yiğit demir Evden nasıl çıktığımı hatırlamıyordum. Aklımda tek bir cümle dönüp duruyordu: “İhaleyi kaybettik.” Direksiyonun başında Can vardı; dişlerini öyle sıkmıştı ki çenesindeki kaslar titriyordu. Yan profilinde damarların kabardığını görebiliyordum. Ali arka koltukta sessiz oturuyordu ama öfkesi belliydi. Hepimiz patlamaya hazır birer bomba gibiydik. Şirkete girer girmez adımlarımız yankı yaparak toplantı odasına yürüdük. Avukat çoktan oradaydı; önünde kalın dosyalar yığılmış, elleriyle onları sıkıca kavramıştı. Yüzüne bakmamla içime daha büyük bir öfke oturdu. Suskunluğu, en ağır açıklamadan daha fazlasını söylüyordu. “Anlat,” dedim. Sesim buz gibi çıkmıştı. Avukat derin bir nefes aldı, gözlerini kaçırmadan bana baktı. “Yiğit Bey… İhalenin iptali sadece işi kaybettiğimiz anlamın

