Tanıtım +18

753 Words
Bölüm 1 (+18) Günah Kalın, kahverengi perdeleri çekilmiş zifiri karanlık odayı tek ışıtan köşedeki uzun lambadan yayılan sarı ışıktı. Geniş ve tavana kadar uzanan duvar boyu kitaplık her birinde ayrı hayatların yaşandığı romanlar ve dünya kadar yazılsa asla sonu gelmeyecek bilgilerin olduğu kitaplarla doluydu. Ahşap kapı hafif bir gıcırtıyla açıldı. İnce topuklu ayakkabıların çıkardığı tını odadaki sessizliği bölen ilk şey oldu. Ardından heyecan ve korku içeren derin nefes sesi, kapının yavaşça kapanmasıyla sessiz soluğa döndü. Kadın arkasını döndüğünde göğsü heyecandan inip kalkıyordu. Adamın arzuya bulanmış bakışlarıyla karşılaşınca bir an kalbinin duracağını hissetti. Kendini küle çevirecek bakışlarla üzerine doğru ağırca gelirken bu kez korkudan titremeye başladı. Aralarındaki tutku ona kavuşmak için boşluğun kapanmasını beklerken yüreğini titreten ürküyle istemsizce geri adım attı. Adam hafifçe güldü. Kollarında başka birine dönüşeceğini bile bile kadının kendine korkarak bakması, gözbebeklerinin titremesi ona zevki en coşkulu yaşatacak hale getirdiğinden habersizdi. Siyah smokinin ceketini ağırca çıkarıp gelişi güzel kenara attı. Kadın bir adım daha attığında yüzüne daha çok vuran ışık kırmızı dudaklarını ortaya çıkardı. Zarif boynu, esmer gerdanı da aynı şekilde ışıkla parlıyordu. Aralarında bir adım kalmışken kadın bu kez geri gitmedi. Adam ona daha da yaklaştı. Dudakları neredeyse adamın göğsüne değecekken bakışlarını yukarı kaldırıp onun mavi gözleriyle buluştu. Yoğun arzusu o mavi gözlerden önce kendi gözlerine akıyor oluk oluk bedenine yayılıyordu. Kirli sakallarının ardında boynundaki tek damarın atışını hissediyordu. Sıcaklığı elektrik akımı gibi kendine çarpınca yutkundu. Kuruyan dudaklarını yaladıktan sonra onun yanında kendini oldukça küçük hissederek “Karın aşağıda!” dedi. Adam yine konuşmadı. Alay içeren tebessümü dudaklarını kaplayınca kadın “O benim tek arkadaşım!” dedi kendine hatırlatır gibi. Adam ellerini onun beline koyarak bırakmayacağı bir tutuş sergiledi. Şu an bu kadını almaması için hiçbir sebebi yoktu. Buna karısı da dahildi. Yeniden konuşacağını anladığında beklemeden onu yandaki küçük masaya dayadı. Dar, kırmızı elbisesinin uzun yırtmacında. dışarı çıkan bacağını kaldırıp kendi kalçasına doladı. İri eliyle bacağından kalçasına sertçe dokundu, keşfetti. Siyah kadar koyu kahve gözleri küçülen kadına “Beni sen çağırdın.” Diye hatırlattı. Kalçasının kavranışı inlemesine neden olmak üzereydi. Kendini tutuyordu. “Öyle söylemedim!” derken adam onun sözlerini tahmin ederek aynı anda “Öyle söyledin!” dedi. “Bakışın, dudakların” deyip canını acıtarak kalçasını sertçe avuçladı “Dönüp gittiğin kalçan! Hepsi buraya gelmem için bir davetti!” dedi dişlerinin arasından. Onunla oynamayı bırakalı çok olmuştu. Her ikisinin niyeti, arzusu apaçıktı. İnkar edilemeyecek tutku aralarında geziniyor, iki zıt bedeni birleştirmek için birbirlerine baktıkları her an daha da çoğalıyordu. “Sözlerimizin sebep olacaklarını öğrendiğimiz kadar bakışlarımızın da neye sebep olacağını bilecek yaştayız, değil mi Leyla?” İsmi onun sesinden, dudaklarından dökülürken kadınlığında hissettiği kasılmayla inlememek için kendini tutarken göğsü sertçe inip kalktı. Yalvarır bakışlarla “Lütfen!” dedi. “Buna bir son ver!” Ona duyduğu çekimi yok etmeyi becerememişti, bu gücü kendinde bulamıyordu ancak onun durabileceğini, engel olabileceğini biliyordu. İradesinden emindi. Adam dudaklarına yaklaştı. Nefesleri birbirlerine karışırken “İstemiyorum!” dedi. “Sende kaybolmanın nasıl hissettirdiğini,” deyip yanağını avuçlayarak baş parmağını dudağında gezdirdi. Kırmızı ruju etrafa dağılırken aç bakışlarını dudaklarına indirdi. “tatmak istiyorum!” “Lütfen, Nejat!” dedi yeniden. Adam adını ondan duyunca gözlerini kapattı. Dayanılması oldukça zordu. Nefesiyle karışık çıkan ince sesi, sıcak, pürüzsüz teni, şehvet dolu yalvaran bakışları öylesine zordu. Uzun zaman sonra kendine bunu yaşatan tek kadın olmuştu. O yüzden umurunda değildi. Aşağıdaki kalabalık, karısı, çocukları, kıçını öpmesi gereken adamlar hiçbirinin kollarında tuttuğu kadın kadar kıymeti yoktu. Gözlerini açınca aynı açlığın gezdiği bakışlar hırsla onu öpmesine neden oldu. Çok az olan mesafeyi kapatıp kendisi için aralanan dudaklarla onun ağzını istila etti. En çok arzuyu taşıyanı ispat etmek istercesine delicesine öpüşüyor elleri birbirlerinde geziniyordu. Adam onu masanın üzerine oturturken kadın kaydırdığı kuşağın altından pantolonun düğmesini açmaya çalışıyordu. Nefes nefese alınları birbirlerini değiyorken adam onu masaya yatırdı. Bacaklarının arasındaki yerini alıp kaygan eteği beline kadar sıyırdı. İnce bacaklarının arasında erkekliğini alıp onu seyrederek okşadı. Onunla bütünleşmeden bile aldığı zevke hayret eden kadın daha fazlası için yoğun istek duyuyordu. Alışkanlıkla eli kadınlığına gidip kendini okşamaya başladığında adamın mavi bakışları koyulaştı. Beklemeyerek ince, elastik iplerden ibaret minik çamaşırı parçaladı. Kadınlığına aletini dayadı. Başı ıslaklıkla buluşunca elinde tuttuğu kısmı seğirince yavaşça ıslak darlığı yararak ilerledi. Hissettiği sıkılıkla gözleri kapalı başını geriye düşürürken kadın derinden gelen sesle inledi. Bedenini gerince sırtı tamamen masaya yapıştı. Adam heyecanını biraz kontrol edince gözlerini açtı. Kendinden farkı olmayan kadını kollarından tutarak kaldırdı. İçindeki hareketlenmeyle bir daha inleyen kadının alt dudağını dişlerinin arasına alıp ısırdı. “Bu kadar sıkı olman, aklımı başımdan alıyor!” İçinde yavaş gel gitleriyle hareketlenirken kapının kolu minik bir sesle yavaşça aşağı inince her ikisi de başını kapıya çevirdi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD