81. BÖLÜM OĞLUM SÖZLENİYOR

1500 Words
Askerdi Yağiz bu durumlar normaldi görev yaptığı yer kolay bir yer değildi sınır karakolu idi. Yavuz telefonunu alıp Yağız'ı aradı ama ulaşılamıyordu. Karakolu aradı lakin orayada ulaşamadı. Küfur edip telefonu cebine koydu. Leyla ve kızlar Zeynep'i sakinleştirmeye çalışıyordu ama ne mümkündü. Zeynep'in kalbi sızlıyor sanki nefesi kesiliyordu. Miroğlu ailesi alışıkdı ama ne Zeynep ne Senem alışık olmadıkları için çok korkuyorlardı. Yağız'ın askerde kaldığı o günden beri elleri yüreklerinde beklemişlerdi. Artık onlar kendilerini bu duruma hazırlamışlardı. Yaren getirdiği iğneyi hzırladı abisi ve kızların yardımı ile Zeynep'e iğneyi yaptı. Zeynep biraz sakileşince odasına götürdüler. Senem ve Yaren başında kaldı. Leyla Yavuz'un yanına geri döndü oda korkmuştu Zeynep'in yanında belli etmemişti ama çok korkmuştu. Yavuz'un yanına gelince hiç beklemeden koşup gidip sarıldı sevdiği adama. Yavuz Leyla'nın korktuğunun farkında idi kollarını açıp güvenli limanına almıştı onu. Sarıp sarmalamış saçlarına öpücük kondurmuştu. " Birşey olmamıştır he Yavuz kardeşimiz iyidir demi" Yavuz daha da sıkı sarmaladı sevdiğini. " Korkma ömrüm kardeşimiz güçlüdür tek değil sonuçta orda Allah hepsini korusun hepsi bir ananın evladı. Allah yar ve yardımcıları olsun düşmana fırsat vermesin" diyerek karısını teselli etti. Sonra kucağına aldığı gibi odalarına gotürdü. Leyla kafasını Yavuz'un boynuna gömdü bubadamın kokusu varlığı onun huzuru idi. Zorlu ve uykusuz bir gece onları bekliyordu. Sabah ilk iş gidip kardeşini görmek olacaktı yoksa içi rahat etmezdi. Adem'e hazırlık yapmasını söylemişti. Bu gece kendisine uyku yoktu Leyla uyuyana kadar göğsünde yatırdı sevdiğini... Yağız silah arkadaşları ile birlikte hainlere karşı savaşırken 1 askeri şehit olmuş iki askeri ağır yaralanmıştı. Vakit ilerlemişti ki asteğmen Mirza da şehadet şerbetini içmişti. Kaç saat çatışma sürmüş hatırlamıyorlardı destek ekibinde gelmesi ile hainleri püskürtmüşlerdi. Ama Yağız'ın içinde ki ateş kor kor yanıyordu kardeşlerinin kanını yanlarına bırakmayacaktı and içmişti. Ağır yaralanan askerleride şehit düşmüştü. Bir gecede 4 arkadaşını yoldaşını kaybetmiş şehit vermişti. Gün ağarmaya başlamıştı. Karakol eski haline getirildi. Şehitlere son görevlerini yapacaklardı. İnsan olan için zordu omuz omuz verdiğin kardeşlerini bir tabut içinde ailesine göndermek. 4 haneye ateş düşmüş, dört ananın yüreği yanmıştı. 4 evde feryatlar figanlar kopmuştu vatan soğolsun demişlerdi. Bu vatan sağ olmalıydı ki, düşmanlara fırsat gün doğmasındı. Ölen askerlerin biri evli , biri nişanlı, ikisi ise bekardı. Gençecik fidanları böyle yolcu etmek zoruna gidiyordu Yağız'ın. Hele bir son görevini yapsın o hainlerin başına o dağları yıkmaz mı idi. İlçeden Korhan Albay, Selim yüzbaşı ve Hakan teğmende törene katıldılar. Bütün askerler hazır da gözleri yaşlı bekliyorlardı. " Teğmen Yavuz MiROĞLU, bir teğmen , bir ustteğmen, bir uzman çavuş 70 erbaş ve erle emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım " tekmilini verdi ve bekledi. Korhan Albay başı ile selamladı onu sonra gözü yaşlı askerlere döndü yüzünü. " Nasılsın asker" bütün karakol hep bir ağızdan " Sağol " dediler. " Beni rahat da dinleyin" dedi Korhan Albay sırayla hepsinin gözüne baktı. Ve hepsinde de aynı acı ve öfkeyi gördü. " Dün gece 4 askerimizi şehit verdik onlar bu vatan uğruna canlarını feda ettiler. Bizler bu üniformaları üzerimize giydiğimiz andan itibaren şehadet şerbetini içmiş bulunduk. Acınızı anlıyorum veridiğiniz mücade kolay değildi. Sizler bu vatanın olduğu kadar bizimde avladımızsınız dün geçe verdiğiniz çetin mücadele ve dik duruşunuz beni gururlandırdı hepinizin gozlerinden öperim" dedi askerler hep bir ağizdan " Sağol" dedi. Yönünü Yağız'lardan tarafa döndüğün de gözündeki yaşı gördü. Belli etmemeye çalışsada yapamıyordu olmuyordu gözünden süzülen yaşa engel olamadı. Korhan albay eli ile gözünün yaşını sildi. " Başımız sagolsun" Yağız'a şu an nedese boştu. " Vatan sağ olsun " dedi Yağız başını dikti, kaşlarını çattı gözünü ise çoktan karartmıştı. Şehitlere son görevlerini yapıp yolcu ettiler. Gözlerindeki yaşlar arkalarından yağmur misali akmıştı. Korhan Albay ve ekibi ilçeye geri döndü. Hakan ise bir süre daha Yağız'ın yanında kalmaya karar verdi. Karakolda bir sessizlik hüküm sürüyordu. Yağız bir işaret bekliyordu hainlerin peşine düşmek için. Ama Korhan Albay'ın kesin emri vardı. Duracaksınız, bekleyeceksiniz demişti. Böyle düşüncelere dalmış giderken saat 12 ye gelmişti. Yavuz erken saat de Zeynep, Leyla, Adem ve Berdan ile yola koyulmuştu çoktan. Konağı Tahir'e bırakmış " Biz gelene kadar buraları idare et annemlere hiçbirşey belli etmeyin " diyerek tembihlemişti. 5 saatlik uzun bir yolları vardı. Kahvaltı etmeden çıkmışlardı bir yerde durup mola verdiler hiçbirinin de iştahı yoktu lakin bir iki lokma birşey yediler. Tekrar yola koyuldular Şırnak'a geldiklerinde öğlen olmuştu. Yol boyunca Zeynep'in göz yaşı hiç dinmemişti . Leyla teselli etmekle yetinmiş gözyaşlarını silmişti. Çok az bir yolları kalmıştı birazdan sevdiği adamı gorecek ve sımsıkı sarılacaktı. İçinde ki tek korku ona birşeyin olması idi. Berzah Ulubey onları Şırnak girişinde adamları ile karşılamış önde o arkada Yavuz'lar onların arkasında ise iki araba korumalar vardı. Ne olur ne olmaz diye tedbirini almıştı Berzah ağa. Leyla ve Zeynep gittikleri yolları ve kayalıkları gördükçe ürpermiş korkmuşlardı ama ikisi de belli etmemeye çalışıyorlardı. Lakin Yavuz sevdiği kadının gözünden anlıyordu korktuğunu elini yan taraftan uzatıp Leyla'nın elini tuttu. Dikiz aynasından da sevdiği kadına bakıp korkma ben burdayım dercesine göz kırptı. Nihayet gelmişlerdi arabalardan inip möbetçi askere Yağız ile görüşmek istediklerini söylediler. Nobetçi asker yanındaki arkadaşına seslendi ve komutana haber vermelerini istedi. Askerlerden bir tanesi içeriye gidip kapıya vurdu. Yağız ve Serkan üstteğmen dün gecenin ardından emir geldiği an nasıl bir yol izleyecekleri hakkında konuşuyorlardı harita üzerinde. Kapı sesi üzerine " gel" dedi Serkan üstteğmen. Asker içeri girip kafası ile selam verdi. " Komutanım abiniz gelmiş kapıda sizinle görüşmek istiyor" deyince Yağız şaskın şaşkın askerine baktı sonra camdan dışarıya baktığında gördükleri ile yüzünde dün geceden beri ilk defa tebessüm oluştu. " Alın içeri " diyerek kendide montunu giymek icin masasına geldi sandalyeden montunu alıp hızlıca giydi. Üsteğmen Serkan Yağız'ın bu hallerine gülmeden edemedi resmen koskoca Teğmenin eli ayağına dolanmıştı. Karakolun kapısını açıp Yavuz'ları içeri aldılar. Leyla ve Zeynep meraklı gözler ile etraflarına bakıyorlardı. Issız bucaksız bir tepede küçük ama şirin bir karakoldu. Dün gecenin izleri hala bazı noktalarda belli oluyordu. Askerlerin yüzüne baktıklarında gözlerindeki o hüznü görebiliyorlardı. Yağız odasının bulunduğu kısmın kapısından çıkar çıkmaz Zeynep ile bakışları kesişti. Zeynep'in gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı " Allahım sana şükürler olsun" dedi. Yağız sevdiği kadının perişan halini görünce kalbi sıkıştı bir gecede ne hale gelmişti sevdiği kendisi yüzünden. Zeynep hayatında ilk defa kimseyi umursamadı ilk defa içinden geldiği gibi davrandı ve koşarak Yağız'ın boynuna sımsıkı sarıldı. Yağız kendisine koşarak gelip sarılan kadının beline doladı hemen kollarını kokusunu çekti içine. Askerler kafalarını eğdiler gülerek. Yavuz ve Leyla ise birbirlerine baktılar bu dakikalarda. Berdan ise uzaktan izledi onları zamanında onunda kollarına koşan bir sevdiği vardı lakin şimdilerde başka bir adamın kolları arasında idi. Lanet etti kaderine onu hala seven kalbine. Zeynep sanki Yağız'ı alıp içine sokmak ister gibi sıkı sıkı sarılıyordu. Dun geceki yaşadığı korku ömründen ömür almıştı. Yağız Zeynep'den hafif uzaklaşıp yüzünü avuçları arasına aldı " Eli maşalı sen beni mi özledin yoksa korkup benim için mi endiselendin. Bilsem bana böýle gelip sarılacaksın daha önce seni arar havaya iki el sıkardım" diyerek dün geceyi tiye alıyordu. Sırf sevdiği kadın gülsün diye. İnsanın içi kan ağlarken gülmek zorunda olması kadar zor birşey yoktu. Yağız durumu belli etse sevdiği kadın daha çok korkacak endişeye kapılacaktı. En iyisi durumu şakaya vurmaktı başka çaresi de yoktu zaten. Alnına sıcak bir buse kondurup tekrar sarıldı Yağız. " Eee bize hoşgeldin yokmu bremin " diyen Leyla onların en güzel anını bozmuştu. Eeee hep mi onlar Leyla ve Yavuz'un güzel anlarının katili olacaklardı birazda Leyla olsundu. Yağız Zeynep'den ayrılıp bu defa Leyla'ya sarıldı " Hoşgeldin dotmam" dedi gülerek. " Çok korkuttun bizi, en çok da onu bence bu kız tam bana layık elti oldu kaçırma derim" Yağız Leyla'nin sözleri ile tebessüm etti. Gercekten de Leyla'ya layık elti idi. Gözü kara cesur dediğim dedik savaşçı ama bir o kadar da kırılgan ve naif idi sevdiği kadın. Leyla'dan sonra abisine sarıldı onlar birbirlerini daha iyi anlıyorlardı. Birşey demedi Yavuz nasılsın , neler oldu, iyimisin diye soru yağmuruna tutmadı. Bikiyirdu ki iyi değildi içi kan ağlıyordu. Yavuz kardeşinin içinde kopan fırtınayıda , saklamaya çalıştığı acıyı da görebilmişti. Kardes olmak böyle bir şeydi. Onlar gozlerinden anlarlardı herşeyi. . Yaren hastaneden gelen telefon ile acil çıkmak zorunda kaldı konaktan. Tahir'i ise annesi Feryal hanim acil gel diye aramış Senem koskoca konakta yalnız kalmıştı. Çalışma odasında Sinop da yapacakları yurt'un projesini çiziyordu. Öyle derin dalmıştı ki, kapısının vurulması ile irkildi. Kalktı kapıyı açtı gördüğü kişi ile beti benzi attı. İki gün önce arkasından söylediği sözler aklına gelince yüzü düştü. Bıçak misali kalbine batan sözleri söyleyen adamı affedememişken karşısına çıkması canını bir kez daha acıttı. " Buyrun " sesi o kadar soğuk çıkmıştı ki karşısında ki Mehmet bey bile şaşırmıştı. Daha önce çok kez karşılastığı o güler yüzlü kadın gitmiş yerine sert ve soğuk bir kadın gelmişti. " Biraz konuşabilir miyiz" Senem az çok tahmin ediyordu diyeceklerini bu yüzden hiç lafı uzatmaya gerek duymadı. " Merak etmeyin Mehmet bey içiniz rahat olsun, benim oğlunuz ile bir gelecek planim yok bunu kendisine de söyledim. Sanırsam buraya geliş sebebinizde bu idi. Konuşacak başka bir konu yok ise izninizle benim çalışmam lazım. Konakta kimse yok ama gelecekler birazdan isterseniz oturma odasında bekleye bilirsiniz Sultan ablalar sizinle ilgilenir" Diyerek Mehmet bey'in bütün yollarını kapatmıştı kendince. " Madem oğlum ile gelecek planın yok o zaman bu akşam oğlum sözleniyor. Artık istesende bu saatten sonra olmaz. Benim senden ricam lütfen oğlumdan uzak dur." Bölüm sonu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD