Kartal ayağa kalktı. Bedeni, ilk bakışta bile insanın nefesini kesen bir manzaraydı. Göğüs kafesi genişti; her nefes alışında kasları hafifçe kıpırdamış, gölgelere karışan ışıkla birlikte daha da belirginleşmişti. Derisi koyu bronz bir renkteydi, güneşin ve ateşin yoğurduğu bir tondaydı; sağlıklı, sert ve dokunmaya davet ediyordu. Göğsünün tam sol tarafında, kalbine tehlikeli yakınlıkta solgun bir kurşun izi yer alıyordu. Kaynamıştı ama dikiş izi silinmemişti. Altında bir diğeri daha vardı; kaburgaların arasında kalmış, biraz daha vahşi, biraz daha derine işlemiş bir hatıra. Yaraları, onun bedenini eksiltmemiş, tam tersine bir çeşit kutsal vahşetle tamamlamıştı. Göğsünün her noktasında ter parıltısı vardı, cildin ince çizgilerine sızarak vücudu baştan sona ıslak bir ışıltıya bürüy

