Kapıyı çaldığım anda içeriden hafif adım sesleri duyuldu. Kapı aralandığında Suzan karşımda belirdi; üstünde zarif ama dikkat çekici bir gecelik vardı, dalga dalga süzülen kumaşı ışıkta parlıyor, onun güçlü duruşuyla garip bir tezat oluşturuyordu.Yolda geliyorum diye mesaj atmıştım belli ki beni beklerken hazırlığını yapmıştı.
Suzan için “güzel” demek yeterli olmazdı; görenin dönüp bakacağı bir kadın değildi sadece. Kendinden emin, işinde olağanüstü başarılı, düzenli, varlıklı ama aynı zamanda kimsenin ona hükmedemeyeceği kadar özgürdü. Belki de bu yüzden bizim ilişki biçimimiz ikimiz için de rahattı; ikimiz de gerçek bağlar kurmak yerine bedenlerin ve anların getirdiği hafifliğe sığınıyorduk. Aramızdaki tek kural sadakatti duygusal değil, fiziksel anlamda.Birlikteliğimiz devam ettiği sürece başkalarıyla beraber olmuyorduk ve bu konuda ikimiz de şaşılacak kadar net ve tutarlıydık.
Kapıyı biraz daha açıp kenara çekildi, sessizce içeri girmemi işaret etti. Bakışları üzerimde ağır ağır dolaştı; hem merak eden hem değerlendiren hem de aç bir bakıştı bu.
“Sarhoş musun?” diye sordu, kaşlarının arasında hafif bir çizgi belirmişti.
Başımı iki yana salladım. “Değilim, Suzan. Evet, içtim… ama beni tanıyorsun, kolay kolay dağıtmam sarhoş olmam.”
Bir adım yaklaştı, sanki yüzümün altındaki karmaşayı daha net görebilmek ister gibi.
“Neyin var Bertan? Gergin görünüyorsun.”
Konuşmak istemiyordum ama o sorunca içimde birikenler daha fazla sessiz kalmadı.
“Boşver,” dedim önce, “konuyu açmak istemiyorum.”
Sonra derin bir nefes aldım. “Evet, bazı problemler var. Canımı sıkıyorlar… son zamanlarda fazlasıyla. Ve ben bu gece… bana her şeyi unutturmanı istiyorum.”
Bunu söylerken onun yaptığı gibi ben de gözlerimi üzerinden çektirmeden gezdirdim; aramızda sözcüklerden önce akan başka bir iletişim vardı.
Suzan’ın dudaklarında hafif bir kıpırdanma oldu, tonu yumuşadı.
“Emrin olur ağam,” dedi, sesi neredeyse fısıltıydı ama içinde taşıdığı sıcaklık belirgindi. “Bu gece sadece kendini bana bırak. Üzerindeki yükü çekip almak istiyorum.”
Elimi tuttu; avucunun sıcaklığı, düşüncelerimdeki karmaşayı bir anlığına susturdu.
Sonra hiç acele etmeden, sanki adımlarının ritmiyle beni de sakinleştirmek ister gibi, yatak odasına doğru yürümeye başladı. Onu takip ederken gecenin dışarıda bıraktığım tüm gürültüsünün kapının ardında kaldığını hissettim.
Yatak odasına girer girmez sanki biraz önceki yavaşlık canını sıkmış gibi hızlıca üzerimdekileri çıkarmaya başladı.bunu yaparken elleri vücudumun her yerinde dolaşıyordu.
İçkinin etkisi Suzan ın ateşli dokunuşlarıyla aletim hemen sertleşmişti. Suzan elini üzerinde gezdirip okşadı.Sürekli hazır olman aklımı başımdan alıyor ağam dedi. Benim üzerimde hiçbir şey yoktu ve Suzan üzerindeki seksi geceliği tek bir hareketle çıkarıp attı karşımda çırılçıplaktı. Onun bu hallerini seviyordum ve bu gece kontrol tamamen onda olacak ben sadece anın tadını çıkarıp rahatlayacaktım.
Uzun tırnaklı ellerini saçlarıma daldırıp beni ateşli bir şekilde öpmeye başladı aynı sertlikte ona karşılık verdim çok sert şekilde onu kendime çekip öpmeye başladım. Duygudan yoksun hayvani bir istekle yapıyordum bunu ağzıma gelen kan tadıyla Suzan ın dudaklarından ayrıldım. Ama onun yüzünde hoşnut bir gülümseme vardı. Sonra göğsümden başlayıp öperek aşağı indi ve önümde diz çöktü . Kafasını aşağıdan kaldırarak gözlerimin içine bakarak dudaklarını yalayıp erkekliğimi büyük bir iştahla ağzına alıp emmeye başladı. Lanet olsun bu işte çok iyiyi di. Boğazının derinliklerine kadar alıp çıkartıyor ve emdikçe hızını daha da artırıyordu.O hızını artırdıkça başımı arkaya atıp zevkle inlemeye başladım. Hızlı nefesleri ağzından çıkan sesler beni dakikalar içinde sonra getirmişti. Suzan gelmek üzereyim deyince hızını daha da artırarak benden ne istediğini söylemiş oldu. Ellimi kafasının arkasına atıp ağzında deli gibi gidip gelmeye başladım yaşadığım gerginlikten dolayı bu gün daha da serttim ama Suzan bu durumdan gayet memnundu. Son sert vuruşlarımı yaparken bütün spremlerimi boğazına fışkırtarak hayvani bir şekilde boşalmaya başladım dakikalarca devam etti boşalmam son damlasına kadar Suzan ın ağzına boşaldım. Rahatlayan bedenime rağmen aletim hala sert ve Suzan ın ağzındaydı Suzan a baktığımda gözleri yaşla dolmuş ve kızarmıştı ama hayatından memnun gibiydi.
Hoşuna gitti mi diye sordum.Kafasını salladı, aferin şimdi seni doyuralım o zaman deyip yerden kaldırdığım gibi biraz sert bir şekilde yatağa fırlattım.Suzan sert seviyordu. Bunu defalarca test etmiştik.Nasıl istiyorsun söyle seni nasıl becereyim diye sordum gözlerindeki aç bakışlar daha da artı. Yatağın kenarındaki çekmeceler den iki tane kırmızı kravat çıkarıp bana uzattı .Kravatları aldım ellerini yatağın iki yanına bağladım. Bacaklarını tamamen ayırıp baktım ıslanmıştı yatağı ıslatacak kadar çok dilimi dudaklarımda gezdirdim. Biraz bekledim.
Bertan yapma lütfen seni istiyorum diye inleyerek konuştu.Yüzümde hafif bir gülümsemeyle bu gece beni rahatlatmanın ödülünü seni çok sert bir şekilde sikerek vereceğim diyerek üzerine eğilip hızlıca içine girdim. Ve Suzan ın çığlıkları evi inletmeye başladı. İçine o kadar hızlı ve sert girip çıkmaya başladım ki elleri bağlı olduğu için hareket edemiyor ve her vuruşumu her darbemi daha derinlerinde hissediyordu.Dakikalarca onun çığlıkları eşliğinde onu becermiş defalarca boşalmasını sağlamıştım artık yorgunluktan altımda hareket edemeyecek hale gelmişti. Son darbelerimi daha da sert atarak bende hayvan gibi boşalıp üzerine yığıldım ikimizde yorgunluktan bitmiş durumdaydık.
Suzan;Bertan çok iyiydin bu halini bana hükmetmeni seviyorum dedi nefes nefese.
Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda sanki bütün büyü bozulmuştu. Evet bedenim rahatlamıştı hem de fazlasıyla ama ruhum hala çok açtı . Suzan ı çözüp hiçbir şey demeden banyoya gidip hızlıca duş alıp çıktım. Suzan hala çırılçıplak yataktaydı.Üstümü giyip görüşürüz deyip kapıya doğru yürümeye başladım.
Suzan nın Bertan deyişiyle ona döndüm. Neler oluyor diye sordu.
Anlamamış gibi baktım.
Seni tanıyorum beni siken adamı çok iyi tanıyorum dedi sesinde hafif bir öfke vardı.
Konuşmasının bitmesini bekledim.
Sende bir şeyler değişiyor bunu hissediyorum evet ilişkimiz tamamen fiziksel ama … deyip sustu.
Ama ne Suzan
Tamam git daha uygun bir zamanda konuşuruz deyip konuyu kapattı.
Bende sadece kafamı sallayıp odadan çıktım.
Kendimi dışarı attığım anda yüzüme çarpan soğuk hava bile içimdeki karmaşayı durduramadı. Elimi kaldırıp bir taksi çevirdim; saat gecenin dördüydü ve ben hiç olmadığım kadar darmadağınıktım. Normalde Suzan’la birlikte olduğumuz gecelerde ikimizin de bedeni gevşer, sakinleşir ve huzurlu bir uykuya dalardık. Böyle gecelerde hiçbir şey düşünmeden, hiçbir şey hissetmeden, sadece yorgunluğun tatlı ağırlığıyla gözlerimizi kapatırdık.
Ama bu gece…
Bu gece huzur benim semtime bile uğramamıştı.
Bedenim gevşemişti, evet. Dokunuşların bıraktığı gerilim çoktan dağılmıştı. Ama ruhum… ruhum sanki başka bir yerde kalmıştı, yarım, eksik, darmadağınık bir halde. Nefes alıyordum ama nefesim bile bana ait değildi sanki. İçimde tuhaf bir boşluk vardı; soğuk, titreşimli, rahatsız eden bir boşluk.
Ve lanet olsun ki nedenini çok iyi biliyordum.
Aç kalmış bir ruh gibiydim; doyurulması, susturulması gereken bir iştahım vardı. Fakat o iştah bedensel değildi. Hayır. Onu bastırmak için saatlerce uğraşsam bile dinmeyecek bir şeydi bu. Çünkü ruhum…
Ruhum o kızı istiyordu.
O kehribar gözlü, aklımı altüst eden, ne zaman aklıma gelse adımlarımı bile şaşırtan o lanet olasıca kızı.
Kendime söz geçiremiyordum. Ne kadar kızsam, içimdeki sesi susturmaya çalışsam da faydasızdı. Sanki içimde bir hastalık gibi yayılıyor, zihnimi ele geçiriyor, beni benden alıyordu. O gözlerin bıraktığı iz, aklımın en derin köşelerine kadar işlemişti.
Taksinin arka koltuğuna oturmuş, cama dayadığım başımla dışarıdaki sokak lambalarının titreşen ışıklarını izlerken tek düşündüğüm şey şuydu:
Eğer bu böyle devam ederse…
Ben o kehribar gözlerden asla kurtulamayacaktım.