Bölüm 8 – Sertlik ve Sessizlik

610 Words
Elif o sabah evden çıkarken Halide Hanım mutfakta kahvaltıyı hazırlıyordu. Kızının yüzüne kısa bir bakış atması yetmişti; yine zor bir gün olacağı belliydi. “Bu iş seni çok geriyor,” dedi annesi. “Elimden geleni yapıyorum anne,” dedi Elif sakin bir sesle. “Ama bazı insanlar zor.” Kemal Bey gazeteyi kenara bıraktı. “İnsan zor olabilir,” dedi, “ama sen kendin olmaktan vazgeçme.” Elif başını salladı. Bu sözler ona güç veriyordu. Ofise girdiğinde hava her zamankinden daha gergindi. Zeynep masasında sessizce oturuyor, Emre telefonda fısıltıyla konuşuyordu. Cam duvarların ardında Mert Karahan ayaktaydı. Ceketini bile çıkarmamıştı. Bu, uzun ve sert bir günün habercisiydi. “Elif,” dedi kapıyı açmadan. Yanına gitti. “Evet?” “Bugün denetim var,” dedi. “Hazırlıkları sen koordine edeceksin.” Bu, büyük bir sorumluluktu. “Tek başıma mı?” “Evet.” “Bu riskli,” dedi Elif. “En az bir kişiye daha—” “Sorumluluk almaktan kaçınmayın,” dedi sertçe. “Bu iş size verildi.” Elif cevap vermedi. Sadece başını salladı. Masasına döndüğünde Zeynep fısıldadı: “Seni yine sınava soktu.” “Biliyorum,” dedi Elif. “Ama geri durmayacağım.” Saatler ilerledikçe denetim hazırlıkları yoğunlaştı. Evraklar, raporlar, tablolar… Her şey kusursuz olmak zorundaydı. Elif koşturuyor, kontrol ediyor, eksikleri kapatıyordu. Emre birkaç kez yardım teklif etti ama Elif kabul etmedi. Bu, onun sınavıydı. Mert Karahan gün boyunca ofiste dolaştı. Kimseyle uzun konuşmadı. Elif’in yanından geçerken sadece baktı. Ne onay vardı bakışlarında, ne de eleştiri. Bu belirsizlik Elif’i daha çok zorluyordu. Denetim başladığında herkes toplantı odasındaydı. Elif soruları yanıtladı, belgeleri sundu. Sesini hiç yükseltmedi. Hata yapmadı. Ama her saniye bir ip üzerinde yürüyormuş gibi hissediyordu. Denetçiler çıktıktan sonra ofiste derin bir sessizlik oldu. “Elif,” dedi Mert. Odaya girdiklerinde Mert masasına yaslandı. Yüzü ifadesizdi. “Eksik yok,” dedi. “Hata da.” Bu, onun ağzından çıkabilecek en büyük övgüydü. “Teşekkür ederim,” dedi Elif. “Bunu alışkanlık hâline getirmeyin,” diye ekledi. “Beklentim bu.” “Anladım,” dedi Elif. “Ben de kendimden bunu bekliyorum.” Bir an bakıştılar. Sertti Mert. Mesafeliydi. Geri adım atmıyordu. Ama Elif de atmıyordu. O akşam Mert Karahan ailesinin yanına uğramak zorunda kaldı. Nermin Hanım masayı hazırlamıştı. Rauf Bey her zamanki gibi sessizdi. “İşlerin nasıl?” diye sordu annesi. “Yoğun,” dedi Mert. “Yanında çalışanlar?” diye sordu babası. “Hâlâ herkese duvar mı örüyorsun?” Mert’in sesi netti. “Duvarlar işimi kolaylaştırır.” “Ya yalnızlaştırırsa?” dedi Rauf Bey. Mert cevap vermedi. Bu konuşmalar onu rahatsız ediyordu. Aynı saatlerde Elif evdeydi. Halide Hanım çay doldururken kızına baktı. “Bugün gözlerin yorgun ama gururlu,” dedi. “Elimden geleni yaptım,” dedi Elif. Kemal Bey gülümsedi. “Bu yeter.” Ertesi gün ofiste beklenmedik bir şey oldu. Emre, Elif’in masasına yaklaştı. “Karahan Bey seni savundu,” dedi alçak sesle. “Nasıl yani?” dedi Elif şaşkınlıkla. “Denetimde. Yönetim senin hazırladığın raporu örnek gösterdi. O da arkasında durdu.” Elif bunu beklemiyordu. Ama Mert Karahan’dan gidip teşekkür etmeyi düşünmedi. Çünkü biliyordu; bu adam teşekkür beklemezdi. Öğleden sonra Mert onu tekrar odasına çağırdı. “Burada kalacaksanız,” dedi, “bu tempoya alışacaksınız.” “Kalacaksam?” diye sordu Elif. “Bu iş herkes için değildir,” dedi sertçe. Elif gözlerini kaçırmadı. “Ben de herkes değilim.” Sessizlik oldu. Mert Karahan bakışlarını sertleştirdi ama cevap vermedi. “Çıkabilirsiniz,” dedi. Elif odadan çıktığında kalbi hızlı atıyordu ama içi sakindi. Bu adamın kabuğu hâlâ kalındı. Kırılmamıştı. Belki de hiç kırılmayacaktı. Ama artık ikisi de biliyordu: Bu sadece bir iş ilişkisi değildi. Bu, iki güçlü iradenin sessiz mücadelesiydi. Ve bu mücadelede kimse kolay kolay geri çekilmeyecekti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD