Karman Çarpar inşallah

1168 Words
BAŞAK       Birine öldüresiye gıcık oldunuz mu hiç? Vardır kesin kendini bir şey sanan , tam boğmalık , damarınıza basan birisi. Hiç istemediğiniz anda burnunuzun dibinde biter, kendini çok zeki sanıp, laf çakar, küçük dağları ben yarattım diye ortalarda dolanır. Işte o tipten bahsediyorum. Benimki maalesef havada karada o hep yanımda, ölürüm sonunda diyeceğim kadar burnumun dibinde olan, tam bir egomanyak. Aile dostumuz, babamın çocukluk arkadaşı Erdal amcanın oğlu Cankat. Erdal amca ve babam beraber büyümüşler, okumuşlar, iş kurmuşlar  ve hatta neredeyse beraber evlenmişler. Dostlukları baki olunca ve annemle bu gerizekalının annesi Emel teyze canciğer dostlar haline gelince  karşı karşıya ev alıp, komşu da olmuşlar. O günden sonra iki çift birbirlerinin evlerinden çıkmaz olmuş. Annem ve Emel teyze hamile kalıp da, bizi dünyaya getirince iyice kardeş gibi olmuşlar. Doğurmadan önce birbirlerine destek olan anneler biz dünyaya geldikten sonra  beraberce bizi büyüttükleri için bir nevi kocaman bir aile gibi olmuşuz. Yani bu gerizekalı Cankat maalesef doğduğum andan itibaren burnumun sürekli dibindeymiş.       Aslında küçükken beraber çok oynamışız biz. Güya çok seviyormuşuz birbirimizi ama benim tek hatırladığım oyuncak bebeklerimi sürekli saklaması, saçımı çekip durması ve beni kızdırmaya bayılmasıydı. Ama o zamandan çakalın teki olduğundan masum melek suratlı prens (!) ayağına yatıp, paçayı sıyırırdı.. Ben ağladığım ve gıcık olduğuna kalırdım. O mu?  Yaptığı marifetlerden son derece memnun kalarak bana sırıtıp, dil çıkarırdı gerizekalı. Bir de bana isim takmıştı "tombalak tombak "     Küçükken biraz tombuldum da. Sonra kilo verdim. Boyum uzadı ama o bana hep böyle seslendi. Tüm ilkokul boyunca onun yüzünden herkes beni tombalak tombak Başak diye çağırdı. Okulun en popüleri ve yakışıklısıysan, bir de herkesi etkileyip, peşine takacak kadar sosyal bir tipsen benim gibi sessiz, ciddi ve asosyal bir kızın pek de şansı olmuyor imaj konusunda.  Ortaokulda ergenlikle beraber sivilcelerim, diş tellerim ve tabi ki Cankat sayesinde gene kabusum bitmemişti. Yepyeni isimlere kavuştum.  Pizza surat mesela en favori olandı. Cankat ın  en favorisi ise diş tellerimden dolayı layık gördüğü  "Telsiz "di. Tüm ortaokul hayatımı o ve şapşal arkadaşlarının dalga geçmelerine maruz kalarak yaşadım.        Lise mi?  Tüm bu anlattıklarıma  çamaşır değiştirir gibi değiştirdiği kız arkadaşlarının alaylarını ve gülüşmelerini ekleyip, üzerine yeni lakabım " çırpıbacak " ı  koyun. Ben bu geri zekalıyı neden baş düşmanım olarak görüyorum anlayın. Bir de sinir bozucu ki size anlatamam. Özellikle günde beni bir doz sinir etmeden duramıyor mankafa. Sanki uğraşmazsa günü kötü geçecek.  Al işte, tam seneler sonra lisede arkadaşım diyebileceğim iki kankamla bizim evin bahçesindeki havuzun kenarında, yaz tatilinin kavurucu ilk haftasonunun tadını çıkartıyorduk ki  alçak bahçe duvarının orada bitti. Kollarını duvara yaslamış, kendince iç eritici gülümsemesiyle bize bakıyordu. Neyse ki mayom un üzerine, tişört ve ince bir pantalon giymiştim. Bir de mayolu görse dilinden kurtulamam. Kimbilir ne lakaplar bulup, o aptal sosyal medya hesabında beni rezil eder.    " Ooo bakıyorum da havuz keyfi yapılıyor " deyip, salak salak göz kırptı.  Ebru ve Şebnem sezlonglarında hemen kıkırdamaya başlamışlardı. Bu kadar zeki ve tatlı kızlara bile, bu aptal etrafta olunca bir hâller oluyor. Gidiyor o akıllı, olgun arkadaşlarım, geliyor bu iki yarım akıllı.  Cankat aldırmadan duvarın üzerinden atlayıp, dibimize gelmişti. Çocukluğundan beri böyle dalıyor paldır küldür bizim bahçeye. Annemlere suratımı asıp söyleyince,gülüyorlar. Yok o da bu evin çocuğuymuş, kapı mı çalacakmış, canı ne zaman isterse gelirmiş. Gelemez efendim. Dingonun ahırı mı burası? Bu ne rahatlık. Pes yani. Suratımı aşıp, göz devirmeme ve hoşnutsuz kafamı çevirmeme aldırmamıştı bile?  Pişkin şey, Ebru ve Şebnem'in şezlonglarının ortasına, yani benim uzandığım şezlonga, sanki ben yokmuşum gibi oturdu. Bacaklarımı son dakikada çekmesem, üstüne oturup, o koca kaslı gövdesinin altında ezecek öküz      " Naber güzellikler?” deyip kızlara gülümsedi.  Ebru ve Şebnem yüzleri pembeleşerek gülümsediler ama ben gözlerini devirip homurdandımHadi ama sırf yakışıklı ve çekici diye, giydiği tişört ve kot bermuda, kızlara iç geçirten o aptal spor salonundan çıkarmadığı kaslarını gözlerine sokuyor diye, flörtöz flörtöz gülümseyip, konuştu diye beyninizin kontağını kapatamazsınız. Homurdanmamı duymuş, beni yeni fark etmiş gibi kafasını çevirip bana bakmıştı.  " Ve çırpıbacak. Sen de mi burdaydın?  " deyip, sırıttı.  " Benim evindeyiz ve benim oturduğum şezlonga oturdun. Sence Einstein?”   " Pardon ya, ben havlu güruhu sandıydım seni. "   Ebru ve Şebnem bir an kendilerini tutamayıp, güldüler ama onlara bakınca mahcup olup, özür dilercesine sustular.  " Havalı görüneceğim derken, o arabanla bir yerlere toslarsın ama. " dedim.  " Ne diyorsun gene sen kitap kurdu. Dünyalı dilinde konuş. Biz anlamıyor kitapça. Gömüyorsun kafanı o kitaplara, beynin uçuyor " deyip sırıttı.  " Gözlerin diyorum. Bozuk anlaşılan Bir gözcüye git de gözlük yazsın. Havlu güruhu sanmışsın ya beni güya "  Gülmeye başlamıştı. ' Ne sansaydım?  Otuzbeş derece havada, havuzun başında ful kıyafet oturmuşsun. "  " Sana ne Cankat. Istediğim gibi otururum. Senin işin gücün yok mu?  Damladın gene buraya. "   " Var tabi ki. Ben sen miyim eve kapanayım. Giderken iki güzel kız gördüm. Ve seni. Bir merhaba diyeyim dedim. "  " Iyi dedin işte. Git hadi artık "   Cankat kalkmıştı. " Sana meraklı değilim zaten. Gidiyorum. Kızlar ben plaja gidiyorum Gelmek ister misiniz? Bizim çocuklar, Burak, Deniz filan olacak. Bir de okuldan tipler var, takılacağız. "  Ebru ve Şebnem'e soruyordu. Beni pas geçmişti. Her zamanki gibi. Çok da umurumdaydı. " Biz böyle iyiyiz, teşekkürler " deyip, gülümsedi Ebru.  " Emin misiniz? Baya kişi olacak. Eğlenirsiniz,  benden söylemesi. Plaj partisi filan da var. "   Şebnem neredeyse atlayacaktı teklife ama Ebru atıldı. " Çok sağ ol ama kız kıza takılacağız bugün biz."  "Eh siz bilirsiniz O halde adios " deyip, bahçe duvarından atlayıp, gitmişti.  Şebnem hemen mızıklanmıştı. " Ya gitseydik ya işte. Ne diye hayır dediniz ki"   " Bana bakma " dedim. " Bana zaten sormadı. "      Umursamaz görünmeye çalışıp, limonatamdan içtim. Hayatımın özeti bu. Cankat bey bir milyon arkadaşıyla aktivite yaparken, ben evden pek çıkmam. Partilerden ve eğlenceden burnunu kaldırmaz. Ben de kitaplarımdan ve testlerden. Gelir bana laf sokup sinir eder, ben kudururum. O kız senin,  bu kız benim sevgili yapar, ben mi?  Asla beni fark etmeyecek, Cankat'ın en yakın arkadaşı Burak'a olan platonik aşkımı içime gömer, hayaller kurup dururum.  " Iyi de Burak da oradaymış Başak. Gitsek ne güzel görürdün. Fena mı olurdu?" dedi Şebnem. Kızlar platonik aşkımı çok iyi bildiklerinden, güya beni gaza getirecek Şebnem.  Gözlüğümü düzelttim " Ya tabi, tuh gitsem hemencecik görüp, çarpılırdı bana kesin. Bir bakardı bana, etrafında ona yapışıp,deli olan o fıstık gibi kızlara çekilin başımdan, Başak'ım geldi derdi. " deyip gülümsedim.  Ebru atılmıştı " Ya neden olmasın?  Senin bir farkına varsa, bir tanısa seni, o boş beyinli kızlara değil sana bakar. "   " Hımm, olabilir. Malum hava sıcak, güneş geçmesi ve beynini eritmesi ihtimali çok. Ya bir güldürmeyin beni. Burak çapraz evde oturuyor kaç yıldır. Aynı okuldayız.  Daha benim adımı bilmiyor. Artı Cankat'in kankası. Al birini vur ötekine " dedim.  " Yok ya. Cankat ve diğer kankası Deniz tamam da Burak farklı onlardan. Daha tatlı ve nazik biri gibi "dedi Ebru.  Şebnem de hemen katılmıştı. " Bence de. Illa gamlı baykuş olacaksın. "  " Gerçekçiyim ve susadım. Limonata alacağım Isteyen var mı?" deyip, içeri kaçtım. Kızlar hayal aleminde yaşayabilirdi ama ben değil. Istediği kadar farklı olsundu. Burak' ın çıktığı kızları görmüştüm Ben semtine yaklaşamazdım onların. Burak' ın beni fark etmesi için, ona yaklaşabilmek için bir mucize lazımdı.    
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD