Yağmur durmuştu, ama kokusu hâlâ her yerdeydi. Toprak nefes alıyor, gökyüzü sessiz ağlıyordu. O sabah revirde kimseyle konuşmadım. Dosyaları bıraktım, çekmecedeki madalyaya son kez baktım. Metal artık parlamıyordu; kararmıştı. Sanki içinde taşıdığı bütün sırlar dışarı sızmış, yerini küle bırakmıştı. Cebimde Tarık’ın verdiği flaş bellek vardı. Video, isimler, belgeler. Hepsi yanımdaydı. Artık her şey ortaya çıkacaktı. Oğlumun kimliği, Mina’nın ihaneti, Ali’nin gerçeği… Ama önce Mina. Lojmanın bodrumuna indim. Zincirleri söktüğümden beri oraya uğramamıştım. Kapıyı açtığımda içeri rutubet doldu. Köşede bir sandalye, yerde eski bir battaniye, duvarda tırnak izleri. Mina’nın nefesinin yankısı hâlâ oradaydı. Her şeyi silmeye çalıştım ama bazı anılar duvardan değil, deriden siliniyordu. Bir

