Gece, iki kalbin birleştiği o anda, sonsuz bir huzura büründü. Sabah güneşi odanın perdelerinden sızarak içeriye düşmüştü. Nazar, sıcak bir dokunuşla uyandı; Berzan’ın kollarındaydı. Göğsüne başını yaslamış, huzurla uyumuştu. Berzan, gözlerini çoktan açmış, usulca onun saçlarını okşuyordu. “Günaydın, güzel karım,” dedi Berzan, sesi kısık ve yumuşak. Nazar gözlerini araladı, utangaç bir gülümsemeyle ona baktı. “Günaydın… Berzan Ağa,” dedi şaka yollu, ama sesi hâlâ uykuluydu. Berzan kaşlarını kaldırıp alaycı bir ifadeyle dudaklarına eğildi. “Berzan Ağa mı? Şimdi öyle mi oldum?” diyerek dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. Nazar güldü, başını biraz daha yaklaştırdı. “Böyle uyanmak… çok güzelmiş,” dedi Nazar. Berzan onun yanağını okşadı, “Hep böyle uyanmaya alış istiyorum… hep böyle kol

