
Iraklı iş adamı Zahid Ağa'nın karısı türktü. Anlaşma için gelmiştim. Evlerinde kalmak gibi bir niyetim yoktu. Adamın karısını niye bana beğendirmeye çalıştığını anlamıyordum. Odama geçtiğim de anlayacaktım.
Kapı açılıp da Efsun Hanım içeri girdiğinde, yatağımda uzanmıştım. Evde Zahid Ağa vardı. Giydiği ipek, siyah sabahlık, o gür siyah saçların yanında sönük kalmıştı. Gözleri bal rengiydi. Dolgun üst dudağı hemen dikkatimi çekmişti.
- Boran Ağam, hizmetinizdeyim dedi. Gözlerime bakmıyordu. Adam anlaşmayı kabul etmem için karısını mı sunuyordu? Rahatsız olmuştum. Evde yedi büyük ailenin Ağası vardı. Ev sahibinin karısı odamda kendini bana sunuyordu.
- Bir ihtiyacım yo ...
Kız sabahlığı çıkarıp altındaki mükemmel bedenini gözler önüne serdi. Kafasını kaldırıp gözlerime baktı.
- İhtiyaçlarınızı karşılamak için buradayım dedi ve karşıladı. Zahid Ağa'nın iki yıllık karısının bakire olması dışında hiçbir sorun yoktu. Bir de izleniyor gibiydik. Bu his beni yalnıltmazdı. Kesinlikle biri bizi izliyordu...
Yan karakter : Kardeşinin bir inşaat işçisine kaçmasıyla berdeli kabul eden ve bu evliliği asla kabullenemeyen Ciwan Ağa, çare olarak 14 yaşındaki küçük gelinini İstanbul'a teyzesinin yanına gönderir. Sevdiğiyle gönlünce vakit geçiren Ağa, genç kızın serpilip güzelleşerek memlekete dönmesiyle hayatının dönüm noktasını yaşar. Bir tarafta torun diye tutturan aşireti, diğer tarafta karısını kıskanan metresi. Bir hayata iki kadın sığar mı? Sığarsa bu kimin felaketi olur?

