kadar zayıfmlamış çökmüştü. "Hiç sorma uzun hikaye temelli döndüm 2 ay oldu buraya yerleştim" Leyla hala şaskınlığı üzerinde atamamış idi. Dostu burda idi o yeni görüyordu. "Aynı şehirde birbirimizden habersiz mi yaşadık yani iki aydır. Neden beni aradın yanıma gelmedin?" Dedi Leyla merak etti aramama sebebini. Onlar çocukluk arkadaşı idi . " Leyla uzun ve zorlu bir hikaye hepsini anlatırım ama, gelemedim çünkü kendime bir hayat kurmam lazımdı. Ailem hala bilmiyor burda olduğumu daha doğrusu kimse bilmiyor" dedi onun hikayeside kendine zordu. Sevmediği istemediği bir evlilik yapmıştı. Üstelik kalbinde başka biri varken. Sırf üç kurus para için ailesi zorla evlendirmişti onu. Oysa ki mutlu olmayı hakeden bir kızdı Hasret kendi halinde sessiz, sakin, edepli, çalışkan bir kızdı Hasret tek istediği sevdiğim adamın da kendisini sevmesi idi. Ama ailesi fakir olduğu için zengin bir ailenin oğluna başlık parası karşılığında satmışlardı. İster mi istemezmi diye sormadı babası, annesi zaten yoktu ölmüştü. Para denilen illet olmazı oldurur, insanı bile satın alırdı. Zavallı zihni sadece paraya çalışan insanlarda kızlarını üç kuruşa başlık parası adı altında mal gibi satarlardı. Cahillik değildi bu cehalette değildi. Fakirlik, imkansızlık ,çaresizlikde değildi. Bu düpe düz kör sağır olan düzene ayak uydurmakdı..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD