"Biraz daha köfte koyayım mı tabağına oğlum? Sen seversin." "Yok anne, sağ ol." "Tabağına da dokunmadın çocuğum. Tok mu geldin?" "Yok, yiyorum işte." "Çocukken de hasta olmadan önce böyle olurdun. Ateşine bakayım, gel." "Ya bırak, koca adam. Neredeyse pamuklara sarıp, kuş yuvasına koyacaksın." "Koyarım tabii. Bir tanecik oğlum var benim." Ah anne senin bir tanecik oğlun ne pisliklere maruz kalıyor, nelerle karşılaşıyor bir bilsen... Senin bir tanecik oğlun hayatın çöpçülüğünü yapıyor resmen. "İşler nasıl oğlum?" Babamın sesiyle düşüncelerim dağıldı. Bu babam da tuhaf adamdı. Sanki emlakçıydım da "İşte depremden sonra sekteye uğradı. Konut alımları büyük oranda düştü ama Allah'tan arsa ve arazi satışları var da, oradan teknemizi yürütüyoruz. Buna da hamdolsun, çok şükür." diyecek

