Masamune koşarak ilerliyordu. Etrafındaki insanlara bakmayı çoktan bırakmıştı. Şimdilik tek düşündüğü kasabalarına gelen bir savaşçıydı. Kendini bildi bileli enerjiyi kullanabilen insanlara özeniyordu. Şimdi de enerjiyi kullanabilen bir insanı görebilme şansına erişmişti.
Etrafındaki insanlar üstündeki paçavralarla koşan çocuğa tiksintiyle bakıyorlardı. Bu çocuk hergün buralarda dolaşır ve birkaç iyi tarafından kalkmış insanın ona verdikleriyle yaşamını sürdürürdü. Kimseden dilenmezdi ama bir şeyler yemeden yaşamını sürdüremeyeceğini de biliyordu. Birkaç kez bir yerlerde çalışmak istemişti ama bunun sonucunda dükkan sahibi tarafından kovulmuştu. Enerjiyi kullanamaması yüzünden de savaş okullarına kayıt yaptıramıyordu. Eğer kullanabilseydi her şey farklı olurdu. Okula kayıt yaptırabilir çok daha iyi şartlarda yaşayabilirdi. Biraz sıska olduğu içinde genellikle dayak yerdi. Kendi yaşıtları olan diğer çocuklar onu taşlayarak kovarlar ya da onu döverlerdi. Sırf bu yüzden ormanda vücut çalışmaya başlamıştı. Son 2 haftadır hergün ormana gidiyor ve bulabildiği küçük kayaları kaldırarak vücudunu geliştirmeye çalışıyordu. Yavaş yavaş faydasını görmeye başlamıştı. En son kendisine saldıran çocuğa birkaç kere vurmayı başarmış ama yine de dayak yemişti. Gün geçtikçe hırslanıyordu. Kendisine acı çektirenlerin acı çekmesini istediği için sürekli çalışıyordu.
Koşarken çarptığı biri onu iterek karşılık vermişti. Kendinden büyük bu adam karşısında hiçbir şey yapamazdı. Bunun için koşmaya devam etmek için hareketlendi ama çarptığı adam onu kolundan yakaladı.
'Nereye gittiğini sanıyorsun velet! Bana çarparak üstümün pislenmesine sebep oldun. Hemen özür dile!'
Masamune suçlu olduğunu biliyordu. Sonuçta o çarpmıştı. Ama adamın sanki Masamune ona değdiği zaman üstü pislenmiş gibi davranması zoruna gitmişti. Aslında herkes ona böyle davranıyordu. Yine de her seferinde zoruna gidiyordu. Bunun için adamdan özür dilemekten vazgeçti. Öylece adamın yüzüne bakarak onu bırakmasını istedi.
'Küstah yaratık! Benden özür dileme için sana bir şans veriyorum ve sende küstahça seni bırakmamı mı istiyorsun?'
Daha sonra adam Masamune' ye tokat atmaya başladı. Her tokadında Masamune' ye ondan özür dilemesini söylüyordu. Ama Masamune direnerek özür dilemiyordu. Sonunda adam Masamune' nin yüzü dağılana kadar onu dövdü. Masamune sinirliydi. Ama çektiği acı yüzünden değil. Kendisine acı çektiren adama acı çektiremediği için sinirliydi. Adam Masamune' yi yeterince dövdüğünü düşündükten sonra onu yere itip yürümeye devam etti.
Masamune bir süre yerde kaldı. Sonrasındaysa ayağa kalkıp yüzündeki kanı kollarına sildi. Ve koşmaya devam etti. Aslında az önce yediği dayaktan sonra koşmayı bırak zar zor yürüyebilirdi. Ama o savaşçıyı gerçekten görmek istiyordu. Bu da acısını unutturuyordu. Koşmaya devam etti ve meydana geldi.
Kasaba meydanında toplanan kalabalık savaşçının etrafını sarmıştı. Savaşçı sadece yolunun üstünde olduğu için buradan geçecekti. Burada bir gece dinlendikten sonra ise yoluna devam edecekti. Masamune kalabalığın arkasındaydı. Hiçbir şey göremiyordu. Biraz daha önlere geçmeye çalıştı. İnsanlara çarptıkça herkes onu başka bir yöne itiyordu. Sonunda en öne geçmeyi başardı. Gözleri hemen savaşçıyı aramaya başladı. Onu gördüğünde ise öylece kaldı. Ağır zırhı ve geniş kılıcıyla çok ihtişamlı görünüyordu. Zırhının göğüs kısmına krallığın simgesi olan ejder motifi işlenmişti. Zırhı öyle kalın görünüyordu ki sanki hiçbir silah bu zırhı delemez gibi hissettiriyordu. Kılıcı yaklaşık 1,5 metre boyunda ve 15 cm kalınlıktaydı. Bu kılıç karşısına çıkabilecek her şeyi kesebilir gibiydi.
Masamune büyük bir hayranlıkla savaşçıyı izliyordu. Savaşçıysa kendinden emin bir şekilde göğsünü gererek kasaba liderini bekliyordu. Gözleri ilgisizce etrafında toplanan insanlar arasında dolaşıyordu. Masamune' ye gelince durdu. Ona bakmaya başladı. Masamune ise savaşçının kendine baktığından habersiz bir şekilde onu incelemeye devam ediyordu. Savaşçının Masamune' ye bakmasının nedeni ondan yayılan öldürme isteğini hissetmesiydi. Daha dantianı oluşmamış birinin böyle bir öldürme isteği yayması ilginçti. Ve tuhaf bir şekilde bu isteğin bir hedefi yoktu. Sanki herkese birden yöneltilmiş gibiydi. Savaşçı bu çocuk hakkında düşünmeye başladı. Dantianı oluşmadan bu kadar öldürme isteği yayabilen bir insan dantianı oluşup geliştikten sonra büyük işler başarabilirdi. Bu çocuğu yanına alıp başkente götürmeyi düşündü. Ama hemen vazgeçti. Çünkü çocuk aynı öldürme isteğini başkentte de yayamazsa arkadaşları arasında alay konusu olurdu ve küçük düşerdi. Bunun için bu düşünceden vazgeçti.
Kasaba lideri geldikten sonra ise ona kalacağı yeri göstermesi için lideri takip etmeye başladı. Halkta savaşçıyı takip etmeye başladılar. Lider savaşçıyı kendi evinde misafir edecekti. Böyle bir durumda bir savaşçıyı olabildiğince iyi ağırlamalıydı. Bu imkanlar da kasabada sadece onun evinde mümkün kılınabilirdi.
Kasabalılar aralarında konuşarak savaşçıyı liderin evine kadar takip ettiler. Sonrasındaysa fazla beklemeden dağıldılar. Masamune herkesten uzun orada kaldı. Sonrasındaysa o da herkes gibi liderin evinin önünden ayrıldı. Şu anda ormana gidiyordu. Biraz daha çalışmalıydı. Kasabalarındaki Enko Savaş Okulu seçmeleri yaklaşıyordu. Dantianı olmasa bile yeterli kas gücüne erişebilirse seçmeleri geçebilme imkanı vardı. Bu durumda okula kabul edilir ve çalışmalarda dantianını oluşturabilirdi.
Ormana geldikten sonra Masamune her zaman geldiği yerde çalışma yaptıktan sonra üstünde dinlediği kayada oturan adamı gördü. Adamın arkası dönüktü. Masamune' yi göremiyordu. Elindeki bir şeyle uğraşan adam kafasını kaldırdı. Ardındansa dumanlar arasında kayboldu.
Masamune olanları izlerken arkasından uzanan bir el onu ensesinden kavradı ve bir ağaca doğru fırlattı. Sırtı ağaca çarpan Masamune yere düşmeden yerden çıkan bir el onu havada belinden yakaladı. Masamune ele baktığında ağaç dalı olduğunu gördü. Yerden aniden çıkan bir ağaç el onu yakalamıştı!
Masamune kurtulmaya çalışsa da ağacın ince parmakları yerinden oynamıyordu. Masamune kurtulamayınca çaresizce beklemeye başladı. Karşısındaki ağacın arkasından çıkan biri ona doğru yaklaşmaya başladı. Bu adam siyah bir cübbe giymişti ve uzun beyaz sakalı göğsüne kadar uzanıyordu. Yaşlı ama yapılı biriydi. Yavaşça Masamune' ye yaklaştı.
'Ne gördün?'
Masamune adamın sorusu karşısında afallamıştı.
'Aynı şeyi iki kez söylemekten nefret ederim. Cevap ver!'
'Ş-şey hiçbir şey görmedim.'
'Ne kadar süredir beni izliyordun?'
Adam bu soruyu soruyordu çünkü Masamune' nin orada olduğunu hissedememişti. Nasıl olduysa bu çocuk ruh gücünü gizlemiş ve ona bu kadar yaklaşmıştı. 78. Seviye bir büyücü için bu bir utanç kaynağıydı. Büyücü Masamune' nin cevabını bekliyordu.
'Birkaç dakikadır buradayım.'
'Peki neden buraya geldin?'
Masamune bu adama buraya güçlenmekmiçin geldiğini söyleyip söylememe konusunda tereddüte düştü. Güçlenmeye çalışmak iyi bir şeydi ama daha dantianı bile yokken sadece vücut çalıştığı için bu adamın da kendisiyle alay edeceğini düşünüyordu. Adam sinirli bir ifadeyle Masamune' ye tekrar baktığında Masamune konuşmaya karar verdi.
'Buraya vücudumu güçlendirmek için geliyorum. 2 haftadır hergün geliyorum.'
Yaşlı büyücü bu çocuğa ilgi duymaya başlamıştı. Kontrol ettiğinde çocuğun dantianının henuz oluşmadığını gördü.
'Daha dantianını bile oluşturmamışsın.'
'Bu doğru ama vücudum yeterince güçlendikten sonra savaş okuluna girebilir ve dantianımı oluşturup güçlenebilirim.'
'Haha. Anlaşılan savaş okullarını biraz yanlış biliyorsun. Bir savaş okuluna kaydolabilmek için 1. Seviye dantian şarttır.'
Masamune bu duyduğuyla yıkıldı. Bütün bu çabası güçlenebilmek içindi. Şimdi ise bu adam dantianı olmadan savaş okuluna gidemeyeceğini söylüyordu. Büyücü çocuğun üzüldüğünü anladı. İçinde bu çocuğa karşı bir sıcaklık oluşmaya başlamıştı.
'Peki çocuk. Neden güçlenmek istiyorsun? Bana doğruyu söyle.'
Büyücü aslında sıradan bir büyücü değildi. Bir Kara Büyücü' ydü. Kara büyücüler lanet büyülerini kullanabilen tek büyücü sınıfıydı ve bu sınıftan nerdeyse kimse kalmamıştı. Bu kara büyücü de Masamune' den yayılan öldürme isteğini hissedebiliyordu. Masamune' nin neden bu kadar öldürme isteği yaydığını ve neden güçlenmek istediğini merak ediyordu. Onun için sormuştu.
'Ben...'
Masamune şu anda anlatmak üzere olduğu şeyden dolayı utanıyordu.
'Bana anlat çocuk.'
Kara büyücü bunu şefkatle söylemişti. Masamune cesaretlendi.
'Her zaman ezilen taraf oldum. İnsanların beni gördüklerinde bana tiksintiyle bakmalarından bıktım. Herkes kendini benden üstün görüyor. Artık güçlenmek istiyorum. Artık bana acı çektiren herkesten intikam almak istiyorum.'
Kara büyücü Masamune' yi dinledikten sonra düşüncelere daldı. Bir süre bekledikten sonra Masamune' ye baktı.
'Benim öğrencim olmak ister misin? Herkesten daha güçlü olmak ister misin? Sen de bir Kara Büyücü olmak ister misin?'