Denizin Mavisi 🌊

1147 Words
Buğlem Yaren Kara'dan “Buğra Deniz Soysal ,” diyerek elini uzattı . Anlamaz gözlerle ona bakarken ellerim , benden habersiz ve bir o kadar titrek şekilde onun elini buldu . Öyle ki bir anda vücudumda bir dalgalanma ve başımdan sıcak ve soğuk suyun aynı anda dökülmesiyle oluşan bir his vücudumu sarmıştı . Ellerim, ellerinin içindeydi . Hâlâ kendime gelmemle onun ellerinin arasından çekmem bir oldu . Bir anda vücudumda oluşan bu boşluk hissiyle gözlerimi gözlerine tekrar çevirdim . Ben neden az önce kendimi tanıtacaktım ? Beni tanımıyor muydu ? Bu da neydi böyle ? Hem şaşkın hem de bir o kadar sinirlenmiştim . Kaşlarım çatık bir şekilde bakarken , o da aynı şekilde bana şaşkın bir ifadeyle bakıyordu. Bu neydi aramızda ? Garip bir elektrik vardı . Gözlerini kısmış bir şekilde bana bakıyordu . Ve yine o ifade ! Kendimi tanıtmamam onun hoşuna gitmemişti anlaşılan ki tekrar konuştu : “Kendinizi tanıtmayacaksınız herhalde ?” diyerek , beni kendimi tanıtmaya zorluyordu . Fakat ben onun bu isteğini yerine getirmeyecektim . Ona cevap olarak , “Kusura bakmayın , tamamen benim hatam . Önüme bakmalıydım ,” diyerek hızlıca yanından uzaklaştım. Bu da neydi böyle ? Dünyada insan mı kalmamıştı da bu havada onunla karşılaşmıştım ? Hızlı adımlarla o caddeden uzaklaştım . Gözlerim, benden izinsiz gözyaşlarını hazırlamış bir şekilde akıyordu . “Neden ?” dedim. “Neden şimdi ?” Hızlıca buradan uzaklaşmalıydım . Geldiğim sahil kenarına oturdum ve derin bir nefes aldım. Sakinleşmem gerekiyordu . Kalbim sakinleşmeliydi her şeyden önce . Öyle bir dalmışım ki denizin mavisine, bir anda biri yanıma oturmuş ve o kişinin sesiyle irkildim : “Yalnız olmak nasıl bir histir biliyor musun ?” dedi . Anlamaz gözlerle baktım . Ben sadece denizin mavisine, derinliğine dalmış birisiydim sadece . Yanımdaki kişi devam etti : “Denizin mavisine dalmış bir yalnızlık . . . Öyle derindir ki dikkat et .” Kısa bir an sustu ve devam etti : “Yalnız olmak insanın hem çok istediği hem de istemediği bir şeydir . Bazen öyle bir an gelir ki onca kalabalığın içinde yalnız hissedersin . Ama bu daha nicedir . İnsanları tanıdıkça daha çok nefret edersin .” Sustu kısa bir süre , derin bir nefes aldı . Hiçbir şey demeden benimle denizi izledi . Deniz benim için sakinlikti , huzurdu . Sanki bütün dertlerimi yutuyordu . Gerçi beni sakinleştiren , ruhuma huzur veren yegâne şeylerden birkaçıydı . Dudaklarım açılır gibi oldu fakat tek bir kelime dahi çıkmadı . İkimiz de sustuk . Bir yabancıyla oturmak garip gelse de sustum . Belki de en büyük cevap suskunluktu . Yanımdaki adam hiçbir şey demeden yanımdan kalkıp gitti . Ben sahil kenarında öylece kalakalmıştım . Kalbimin bana itiraf edemediklerini hiç tanımadığım bir adam tercüme etmişti . Benim kalbim ve ruhum da hastaydı . Bu bir gerçekti . Kimi kandırıyordum ki ben ? Gerçi sadece yaşıyordum . Ölüden de farksız değildim . Bir o kadar kendime yabancıydım . Kendimi daha keşfedememiş , yaralı bir insandım . Bir anda irkildim . Telefonum çalıyordu ve arayan Alin ’di . Kendimi silkeleyip ayağa kalktım . Fazla düşünmüştüm . Kendim hakkında fazla düşünmek zararlıydı . Derin bir nefes alarak çalan telefonumu açtım : “Efendim ?” Sesim yorgun, bir o kadar ruhsuzdu . Ruhsuzdu çünkü sürekli kanayan yaraya tampon yapan bir bedene sahiptim . Sessizce Alin ’ in cevap vermesini bekliyordum . “Sonunda açabildin Buğlem Hanım .” Sesi sitemli , bir o kadar da endişeliydi . Telefonu kulağımdan çekip saate baktım . Saat 15 .00 ’ ti ve ben saatlerdir burada oturduğumu anca fark ediyordum . Telefonu kulağıma tekrar götürerek cevap verdim : “Geliyorum ,” diyerek kapattım telefonu . Eğer kapatmasaydım , gelene kadar bin bir laf sayacaktı bana . Eminim . Geldiğim yöne doğru tekrar hızla yürüdüm . O sırada bir ağacın arkasında bir silüet gördüm . Kafamı şu an orada beni izleyene takamayacaktım . Hızlı adımlarla bizim mekâna doğru yürümeye başladım . Mekâna geldiğimde hızla içeri girerek bizimkileri aramaya başladım . Kızları görünce direkt yanlarına doğru yürümeye başladım . Bir yandan adımlarımı yavaşlattım . Boğazımı gıcırdatarak ses tonumu düzenledim ve derin bir nefes aldım . “Geldim ,” diyerek sandalyeye oturdum. Kızlar , gözleri kısık bir şekilde bana bakıyorlardı. “Neden geç kaldın ?” diyen Didem ve ardından : Alin : “Ve telefonu neden suratıma kapadın ?” Cevap beklerken ellerimi “bilmem” dercesine kaldırdım . “Bu seferki konu nedir ?” diye sordum. “Yaman Aras ,” diyen Selen’e gözlerimi devirdim. Yine mi bu konuydu . . . Selen , üzgün gözlerle bana bakıyordu. Gözlerimi onda gezdirirken ilk kez görüyormuşçasına süzdüm . Kumral bukle saçları vardı. Ona tezat ela gözleri, hafif kalkık burnu ve yuvarlak yüzü çok tatlı dursa da, ela gözleri hüzünlüydü . Üstüne siyah balıkçı kazak, altına siyah bir etek giymişti . Ayakkabıları ise siyah topuklu bottu . Takı olarak siyah bir saat takmıştı . Hafif makyajını, kırmızı rujla tamamlamıştı . Selen ’ in sesiyle kendime gelmem bir oldu: “İlk kez görüyormuş gibi inceliyorsun beni, hayırdır ?” dedi gülerek . “Kombinini inceliyorum . Aferin sana , seni Buğlem Yaren Kara onayıyla uğurluyoruz. Bu etabı geçtin .” diyerek güldüm . Kızlar da benimle gülerken Selen tekrar konuştu : “Yaman Aras . . .” diyerek elleriyle yüzünü kapadı. “Olay ne ?” diyerek dikkatimi tekrar Selen’e yönlendirdim. “Orman bakışlım . . . Aşığım bu çocuğa .” Yeni bir şey değildi . Ne zaman kavga etseler bana gelirdi . Tabii yanında ek paket olan Alin ve Didem’le birlikte . Bundan şikayetçi miydim ? Bazen . Ama iyi ki hayatımda bu üç kız var . Gözlerimi devirerek : “Evet, devam et . Yine ne oldu? ” Derin bir nefes aldım. Yahu psikoloğum diye bu yapılmazdı bana. Elimi açarak Selen’e uzattım . “Ne ?” dedi , anlamamıştı beni . “Para peşin ,” dedim , tebessüm ederek . Selen: “Yuh ! Arkadaşından da para almazsın be !” diye bana çemkirirken kendimi tutamayarak güldüm . Keyfim yerine gelmişti . Ruhuma bir nebze mutluluk akıyordu . Kızlar ise beni izliyordu . Yüzlerinde bir tedirginlik vardı ve kendi aralarında kaş göz işareti yapıyorlardı . Anladım. O an anladım bir şeyler ters gidiyordu . O sırada Yaman ve Alper’in sesini duydum . Kafamı çevirmedim . Sakince bekledim . Beni neyin beklediğini az çok . . . Ah , yok . Neyin beklediğini biliyordum . Kalbim tekrar sıkışmaya başlamıştı . Midem bulanıyor ve başım dönüyordu. Sessizce bekledim . Çocuklar yanımıza oturmuştu fakat kimseden ses çıkmıyordu . Alper bir şey söylemek istedi ama sustu . Kızlar kendi aralarında bakışıyordu . Böyle olmayacaktı . Boğazımı temizleyerek, işaret parmağımı Selen ve Yaman arasında götürüp : “Konu siz değilsiniz, değil mi ?”dedim . İkisi birbirine baktı . Derin bir nefes aldım . “Söyleyin hadi . . .” dedim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD