Zirveye ulaştıklarında, Nazar, Berzan’ın göğsüne başını yasladı. Berzan, alnını Nazar’ın saçlarına kapattı, nefes nefeseydi. “Sen… benim her şeyimsin,” dedi fısıltıyla. Nazar gülümsedi, gözlerini kapatıp huzurla mırıldandı: “Ve ben… hep seninim, Berzan Ağa…” Ahır, o anın sırrını usulca sakladı; aşkın ve tutkunun sessiz tanığı oldu. Ahırda geçirdikleri o gizli, ateşli saatlerden sonra konağa döndüler. Güneş batmak üzereydi; avluda ailece oturmuş, çaylarını içiyorlardı. Gökyüzü pembenin ve turuncunun en güzel tonlarına boyanmış, serin bir akşam havası esiyordu. Nazar, Berzan’ın hemen yanında oturuyordu; kalabalığın içinde bile kendini yalnızca ona ait hissediyordu. İnci, kucağındaki oyuncak ayısını sımsıkı tutarak Berzan’ın yanına geldi. “Berzancım, beni sen uyutur musun bu gece?” dedi sev

