Seni En Son Ne Zaman Becerdi

1425 Words
Altemur’un gözbebekleri büyüdü, nabzı kulaklarında yankılandı. O anın içinde dondu kaldı. Beyninde bir çığlık yükseldi ama ağzından yine tek kelime çıkmadı. İçinde, dalgalar halinde büyüyen bir isyan vardı. Bunu kabul edemiyordu. Etmemeliydi. “Ne?!” dedi istem dışı Sesindeki tını, öfkenin ve şokun birleşimiydi. Gerçek olamazdı. Babasının böyle bir şey yapacağına ihtimal bile veremezdi. Ama sonra… Hafızasında bir sahne belirdi. Babasına Feride ile evlenmek istediğini, onu istemelerini söylediğinde karşı çıkarken… “O kız olmaz.” Bedirhan Ağa, Feride’yle evlenmesini istememişti. Onu durdurmaya çalışmıştı. O zaman sebebini anlamamıştı. Aşkına engel olmaya çalıştığını sanmıştı. Ama şimdi… Şimdi her şey korkunç bir tablo gibi netleşmişti. Babası, kendisinden önce Feride’ye sahip olmuştu. Bunun ağırlığı üzerine çökerken, Altemur titreyen parmaklarını tetiğin etrafında gezdirdi. Tetiğe basmamak için kendini zor tutuyordu. Silah hâlâ Feride’nin alnına dayanmıştı ama sonra birden eli gevşedi. Midesi öyle bir bulandı ki, sanki odanın içinde boğuluyormuş gibi hissetti. Yavaşça silahı indirdi. Acı… Öyle bir acıydı ki, bıçak gibi keskin, ateş gibi yakıcı… Neye yanacağını bilemedi. Kendi babasının ihanetine mi? Babasının annesine ettiği sadakatsizliğe mi? Yoksa yattığı kadınla, kendi oğlu için düğün yapmasına razı gelişine mi? Yıllardır Feride’ye olan aşkına mı yanacaktı, yoksa bu aşkın içine kazınan ihanete mi? Beyni dönmeye başladı. Her şey çirkin bir şaka gibiydi. Boğazına oturan çelikten yumruyu yutarak bekaret meselesini vurguladı. “Bunun ortaya çıkacağını bilmiyor muydunuz?” diye sordu, sesi soğuk ve hırıltılıydı. Feride, başını kaldırmadan gözyaşlarını sildi. Ama hiçbir şey silinmeyecekti. Ne yaşadıkları, ne de söyledikleri… “Bedirhan seni kandırabileceğimizi söyledi,” dedi. Sarhoş etme planlarını anlattı. Sesi zayıftı, utanç doluydu. son olarak “Bana… ‘Çarşafa elinden birkaç damla kan akıt’ dedi.” Altemur, duyduklarından sonra sendeledi. Sanki odanın içinde dünya tersine dönmüştü. Midesi, sanki içindekileri dışarı kusacakmış gibi şiddetle burkuldu. Elini alnına götürdü, parmaklarını saçlarının arasına daldırdı. Nefes almak zorlaştı. Her soluk alıp verişinde canı daha çok acıyordu. Gözleri, çocukluğundan beri aşkla sevdiği kadına döndü. Ama o kadına artık sevgiyle bakamıyordu. Nefret duyuyordu. Bir tiksinti, bir yıkım… Farkına vardığı başka bir gerçekle “Bedirhan ha…” dedi dişlerinin arasından. Feride’nin dudaklarından dökülen o isim… “Bedirhan Ağa” dememişti. Sadece “Bedirhan” demişti. Bu küçük detay, Altemur için her şeyi özetliyordu. Aralarındaki ilişki gönül rızasıyla yaşanmıştı. Zorla değil. Feride, babası yaşındaki adamı sadece bir zorba olarak değil, bir sevgili olarak görmüştü. Eğer her şey zorla olsaydı, ondan ismiyle böyle bahsedemezdi. Altemur’un zihni, farkında olmadan parçaları birleştiriyordu. Her detay, ruhuna ateşten bir kamçı gibi iniyordu. Dişlerinin arasından, hırıltılı bir sesle sordu “Ne zamandan beri?” Feride’nin çıplak bedeni titremeleriyle daha çok sarsılıyordu. Yerde, dizlerinin üzerine çökmüş haldeydi. Başını kaldıramıyordu. Teni, ter içinde kalmıştı. Ama bu ter, sıcaktan değil, ölüm korkusundandı. Zar zor duyulacak bir fısıltıyla “İki senedir…” diye cevap verdi. Ancak ne Bedirhan ağayı nasıl baştan çıkarttığı detayını anlattı ne de Altemur’la ailesinin zoruyla evlenmek zorunda kaldığını. Hiç istememişti onunla evlenmeyi. Altemur’un kasları iyice gerildi. Yumrukları, tırnakları avuç içine geçene kadar sıkıldı. Altı aydır nişanlıydılar. Yani, Feride onunla nişanlanmadan çok önce girmişti babasının koynuna. Herkesin saygıyla önünde eğildiği, aşiretinin direği olan babasıyla! Bu düşünceyle midesi bir kez daha bulandı. Tiksinti, içinde öyle bir girdap yaratıyordu ki, kendini zor tutuyordu. Feride, son bir cesaretle başını kaldırdı. Gözlerindeki yaşlar süzülerek çenesine aktı. “Beni öldürecek misin?” diye sordu, sesi ölüme teslim olmuş bir mahkumunki kadar cılızdı. Altemur’un yüzü, yavaşça dehşet verici bir sırıtışa büründü. Dudaklarının kenarı hafifçe yukarı kıvrıldı ama gözleri donuk ve karanlıktı. Bu gülümseme ne neşeydi ne de bir tehdit… Bu, deliliğin ilk kıvılcımlarıydı. Yüzündeki yara izi bu sırıtışla birleşince Feride için evlendiği adamın yüzündeki ifade daha korkunç bir boyuta ulaşmıştı. Altemur bedenini eğerek yüzünü Feride’ye yaklaştırdı. “Seni öldürmeyeceğim, söz.” dedi. Nefesi, genç kadının yüzüne değiyordu. “Ama bir şartla… Sorduğum her soruya doğru cevap vereceksin.” Feride, başını salladı. Onun gözlerindeki vahşeti gördü. Eğer bir kez bile yalan söylerse, Altemurun tereddüt etmeden tetiğe basacağını biliyordu. Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide yürüdüğünün bilincinde olarak kabul ettiğini belirtmek için başını salladı. Eğer Altemur tarafından öldürülmezse Bedirhan onu Diyarbakır’dan kaçırabilirdi. Altemur, tüm sinirlerini kontrol altında tutmaya çalışarak, merak ettiği asıl soruyu sordu. “Eğer her şey planladığınız gibi olsaydı… Yani beni kandırabilseydiniz… Biz evlendikten sonra da devam edecek miydiniz?” Feride bu soruya net bir cevap vermesi gerektiğini biliyordu ama bu, söylemesi en zor şeylerden biriydi. Gözleri sağa sola kaçtı, yutkundu, kekeleyerek yanıtladı. “B-bi-bi… bilmiyorum. Ko-ko-nuşmadık.” dedi. Oysaki konuşmuşlardı. Bedirhan ağa Ferideyle ilişkiye girerken bunun sonuncu kez olduğunu söylemişti. “Eğer hamile olmasaydın nişanı ne yapıp edip bozacak bir yol bulacaktım. Bu evliliğe asla razı gelmezdim ama çocuğum yanı başımda büyüsün istiyorum. Altemur’u önce kız olduğuna, sonra çocuğun ondan olduğuna inandıracaksın. Zaten çok yeni, erken doğdu deriz” demişti. Feride Bedirhan ağa ile yaptığı son konuşmayı hatırlarken Altemur’un çenesindeki kaslar öyle bir gerildi ki, sanki kemiği çatlayacak gibiydi. Yumruğunu sıktı. Ama asıl darbe henüz gelmemişti. Gözleri, adeta Feride’yi bir çukur kazıp içini görebilecek kadar keskinleşti. Bir adım daha yaklaştı ve fısıltıya yakın bir sesle sordu: “Seni en son ne zaman s*kti?” dedi. Feride’nin gözbebekleri titredi. Alnındaki soğuk terler şakağına doğru indi. Altemur’un sesinde öyle bir tehdit vardı ki, bu soruya vereceği cevabın, onun kaderini belirleyeceğini biliyordu. Ama bir yandan da verdiği söze güveniyordu. Altemur bir söz verirse tutardı. Yutkundu. Bütün bedeni ürperdi. Ve gözlerini kaçırarak “Dün.” dedi. “kınadan… sonra” Ve işte o an, Altemur’un içinde bir şey koptu. Bir kıvılcım… Bir patlama… Beynine binlerce zehirli ok saplanmış gibi hissetti. İçinde yanan cehennemi artık bastıramıyordu. Öfkesi, içinde bir volkan gibi kaynıyor, patlamak için bir yol arıyordu. Fakat gerdek odası, içindeki kızgın lavı akıtacağı doğru yer değildi. Eğer burası Mezopotamya’nın kadim topraklarıysa… Eğer ihaneti kanla yıkayan bir kültürse…Olması gereken şey belliydi. Öleceklerdi. Anca o Feride’nin kirli kanıyla ellerini lekelemek istemiyordu. Böyle bir kadının kanı, aşiretin yasalarının tersine… Ona göre onuruna sürülecek bir leke olurdu. Derin bir nefes aldı. İçindeki hiddeti dizginlemeye çalışarak elindeki silahı Feride’nin avuçlarının içine sertçe bıraktı. Soğuk metalin tenine değdiği an, genç kadın sanki bir yılana dokunmuş gibi irkildi. Altemur, gözlerini onun üzerine dikti. Sesi, ölüm kadar keskin ve acımasızdı “Sana söz verdiğim gibi… Ben senin pis kanınla elimi kirletmeyeceğim.” dedi. Feride, kısılmış boğazıyla nefes bile alamaz hale gelmişti. Silahın soğuk namlusunu sımsıkı kavramıştı. Kalbi, göğsünün içinde bir kuş gibi çırpınıyordu. Altemur başını hafifçe eğdi, gözleri zehir saçarken “Çünkü sen… Kendin yapacaksın.” dedi. Feride teni kireç gibi bembeyaz olmuştu. Durmaksızın akan gözyaşlarıyla Altemur’un yüzüne baktı. Hamile olduğunu söylemek dilinin ucuna kadar geldi. Ama adamın gözlerinde zerre kadar merhamet yoktu. Oysa bir zamanlar bu gözlerde aşkı, tutkuyu, hayranlığı görmüştü. Şimdi ise bakışları, mezar taşından farksızdı. Altemur, onu son defa baştan aşağı süzdü. Önünde diz çökmüş, çırılçıplak bir kadın vardı ama ona baktığında gördüğü tek şey, iğrenç bir ihanetin lekesiyle kirlenmiş bir bedendi. Bu lekenin telafisi yoktu. Bu ihanetin affı yoktu. Kaşlarını çatarak “Bunu sen yapmazsan, aşiret yapar. İhanetin bedelini biliyorsun.” dedi. “Bu odadan seni çıkartmam. Ya kendin yaparsın ya da seni almaya gelenler yapar.” Feride duyduklarından sonra Bedirhan ağanın bile onu kurtaramayacağını anladı. Karnındaki bir aylık bebeğiyle yok olacaktı. Hiçbir yere kaçamazdı. Onun için tek bir yol vardı: Ya şimdi, ya sonra… Ama sonu belliydi. Altemur’un içinde, zerre kadar bile vicdan kalmamıştı. O an anladı ki, bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Feride, yaşlı gözlerle ona bakarak kısık bir sesle merhamet dilenmek için “Altemur…” dedi “Ne olur…” Ama onun bu yalvarışı, karşısındaki adamın kalbine dokunmadı. Cevap vermedi. Bir adım geri çekildi. Gözlerini kaçırmadan pantolonundan cebinden telefonunu çıkartıp birilerini aradı. Karşı tarafa, Feridenin gözünün içine bakarak “Feride kusurlu çıktı” dedi. “Ben gidiyorum. Odanın kapısında bekleyin. Bu odadan çıkmayacak” dedi ve gömleğini aldı, giyindi. Ve hemen sonra Ceketini omzuna attı. kapıya yöneldi. Feride yanına gelip son deva yalvardı. “Kulun kurbanın olayım, yapma. Kıyma bana” Altemur “Ama siz bana kıydınız” dedi. Feride’nin gözyaşıyla yakarışları artık ona ulaşmıyordu. Onu arkada bırakarak kapıyı açtı. O daha odadan çıkmadan iki adam kapının önüne gelmişti bile. Ferideyi geride bırakarak koridora adım attığında, içindeki boşluk daha da büyüdü. İşte o an, Altemur’un içinde bir şey öldü. Aşkı, masumiyeti, insanlara olan güveni… Babasına güvenmişti. Sevdiği kadına güvenmişti. Ama bu gece anladı ki, artık kimseye güvenemezdi. Ağır adımlarla ilerledi. Her adımı, eskisinden daha sert, daha katıydı. Şimdi gitmesi gereken yer konaktı. Babasının karşısına dikilecekti. Onun gözlerinin içine bakarak hesap soracaktı. Ama bu hesap, basit bir hesap değildi. Tam asansöre binecekken, arkasından gelen silah sesi, koridorun sessizliğini paramparça etti. Ancak Altemur durmadı. Omuzlarını hafifçe geriye attı, başını dik tuttu ve yürümeye devam etti. Çünkü o, odadan çıktığında artık bambaşka bir adamdı. Ve insan, babasına bile güvenemeyecekse… Kime güvenirdi?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD