KARŞILAŞMA 💔❤️‍🩹

1024 Words
Buğlem Yaren Kara'dan Bir kalp kaç kez tuzla buz olurdu ? Onun kalbine giden yolların neden bu kadar cam kırıklarıyla dolu olduğunu bilmiyordum . Cam kırıklarıyla dolu kalbi, beni kendine çektiğinin farkında bile değildi . Hatta onu ne denli merak ettiğimi bile bilmiyordu . Sanki buradaydı ama değildi de . Ona ne kadar adım atsam , gözlerindeki o donukluğu bir türlü aşamıyor , o donukluktan hiçbir şey anlayamıyordum . Gözleriyle ördüğü bu zırh hâlâ sapasağlamdı. Neden? Kim onu bu hâle getirmişti ? Ben mi ? Yoksa daha önce var olan bir donukluğu görememiş ya da başka şeylere mi yormuştum ? Peki , kalbinin içi neden bu kadar soğuk ve buz gibiydi ? Yoksa hep mi böyleydi ? Buz gibi diyorum çünkü onun için küçük , benim için çok önemli bir anda , kalbinin odalarında gezinirken bedenimin uyuştuğunu ve ruhumun çekildiğine birebir şahit olmuştum . Şu anda yine o odalarda geziyor ve ruhum çekiliyordu . Şimdi ise tam karşımda oturuyordu ve beni izliyordu . Ne olmuştu ona ? Son bir kez daha kendime sordum : Neden bu haldeydi o ? Kendime hemen bir cevap buldum : Merak . Hem özlem doluydu hem de kırgınlık. . . Hangi duyguydu bu bende ki ? Daha doğrusu , hangisinin karşılığıydı ? Hem donuk hem de şaşkın bir şekilde karşıma bakıyordum . Onun sesiyle kendime gelmem bir oldu . Onunla bir hafta önce karşılaştığımızda, şu an ne hissediyorsam o gün de aynısını hissetmiştim . --- 1 Hafta Önce Güne yağmurlu bir havayla başlamıştım . Odamın tüllerinden girmeyen ışıkla yatağa daha çok gömülmüştüm . Saate baktığımda yine alarmdan önce uyanmıştım . Bir kez uyandıktan sonra tekrar uyuyamadığımdan yataktan kalktım ve pencereye yöneldim . Tüllerimi açtıktan sonra kısa bir bakış attım sokağa . Direk lambaları hâlâ yanıyordu ve sadece belediye temizlikçilerinden başka kimse yoktu . Bir kedi , çöp konteynerine girmek üzereydi ki aniden şimşek çaktı . Bir anda irkilerek geriye doğru kaçtım. Refleks olarak yaptığım bir şeydi . Daha sonra banyoya geçip günlük rutin işlerimi yaptım . Bugün üniversiteden birkaç arkadaşımla görüşecektim . Görüşmekten kastım , ben sadece dinleyici olarak onların yanında olacaktım . Derin bir nefes alıp aynadaki görüntüme baktım . Hâlâ yorgun bir görüntüye sahiptim . Ruhumdaki bu yorgunluk hâlâ geçmek bilmiyordu. Banyodan çıkıp üstümü giyindim . Aşağı iner inmez kendimi mutfakta buldum . Gerçi kendimi başka nerede bulacaktım ki ? Kendime kahvaltı hazırlarken saatin 08.30 olduğunu gördüm . Kahvaltı masasına oturduktan sonra telefondan kendime bir dizi açtım . Kahvaltımı genelde dizi izleyerek yapan biri değildim, fakat her insanda olduğu gibi benim de kesin virajlardan geçtikten sonra edindiğim bir alışkanlık haline gelmişti . Kahvaltıdan sonra w******p grubuna girerek kızlara, (İstanbul Çıtıları) : Ben : yer ve saat? Kısa ve öz cümlemden sonra hemen bir yanıt geldi : Didem : Her zamanki yer canım. Saat olarak 13 :00 . Odaya geçtikten sonra dolabıma yöneldim . Köşede duran ayıcığa kısa bir bakış attıktan sonra , bugün ne giyeceğime karar verdim . Klasik giyinecektim; pantolon ve kazak . . . Bu havada ancak bunlar olurdu . Üstümü giyindikten sonra aşağıya inip çalışma odama yöneldim . Kapımı açar açmaz gözüm masama kaydı. Dün gelen bir e-posta vardı fakat henüz bakmamıştım . Saatime baktığımda hâlâ vaktim vardı . Hızlıca masama oturup dün gelen mesaja baktım . E-posta, Yaman Aras’ın arkadaşı olan Can Karaman'dandı . Kliniğimde işe başlayacaktı. Aylardır ondan haber bekliyordum . Samimi bir şekilde yazdığı mesajı görünce, yüzümde oluşan yarım tebessümle Can’ın e-postasını okudum : > Hello Buğlem, My wife and I are returning to Turkey this weekend. Looking forward to meeting you in person as soon as possible . (Merhaba Buğlem, Eşim ve ben bu hafta sonu Türkiye ’ye dönüyoruz. Seninle en kısa zamanda yüz yüze tanışmak için sabırsızlanıyoruz .) Sevgilerle, Can Karaman Klavyeyi hareket ettirerek ben de geri dönüş sağladım . Bu işi de hallettikten sonra artık çıkabilirdim . Evden çıkmadan önce sabahtan beri görmediğim kedim aklıma geldi . Hızlıca odama çıktım . Hâlâ uyuyordu . Tekrar merdivenleri indikten sonra , kedimin mamasını ve suyunu kontrol ettim. Mamasını doldurup suyunu da tazeledim . Kapıya yöneldim , artık çıkmaya hazırdım. Asansör yerine merdivenleri tercih ederek aşağıya indim . Yürüyerek gidecek ve bu havanın tadını çıkaracaktım . Sokağa inmemle kalbimin sıkışması ve kramp girmesi bir oldu . Elim kalbime giderken bir anda şimşek gibi gözümün önünde bir anı belirdi . Kafamı sağa sola sallayarak kendime gelmeye çalıştım . Bir elim kalbimde yürürken , vücudum benden zıt bir şekilde , anlamsız bir ruh haline büründü . Anladım ki bu havanın tadını çıkaramayacaktım ben . Yol ayrımına kadar , bir elim kalbimin üstünde yürüdüm . Tam karşıya geçecekken başım dönmesiyle kendimi yerde oturur bir şekilde buldum . Ani araba freni ve korna sesiyle ellerimi kulaklarıma götürmem bir oldu . Sonra bir kapı sesi duydum . Göz hizama bir çift erkek ayakkabısı göründü . Gözlerimi yukarıya doğru kaldırmamla dumur olmam bir oldu. Kafamda dönen konuşmalar , beni daha da bitkin bir hâle getiriyordu . Şu an çok yorgun ve bir o kadar yaşlı hissediyordum. Kalbim ağrıyordu her şeyden önce. Daha sonra onun sesi kulaklarımı doldurdu : “Hanımefendi ?” Gözlerim , gözlerine tekrar değdiğinde gözlerinde merak ifadesini görmüştüm . Ama bu, saniyelik bir bariyer kaldırmasıydı yalnızca . “Efendim ?” Sesim o kadar cılız çıkmıştı ki , benim bile duymam imkânsızdı . “Hanımefendi, iyi misiniz ?” demesi bunun kanıtıydı. “İyiyim ,” diyerek ayağa kalkmaya çalışırken , elleriyle kollarımı tutarak beni ayağa kaldırdı . Dumur olmuştum resmen . Hâlâ şaşkın bir şekilde bana yardım etmesine ses çıkarmıyordum . Neden yardım etmesine izin veriyordum ki ? Kollarımı, onun kollarından çekerek : “Ne yapıyorsunuz ? !” diyerek bağırdım . Herkes şaşkın bir şekilde bana bakıyordu . Kafamı iki yana salladım . Etrafımdaki herkes, anlamaz gözlerle bana bakıyordu . Oysa bütün vücudum titriyordu . Acilen buradan uzaklaşmam lazımdı . Ama olmadı . “Hanımefendi iyi misiniz ? İsterseniz hastaneye götürebilirim . İyi gözükmüyorsunuz ,” demesiyle bir kez daha dumur olmuştum . “Ah . . . Hayır , gerek yok ,” diyebildim. Gözlerim , gözlerine değiyordu . Ama sadece değiyordu . . . Derin bir nefes alarak : “Buğra Deniz Soysal ,” diyerek elini uzattı .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD