2. BÖLÜM: BELA

1993 Words
ERVA ATEŞ : Hayat gelir zor durumdan çıkamazsın dediğin anda hiç ummadığın insan tarafından kurtulursun. Zaman gelir bana bir şey olmaz dediğimiz zaman bir anda işler tersine döner ve başıma gelmez dediğimiz şey başımıza gelir. Şu anda arabada son hız hastaneye gidiyorduk. Ne kadar gitmemize gerek yok ben iyiyim desemde aktan bana hiç cevap bile vermeyip kendi bildiğini okuyordu. Yere düştüğüm için ayağımı burkmuştum. Ama önemli bir şey olmadığını biliyordum. Bu kötü olayı daha fazla düşünmemek için radyoya uzanıp açtım. "adın ne" diyerek bir konuşma açtım. "aktan" diyerek kısa kesip hiç bana bakmadan önüne bakmaya devam etti. Kırmızı ışıkta durduğumuzda aktan beni baştan aşağıya süzüp önüne döndü. Ağzında bir şeyler homurdanarak çıkardığı ceketi dizlerimin üzerine fırlattı. Elim ceketi tutup aktana dönerek "ne bu" dedim. "neye benziyor" diyerek cevap verdi. Şuan saçma bir konuşmanın içindeydik. Tekrar ceketi kavrayıp "ne için verdin" diyerek asıl konuyu sordum. "üzerine giy" diyerek bana hiç bakmadan yola odaklanmıştı. "hayır üşümüyorum aksine şuan çok sıcak" diyerek elimi hava yapmak için sallayarak durumu ciddiye almasını sağladım. Yan bir bakış atıp "ben sana giyermisin demedim giy dedim" diyerek gaza biraz daha köklendi. Heran kaza yapacağız diye elim kalbimde gidiyordum. "biraz yavaşlar mısın" elim torbidoda diğer elim kalbimde her an kaza yapacağız korkusu kalbimde hastaneye gidiyorduk. Beni dinlemiş olacak ki biraz yavaşlayıp tek eliyle direksiyonu kavrayıp diğer eline de aldığı sigarasını yakıp kendi camını açtı. Dudaklarından azat ettiği duman önce bana ulaşıyordu daha sonra camdan çıkıp gidiyordu. "röntgenlemen bittiyse giy şu ceketi" diyerek sürekli kullandığı emir kipini kullanarak sinir etti. İki dakika güzel zaman geçiriyoruz iyi anlaşıyoruz diyorum ve dediğimle kalıyorum çünkü aktanla hiç bir zaman iyi geçinemeyecektim. Daha fazla tartışmak istemediğim için dizlerimde olan ceketi sıfır kol beyaz badimin üzerine geçirdim. Kolumda duran siyah saç tokasını da bir elimde yaptığım topuzuma takıp derin bir nefes verdim. Yanımda ki camı açıp kafamı dışarıya uzattım. İstanbul ah İstanbul sen neler yapıyorsun böyle bize. Çalan müzikte tam İstanbulu anlatan bir şarkı çalıyordu. Müzik, yansın İstanbul diyordu Bu gece yansın diyordu. Canımız daha ne kadar yanacak derken bir kez de sen vuruyorsun bize İstanbul diyerek geçirdim içimden. Derin bir nefes daha alıp içimde sakladım o denizin kokusunu o kokuyu dışarıya bahşetmeyecek kadar kıskanıyordum. Kimseyle paylaşmak istemiyordum sadece o huzurlu o sakin kokuyu ben almak istiyordum. Tekrar kırmızı ışıkta durduğumuzda başımı biraz daha dışarıya uzattım. Gözlerimi kapatıp bu anın büyüsüne kapılmaya başladığım zaman bir ses geldi. "Şişştt yavrum hepsi senin mi" dedi iğrenç bir ses. Derin bir off çekip gözlerimi araladım tam yanımızda siyah bir araba duruyordu. İçinde de benden 10-15 yaş büyük kel bir adam vardı direksiyonda. Aktanın sinirli nefes alış verişini şuan kafam dışarda olsa bile duyuyordum. Lanet yeşil ışıkta bir türlü yanmamıştı gözüm ışığı takip ederken tekrar o iğrenç ses konuştu. "eğer anlaşabilirsek bu gece benimle gelebilirsin" dedi. Yanımda ki kapı sert bir şekilde kapandığında yerimden sıçradım. Aktan şuan tam önümde arkası bana dönük bir şekilde duruyordu. Bu akşam hiç bitmeyecek mi ya diyerek içimden isyan bayraklarını çektim. İstanbulun bu sefer o kasvetli kokusunu içime çekip yavaşça arabanın kapısını aralayıp indim. Burktuğum ayağım yere bastığım için zonkluyordu resmen ama bu acıyı şimdilik yok sayıp aktanın kolunu yavaş bir şekilde dokundum. "bin arabaya" dedi. O kadar da sessiz hareket etmiştim ama anlamıştı benim olduğumu. Kafamı iki yana sallayıp beni görmesi için biraz öne geçtim. "aktan gidelim hadi lütfen" dedim. "Erva bin arabaya" dedi. Sesi bariton ve sert çıkıyordu. Ayağımın üstünde biraz fazla kaldığım için ağzımdan istemeden bir inleme kaçtı. Aktan o sert kaşları çatık olan yüzünü bana çevirdiğinde oflayarak başını ellerinin arasına aldı. Yeşil ışık yandığı için korna sesleri yükselirken biz hala yolun ortasında öylece duruyorduk. Aktan o iğrenç adama dönüp "senin o ağzını sikeceğim" kafasını aşağı yukarı sallayıp "bekle beni" dedi o korkutucu sesiyle Ayağımın üstünde daha fazla duramayacağımı anladığımda ellerim aktanın sıcacık kollarını sardı. Ani bir şekilde havaya kalktığımda aktanın kucağındaydım. Arabanın kapısını açıp deri koltuğa beni bıraktıktan sonra hızla kendi tarafına geçip eline aldığı telefonunda bir iki şeye basıp kulağına koydu. "34 AL 794 plakalı aracın sahibini alın" dedi, Hiçte tekin olmayan sesiyle. Yutkunup açtığım camdan bu sefer uzanmadan dışarıyı seyrettim. Camlar kapandığında yüzümü aktana çevirdim. Bana bakmıyordu sadece çatmış olduğu kaşlarıyla yola odaklanmıştı. *** Hastanenin acil servis olan yerine arabayı parkedip bana döndü "bekle" dedi eliyle dur işareti yaparak. Arabadan inip benim kapımı açtığında beni kucaklayacağını bildiğim için kendimi geri çekip "yürüyebilirim" diyerek itiraz ettim. "yürü o zaman" dedi. Bu şimdi bana niye kızmıştı. Benim ne suçum vardı. Adama kalk bana laf at mı dedim sanki. Arabadan sağlam ayağımı atıp sonra burkulmuş ayağımı indirdim. Yüzümü buruşturarak bana alayla bakan aktana ancak iki adım atabildim. Sonrası zaten bir anda oldu şimdi ise aktanın kucağındaydım. Acil servis boş olduğu için direk kayıt işlemlerinden sonra içeriye girdik. Beni yatırdıktan sonra doktor başucumuza geldi. "geçmiş olsun öncelikle neyiniz var" diyerek genç erkek doktor konuştu. Yanında da tahmin ettiğim bir bayan hemşire vardı. "ayağını burktu" diyerek aktan kısa bir açıklama yaptı. "hangi ayağınız" diyerek bana döndü. "sol" dedim. Elini sol bacağıma koyup hafif oynattığı da "aah..." diyerek yüzümü buruşturdum. "hemşire hanım röntgen çekilsin sonra neyi olduğunu kesinleştirelim ona göre hareket edelim... Geçmiş olsun tekrar" diyerek gülümseyip gitti. *** "off ne zaman çıkacak bu röntgen sonuçları başım çatladı" diyerek isyan ettim. Elimle başımı ovarak hastanenin ilaç kokusunu tekrar soludum. Tam bir saattir röntgen sonuçlarını bekliyorduk. Hem yatmaktan sıkılmıştım hem de çok fena uykum gelmişti. Esnemekten çeneme ağrı girmişti. Telefonumda ki saate baktığımda gece 12.12 olmuştu bile. Aktana baktığımda telefonunda ki bir şeye odaklanmıştı. Telefonda her neye bakıyorsa sürekli kaşlarını çatıyordu. "geçmiş olsun erva hanım sonuçlarınız geldi" diyerek doktor yanımıza geldi. Sonunda diyerek geçirdim içimden. Aktan telefonundan başını kaldırıp oturduğu sandalyeden ayağı kalktı. "neyim varmış" yattığım yerde dikleşerek. "burkulma var o yüzden bir kaç gün ayağınızın üstüne basmayın ağrı kesici vereceğim ve ayağınızın burkulduğu yer içinde krem vereceğim" dedi. "kaç güne iyileşirim" dedim yüzümü buruşturarak. "bu sizin iyi bakılmanıza bağlı" dedi. "Tekrar geçmiş olsun iyi günler" diyerek doktor bizden uzaklaştı peşinden de aktan gitti. Ne yapacaktım şimdi ben... Tek başıma nasıl iyi bakılacaktım acaba. Aktan elinde ki kağıtla yanıma geldiğinde ayakkabılarımı bir eline alıp yavaş bir şekilde beni kucağına aldı. İki elimle sıkıca ahtapot gibi aktanın boynunu tuttum. Yüzümü de o sıcacık boynuna bıraktım. "çok kilolusun" dediğinde anın büyüsünden anında ayrıldım. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda ciddi ifadesini koruyordu. Sinirden tırnaklarımı boynuna geçirerek "öyle miyim" dedim. Anlık bir gülümseme yüzünde varolup kayboldu. "öylesin" dedi. "Yalan borcum mu var" diyerek iyice kızdırdı beni. "bilerek yapıyorsun hiçte bile yemezler" diyerek kendimi savunmaya geçtim. "inanmazsan inanma, sen kendine hiç aynada bakmıyor musun bayada var kilon" diyerek sağ bacağımı sıkıp bıraktı. "maşallahın var" diyip kahkaha attı. "sinirleniyorum" dedim dişlerimin arasından. "hoşuma gidiyor" dediğinde yüzünde ki gülümseme anında kayboldu kasvetli bir yüz ifadesine büründü. Arabanın kapısını açıp tekrar beni deri koltuklara yavaşça bırakıp kendi tarafına geçti. Geç saat olduğu için boş yolda hızla ilerliyorduk. Sessizliği bozmak istiyordum ama ne konuşacağımı bilmediğim için aslında aktanla da tartışmak istemediğim için radyoya uzanıp açtım. Radyoda şu aralar sürekli dinlediğim KIR PAPATYASI çalıyordu. Bu müziğin kelimeleri çok güzeldi ve anlamlaydı. "Yasla ruhunu bana kır papatyası" diyerek müziği sessizce mırıldandım. "kır papatyası ha" diyerek aktan konuştu. "Anlamadım" dedim. "Sevgilin mi var" dedi tüm açıksözlülüğüyle. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp "Hayır" dedim. Cevabım karşısında yamuk bir gülümseme bahşedip yola döndü. Kafamı cama çevirip uykusuzluğa direnmeyip eve gidene kadar gözlerimi kapattım. Kulaklarım bir uğultu duyuyordu gözlerimi açamıyordum. Bir ses kulağıma fısıldadı "Uyu... Uykunu bozma" dediği anda açılmamak için direnen gözlerimi daha fazla zorlamayıp uyudum. *** Yüzüme vuran ışıkla homurdanarak yattığım yerde ters döndüm. Gözümün birini açıp saate bakmak için doğrulduğumda şok içinde etrafa biraz göz gezdirdim. Burası benim evim değildi. Üzerime örtülen örtüden gardıroba kadar siyah ve gri vardı. Benim evim pembeydi. Yüzümü arkaya çevirdiğimde aktan altında gri eşofman ve üzerinde beyaz kısa kollu tişörtle tekli koltukta sigarasını içiyordu. Afallamış yüzümle"günaydın" dedim. Aktanı beklemiyordum hemde yanımda olması biraz tuhaftı. Sesim kısık çıkmıştı. Boğazım kuruduğu için, yanımda ki komidinin üzerinde duran bardağa uzanıdığımda aktan benden önce davranıp eline aldı. "su içeceğim" diyerek yattığım yerde oturup ellerimle aktanın elinde duran bardağı işaret etti. "o su değil süs bebeği" dedi. "ne" dedim. Bir an ağzımdan kaçmıştı. "sen dün içtin mi" diyerek arkama yaslanıp ellerimi göğsümde birleştirdim. Rahat tavrını koruyup "evet içtim... Dün gece beynimi siktin" dedi. Elimle kendimi gösterip "ben mi" dedim. "ben ne yaptım" "Bütün gece kabus görüp çığlık atarak uyandın" diyerek elinde duran bardaktan bir yudum aldı. Parmakları elinde ki bardağı sıkıca tuttuğundan dolayı elinin üzerinde ki damarlar belirginleşmişti. Yutkunup yüzümü yüzüne çevirip "beni evime neden götürmedin" diyerek konuyu değiştirdim. "canım istemedi" diyerek omzunu kırıp sağ elinde tuttuğu sigarasından derin bir nefes çekip biraz durduktan sonra yavaş yavaş dudaklarından azat ettirdi. Ona bakmamak için gözlerimi odada gezdirdim. "kaç tane sigara içtin" dedim. Oda duman altı olmuştu resmen. "kaç paket demeliydin" dediğinde yüzümü ona çevirdim "çok içiyorsun" dedim. "zararlı içmen biliyorsun değil mi" oturduğu yerde biraz öne eğilip alayla konuştu "sadece bu zıkkım mı zararlı sanıyorsun" dedi elinde ki sigarayı gösterek. Sinirli bir homurtu çıkararak "benim hayatımı bu küçücük şey aksine daha iyi yapıyor bu siktiğimin hayatında bir iyi şey sizin zararlı diye adlandırdığınız aksine bana iyi gelen tek şey bu" dedi. Yataktan ayaklarımı sarkıtıp aktanı cevapsız bırakarak tek ayağımın üzerinde yatağa tutunarak banyo diye düşündüğüm kapıyı araladım. Arkamdan aktanın bana baktığına adım gibi emindim. Onu orada bırakıp banyoya girip kapıyı kapattım. Ebeveyin banyosu olduğu için oldukça küçüktü. Derin bir nefes alıp musluğu açarak elimi yüzümü bol suyla yıkayıp kapattım. Aynada ki aksime baktığımda yüzüm berbat gözüküyordu. Göz altlarım desen morarmıştı. Tekrar banyonun kapısını açıp sekerek çıktım. Aktan bıraktığım yerde aynı şekilde oturuyordu. Hiç istifini bozmadan yüzüme odaklanmış hareketlerimi takip ediyordu. Tek ayak üstünde zorda olsa yatağın kenarına oturdum. Aktan sonunda oturduğu koltuktan kalkıp tam önümde durdu. "aç mısın" dedi. Başımı yukarıya kaldırıp aktanın yüzüne baktım "evet" dedim. "Kahvaltı yapalım ilaçlarını içeceksin" diyerek beni kucakladı. Bu sefer itiraz etmedim çünkü tek ayak üstünde durmak oldukça zor oluyordu. Beni mutfakta ki sandalyeye oturtup kendisi de dolaptan hazır duran kahvaltılıkları çıkarıp masaya koydu ısıttığı çayıda doldurup tam karşımda ki sandalyeye oturdu. "sen neden akşam sokağa çıkıyorsun kimden izin aldın?" kimden izin almam gerekiyordu ki "anlamadım" diye cevap verince gözlerini devirdi. "akşam dışarıya çıkmak istersen birimizden birini yanına al" dedi. Elinde çayından bir yudum alıp "diğer zibidileri çağırma seni yoldan çıkarırlar yoldan çıkmışsında işte neyse sen yine de ben evde olduğum sürece bana gel" Hem azarlıyordu hem iyilik yapıyordu. Dengesiz herifin tekiydi resmen "gerek yok ben başımın çaresine bakarım bu zamana kadar ne sen yanımdaydın nede başkası" diyerek açıklama yaptım. "bundan sonra biz varız ben varım o yüzden bize sormadan çıkmayacaksın" dedi. "seninle tartışmak istemiyorum aktan" diyerek önümde duran salatalıktan attım ağzıma. Az bir şey yemiştim ama doymuştum. İştahım yoktu aktanın aldığı ağrı kesici masada duruyordu elime alıp su olmadan yuttum. Aktan kolumu dürtüp "isteseydin ya su verirdim" diyerek ayağı kalkıp musluktan doldurduğu suyu önüme sert bir şekilde bıraktı. Suyu içip masaya bıraktım. "ben artık gideyim" diyerek oturduğum yerden tek ayak üstüne kalktım. "başına bela almadan ben bırakayım" dedi. Ayağı kalkıp beni kucağına alarak mutfaktan çıktı. "benim işim var şimdi evde değilim ama bir şey lazım olursa beni ara ve evden sakın çıkma ayağın ağırıyor zaten" diyerek benim kapımın önüne gelmiştik. "anahtar" dedi. "anahtar" diyerek onu tekrar ettim. "çantamı o gün orada düşerdim" diyerek durumu izah ettim. Aktan kafasını havaya kaldırıp konuştu "Allah'ım sen beni neden hep belalarla sınıyorsun" diyip kendi evine döndü tekrardan. Dış kapıyı ayağıyla kapatıp salonda ki kanepelerin üzerine oturuttu. Cebinden çıkardığı telefonu gözüme sokarcasına uzatıp "numara" diyerek homurdandı. "sakın bana telefonum da yok deme" diyerek yüzümü inceledi. "hayır çantamda değildi telefonum" dedim. "ceketim nerede" "askıda" dedi. Elimde ki telefona kendi numaramı tuşlayıp aradığımda telefonum sessizde olduğu için zil sesi gelmedi. Telefonu kapatarak aktana uzattım. Kaşlarını çatmış yüzü asık bir şekilde "kendi numaranı aradın değil mi" diyerek aldığı telefonu ceketinin cebine koydu. "evet" diyerek yanıtladım. Askıda duran ceketimi alıp yanıma geldi. "numaramı kaydet" diyerek elinde duran ceketi bacaklarımın üzerine bıraktı. Ceketimi cebinden çıkardığım telefonumla cevapsız çağrı olarak gözüken numarayı kaydedip aktanın gözüne sokarcasına telefonu gösterdim. Yamuk gülümsemeyle "bir şey olursa ara" diyerek gitti. Bir kaç saniye içinde de dış kapı kapandı. 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD