İsmi zihnimde tekrarlanıyordu. Acaba değişmiş miydi? Yoksa hâlâ umursamaz uyuz herifin teki miydi? 3 yıldır aşığım o kazmaya! Üniversite aşkı değil gerçek aşktı bu! Çünkü unutamama gibi bir sorunum vardı. Sürekli karşıma çıkıyordu! Amerika'ya gittim. Dedim belki unuturum ama nerede? Amerika da kaldığım ailenin şoförünün adı neydi? Uygar! Ne zaman ona seslensek aklıma geliyordu. Hayır Amerika da nerden buldum Uygar isimli birini onu da anlamadım. Kısacası onu unutmakta pek becerikli değilim. Zaten unutmak istediğimden de emin değilim. Seviyordum. Tabii benle beraber okulda ki kızlar da seviyordu. Bu nedenle de pek dikkatini çekeceğimi sanmıyorum.
Ona Uyuz diyordum. Yani içimden tabii. Çünkü Uyuzdu! Davranışları, tavırları, kendini beğenmiş hareketleri, egoistliği...
"Onu özledin dimi?"diye sordu Neşe. Sıkıntıyla iç çektim. Herhalde özlemiştim. Hemde nasıl.
"Hayır. Özlemedim."dedim.
"İnsan hayatının aşkını hiç özlemez mi? Bari bana yalan söyleme!"dedi alayla ve sırıttı. Kolunu cimcikledim. O ise acıyla inledi ve cimciklediğim kolunu ovuşturdu.
"Ah acıdı be!"diye söyledi.
"Acısın diye yaptım ondandır."dedim bilmişlikle.
"Uygar seni görünce şaşıracak. O da diğerleri gibi seni beklemiyordu."dedi. Evet, biliyorum. Herkes benim üniversiteyi yurt dışında bitireceğimi biliyordu.
"Abartıyorsun."
Bu sene ya Uygar'a açılıcaktım ya da... Ah bilmiyorum!
"O nasıl?"diye sordum Uygarı kasdederek. Göğüs kafesim hızla inip kalkmaya başladı.
"Aynı işte. Konuştuğumuz gibi. Sevgili falan yapmadı. Olmuyorda biliyorsun. Arada farklı bir kaç kızla görüyorum o kadar."
"Hımm. Umrumda da değildi zaten."dedim.
"Eminim öyledir."dedi Neşe ve sırıttı.
"Neşe!"diye çıkıştım.
"Sustum tamam. Neyse hadi kalkalım yarın ders var!"dedi.
×××××
Telefonumun alarm sesiyle gözlerimi araladım. Ama gözlerim geri kapandı. Çok uykum vardı şu anda ve uyumak için herşeyi verirdim. Ama malesef kalkmam lazımdı. Tatilde erken kalkıp gezindiğim o günlere yanıyorum!
Alarm tekrar çalınca umursamadım. Zaten erkene kurmuştum. Yarım saat daha yatabilirdim.
Alarm bir türlü susmayınca sinirle kalkıp kapattım. Sonra banyoya ilerledim ve elimi yüzümü yıkadım. Korku filminde ki içine cin girmiş karılara benziyordum. Saçlarımı dün akşam yıkamıştım ve birbirlerine girmişti. Rimelim akmıştı ve uykum vardı! Akan rimeli havluyla temizledim ve odama ilerlem. Banyodan sonra neden rimel sürdüysem...
Annemler dün akşam kendi evlerine gitmişti.
Dolaptan lacivert pantolonumu ve üzerinde sonsuzluk işareti olan beyaz, salaş bir tişört çıkartıp üzerime geçirdim. Rimelimi ve göz kalemimi aldım. Dolabımın kapağı boydan boya ayna olduğu için makyajımı burada yapacaktım. Rimel ve Siyah göz kalemimi sürdüm. Pembe bir dudak kalemi alıp dudaklarımın çevresine sonra da içine sürdüm. Tarağımı alıp taramaya başladım. İyice açılınca sola doğru attım. Dün akşamdan hazırlamış olduğum sırt çantamı alıp mutfağa geçtim ve kendime Nescafe yaptım. Nescafemi içerken telefon çaldı. Elimdeki bardağı masaya bırakıp çantamdan telefonu çıkardım. Neşe arıyordu.
"Alo?"diye açtım. Ne saçma kelimeydi. Ama alışkanlık olmuştu.
"Hadi aşağıda bekliyorum."
"Sanada Günaydın canım."diye karşılık verdim. İnsan bir Günaydın derdi dimi ama?
"Bu alet para yakıyor."dedi ve kapattı. Deli ya. Valla deli. Burak'ın-çocukluk arkadaşım-siyah hırkasını giydim. Biraz büyüktü ama güzeldi. Onu da görecektim. Bunun için ayrı bir heyacanlıydım. Çok özlemiştim. Çantamı sırtıma taktım ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım.
Burak çok tatlı çocuktu. Esmer yakışıklı karizmatik eğlenceli. Yani tam benim kafam-ki zaten bu yüzden arkadaşım. Zaten aileler ortak olduğundan baya yakındık. O şekilde yakınlaştık. Başta ikimizde birbirimize gıcık oluyorduk. Sonra baya kaynaştık.
Neşe'yi kapının önünde ki kaldırıma otururken gördüm ve arkasından gidip öptüm. O da güldü ve kalktı. Sarıldık ve kol kola girip yürümeye başladık.
Üniversite yürüyerek gidebileceğimiz mesafedeydi. Bu tarafını da çok seviyordum.
××××
Okulun bahçesine girmemizle duvara yaslanmış Uygar'ı görmem bir oldu. İşte şu andan itibaren kalbim bağımsızlığını ilan etti ve hızla atmaya başladı. Nefes alış-verişimi kontrol edemiyordum. Onu bu kadar çabuk görmeyi planlamamıştım.
Simsiyah giyinmişti. Renkli giymeyi sevmezdi ki zaten. Siyah darpaça pantolon, siyah kısa kollu bir tişört giymişti. Saçları simsiyah ve dağınıktı. Herzaman ki gibi... Elinde tuttuğu sigarayı dudaklarına götürdü ve içine çekti. Ardından içine çektiği dumanı dışarı üfledi! Şu an hiç iyi değildim. Bakışlarımı yanımda yürüyen Neşe'ye çevirdim. O da Uygar'lara doğru bakıyordu. Tekrar bakışlarımı ona doğru çevirdim.
Koyu kahve gözleri gözlerimi buldu. Ömür boyu o gözlere hapsolabilirdim. Bakışları beni benden alıyordu resmen. Karnımda bırakın Kelebekleri filler uçuyor. Bende bu hisleri ortaya çıkarmaya ne hakkın var ki?!
Bi dakka o hâlâ bana mı bakıyor?
Yanın da ki Timuçin de bir an bizim olduğumuz tarafa baktı ve tekrar önüne döndü. Sonradan farketmiş olucakki hızla başını bizim olduğumuz tarafa geri çevirdi ve Neşe'ye odaklandı. Neşe'yle biz ise yürümekle meşguldük! Yanlarından geçerken bize baktıklarını hâlâ hissedebiliyordum! Ve bu beni rahatsız ediyordu! Açıkta birşey mi vardı?
Okula girince derin bir iç çektim.
"O neydi öyle? Ne kadar dikkatli baktılar! Çok kötü oldum."dedim Neşe'ye bakarak. Neşe ise yere bakıyordu.
"Neşe? Kime diyorum!?"diye çıkıştım. Kafasını kaldırıp bana baktı.
"Tuvalete gidelim. Sana önemli bir şey söyleyeceğim."dedi ve kolumdan çekerek beni arkasından sürüklemeye başladı. Ona ayak uydurup peşinden ilerledim.
Kızlar tuvaletine girince içerde iki kişi vardı. Biz girince onlar çıktı.
"Devlet sırrı mı söyliyecen? Ona göre hazırlanayım!?"diye sordum dalga geçerek.
"Şey... ım.. şey ya... yani..."diye geveledi. Konuşmayı mı unuttu acaba?
"Neşe! "Diye çıkıştım.
"Biz okulların kapanışında parti yaptık. Her sene olduğu gibi. İşte o partiye Timuçin beni davet etti ve beraber gittik. Sonra biz partide birazcık, azcık, çok azcı-"
"Neşe!"diye uyardım. Biliyordum. Söylemişti. Hatta öpüşmüşlerdi. Ama ilerisi yoktu.
"Ya işte ben çantamı masa da bırakıp tuvalete gittim. O sırada sen mesaj atmışsın. Timuçin de okumuş. Ama sadece o mesajı değil diğer mesajları da. Yani..."
Yani? Yani ne? Ne demek istiyor? Ne geveliyor?
"Uygar senin ona aşık olduğunu biliyor!"