bc

Aşkım'ın Dünyası

book_age16+
810
FOLLOW
1.7K
READ
others
drama
comedy
sweet
humorous
like
intro-logo
Blurb

Başı beladan kurtulmayan, karakolu ikinci evi edinmiş bir kız ve ona ilk görüşte aşık olan Başkomiserin hikayesi

chap-preview
Free preview
1.Bölüm
Öncelikle merhaba. Bu kitabı sırf vakit geçsin diye yazdım. Öyle çok güzel bir şey olmasını beklemeyin. Açıklamada yazdığım gibi ilk görüşte aşk var. O yüzden lütfen ona göre okuyup ona göre yorum yapın. Kitabımda kadına şiddet, saplantılı aşk, taciz, tecavüz, gereksiz sapkınlık yoktur. Beğenmeyenler sizi dışarı alalım lütfen. Karakterler arasında ufak tefek kimseyi rahatsız etmeyecek derecede yakınlaşmalar vardır. Kitabımda mantık hataları illaki vardır. Yazım yanlışları için kusura bakmayın. Başrol erkek karakterimiz Polis. Başrol kız karakterimiz bilgisayar mühendisi ama sosyal medya fenomenliği yapıyor. Güzel arkadaşlıklar vardır. Entrikalar yoktur. İnsanları güldürme amaçlı mizah kitabıdır. Elhamdülillah Müslüman'ım ama kitabımda tesettür ve namaz yok. Lütfen bu durumdan rahatsız olanlar gereksiz eleştiri yapacaklarına okumasınlar. Son olarak ayırdığım vakte ve emeğe karşılık olarak oy verip satır arası yorumlar yapmayı unutmayın. Kitabımın kısa bir özetini geçiyim. Sosyal deney yapmak isteyen bir grup arkadaş meydanda uyuşturucu ile ilgili bir deney yaparlar. Bazı insanlar umursamazken bazıları da polise haber verir. Olay sonradan açıklansa da olay yerine polisler gelir. Polis memurlarından biri olan başkomiser Cüneyt az evvel arkadaşlarıyla ** da görüp beğendiği kızı yine görünce şaşırır ama çabuk toplar. Ardından olaylar hızlı geçer. Aşkım ve arkadaşları tutuklanıp karakola götürülür. Onlara alışan Rasim amir ise bir iki azar sonrası nezarete atar. Bundan sonrası ise didişmelerle arkadaşlıklarla kıskançlıklarla ve en önemlisi aşkla geçer.  Yeni bir kurguyla merhaba Mizah kitabıdır !!! Kadına şiddet - taciz - tecavüz - bulunmamaktadır. !!! Başlama tarihinizi buraya bırakın. İyi okumalar ☕︎ Kulağıma dolan büyük gürültüyle gözlerimi aralarken elimle ağzımı kapatarak esnedim. Yatakta doğrulup içeri doğru bağırdım. "Şu kapıyı açın Allah aşkına!" Geri dönüş alamamam nedeniyle kimsenin olmadığını anlayıp yataktan kalktım. Ayağıma dolanan yorganla yere düşüp ağzımın içinde bir küfür savurup yerimde doğruldum. Kapı hala hayvan gibi çalıyordu. "Patlama be geldik!" Sarı kıvırcık saçlarımı kaşırken kapıya adımladım. Kapıya gelince açıp kimin geldiğine baktım. Arda. Kapıyı yüzüne kapattım. Tekrar zile basınca açıp ona çemkirdim. "Ne var oğlum ya? Sabahın köründe kaldırıyorsun beni." Ayakkabılarını çıkarıp içeri geçerken beni cevapladı. "Aşkım saat öğlen 1. Ayrıca işimiz var bugün." Kapıyı kapatıp odama giderken konuştum. "Ne işiymiş bu?" Yatağa atıp yastığıma sarıldım. "Kanka video çekeceğiz ama sosyal deney gibi olacak. İnsanların tepkisini felan çekeceğiz. Çok izlenme gelirse çok para gelir. Parayı da aramızda kırışacağız zaten." Yorganı üstüme çekerken aynı zamanda ona cevap verdim. "Tamam biraz daha uyuyum çekeriz kanka." Yorganı üstümden çekerek çıkıştı. "Kızım kalk hadi sinir etme beni!" Koluna sinirle geçirdikten sonra yeşil renginde olan dolabımın karşısına geçtim. Siyah dizlerinde yırtık olan kot pantolon, siyah ip askılı göbeği açık crop giydim. Arda ben giyinmeye başlayacakken odadan çıkmıştı zaten. Odamdan çıkıp banyoya giderek elimi yüzümü yıkadım. Ardından kenarda duran diş macunu ve diş fırçamı aldım. Diş macununu fırçayla sürüp dişlerimi fırçalamaya başladım. Dil macunu mavi olduğu için komik duruyordu. Ağzımdaki köpükleri etrafa saçmamaya özen göstererek Arda'nın yanına gittim. Dişlerimi gösterdiğimde kahkaha atmaya başladı. "Kanka kuduz köpeklere benzemişsin." Göz devirip homurdandım. "Hongo kopok movo koporor? " (Hangi köpek mavi köpürür?) "Kanka Allah aşkına git şu ağzını yüzünü yıka." Orta parmak çekip lavobaya gittim. Ağzımdakini tükürüp suyla çalkalayıp ağzımı yıkadım. Nihayet temizlenince banyodan çıkıp salona geçtim. Salonda masada duran her zaman müzikleri dinleyip çevirdiğim kitabımı alıp yazmaya başladım. He is a hustler, he’s no good at all He is a loser, he’s a bum, bum, bum, bum He lies, he bluffs, he’s unreliable He is a sucker with a gun, gun, gun, gun Tam bir dolandırıcı, bundan iyi değil aslında Tam bir ezik, tam bir aylak Yalan atar, blöf yapar, güvenilmez Silah manyağı I know you told me I should stay away I know you said he’s just a dog, a stray and He is a bad boy with a tainted heart And even I know this ain’t smart Uzak durmamı söylediğini biliyorum Köpeğin teki dedin onun için biliyorum Bozuk kalpli bir kötü adam o Bunun akıllıca olmadığını bilsem de [Chorus] But mama, I’m in love with a criminal And this type of love isn’t rational, it’s physical Mama please don’t cry, I will be alright All reason aside, I just can’t deny, love the guy Ama anne ben bir suçluya aşığım Ve böyle bir aşk mantıklı değil, fiziksel Anne ağlama lütfen, iyi olacağım Tüm nedenleri bir kenara bırak, inkar edemem, seviyorum adamı [Verse 2] He is a villain by the devil’s law He is a killer just for fun, fun, fun, fun The man’s a snitch and unpredictable He’s got no conscience, he got none, none, none, none Oh, I know, should’ve let go, but no ‘Cause he’s a bad boy with a tainted heart And even I know this ain’t smart Şeytanın hukuku altında bir kötü adam o Eğlence için adam öldürenlerden İspiyoncu ve sağı solu belli değil Hiç vicdanı yok, hiç hiç hi. Ah biliyorum bırakmalıydım ama olmadı Bozuk kalpli bir kötü adam o Bunun akıllıca olmadığını bilsem de [Chorus] But mama, I’m in love with a criminal And this type of love isn’t rational, it’s physical Mama please don’t cry, I will be alright All reason aside, I just can’t deny, love the guy Ama anne ben bir suçluya aşığım Ve böyle bir aşk mantıklı değil, fiziksel Anne ağlama lütfen, iyi olacağım Tüm nedenleri bir kenara bırak, inkar edemem, seviyorum adamı [Bridge] And he’s got my name Tattooed on his arm, his lucky charm So I guess it’s okay, he’s with me And I hear people talk (People talk) Try to make remarks, keep us apart But I don’t even hear, I don’t care Kolunda ismimin dövmesi var Sanırım sorun yok, benimle o İnsanların konuştuklarını duyuyorum Uyarmaya, ayırmaya çalışıyorlar Ama duymuyorum bile umrumda değil [Chorus] ‘Cause mama, I’m in love with a criminal And this type of love isn’t rational, it’s physical Mama please don’t cry, I will be alright All reason aside, I just can’t deny, love the guy Çünkü anne ben bir suçluya aşığım Ve böyle bir aşk mantıklı değil, fiziksel Anne ağlama lütfen, iyi olacağım Tüm nedenleri bir kenara bırak, inkar edemem, seviyorum adamı [Outro] (Oh I know-oh) Mama I’m in love with a criminal (Should’ve let go) And this type of love isn’t rational (But no) It’s physical (Oh I know-oh) Mama please don’t cry, I will be alright (Should’ve let go) All reason aside (But no) I just can’t deny, love the guy Ama anne ben bir suçluya aşığım Ve böyle bir aşk mantıklı değil, fiziksel Anne ağlama lütfen, iyi olacağım Tüm nedenleri bir kenara bırak, inkar edemem, seviyorum adamı &&& Yazma işim bitince Telefonumu da alıp evden çıktık. Siyah spor ayakkabılarımı giyerken Arda bana seslendi. " Kanka Ezgi'gil de yeni kahvaltı yapacakmış onlara gidelim de bir şeyler yiyelim." Ayakkabılarımı giyip doğruldum. "Tamam hadi gidelim." Koluna girince çaprazımızda bulunan krem rengi eve adımladık. Eve gelince zile bastım. Elimi çekmeden beklemeye başladım. Kapıyı ağzında köpükler ve diş fırçası olan Ezgi açtı. Bizi görünce göz devirip söylendi. "Parmaklamadığın bir zil kalmıştı onu da parmakladın nihayet." "Püüü" dedim ayıplar gibi " Sen nasıl konuşuyorsun öyle kız terbiyesiz?" "Yalan mı kanka? Bir silkmediğin o kalmıştı." Ona cıkcıklarken Arda'yla beraber ayakkabıları çıkarıp içeri geçtik. O sırada mutfaktan Ezgi'nin annesi Zeliha teyzenin sesi duyuldu. "Kız ben sana düzgün konuş demedim mi? Küçükken ağzına acı biber sürmedim diye mi bunlar? Bak Aşkım'a hiç küfür ettiğini duydum mu?" Mutfağa koşar adımlarla gidip Zeliha teyzenin tombul yanaklarını öptüm. "Senin bu kız çok terbiyesiz oldu. Anne terliğini çok yememiş herhalde." Dert yanar bir tonda konuştu. "Öyle valla Aşkım kızım. Bu kıza hiç terbiye öğretememişim." Elimi boşver anlamında salladım. "Senlik bir şey yok ki bebişim. Boşver sen onu." Masaya hemen Arda'nın yanına çöküp ağzıma sıcak sigara böreğinden attım. Biz hayvan gibi yerken Ezgi geldi. Aynı zamanda annesine söyleniyordu. "O dediklerinin hepsini duydum haberin olsun. Ayrıca Aşkım benden daha çok küfür ediyor. Gören de onu hanımevladı zanneder." Ona Zeliha teyze görmeden dil çıkardım. Zeliha teyze önüne astığı önlüğe ellerini silerken Ezgi'yi cevapladı. "Ben Aşkım hiç küfür etmiyor demedim ki! Hiç duymadım dedim. Sizde edin ama duyurmayın." Masadan kıkırtılar duyulurken Ezgi somurtarak masaya oturdu. Aslında sandalyeye oturdu ama bunun konumuzla alakası yok! Kahkahalarla geçen neşeli bir kahvaltının ardından kaçarak evden çıktık. Zeliha teyze arkamızdan söylesede umursamadık. O sırada Arda Mustafa'yı aramış ve yanımıza çağırmıştı. Bizim dörtlü arkadaş grubumuz böyle işte. Arda hepimiz bir araya gelince dikkat çekmek ister gibi öksürdü. "Evet şimdi ne yapacağımızı açıklıyorum." Hepimize kısa bir bakış atıp dinleyip dinlemediğimizi kontrol ettikten sonra tekrar söze girdi. " Bugün bir sosyal deney videosu çekeceğiz. İlk önce internetten uyuşturucu bağımlısı insanların haline bakıp öyle makyaj yapıcaz. Ardından birimiz satıcı birimiz alıcı birimiz de onların satışını görüp korkan vatandaş olucak. Buraya kadar anlaşılmayan yer? " Hepimize tek tek bakınca kafamızı iki yana sallayıp aynı anda reddettik. " Hayır yok. " " Hah" layıp konuşmasına devam etti. " İşte şimdi kişileri seçelim. Ezgi korkan vatandaş olsun. Mustafa satıcı, Aşkım'da alıcı olsun. Bende kameraya çaktırmadan kaydedeceğim." "Niye ben alıcıyım ya?" dedim çocuk gibi mızmızlanarak. Arda beni omzundan iteklerken gülüşünü saklamak ister gibi boğazını öksürüp temizledikten sonra cevap verdi. "Çünkü buna en çok sen yakışıyorsun." "Asla" dedim kesin bir dille" Asla ben olmam. " ______________________________________ İlk bölüm hakkında düşünceleriniz? Oy verip satır arası yorumlar yapın. Sizleri seviyorum. ______________________________________________________________________________________________ Elimdeki makyaj süngerine bakıp iç çektim. Bu şerefsizler beni nasıl ikna etti ya! Resmen zehirlenen insanlara benzeteceğim kendimi! En azından zehirleri satan yaratıkları canlandırmıyorum. İyi tarafından bakalım değil mi? Yüzüme fondöten bulayıp göz altlarımı mor mor yaptım. Saçma sapan makyaj işi bitince bizimkilere baktım. Mustafa küçük poşetlere koyduğu nişastaları cebine koyuyordu. Bunlar da her şeyi düşünmüş. Akıllı çocuklarım benim! Elimdeki malzemeleri Ezgi'nin çantasına attım. Ondan almıştım. Çünkü neden olmasın? Ayrıca enayi malını severiz. Ayağa kalkıp son kez telefonumun ekranından kendimi kontrol ettim. Çirkin oldum çirkin. Ama zaten amaç bu! Uyuşturucu içen kişi nasıl güzel olabilir ki zaten Allah aşkına? Düşüncelerimi kafamı iki yana sallayarak def ettim. Ayağa kalkıp bizimkilerin yanına gittim. Ezgi'nin koluna girerken konuştum. "Ben hazırım gençler. Başlayalım hadi!" Mustafa saçlarımı karıştırmaya başladı. "Böyle daha gerçekçi oldu knk." "Yaaaa" diyerek resmen cırladım. "Seni döverim çocuk. Adam akıllı dur." Dilini çıkarıp 'he he' der gibi yaptı. Saçını çekip kameralarla uğraşan Arda'nın yanına kaçtım. "Ardaaaa kurtar beni şundan!" Kameraları bırakıp kolunun altına aldı beni. "Benim güzelime bulaşma demedim mi sana?" Mustafa bana ulaşmaya çalışırken Arda'ya cevap verdi. "Bırakta şu kıza cezasını vereyim." Mustafa'ya yavru köpek bakışları atmaya başladım. "Sen bana kıyamazsın ki" Bakışları yumuşarken bana cevap verdi. "Gel kız buraya kıvırcık. Ben sana tabiiki de kıyamam." Yanına gidip sarıldım. Onun da sarılmasını beklerken saçımın çekilmesiyle sessiz bir çığlık attım. Evet öyle bir özelliğim var. Sessiz çığlık atabiliyorum. Hani ödülüm? Hemen kollarından çıkıp ona bir şey yapmadan uzaklaştım. Böyle olunca pişmanlık duymaya başlayacak. Tam da tahmin ettiğim gibi beni kolları arasına çekti. "Küsmedin demi güzelim?" Çocuk gibi omuz silkip dudak büktüm. Saçlarımı okşayıp öptü. "Özür dilerim kanka ya! Sen hergün kaç tel koparıyorsun benden. Azıcık çektim hem. Küsme olur mu? " Fazla uzatmamaya karar verip kollarından çıktım. "Tamam affettim seni." Gülerek kolunu omzuma attıktan sonra Arda ve Ezgi'nin yanına geldik. Arda bize kısa bir bakış atıp konuştu. "Herşey hazır hadi gidip başlayalım." Hepimiz onaylayınca meydana adımlamaya başladık. Etraf istediğimiz gibi kalabalıktı. Arda gizli bir yere geçip kamerayı kimseye göstermeden açıp kaydetmeye başladı. Mustafa bir köşeye geçip beklemeye başladı. Siyah kapşonunu başına çekip tekinsiz bir hava verdi kendine. Bazıları ona tuhaf tuhaf baksa da umursamadan yanından geçip gittiler. Bende gri kapşonlu ceketimi giyip kapşonunu başıma geçirdim. Sıcak oldu yav bu havada! Ulan bu işte para olmasaydı kılımı kıpırdatmazdımda işte para var. Etrafa kısa bir bakış Mustafa'ya yaklaştım. Onunla zehir ticareti yapar gibi davranırken Ezgi yanımıza gelip çığlık attı. "Polisi arayın! POLİS! Uyuşturucu satışı yapılıyor." Biz tedirgin gibi davranırken millet bize yaklaşmaya başladı. Ulan iyi oyuncuyum he! Hani maaşım? Oyuncu olsaydım asla başkalarıyla öpüşmezdim. Saçma düşüncelerime son verip şuana odaklandım. Bazıları hemen uzaklaşırken bazıları polisi aramaya çalıştı. O sırada elinde kamera ile Arda yanımıza geldi. İnsanlara yaptığımız sosyal deneyi anlattı. İyice inanmaları için yüzümdeki makyajı temizleyip gösterdim. Çoğu kişiyi Arda'nın kanalına abone olmasını ve videolarını beğenmeleri için ikna ettik. Biz orda oyalanırken siren sesi duyuldu. Az sonra polis arabaları göründü. Arda'gil durumu açıklar diye umursamadım. Polis arabasından ilk yolcu koltuğundan biri indi. Üstünde polis üniforması vardı. Ardından şoför koltuğundaki adam indi. Adam sivildi ama üstünde polis yazan muhtemel çelik yelek vardı. Kahverengi saçları alnına dökülmüş haldeydi. Uzaktan gördüğüm kadarıyla da gözleri kahverengi olmalı. Ayrıca dehşet kaslı! Kas! En sevdiğim. Bol baklavalı felan. Düşüncelerime tövbe çekip onları izlemeye koyuldum. Polisler bir anda Arda'yı kelepçelsyince şaşkınlıkla onlara bakmaya başladım. En iyisi topuklamak diyerek etrafa baktım. Kimse benimle ilgilenmeyince çantamı yavaştan alıp hızlı hızlı yürümeye başladım. Birkaç adım sonra bir erkek sesi duyuldu. "DUR! KAÇMA!" O kaslı adamın peşimden gelmesiyle koşmaya başladım. Ya hayır ya! Genç yaşımda mapuslara düşmek istemiyorum ben. Ben koşarken arkamdan da adamın adım sesleri geliyordu. Tam yoldan karşıya geçecekken iki kaslı kol belime dolanıp beni durdurdu. Koşmaktan dolayı göğsüm hızla inip kalkarken adamın kucağında çırpındım. "Bıraksana be adam. Bir şey yapmadım ben." Kolumdan çekiştirirken bana ters bir şekilde cevap verdi. "Çok konuşmada yürü." Ona sinirli bir şekilde bakarken o bana hiç bakmadan polis arabasına resmen sürükleyerek bindirdi. Arabanın içinde göz gezdirdiğimde bizimkileri gördüm. Polislere durumu anlatmaya çalışıyorlardı. Dudak büzerek Arda'ya baktım. " Ne bok yiyeceğiz biz şimdi?" "Merak etme Aşkım. Rasim amca durumumuzu biliyor. Sorun yok." Rasim amcanın aklıma gelmesiyle rahatlayıp başımı Arda'nın omzuna yasladım. Bugün de kurtulduk şükür.!!! ______________________________________________________________________________________________ CÜNEYT'İN ANLATIMINDAN Ekip arkadaşlarımla karakolda oturuyorduk. Buraya yeni atanmıştım. Burayı kısa sürede sevmiştim. Ekip arkadaşlarımda gayet iyiydiler. Bazıları geveze olsa da iyiydiler. Buraya tek gelmiştim. Ailem Karadeniz de kalmıştı. Ordu'da doğmuş ve 12 yaşıma kadar orda kalmıştık. Daha sonra İstanbul 'da yaşamaya başlamıştık. Polislik hep hayal ettiğim birşeydi. Sonunda hayalimi gerçekleştirmiştim. Şuan 27 yaşındayım. Annemin deyimiyle evde kalmış bir adamdım. Annem küçüklükten beri bana kadınları başımızın üstünde tutulması gerektiğini söyler. Bu zamana kadar hep kadınlara saygı duydum. Onları aşağılayıcı bir şekilde davranmadım. Ama hayatıma kimseyi almadım. Babam bir gün beni yanına çağırıp şöyle demişti. 'Bak evlat. Eğer evleneceğin kadını düşünüyorsan öyle davran. Hayatında bir kez aşık olursun. Eğer oda sana aşık olursa bir mucizeyi gerçekleştirmiş olursun. Eğer bir çok bedene değersen mucizene dokunmanın bir anlamı kalmaz. Eğer karşındaki kişinin nasıl olmasını istiyorsan sende öyle davran' İlk başlarda pek anlamadım ama sonra anladım. Bu zamana kadar hep karşıma annem gibi biri çıksın istedim. Ama maalesef öyle biri olmadı. Bende galiba yalnız öleceğim. Düşüncelerimden başımı iki yana silkeleyerek kurtuldum ve muhabbeti dinlemeye koyuldum. "Şu kıza baksana kardeşim. Çok güzel. Videolar da da çok doğal davranıyor. Onunla tanışmayı çok isterdim." Bunu diyen Murat'tı. Murat benim aksime kız avcısı gibi birşey. Berat Murat'ın koluna yumruk atıp konuştu. "Kardeşim o kız sana bakmaz. Uğraşma boşuna. Hem hayatında biri vardır belki. Sende birşey söylesene Cüneyt!" Omuz silkip konuştum. "Kızı görmeden birşey diyemem." Bunun üzerine Murat heyecanla yanıma gelip telefonu açtı. İnstagrama girip '@aşkımın_dünyası' yazdı. İlk çıkan kişiye tıkladı. Çok takipçisi vardı. Hemde fazlasıyla. Sonra kızı gösterdi. Sarışın kıvırcık saçlı yeşil gözlü bir kızdı. Belki de şuan'a kadar gördüğüm en güzel kız olabilir. Bir anda onunla sevgili olduğumuz hayali düşünce aklıma kafamı iki yana sallayarak silkelendim. Ne saçmalıyorum ben ya! Fotoğrafta gördüğüm bir kızla saçma düşüncelere giriyorum. İçimden kendime küfür ederken Murat'ı beklememek adında dışımdan sakince konuştum. "Bence de Berat haklı. Bu kız sana bakmaz. Uğraşma" Murat'ın bu kızla uğraşmak istemesi beni rahatsız etti. Daha önce yaşamadığım duygulara tanıklık ediyordum. Ve bu benim gerilmeme yol açıyor. Ben rahatsızca yerimde kıpırdanırken Murat konuştu. "Haklısınız. Zaten kızı görmeme imkan yok. Boşverin dur kızıl saçlı bir kız vardı ona yazıyım ben" Rahat bir nefes aldım. Daha ismini bile bilmediğim bir kızın beni saçma duygulara itmesi gereksizdi. Ben düşüncelere dalmışken buranın en küçüğü Cafer geldi ve konuştu. "Meydan da uyuşturucu satılımı yapıyorlarmış acil gitmeniz gerekmiş" Hemen toparlanıp ekip aracına bindik ve meydana yol aldık. Meydana gelince hemen indik. Önümüzde duran 3 lü çocuğa baktık. Biri tariflere uyuyordu. Hemen ceplerini yokladı berat. Cebinden 2 3 tane beyaz poşette bişey buldu. Muhtemelen uyuşturucu. Onları konuşmadan kelepçeleyip arabaya götürmeye başladılar. Elinde kamera olan çocuk bir yere bakınca bende oraya döndüm ve nefesimi tuttum. Çünkü tam olarak az önce baktığımız kız şuan tam karşımızdaydı. Bizi görünce kaçmaya başladı ama hemen yakaladım. Umarım dedim içimden umarım bunlarla ilgin yoktur. Kızın yüzünü görünce kalbim depara koşmaya başladı resmen. İçimde yangın yeri varken dışarı soğuk ve ifadesizdim. Ve sesi. Muhteşem. Sesi o kadar naif o kadar güzeldi ki. Kendimden geçtim resmen. Sonra bana kızarken ki kaşlarının çatılması çok sevimli gösteriyordu onu. Onu ekip aracına bindirdim hemen. Ve bu yüzden kokusundan uzak kaldım. Çok tatlı bir vanilya kokusu vardı. Hala konuşmaya devam ediyordu. Onlar duymazken Murat heyecanlı bir şekilde fısıldadı. "Cüneyt kızı resmen bulduk. İnanamıyorum. Gerçekten çok daha güzelmiş." Onu unutsun diye ters bir şekilde konuştum. "Uyuşturucu için yakaladığımızı unutma" "Onlar video çekiyor. Zaten kamera vardı. Sosyal deneydir muhtemelen. Karakola gidince öğrenirsin." Tam ona cevap vereceğim sıra Elinde kamera tutan çocuk konuştu. ""Merak etme Aşkım. Rasim amca durumumuzu biliyor. Sorun yok" Aşkım dedi. Demekki sevgilisi varmış. Sevgilisi olan biriyle saçma hayaller kurduğum için kendime kızdım. Elimde olmadan onlara ters bir şekilde bakmaya başladım. Ama eğer sevgilisi olmasaydı kesinlikle hemen açılırdım. Çocuk değilim sonuçta. Hislerimin farkına varacak yaştayım. ______________________________________________________________________________________________ AŞKIM'DAN Ulan kim sürüyor bu arabayı! İçim dışına çıktı resmen. Sarsıntılı bir yolculuk sonunda karakola nihayet geldik. Karşımdaki kas yığınına ters bir bakış atıp açılan kapıyla dışarı çıktım. Oh be dünya varmış! Kas yığını koluma girip yine sürüklemeye başlayınca durup çemkirdim. "Bana bak oğlum deli misin nesin ya? Ne istiyorsun kolumdan? Söktün resmen. Bu kadar çok istiyorsan al kesiyim de senin olsun." Bana sinirli sinirli bakarken aynı bakışları gibi sinirli bir ses tonu ile konuştu. "Düzgün konuş senin karşında polis var. Yürü içeri ifaden alınacak." "Rasim amcanın yanına götür beni. Ona açıklayacağım durumu. Sen anlamıyorsun" Cevap vermeden kolumdan tutarak içeri sürükledi. Yalnız kokusu da güzelmiş ha! Allah'ım sen beni affet yarabbim. İç sesimin sapkınlıkları tüm bunlar. Seni çok seviyorum Allah'ım. İçeri girdiğimizde Rasim amca'nın kapısında bekliyordu bizimkiler. Bende gelince yanımdaki ego yığını kapıyı çalarak içeri girdi. Ardından bizde girdik. Tabi girmeden önce kelepçeler çıkmıştı. Rasim amca bilgisayardan bir şeye bakıyordu.bize bir göz gezdirdi sonra tekrar bilgisayara döndü ardından aniden başını kaldırıp bize bakarak söylendi. "Yine mi siz ya. Benim sizden çektiğim nedir." Arda hemen atıldı. "Ayıp oluyor Rasim amca. Özlemişsindir diye geldik işte" Ramis amca hepimize ters ters bakıp en son bende durdu. Aha sıçtık. Ama ben bu sefer masumum. Tüm suç Arda'nın. "Söyle bakalım Aşkım yine naptın?" Rasim amcaya cevap veremeden ego yığını konuştu. "Aşkım derken?" Ona gözlerimi kısarak baktım. Sonra da tersçe konuştum. "Adım Aşkım Ada. O yüzden öyle diyorlar yoksa dedem yaşımdaki adamla sevgili olacak değilim." Ego yığını konuşamadan Rasim amca konuştu. "Kızım ben o kadar yaşlı değilim. Cüneyt at şunu nezarete de bana yaşlı demek ne demek miş görsün." Lan bunun takıldığı yere bak "Rasim amca olur mu öyle şey. Sen bu zamana kadar tanıdığım en yakışıklı en karizmatik en genç amirsin" Bıyığını severek konuştu. "Aferim böyle yola gel." Yalnız arada kaynadı ama senin ego yığınının adı Cüneyt'miş. Nereden benim oluyormuş o. O salağı istemem ben. İç sesle kavgama son verip. Rasim amcaya olan biteni anlattım. Beni dinledikten sonra ezgiye dönerek konuştu. "Sen söyle Ezgi doğru bu olanlar?" Allah Allah adama bak ya sanki yalan söylüyoruz. Evet çoğu zaman söylüyorsun Ezgi hemen başıyla onaylayarak konuştu. "Evet Rasim amcacığım Aşkım ne derse hepsi doğru" Aferim ezgiye. Sahte bir alınganlıkla konuştum. "Aşk olsun Rasim amca bana nasıl inanmazsın. Bana bana Bihterine" Birden Arda yanağımı ısırdı sonrada konuştu. "Allah aşkına Rasim amca şu tatlılıkta bir kız yalan söyler mi hiç?" Rasim amca cevap veremeden Mustafa konuştu. "Aşkım'ı tanımasak inanırız." Kardeş dedik kalleş çıktı Ona orta parmak çekip kollarımı göğsümde birleştirip küstüm. Ezgi durur mu Mustafa'ya yapıştırdı cevabı. "Yalan söylediğine inandığına göre tanımamızsın. Yazık yazık. Püüü sana verilen emeklere" Mustafa'ya cimcik atıp konuştum. "Ben ne zaman yalan söyledim oğlum. Senin gibi yalancı ya varya. Yazıklar olsun sana verdiğim emeklere. Yedirdiğim yemeklere. İçirdiğim sula-" "YETERRR!!!" Rasim amcanın bağırmasıyla ona döndük hepimiz. Bu arada yanımızda ki polisler de uzaylı görmüş masum köylü gibi bakıyor bize. Bir tek Cüneyt ifadesizce bakıyor. Ben tam düşüncelere dalacakken Rasim amca tekrar konuştu. "Al Cüneyt bunları. Hepsini tık içeri. Bir gece kalsınlar da akılları başına gelsin." "Ama Rasim Amca ya-" "Susun. Hadi siz akıllanmazsınız ama ceza olsun." Kapıyı açıp bağırdım. "CAFER!!!" Hemen anında kapıda belirip konuştu. "Efendim aşkım abla?" "Bez getir. Zira birazdan Arda'nın çokça ihtiyacı olacak." Odadaki herkes gülerken Arda derince yutkundu. Çünkü benim ters tarafımı biliyor. Ona ters bir bakış atıp yanımda ki polise döndüm ve konuştum. "Götür beni sebastian" Tam koluma girip götürecekti ki Cüneyt ondan önce davranıp koluma girdi ardından adama tersçe konuştu. "Gerek yok ben götürürüm sen işine bak." Adam da hemen cevap verdi. "başüstüne başkomiserim" Kesin seni kıskanıyor Aynen dedem de hamileydi zaten. İç sesimi umursamayıp kolumdaki ego yığınıyla nezarete girdim. ______________________________________________________________________________________________ "Ah ah bu genç yaşımda mapuslara da düşmek varmış." "Kes sesini Arda. Zaten senin yüzünden burdayız." "Ama Mustafa'cım niye böyle diyorsun" "Lan seni de çeneni de Bi si-seveceğim o olacak" "Silk beni silk beni kendime getir hayatımın anlamı" Ezgi sonunda Mustafa ve Arda 'ya dayanamayıp çığırdı. "Ayyy yeter susun artık." Ben ise gözlerimi kapatmış sakince oturuyordum. Evet evet doğru duydunuz sakince. İnşallah başımıza taş yağmaz. 3 saattir buradayız. Ve sıkıntıdan patlamak üzereyim. Daha fazla dayanamadım ve söylenmeye başladım. "Ulan Arda ulan arda sana uyan aklımı seviyim ben. Ne bok yemeye video çekiyorsak. Dua etki para alıcaz. Yoksa şimdiye seni öldürmüştüm." "Ama Aşkım böyle konuşma kalbimi kırıyorsun" Göz devirip sessizliğe devam ettim. Sonra dayanamayıp yanımda ki Ezginin omzuna başımı koydum. O da başını benim başıma koymuştu. Diğerlerine sessiz olmalarını söyleyip yavaşça uykuya geçtim. Gözlerimi Cüneyt denen Ego yığınının sesiyle açtım. Elimle ağrıyan boynumu ovalayıp ayağa kalktım. Diğerleri de kalkınca nezaretten çıktık. Cüneyt'in yanından geçerken kısık sesli gülmesini duydum. Ona dönüp ters ters konuştum. "Ne var neye gülüyorsun söyle de bizde gülelim." Yanağımı işaret edip konuştu "Yüzünde iz çıkmış. Galiba arkadaşının omzundaki desen çıkmış" Bak hala gülüyor. Ne var canım olamazmı. Aklıma gelen şeyle sinsice gülümsedim. Benim neye güldüğümü anlamaya çalışıyor gibi Bi hali vardı. Gözlerini kısarak bana bakmaya başladı. "Hmm demek yanağımdaki iz komik olduğu için güldün öyle mi?" Başını sallayarak onayladı. Bir anda başını tutarak yakınlaştırdım ve yanağını ısırdım. Evet evet yanağını ISIRDIM.!!! Sonra iz çıktığına emin olunca uzaklaşıp yüzünü inceledim. Yüzümde memnun bir gülüş oldu. Cüneyt'e göz kırpıp konuştum. " Bak senin yanağında da iz var artık. Aynaya Bakar bakar gülersin" Kahkaha atarak uzaklaştım yanından. Hemen bizimkilerin yanına kaçtım. En son kapıdan çıkmadan önce ona baktığım da kaşları çatık bir halde bana baktığını gördüm. Ona son kez dil çıkarıp hızlıca uzaklaştım oradan. 1 hafta sonra Yeni bir güne ablamın sesiyle gözlerimi açtım. Muhtemelen izin günüydü. Seslice oflayıp yataktan kalktım. Banyo da işlerimi halledip mutfağa geçtim. Ablam kahvaltı hazırlıyordu. Yanağından öpücük alarak konuştum. "Günaydın Güneş'im" "Sanada günaydın ablacım" "Babam yine kahveye mi gitti.?" "Evet hergün olduğu gibi yine erkenden kahvaltı edip kahveye geçti" Başımla onaylayıp sessizce kahvaltımı ettim. Kahvaltı bitince beraber topladık masayı. Ardından odama geçip şarjda olan telefonumu alıp instagrama girdim. Biraz instada takılıp çıktım. Ardından masamın üstünde duran defterimi alıp uyumadan önce dinlediğim müziğin çevirisini yapmaya başladım. Well, the mourning was complete There was tears on the steering wheel, dripping on the seat Several hours or several weeks I'd have the cheek to say they're equally as bleak Yas tamamlandı Direksiyon simidinde gözyaşları vardı, koltuğa damladı Birkaç saat veya birkaç hafta Eşit derecede kasvetli olduklarını söyleyen yanak olurdum It's the beginning of the end The car went up the hill and disappeared around the bend Ask anyone, they'll tell you that it's these times that it tends To start to break in half To start to fall apart Hold on to your heart Sonun başlangıcı Araba tepeye çıktı ve virajın etrafında kayboldu Kimseye sorun, size bu eğilimin bu zamanlar olduğunu söyleyecekler Yarı yarıya başlamak Parçalanmaya başlamak için Kalbine tutun Do me a favour and break my nose Do me a favour and tell me to go away Do me a favour and stop asking questions Bana bir iyilik yap ve burnumu kır Bana bir iyilik yap ve gitmemi söyle Bana bir iyilik yap ve soru sormayı bırak And she walked away while her shoes were untied And the eyes were all red, you could see that we'd cried And I watched and I waited till she was inside Forcing a smile and waving goodbye Ayakkabıları çözülürken uzaklaştı Ve gözlerin hepsi kırmızı, ağladığımızı görebiliyorsun İzledim ve içeride olana kadar bekledim Bir gülüşü zorlamak ve veda sallamak Curiosity becomes a heavy load Too heavy to hold Too heavy to hold Curiosity becomes a heavy load Too heavy to hold Will force you to be cold Merak ağır bir yük haline gelir Tutmak için çok ağır Tutmak için çok ağır Merak ağır bir yük haline gelir Tutmak için çok ağır Sizi soğuk olmaya zorlayacak Do me a favour and ask if you need some help She said, "Do me a favour and stop flattering yourself" And to tear apart the ties that bind Perhaps "f**k off" might be too kind Perhaps "f**k off" might be too kind Bana bir iyilik yap ve yardıma ihtiyacın olup olmadığını sor "Bana bir iyilik yap ve kendini gururlandırmayı kes" dedi. Ve bağlayan bağları koparmak için Belki de "f**k off" çok nazik olabilir Belki de "lanet olsun" çok nazik olabilir Tam telefonu kapatıyordum ki Rasim amcanın eşi Çiçek teyze aradı. Bekletmeden açtım. "Alo, Çiçeğim sen beni ararmıydın ya?" "Sus kız o nasıl laf öyle. Arıyorum tabii ama sen aramıyorsun." "Seni rahatsız etmek istemiyorum be çiçeğim" "O nasıl laf öyle aşkım ne rahatsızlığı bir daha duymayım." "Tamam tamam sultanım sen ne dersen o" "Ben seni şey için aramıştım. Ha doğru. Ben birazdan Rasim'in yanına gidicem sende hemen hazırlan oraya gel. Sizinle konuşmam gereken birşey var" Bişey dememe izin vermeden yüzüme telefon kapattı. Benim yüzüme. Güzel yüzüme telefon kapattı. Siyah kot pantolon siyah göbeği açık askılı giydim. Birde bıçak işlemeli kemerimi taktım. Ona uygun olsun diye Ezgiyle beraber aldığımız kolye bileklik takımını taktım. Kolye de ve bileklikte küçük bir bıçak vardı. Ama gizli bir şekilde. En son kulaklığımı da takıp dışarı çıktım. Emniyet yakın olduğu için yürüyerek gidecektim. Telefon dan "Bora Duran - Sana doğru" şarkısını açtım. Hızlı adımlarla emniyete girdim. Farkında mısın bilmiyorum ama ilk defa ekip aracıyla gelmedin. Bende iç ses nerede kaldı diyordum. Ben hep burdayım bebeyimm İç sesime göz devirip Rasim amcanın odasına ulaştım. Kapıyı çalıp içeri girdim. Bölüm nasıldı? Oy verin. Satır arası yorumlar yapın. BÖLÜM SONU

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

SOMUT- UYANIŞ

read
5.6K
bc

FİRUZE (KARADAĞLI SERİSİ I.)

read
11.4K
bc

KARANLIK | Texting

read
1K
bc

ARİYA

read
9.5K
bc

Muhteşem Hayatım (!)

read
1.0K
bc

Mafyanın Esiri (+18)

read
32.3K
bc

Karanlığın Sesi Serisi

read
1.0K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook