. 1 hafta sonra
Bugün ablamın nişanı vardı. O yüzden Hep beraber kuaföre gidecektik. Odam da otururken her zaman yaptığım gibi dinlediğim yabancı şarkılardan birini müzik defterime çeviri olarak geçirdim.
Shot guns and roses make a deadly potion
Atış silahları ve güllerden ölümcül bir iksir oluşuyor.
Heartbreak explosions in reckless motion
Düşüncesiz hareketlerde gönül kırma olayları.
Teddy bears and "I'm sorry" letters
Oyuncak ayılar ve özür mektupları
Don't seem to make things better
Daha iyisini yapar gibi görünmüyor.
Don't bury me alive with sweet talk and lullaby
Ninni ve tatlı konuşmayla beni diri diri gömme.
But I-I-I-I-I can't stop the rush
Ama ben acele etmeden duramam.
And I-I-I-I-I can't give you up
Ve ben seni bırakamam.
No I-I-I-I-I, know you're no good for me
Hayır biliyorum, benim için iyi biri değilsin.
You're no good for me
Benim için iyi değilsin.
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
And now I'm in trouble
Başımı belaya soktum
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
I'm underneath his spell (ah)
Şimdi onun büyüsünün altındayım.
Someone send me an angel to lend me a halo
Birisi bana bir ayla ödünç vermesi için bir melek göndersin.
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
Please, save me from this hell (Oh-oh-oh-oh)
Lütfen beni bu cehennemden kurtarın.
Got me playing with fire (playing with fire)
Ateşle oynamama sebep oldu (ateşle oynamaya)
Baby, hand me the lighter (hand me the lighter)
Bebeğim bana çakmağı ver (bana çakmağı ver)
Tastes just like danger (tastes just like danger)
Tadı tehlike gibi (tadı tehlike gibi)
Chaotic anger (chaotic anger)
Düzensiz öfke (düzensiz öfke)
But I-I-I-I-I can't stop the rush
Ama ben acele etmeden duramam.
And I-I-I-I-I can't give you up
Ve ben seni bırakamam.
No I-I-I-I-I, no you're no good for me
Hayır benim için iyi biri değilsin
You're no good for me
Benim için iyi değilsin.
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
And now I'm in trouble
Şu an başım belada.
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
I'm underneath his spell (Ahhh)
Onun büyüsünün altındayım.
Someone send me an angel to lend me a halo
Birisi bana bir ayla ödünç vermesi için bir melek göndersin.
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
Please, save me from this hell (Oh-oh-oh-oh)
Lütfen beni bu cehennemden kurtarın.
Angels and devils always fight over me (fight over me)
Melekler ve şeytanlar hep benim üzerime kavga ederler (benim üzerime)
Take me to heaven, wake me up from this dream
Beni cennete götür, bu rüyadan uyandır beni.
Even in sunlight a cloud shadows over me (shadow over me)
Güneş ışığında bile bir karartı gölge üzerimde
It's now or never, wake me up from this dream
uyandır beni bu rüyadan. Ya şimdi ya da hiçbir zaman.
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
And now I'm in trouble
Şimdi Başım belada
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
I'm underneath his spell
Onun büyüsünün altındayım.
Someone send me an angel to lend me a halo
Birisi bana bir ayla ödünç vermesi için bir melek göndersin.
I fell in love with the devil
Şeytana aşık oldum
Please, save me from this hell (this hell)
Lütfen beni bu cehennemden kurtarın (bu cehennemden)
Dig deep, sink, sink, fear (ahh, ahh, ahh, ahh, ahh)
Derin kaz, batak, korku
Dig deep, It's killing me
Derin kaz, bu beni öldürüyor.
I fell in love with the devil (dig deep) (ahh, ahh, ahh, ahh)
Şeytana aşık oldum (derin kaz)
And now I'm in trouble (sink, sink, fear) (ahh, ahh, ahh, ahh)
Şimdi başım belada (batak, batak, korku )
I fell in love with the devil (dig deep) (ahh, ahh, ahh, ahh)
Şeytana aşık oldum (derin kaz)
It's killing me
Bu beni öldürüyor
Çevirimi yaptıktan sonra hep beraber kuaföre gittik.
Geçen bir hafta içinde önemli hiçbir olay olmadı. Bir tek Cüneyt mesaj atmıştı.
Gönderen : 0534***
Söylediklerimi düşündün mü Ada? Senden bir cevap bekliyorum güzelim.
Biraz daha süre vermesini istemiştim ondan. Evet oldukça yakışıklı, onu özlüyorum, yatmadan önce hep aklımda kalan son düşünce o ama yinede emin olamıyorum. Onu da davet etmiştim ablamın nişanına.
Düşüncelerime ara verip kuaföre girdim.
Saçımı kıvırcık olduğu için fönlettirdim ardından önden 2 küçük tutam bıraktıktan sonra bir parça arkada birleştirerek ördürttüm.
Sade bir makyaj yaptırdım. Sadece dikkat çeken Kırmızı rujumdu.
Çok güzel oldum.
Cüneyt kıskançlıktan ölecek.
Birde o elbiseyi giyince neler olur Allah bilir.
Elbisem siyah göğüs dekoltesi ve sırt dekoltesi olan mini bir elbiseydi. Aynı zamanda göğüslerimin hemen altındada dekolte vardı.
Elbirse mi de giyince hazırdım. Aynada kendime bakıp sırıttım.
Çok güzel kızım maşallah.
Herkes hazır olunca ablamın nişanlısı ablamı alarak gitti. Herkes bir arabaya binmişken Arda Mustafa Ezgi ve ben bir arabaya binmiştik. Arda ön koltuktan arkaya dönerek bize hitaben konuştu.
"Ben acıktım. Hadi birşeyler yiyelim öyle gidelim."
Onayladık hemen.
Ne yani yemek bu boru mu.?
Bir hamburgerciye oturup sipariş verdik.
Siparişler gelince hemen yiyip kalktık.
Sonunda arabaya binip nişan yerine gitmeye başladık. Nişan yerine yaklaşmışken Cüneyt mesaj attı.
Gönderen: Cüneyt
Nerdesin? Daha yeni geldim ben.
Gönderen: Ada
Geliyoruz şimdi.
Araba durunca telefonu çantama koyup indim. Tam karşımda Cüneyt vardı. Takım elbise giymişti.
O çok şeydi. Fazla şey. Kimi kandırıyorum ben.!! Dehşet yakışıklıydı. Her tarafına ellemek isteyecek kadar yakışıklı. Ona bakan her kızın gözlerini çıkarmak isteyecek kadar yakışıklı.
İyiki içsesimi duymuyor. Yoksa arkasına bakmadan kaçardı.
3 büyük adımda yanıma ulaşıp sarıldı. İlk önce kalakalsamda bende kollarımı beline sardım. Çok güzel kokuyor. Benden ayrılıp konuştu.
"Çok güzel olmuşsun ama fazla açık. O yüzden yanımdan ayrılma olur mu?"
Omuz silkerek konuştum.
"Yoo. Banane."
İçten içe sinirlense de dışarı yansıtmıyor eminim.
Oda benim gibi aynı omuz silkerek konuştu.
"Peki. Bende sana bakanlara morluklu makyajlar yaparım."
Dilimi çıkarıp 'He he' Dedim.
Yukarı bakıp sabır çekti.
Daha fazla beklememek için salona doğru adımladım. Cüneyt hemen belimden tutmaya başladı.
Ama böyle olmazki! Ben düşerim.
İçeri girdiğimiz anda aklıma gelenle gözlerim sonuna kadar açıldı.
Lan!
Cüneytte bekar. Evlendirme teyzeleri hemen birini bulmaya çalışırlar. Kızlar sülük gibi yapışır.
Cüneyt'in elini tuttum hemen.
Elini tuttuğum için bana baktı. Ardından birleşen ellerimize.
Sonra gözlerine yansıyan bir mutlulukla konuştu.
"Bu evet mi demek?"
Başımı sallayıp onayladım. Hemen sarıldı bana.
Napıyım bulmuşum böyle adamı kaptırıyım mı.?
Bir ara naz yaparım işte. Bu günlerin acısını çıkarırım.
El ele içeriye girdik.
Allahtan babam bize bu konularda karışmaz. Sadece eğer bizim üzüldüğümüz bir durum olursa erkeğin vay haline.
Umarım beni üzmezsin be Cüneyt.
Yoksa babam popişine sıkar .
O güzel tam mıncırmalık popişe yazık olmasını istemem.
Cüneyt'i sürükleyerek babamgilin olduğu masaya götürdüm. Tabi garibim babam olduğunu bilmediği için rahat.
Babam bizi el ele görünce kaşlarını çattı. Muhtemelen ne olduğunu sorguluyor.
Masada babam Ezgi ve ailesi Mustafa ve ailesi birde arda ve ailesi vardı.
Ne çok aile var amk
Masaya gelince babam sert bir sesle konuştu.
"Aşkım bu herif kim?"
Cüneyt gözlerini kısarak babama bakmaya başladı.
Cüneyti elimle göstererek konuştum.
"Müstakbel damadın babacım."
Cüneyt şok içinde bana döndü.
Babam ve yaşlı kesimi kaşlarını kaldırarak emin olmak için bana bakıyorlardı.
Ciddi olduğumu kavrayınca onlarda bir şok yaşadı.
En azından Cüneyt kendine gelmişti.
Hemen babamın yanına giderek elini öpmeye çalıştı.
Ama sadece çalıştı.
Babam sertçe elini çekip konuşunca Cüneyt derince yutkundu.
"Oturun karşıma"
İkiletmeden oturduk. Babam Cüneyt'e doğru konuştu.
"Doğru mu bu olanlar"
Cüneyt başını sallayarak onayladı.
"Evet. Doğru söylüyor."
Bu sefer inanıp başını salladı.
Lan bana niye inanmıyor.
Sanki çocuğu oymuş gibi.
Masadaki herkes uzun bir süre bizi inceledi. En son dayanamayıp konuştum.
"Ne soracaksınız sorun da tanışma bitsin."
Sanki herkes bunu dememi bekliyormuş gibi sorular sormaya başladılar.
Yazık çocuğa
Yoo hiçte bile yazık değil.
Daha fazla işkence çekmesin diye herkesi susturdum.
Babam son bir soru sordu Cüneyt'e.
"Ne iş yapıyordun sen?"
"Polisim ben"
Babam bir süre düşünüp bana döndü. Yanımdaki de gerilip duruyordu zaten.
Babam en son derin bir nefes alıp konuştu.
"Büyü felan yapmadın değil mi adama?"
Ben şok olmuş bir şekilde babama bakıyorum. Benim gibi şok geçiren biri daha vardı. Oda Cüneyt. Diğerleri gülmemek için kendini sıkıyordu.
Babama göz devirip konuştum.
"Yuh baba. Ben öyle birimiyim?"
Babam başıyla onayladı beni. Adama bak ya. Babam Cüneyte dönüp konuştu.
"Emin misin kızımı istediğinden?"
"Evet efendim. Kızınızı seviyorum."
Babam kahkaha atarak konuştı.
"Bak iyi düşün oğlum hayatın yanar. Ben senin için söylüyorum. Yoksa bugün gel bugün veririm ben sana kızımı"
Babamın konuşmasıyla iyice sinir oldum. Birde yanımdaki EGO yığını gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyor. Diğerleri desen karınlarını tutarak kahkaha atıyor. Bir tek somurtan ben varım.
Cüneyt kendinden emin bir şekilde konuştu.
" Evet eminim. Ben Ada'yı her haliyle seviyorum. İnşallah yakın bir zamanda istemeye de geliriz."
İsteme diyince beni mi öksürük krizi tuttu. Bizimkiler ise şaşkınlıkla Cüneyte bakıyordu. Hepsi aynı anda
"Ada mı?"
Diyerek konuştu.
Cüneyt bir anlam veremese de başını sallayarak onayladı. Babam ciddiyeti kavramış olacak ki ciddi bir sesle konuştu.
"Fazla yakın olmadığınız sürece ve kızımı üzmediğin sürece aranızdaki ilişkiye karışmam. İkinizde karar verecek yaştasınız. Hayırlı olsun ne diyelim."
Babam konuştuktan sonra Cüneyt kendine aşık edilecek bir şekilde gülümsedi.
Ah şöyle gülme be adam. Kalbim duracak.
Ben ona aşık aşık bakarken çok güzel bir şarkı çalmaya başladı.
You're the light, you're the night
Sen gündüzüm, gecem
You're the color of my blood
sen kanımın rengi
You're the cure, you're the pain
Sen ilacım, hastalığım
You're the only thing I wanna touch
Sen dokunmak istediğim tek şey
Never knew that it could mean so much, so much
Asla bilemedim bunun bu kadar manidar olacağını
You're the fear, I don't care
Sen korkumsun, umrumda değil
Cause I've never been so high
Çünkü hiç böyle olmamıştım
Follow me to the dark
Karanlığa kadar takip et beni
Let me take you past our satellites
Seni uydularımızdan uzağa çıkarmama izin ver
You can see the world you brought to life, to life
Yaşamaya geldiğin dünyayı görebilirsin
So love me like you do, love me like you do
Öyleyse sevdiğin gibi sev beni
Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni
Touch me like you do, touch me like you do
Dokunduğun gibi dokun bana
What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun?
Fading in, fading out
Bi' görünüp bi kayboluyorsun
On the edge of paradise
Cennetin kıyısında
Every inch of your skin is a holy grail I've got to find
Vücudunun her yeri bulduğum bir kutsal yer
Only you can set my heart on fire, on fire
Yalnız sen kalbimi ateşe verebilirsin
Yeah, I'll let you set the pace
Evet, bunu yapmana izin vereceğim
Cause I'm not thinking straight
Çünkü normal düşünmüyorum
My head spinning around I can't see clear no more
Başım dönüyor, daha fazla net göremiyorum
What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun?
Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni
Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni
Touch me like you do, touch me like you do
Dokunduğun gibi dokun bana
What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun?
Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni
Love me like you do, love me like you do
Sevdiğin gibi sev beni
Touch me like you do, touch me like you do
Dokunduğun gibi dokun bana
What are you waiting for?
Neyi bekliyorsun?
Bölüm nasıldı?
Oy verin.
Satır arası yorumlar yapın.