Bölüm 3 – Çatlaklar

363 Words
Bölüm 3 – Çatlaklar Akşam olduğunda ofiste yalnız değildim. Yan masamdaki kız sandalyesini bana doğru çekti. “İlk haftan için fazla sakinsin,” dedi gülümseyerek. “Ben Zeynep.” “Ben Elif,” dedim rahatlayarak. İlk kez biriyle bu kadar doğal konuşuyordum burada. “Karahan Bey zor biri,” dedi sesi alçalarak. “Ama herkese öyle. Sana özel değil.” Gülümsedim. “Umarım.” Zeynep tam bir denge unsuruydu. Neşeli, açık sözlü ve ofisin dedikodularına hâkim. Bana kısa sürede herkesin kim olduğunu anlattı. Özellikle de pazarlama müdürü Emre’yi. “Çok konuşur,” dedi göz devirdi. “Ama kalbi iyidir.” Tam o sırada Emre yanımıza geldi. “Yeni asistan sen misin?” dedi gülümseyerek. “Hoş geldin. Karahan Bey seni ağlatmadı umarım.” “Henüz,” dedim gülerek. O an cam duvarın ardından bir bakış hissettim. Başımı kaldırdığımda Mert Karahan’ın bize baktığını gördüm. Yüzü ifadesizdi ama bakışı… rahatsızdı. “Toplantı odasına gelir misiniz, Elif?” dedi sert bir tonla. Zeynep bana anlamlı bir bakış attı. Odasına girdiğimde hava değişmişti. Sessizlik daha ağırdı. “İş saatlerinde özel sohbetlere dikkat edin,” dedi. “İş konuşuyorduk,” dedim sakin ama net. Bir an durdu. Sanki cevap beklemiyordu. “İyi,” dedi kısa bir şekilde. Sonra pencereye yöneldi. “Bu şirkette herkes mesafesini bilir.” “Peki ya siz?” diye sordum istemeden. Döndü. Bakışları sertti ama altında başka bir şey vardı. Yorgunluk. Geçmiş. “Ben mesafeyim,” dedi. O an anladım. Bu sertlik bir alışkanlık değil, bir savunmaydı. Akşam ofisten çıkarken yağmur başlamıştı. Şemsiyem yoktu. Kapının önünde duraksadım. Bir araba yaklaştı. Cam indi. “Bin,” dedi Mert Karahan. Şaşırdım. “Gerek yok—” “Islanacaksınız.” Arabaya bindiğimde ikimiz de sustuk. Yağmur cama vururken şehir akıyordu. Bir an sessizliği o bozdu. “Bu şirkette kimseye kolay güvenmem,” dedi. “Ama işinizi ciddiye alıyorsunuz.” Bu, ondan gelen büyük bir itiraftı. “Ben de insanları,” dedim yavaşça, “ilk gördüğüm hâlleriyle yargılamam.” Bana baktı. Uzun bir bakıştı bu. İlk kez sert değildi. Araba durduğunda kalbim hızlanmıştı. Kapıyı açmadan önce konuştu. “Elif… yarın geç kalmayın.” Gülümsedim. “Söz.” Arabadan indiğimde yağmur durmuştu. Ama içimde başlayan şey, duracak gibi değildi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD