Mutfağın taş zemini hâlâ serindi. Bir köşede kalan kahvaltılıkları toparladı, bir dilim ekmek, biraz peynir, biraz bal hazırladı. İnci’yi küçük bir taburenin üzerine oturttu. Bir lokma ekmek, bir kaşık bal… Nazik ve sabırlı hareketlerle kızının karnını doyurmaya başladı. Tam o sırada, kapıdan sert topuk sesleri geldi. Başını kaldırmadan tanıdı adımların sahibini: Meryem. Meryem ağır ağır mutfağa girdi. Kollarını göğsünde kavuşturmuş, kurnaz bir gülümsemeyle Nazar’a yaklaştı. Sanki dostça konuşacakmış gibi eğildi, ama sesindeki iğneleyici ton gizlenemiyordu: “Bakıyorum da…” dedi. “Sana da kendini gösterecek bir yer çıktı.” Nazar hiç başını kaldırmadı. Ne yüzünü çevirdi, ne de kaşını oynattı. Sadece İnci’ye bal sürülmüş ekmek parçasını uzattı. Sükûnetini bozmadı. Meryem, karşısında tepki ver

