Abisine hiç bakmıyordu içi içini yiyordu ama ona öyle kırgın öyle kizgındı ki affedemiyordu.
Yavuz sabırla bekledi en sonunda dayanamayıp " abine hoşgeldin demeyecekmisin doktor hanım" dedi.
Leyla dayanamadı iki kardeşin küs kalmasına bikiyordu Yaren kendisi yüzünden abisine düsmandı Yaren'in kulağina eğilip " o senin abin ne olursa olsun et tırnaktan ayrılmaz ben ona kırgın kızgın değilim hadi git abine hoşgeldin de" dedi.
Yaren abisin gözlerine bakınca dayanamadı insan en çok en sevdiğine kırılırmıs ya Yaren de en çok Yavuz abisine düskündü bu yüzden de kırgınlıği sevgisi kadar büyüktü.
Abisinin açılan kolarına " abim" diyip koşarak sığındı.
Aile böyle birşeydi ne olursa olsun günün sonunda kavuşmak varsa çekilen çile kutsaldı. Miroğulları şimdi bir aile olmuştu.....
"Bir sevda büyüttüm yüreğimde,
Dalida sen, yaprağida sen, çiceğide sen.
Öyle bir yürek varki bende,
İçi de sen, dışıda sen, ritmi de sen.
Ben de sen , ama sende var olamadim ben"....
Bolüm şarkısı : Ay doğar elek gibi .
Ne kadar kaçarsan kac gerçekleri değiştiremezsin. Bende kaçtım ama hayatımı değiştiremedim. Belki gücüm yetmedi, belki de sevdam izin vermedi.
Zaman sadece alışmayı öğretti, unutmayı ise asla.
Uzun zaman sonra ilk defa Miroğlu ailesi eksiksiz hatta yeni üyeleri ile hep bir arada idi.
Özlemin dindiği dakikalarda, kısa sohbetin ardından Azade hanim yerinden ayaklanıp Leyla ve Zeynep'in yanına gidip saçlarını okşayarak " Kızlarım sizde çok yoruldunuz sofra hazır olana kadar gidip duş alın üstünüzü başınızı değiştirin rahatlayın su yorgunluğunuzu alır hadi" dedi.
Zeynep saçlarında hissettiği şefkatli eller ile mest oluyordu. Hasretti saçlarının böyle sevilmesine. Leyla ise minnet ile baktı kayınvalidesine. Yavuz o dakikalarda hem sohbete katılıyor hemde annesi ve Leyla'yı izliyor idi.
Leyla saçını okşayan kayınvalidesinin elinin içini öpüp " annem bize musade etsen biz eve geçsek hem kızlarda yorgun rahat etsinler" Azade hanım izin isteyen gelinine kaşlarını çattı sanki burası evi değilmiydi, ayrıca kızları rahat ettirememişlermiydi de gidelim diyordu. Üstelik kocası gelmiş burda iken gidelim diyordu.
"Aşk olsun yavrum biz sizi rahat ettiremedik mi, bir kusurumuz mu oldu? Kusura bakmayın acımızdan ilginemedik ise bizim ayıbımız kızlarım" dedi Zeynep ve Senem'e bakıp mahcup bir ifade ile.
" Yok estağfirullah Azade teyze olur mu hiç öyle şey kendi evimiz gibi rahat ettik " derken Senem " Azade teyzem senin yanında rahatsız olmak mümkün mü aile oldunuz bize " dedi Zeynep.
" Eh iyi o zaman yemek yemeden asla bırakmam. Hadi hadi kızdırmayın beni bu yaştan sonra sopa almayayım" dedi yalancı kızgınlık ile.
Eh Leyla ve Yaren az sopasını yememişti. Yavuz Leyla'nın Azade hanima anne demesine şaşırdı. Hiç böyle birşey beklemiyordu. Kulakları doğru mu duymuştu yoksa hayal mi görüyordu.
Yanındaki kardeşine dönüp sessizce " Leyla anama anne mi dedi ben mi yanlış duydum" abisinin afallamış haline gülen Yağız " abi kaynanası ya hani ne demesini bekliyordun kayınço mu?".
Kendisini dalgaya alan kardeşine ters ters bakıp " Lan bana bak şerefsiz dalga geçme benle yaralı demem seni buraya gömerim" dedi dişlerinin arasından.
Yağiz sinirlenen abisine yavru köpek bakışı atıp " Ama ben yeni vuruldum yaralıyım " diyip vicdanına oynadı. Onlar aralarında didişirken Azade hanımda kızları ayaklandırmak için komutunu verdi " Hadi bakalım Yaren kızım sen Zeynep' i al odana çıkın yardımcı ol arkadaşına Leyla'm sende yukarı çık kızım " dedi.
Yaren kafasını tamam diyip salladı. Hep birlikte ayaklandılar Yaren ,Zeynep ve Senem, Yaren'in odasina giderken Leyla yukariya dogru baktı. Tereddüt etti gitmek için Yavuz burda idi ve her an yukarı gelebilirdi gitmek istemedi ama birşey de diyemedi. Azade hanim anladı tedirginliğini.
" Behram bey Yavuz ile iş konuşacak kızım merak etme rahat ol hem ben burdayım" dedi.
Leyla bu kadına minnet borçluydu konuşmadan her halini anlıyordu. Gidip boynuna sarıldı " Teşekkur ederim" dedi.
Azade hanımda gelinine karsilik verdi sırtını sıvazlayip " hadi " dedi. Leyla yukarı çıkarken Behram ağa da Yavuz ile çalışma odasına geçtiler.
Odada bulunan tekli koltuğa geçip oturdu Behram bey eli ile de Yavuz'a karşısını gösterdi oturması için. Yavuz odaya göz gezdirdi hersey bıraktığı gibi idi.
Babasının gösterdiği yere oturdu. Amcasının ölümünden sonra babasının omuzları düşmüş biraz daha çökmüş idi. İki kardeşini de toprağa vermişti Behram ağa kolay değildi onun için.
Sessizliği Behram ağa bozdu " Gidecek misin kalıcı mısın evlat ? Diye sordu.
Yavuz babasının umutla bakan gözlerine bakıp " Gideceğim apar topar geldim haberi alınca " dedi.
Behram kafasını salladı umutla bakan gözlerini yere eğdi biliyordu gideceğini ama yinede bir umut kalır diye ümit etmişti anlıyordu oğlunu ama ortada bir kadın ve bir evlilik vardı bu yüzden bir karar vermek zorundalardı.
5 yıl olmuş oğlu orda gelini burda evli ama bekar hayatı yaşıyorlardı aşiret de bir taraftan sıkıştırmaya başlamıştı. Kendisi de artık torun sevmek istiyordu.
Böyle evlilik mi olurdu nasıl bir iş ise bitmek bilmemişmiydi, milletin diline de yeteri kadar düşmemişlermiydi.
Babacan tavrını takınıp " Oğlum bak bu güne kadar sana hiç karışmadım, her zaman yanında, her kararında arkanda durdum. Allah için birgün başımı önüne eğecek ne bir hareketin nede davranışın oldu" bir nefes aldı oğlu ile hep gurur duyan bir baba idi taki o güne kadar " Beni hep gururlandırdın göğsümü kabartın bir baba daha ne ister ki, ama" Yavuz babasını can kulağı ile dinliyordu belki söyleyecekleri oğlunu kızdıracak, belkide mutlu edecekti o babalık görevini yapacak zor da olsa verdiği kararı evladına söyleyecek idi.
" Ama " dedi Yavuz devamını getir der gibi arkasından gelecekleri merak ediyor idi.
" Leyla, bana kardeşimin emaneti. Canım , kanım sen ne isen oda benim için o. Sen orda o burda gözümün önünde eriyip gidiyorsunuz be oğlum böyle evlilik olmaz. Ailemiz için bu fedakarlığı yaptığınızda biz bu evliliğin farklı olabileceğini düşünmüştük lakin oyle olmadı olayların buraya geleceğini bilemezdik" Yavuz bu konuşmanın sonundan ne çıkacak iyice merak etmişti.
Behram ağa ilk defa otoriter sesi ve tavrı ile konuştu " Yavuz ağa ya bu evliliği gerçek anlam da yuvaya çevirin bizde mutlu olalım milletinde çenesi kapansın yada.. derken Yavuz lafını kestı gozlerini kısarak baktı babasına " Ya da ne Behram ağa" dedi.
" Yada boşanın herkez kendi yoluna baksın Leyla'da sende mutlu olun böyle ikinize de yazık oğlum " dedi..
Yavuz'un öfkeden gözlerine kan indi elleri yumruk oldu, beyninde zonkladı, kulaklarında tek bir kelime dönüp durdu.
Boşanın.
Boşanın.
Boşanın.
Kendini çok zor tutuyordu, öfkeden konağı başlarına yıkmamak babasının kalbini kırmamak için.
Nefesinin daraldığını hissetti. Yüreği sıkıştı. Yumruk olan sağ elini alıp kalbinin üstüne götürdü. Boşanmak mı , yapamazdı ki. Olmazdı,vazgeçemezdi zorla da olsa kavuştuğu sevdasından. Tamam o terkedip gitmişti ama sebepleri vardı. Nasıl böyle kolay boşanın diyorlardı anlamıyordu.
Behram ağa oğlunun değişen tavır ve bakışlarından korktu. İlk defa Yavuz' u böyle görüyordu. Sessizliği hayra alamet değildi. Baba olarak görevini yapmak zorundaydı oğluda kendisini anlayacaktı.
Yavuz içinde savaş veriyordu canından can giderken nasıl bırakırdı Leyla'yı, o ki yıllarca beklemişti. İçinde gizli gizli büyütmüştü sevdasını. Şimdi kavuşmuşken zorda olsa bir umut varken olmaz dı yapamazdı.
Gömleğinin düğmesini açtı kan inmiş gözlerini babasının gözlerine dikti.
" Oğlum bak... Lafını yarıda kesen Yavuz'un öfke dolu sesi oldu" Olmaz baba olmaz boşanmayı felan unutun aklınızdan dahi geçirmeyin ben bir yola girdim bu saatten sonra vazgeçecek değilim. Ben amcama bir söz verdim Leyla'ya namusum dedim bu ben ölene kadar böyle olacak ha milletin lafına sözüne gelince ben millet için yaşamıyorum bu hayatı onların lafı ile hareket edeyim, evlilik konusuna gelince bu evlilik Leyla ne zaman isterse o zaman gerçek bir evlilik olacak bir daha başanmak kelimesini duymak istemiyorum bu ailenin bu aşiretin ağası ben isem tek bir laf dahi duymak istemiyorum ben ne dersem o" dedi ve öfke ile çıktı odadan.
Behram ağa neye uğradığını şaşırdı. Yavuz'dan tepki bekliyordu ama bu kadar öfkeleneceğini düşünmemisti. Bu öfkenin altında ki sadece verilen bir söz değildi oğlu asla bunun için sesini yükseltmezdi şimdi anlamıştı ki, oğlu sevda ateşinde yanıyordu. Bu öfkenin başka hiçbir sebebi olamazdı. Sevdaya düşen anlardı sevdalının halinden. Oda Azade hanım için az yanıp tutuşmamıştı zamanında.
Hoşuna gitmedi dese yalan olurdu. Peki ya Leyla oda acaba seviyormuydu Yavuz'u eh bunu da zaman gösterecek idi. Şimdi keyifli bir türk kahvesi içebilirdi.
Yavuz öfke ile merdivenleri çıkıyordu içindende boşanmakmış başanmak diyip küfürler ediyordu. Odasının önüne geldiğinde derin bir nefes alıp içeriye girdi. Bu odayi annesi Leyla ve kendisi için ne heveslerle hazırlamıştı her detayı ile kendi ilgilenmiş ince ince dayayıp döşemişti.
Şimdi bu oda çok farklı olabilirdi. Leyla'sı ve çoçuklarının sesleri ile dolan mutluluk saçan sıcak bir oda olabilirdi. Şimdi buz gibi idi. Ama Yavuz'un yüreğini babasi tek bir sözü ile alev alev yakmıştı üzerinde ki cekedi bir çırpıda çıkarıp yatağın üzerine gelişi güzel attı. Gömleğinin iki uç değmesini daha açtı, pantolanunun cebinden sigarasını çıkarıp bir dal alıp yaktı ve balkona doğru gidip kapısını açtı Antep'in manzarasına doğru sigarasından derin derin nefesler çekti.
O sırada banyo da olan Leyla hızlıca duşunu almış bornozunu da üzerine geçirip şaçlarınada havlu sarıp elinde çıkardığı kiyafetleri ile banyodan çıktı. Yavuz açılan kapı sesi ile arkasını dönünce Leyla ile göz göze geldiler.
Leyla "hiihhh" diyip elindeki elbiseleri düşürürken Yavuz da ağzındaki sigarayı yere düsürdü.
Leyla'yı bornoz ile ustelelik bu odada görmeyi beklemediğinden ne yapacağını bilemedi . Baştan aşağıya Leyla'yı süzdü yutkundu. Nefesi kesildi boğazı kurudu Buram buram gül kokusu odaya yayıldı. Gözlerini kapatıp derince içine çekti cigerleri gül kokusu ile bayram etti. Canına can nefesine nefes geldi....
Bölüm Sonu yorumlarinizı bekliyorum arkadaşlar destek lütfen...