“Kimi insanlar sessizdir... Çünkü içlerinde gömülü bir mezarlık taşır.”
Eflin Soykan, hayatı bir anda altüst olmuş, hayatta kalmakla yaşamak arasında sıkışmış genç bir kadın.
Ailesini küçük bir tatil yolculuğunda kaybetmiş, o günden sonra hayalleri yarım kalmıştı.
Artık kimseye dokunmadan, dikkat çekmeden yaşamaya çalışıyordu.
Sokak lambalarının altında yürürken bile gölgelerden kaçınan biri olmuştu.
Ama kader, sessizleri asla rahat bırakmaz.
Bir gece, şanssızlık mı yoksa yazgı mı bilinmez…
Bir suça tanık oldu.
Ve onu gören bir çift göz, o andan itibaren onun geçmişini, geleceğini ve kalbini baştan yazacaktı.,
Çağan Bozbeyli.
Yeraltı dünyasının karanlık liderlerinden biri.
Çocuk yaşta annesini bir intikam savaşında kaybetmiş, o günden beri duygularını susturmuştu.
Dışarıdan bakıldığında acımasız, soğuk, tehditkâr bir adamdı…
Ama içinde hâlâ susmak bilmeyen bir vicdan, bir yara, bir özlem vardı.
Ve Eflin’in gözlerinde gördüğü şey, yıllardır unuttuğu insanca bir şeydi: Temizlik.
İkisi de yalnızdı.
İkisi de kırık.
Ve ikisi de tehlikeliydi — biri dünyasıyla, diğeri sessizliğiyle.
Bu hikâye bir aşk hikâyesi değil sadece.
Bu, kanla yazılmış bir geçmişin, gülle yumuşatılmaya çalışılan bir gelecekle çatışması.
Kurşunla çizilmiş sınırların içinden bir gül gibi çıkabilmenin savaşı.
Kurşun ve Gül,
karanlıkla aydınlığın birbirine dokunmaya çalıştığı,
aşkın en savunmasız hâliyle en tehlikeli yüzünün çarpıştığı
bir sessizlik ve fısıltı hikâyesi.