TEŞEKKÜR MESELESİ

866 Words
BUĞLEM YAREN KARA'DAN 1 Hafta Sonra Bugün arabayla işe gitmeye karar vermiştim . Camı açıp temiz havayı içime çektim . Yüzüme hafif bir gülümseme yerleşti . Can ’ ı arayıp benden çalışma planını göndermesini rica ettim . Ne zaman döndüklerini sordum ; dün döndüklerini ve şu an evlerine yerleştiklerini söyledi . Bugün için de randevulaşmıştık . Selen ’ i arayıp üç kişilik bir masa ayırtmasını istedim . Bugün diğer günlerden farklıydı . Kalbime bahar gelmiş gibiydi . . . Danışmanlık merkezine vardığımda Pınar günün randevu listesini sundu . Birkaç çiftimizle görüşecektim , ayrıca ilk kez gelen danışanlarla öğlen saatlerinde tanışacaktım . Saatler su gibi akıp geçmişti . Öğle yemeği vakti geldiğinde aşağı indiğimde , Pınar ’ ın elinde bir çiçek buketi olduğunu gördüm . Pınar , elindeki buketi bana doğru uzatıp tam karşımda durdu . “Can Bey göndermiş ,” dedi ve kartı sesli okudu : “Sevgili iş arkadaşlarıma . . .” Buğlem Hanım kısmında sesli bir kahkaha attım. Cebimden telefonumu çıkartıp Can ’ ı aradım . “Efendim Buğlem,” dedi. Yüzümde oluşan gülümsemeyle konuştum : “İnce düşüncen için teşekkür ederiz , Can .” Ardından devam ettim : “Çiçekler çok güzel . Ofise de renk geldi .” Karşı taraftan bir kahkaha yükseldi . Ardından bir kadın sesi –tahminen eşi– duyuldu : “Hayatım , neye gülüyorsun ?” Can , hâlâ gülerek cevap verdi : “Çiçekler için teşekkür ediyor .” Yine kahkahalar . . . Komik olan neydi anlayamamıştım ama çenemi tutamayıp sordum : “Neden gülüyorsunuz ?” İstemsizce dudaklarım da kıvrıldı . “Uzun zamandır bize teşekkür eden olmadı. Daha doğrusu, düzgün Türkçe ile teşekkür eden . . .O garip geldi . Sen bize aldırma ,” dedi Can . Bir şey diyemedim . Ama hemen konuyu değiştirdim : “Bu akşam yemeğe çıkalım hep beraber. Konumu atarım sana , hem tanışmış oluruz .” Telefonun diğer ucundan eşinin sesi cıvıl cıvıl yükseldi : “Tabiiiii olurrr ! ” Can gülerek , “Benim deli kadın okeyledi zaten ,” dedi. Kahkahaya boğuldum . “Tamam o zaman , saat yedide yemekte görüşürüz. Birazdan konumu atarım ,” dedim . “Görüşürüz .” “Görüşürüz.” Telefonu kapattıktan sonra hemen Selen ’ in mekânının konumunu yolladım . O sırada Pınar bana döndü : “Buğlem Hanım , bu çiçekleri danışan bekleme alanına koyuyorum ,” dedi ve buketi yerine yerleştirdi. --- Can, Selin ben Selen ' nin mekânına geçtiğimizde güzel bir akşam yemeği yedik . Bir süre sonra Yaman ve diğerleri de aramıza katıldı . Yaman herkesle tek tek tanıştırmaya başladı . “Sevgilim Selen ,” dedi. Selen’i tanıtırken gözleri öyle parlıyordu ki . . . Orman gözleriyle yıldızların kaymasına bile şahitlik edebilirlerdi . Selen , önce Can ' a sonra da eşine elini uzatarak “Memnun oldum ,” dedi . Her iki taraf da aynı şekilde yanıtladı . Tam o sırada Can gülerek : “Demek bu oğlanı anasından emdiği sütü burnundan getiren sensin ha ? ” dedi . Ben de kahkaha attım. Ama ortamda gülmeyen tek kişi Selen ’ di. Homurdanarak bir şeyler mırıldand ı. Haklıydı da . . . Orman gözlü çocuğumu perişan eden yine kendisiydi . Sonra en çok üzülen de o oluyordu. Neyse . . . “Ben Didem ,” diyerek söze giren, mekânın diğer ev sahibi ve yüce gönüllü arkadaşım da sohbete katıldı . . . . Gecenin sonunda hepimiz evlerimize dağıldık. Ben de kendi evime dönüp çalışma odama geçtim . Sunum için bir şeyler yazmam gerekiyordu ama nereden başlayacağımı bilemiyordum . Taslak bir konuşma metni hazırladım , sesli okumaya başladım : “Aşk ve sevgi kavramı , tek bir varlığa –yani insana– indirgenemez . Bizim davranışlarımızı belirleyen şey , içgüdüsel olsa bile , temelinde karşımızdaki kişiye olan tavrımızdır. Şöyle ki , birine öfke duymamız ; o kişinin bizde yarattığı duygunun, eylemlerle tepkiye dönüşmesinden doğan bir etkidir .” “Ah, olmadı ya . . .” Ellerimi saçlarıma götürüp kafamı karıştırdım. Masadan kalktım . Mutfakta kendime bir bitki çayı hazırladım . O sırada yağmurun sesini duydum . Salona yöneldim . Yavaş adımlarla cama yürüdüm . Tülü araladım. Elimde bir çay , diğer yanda camın soğukluğu . . . Yağmurun sesi ruhuma iyi gelmişti . Vücudumda oluşan dinginlik, zihnime de yansımıştı . Camı açıp pencereye biraz daha yaklaştım . Bardağı cam kenarına bıraktım , gözlerimi kapattım . Rüzgarın tatlı esintisi , yağmurun telaşsız , sakin inişi , Ve içime çektiğim ferah bir nefes . . . Gözlerimi açtığımda etrafa baktım . Sokak lambasının altında siyah bir silüet gördüm. Ben fark ettiğim anda , bir adım geri çekildi . Tam o sırada yanından geçen siyah bir araba durdu . Ve ben istemsizce bağırdım : “Hey ! Sen oradaki !” Adam hızla arabaya bindi . Araç , birkaç saniye içinde gözden kayboldu . O geldiğinden beri . . . Bazı şeyler üst üste geliyordu . Bunun sadece bir tesadüf olduğuna inanmak istiyordum . Ama olmuyordu . İçimde bir şey . . . hiç susmuyordu . Camı kapatıp tülü çektim . İçeri geçtim . Haftaya bir sunumum vardı . Ama şu an . . . Aklım ona odaklanamayacak kadar doluydu .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD