Gece yarısına doğru konak sessizleşmişti. Misafir salonundaki neşeli sohbetlerin yerini, koridorlarda yankılanan hafif ayak sesleri almıştı. Bejna, odasına geçtiğinde Mizgin çoktan kucağında uyuyakalmıştı. Küçük kızın yüzünde masum bir huzur vardı; ama annesinin içi bir türlü dinginleşemiyordu. Gözleri tavana kilitlenmiş, düşünceler zihninde birbirini kovalıyordu. Derya’nın söyledikleri… söylediklerinden çok sakladıkları… Cihan’ın gözlerindeki o koruma isteği… Hepsi üst üste yığılmış, boğazına düğümlenmişti. Derin bir nefes aldı, içindeki sıkıntıyı bastırmaya çalışarak fısıldadı: "Bu gece bir şeyler olacak… hissediyorum." Tam o anda kapı hafifçe tıklatıldı. Bejna irkilerek başını çevirdi. Cihan, kapının eşiğinde duruyordu. Bir elinde telefon, yüzünde ciddi ama yumuşak bir ifade vardı.

