Yuvaya dönmüş, görevimin başına oturmuştum.
O kadar özlemiştim ki burayı… Adeta burnumda tütmüştü görev, ekip arkadaşlarım, burada çalıştığım masam, sandalyem, odamdaki aynam… Her şeyi o kadar çok özlemiştim ki…
Ama özellikle kardeşimi.
O lanet haberden sonra benimle birlikte yıkılan ama dimdik durmam için çırpınan kardeşim Naime…
En çok onu özlemiştim.
Hatta öyle çok özlemiştim ki dosya doldurmayı bile özledim sanmıştım.
Bir dakika…
Yok, dosya doldurmaktan hâlâ nefret ediyorum, onu katmayalım.
Gelişimi Naime’ye haber vermemiştim.
Daha doğrusu verememiştim.
Çünkü kendisi bir aydır görevdeydi ve bugün dönecekti.
Öğrendiğime göre, beni özlediği zamanlarda görevden döner dönmez soluğu benim odamda alıyormuş.
Ona ufak bir sürpriz yapma hevesiyle dolup taşmıştım ama bu sürpriz biraz “hoş” bir sürpriz olmayacaktı.
Ona dosyalarımı doldurmasını rica edeceğim bir sürpriz olacaktı.
Naime’nin ilk durağı, Mustafa Başkan’ın odası olacaktı. Rapor vereceği için biraz uzun süreceğini düşünerek koltuğumdan yavaşça kalktım.
Adımlarımı güçlü bir şekilde atarak Sancak ekibinin yanına gittim.
– Sancak, beni iyi dinleyin. Kimse Naime’ye geldiğimle ilgili bir şey söylemesin. Ona küçük bir sürprizim olacak.
Sürprizi anlayan Muhammet hemen atıldı:
– Bildiğimiz sürprizden mi başkanım?
– Evet Muhammet. Eğer sürprizimi bozan olursa, ben de onu bozarım. Zaten ne demek istediğimi biliyorsunuzdur, söylememe gerek yoktur herhalde.
Salih gülerek yanıtladı:
– Biliyoruz başkanım, siz rahat olun. Bu iş bizde.
Ben de hafif bir tebessümle baş selamı verip odama geçtim.
"Gel bakalım Naime..."
Masamın üzerindeki dahili telefonu alıp çay ocağının numarasını tuşladım:
– Bana bir acı, şekerli Türk kahvesi gönder aslanım.
Karşıdan gelen ses, yüzümde bir tebessüm oluşturdu:
– Valla sesinizi bile özlemişiz be Kardelen Başkanım!
Kahveden şikâyet eden kişi Hamdi abiydi, çaycımız.
Derken kapıdan adım sesleri duydum. Sandalyemi o yöne çevirdim.
Işıkları bilerek yakmadığım için beni biraz zor görüyordu.
Kapı yavaşça açıldı.
İçeri bir ayak girdi, ardından vücudun tamamı göründü.
Naime ışık düğmesine bastı ve odanın aydınlanmasıyla gözlerimiz buluştu.
Naime, bu tarafa bile bakmadan kapıyı kapatmıştı. Ardından gözleri bu tarafa dönmüş, sanki hayal görüyormuş gibi gözlerini iki kez kırpıp ovuşturmuştu.
Sonra:
– Kardelen!
diye bağırarak yanıma koştu.
Beni kollarının arasına hapsetti.
Kollarının arasındayken:
– Seni çok özledim kardeşim. Sonunda geldin, hem de sapasağlamsın!
dedi ve karnımı sıkınca pek tepki vermedim. Çünkü küçüklüğümüzden beri bunu yapardı.
Hafifçe iterek:
– Bu kadar sarılma yeterli Naime. Beni öldürmek gibi bir planın varsa, silah kullanmanı tercih ederim.
dedim.
Beni sonunda bırakan Naime, karşımdaki koltuğa kendini adeta "çuval" gibi bıraktı.
Ben de kendi sandalyeme geçtim:
– Bu koltuklar devlete ait Naime. Kendini böyle bırakmasan mı acaba? Ha, ne diyorsun?
Naime kafasını koltuğa yaslamıştı:
– Şu huysuz, çekilmez hallerini bile özlemişim. Ama biraz susar mısın?
dedi, kafasını dik pozisyona getirip gözlerini kocaman açtı:
– Mutluluğumu bozuyorsun!
diyerek tekrar gözlerini kapattı, başını yasladı.sandalyede geriye yaslanıp" sana bir süprizim var "dedim.
Ardından bir soru yağmuru başladı:
– Ne aldın? Sürpriz ne? Yoksa o istediğim araba mı?
Eğer öyleyse istediğin her şeyi yaparım Kardelen!
O mu, o değil mi? Kesin o ya!
Benim kardeşim tabii ki o arabayı almıştır bana!
Değil mi? Sen var ya adamsın!
Yok, yani adam değilsin! Yani cinsiyet olarak…
Ama kadınsın! Kraliçesin!
Seni çok seviyorum!
Hadi söyle artık Kardelen, patlatma beni!
Kapının tıklatılmasıyla:
– Gel!
komutunu verdim.
Gelen kişi Selim’di. Selim’i gören Naime, hızla üzerine yürüdü:
– Sen hain! Bana niye söylemedin Kardelen’in döndüğünü?
Selim hemen sandalyemin arkasına saklandı:
– Vallahi Kardelen Başkanım dedi, emre itaatsizlik mi yapayım? Ben öyle bir insan mıyım? Aşk olsun Naime, alındım.
Sonunda Naime’nin aklına görev geldi:
– Başkanım, 1 saat sonra toplantı odasında Mustafa Başkan ekip toplantısı yapacak. Size iletmemi istedi.
– Tamam Salih, sen çıkabilirsin.
dedim. Onun çıkmasıyla odada yalnız kaldık.
– Eee sürpriz ne?
Elimle birikmiş dosyaları gösterdim:
– Madem beni çok özledin, dosyalarımı da geçirirsin.
dedim ve kendi sandalyemden kalkıp:
– Geç otur bebeğim, hiç rahatsız olma.
diyerek onu kendi sandalyeme oturttum.
Naime, dosyaları söylenerek doldururken ben sadece düşünüyordum.
Bir saat su gibi geçmişti.
Sancak ekibinden Mevlüt gelip:
– Toplantı odasına çağırıyorlar Başkanım.
dedi.
Önden o giderken biz de ağır adımlarla toplantı odasına doğru yol aldık.
Ne kadar zaman geçti bilinmez, görev hazırlıklarımıza başladık.
Türklere ait bazı kan örneklerinin terör örgütünün eline geçtiği bilgisi vardı.
Türk kanını almaya gidiyorduk.
Şerefsizlerin bizim kanımızı kullanmasına izin veremezdik.
Bu kan örnekleriyle biyolojik silah üretmek istiyorlardı.
Zaten amaçları da buydu.
İki günün sonunda operasyonu başarıyla tamamlamış, yuvaya dönmüştük.
Mustafa Başkan’a rapor vermek için odasına yöneldim.
Kapıyı çalıp içeri girdim.
Operasyon detaylarını anlatıp dosyayı masasına bıraktım.Kapımın tıklatılmasıyla salih gelmişti "başkanım ,Mustafa başkanımız sizi çağırmamı istedi " tamam diyip ayaklandım Başkanım beni çağırtmışsınız " evet seni çağırttım konuşmamız gereken konular var kızım geç otur." buyrun başkanım sizi dinliyorum " bak kızım yeni bir ekip kurulacak şaşkınlığımı yüzüme yansıtmasamda nasıl yani başkanım bizim ekibimiz zaten iyiydi neden yeni bir ekip kuracağız anlamadım. -Evet ekibimiz gayet iyi bir ekip ancak üstlerimiz böyle istedi ve kurulacak ekip çok güçlü bir ekip olacak ve bu ekibe sizin ekipten sen ve naime katılacak diğer ekip aynı kadro ile devam edecek yeni ekibinizde 4 bordo bereli görev alacak ve 6 kişilik bir ekip olacaksınız- Ha bu arada kızım yeni göreviniz var akşam yanıma uğrada operasyonun detaylarını konuşalım "anladım başkanım ben ekip arkadaşlarımıza bildiririm ayaklanıp peki başkanım yanınıza uğrarım başka birşey var mı ?" bu kadar kızım bu hafta içinde tim oluşturulmuş olur şimdi çıkabilirsin. demesiyle odadan kendinden emin güçlü adımlarla ilerlemiş en son kapıda başkanımıza başımla selam vererek geri bir şekilde çıkmıştım. bizimkilerin yanına geldiğimde bir operasyon ile ilgili konuşuyorlardı .
masanın başındaki yerimi aldım. Bizim ekibimizin lideri bendim Boğazımı temizleyip gözlerimi hepsinde gezdirerek "Arkadaşlar sizinle paylaşmam gereken önemli bir konu var !"demem üzerine hepsi gözlerini bana çevirmiş ağzımdan çıkacak kelimeleri bekliyorlardı. Naime'nin operasyon mu var? diye sormasıyla kafamı hayır anlamında salladım. Söyleyeceğim şey bir operasyon değil yeni bir emir geldi . serhat'ın" nedir yeni emir ?"diye sormasıyla gözlerimi tekrar herkeste dolaştırıp "yeni ekip kurulacak "naime'nin "bizim ekibimiz zaten iyiydi neden ..."sözünü kestim "ekibimiz hala başarılı bir ekip ancak üstlerimizin talimatı üzerine iki ekip olacağız artık bu yeni ekipte ben ve naime yer alacak ve ve sancak ekibi ikinci ekip olarak devam edecek" hasan'ın bu yeni kurulacak ekibe yeni ajanlar mı getirilecek? diye sormasıyla kafamı biraz daha kaldırıp hayır yeni ekibe bordo bereliler katılacak ekip bordo bereliler ve biz ortak görev alacağız bu arada akşam operasyon var herkes dinlenebilir demiş ve önden ilerlemeye başlamıştım arkamdan gelen naime olurken buradaki odama çoktan gelmiştim kendime ait sandalyeme kurulmuş kafamı ellerim arasına almıştım . Naime'nin" kendini nasıl hissediyorsun?" sorusuna kafamı kaldırmış kendimi sandalyeye yaslanarak cevap verirken bulmuştum. " yorgun ve hissiz ... sanki yaşadıklarım bir rüyaydı ve ben uyanmışım gibi boşlukta hissediyorum -elimi kalbimin üstüne bastırıp- ve bu lanet kalbim sızlıyor -bu kez elimi şakaklarıma bastırıp- ama kafamın içi durmuyor sanki yıllardır aradığımı bulamamışım gibi şimdi bulmuş, ve kaybettiğimi çığlıklarla yankılanıyor kafamın içinde ! sence nasılım naime? bir fikrin varmı! bana neyimin olduğunu söyle lütfen "dememle yavaş ve sakin adımlarla yanıma gelmiş beni elimden tutarak kaldırmıştı birşey söylememe fırsat dahi vermeden kollarını bana sıkıca sarmıştı . Yıllardır görüşmediğim anne tarafından kuzenim olan hemde beraber büyüdüğüm ikinci kız kardeşim naime'ye kollarımı doladım uzun bir sarılmanın ardından ben yerime geçerken o da masamın karşısında yerini almış ve gülümseyerek "eee şu kuzenine bir kahve ısmarlarsın diye düşünüyorum" diyip göz kırpmasıyla elimi saçlarıma götürüp saçlarımdan bıyık yaparak sesimi değiştirerek "kahvenizi nasıl alırsınız güzel bağyan!" demiş ardından kaşlarımı iki kez havaya kaldırıp indirdim oyunuma dahil olan naime "orta şekerli olsun centilmen bay "demiş ardından gülmelerimizin ardından kahvelerimizi içmiş ve operasyonile ilgili bilgileri konuşmuştuk . Yeni ekip ne zaman kurulacakmış diyen naime olurken önümdeki operasyon dosyasını bir yandan incelemeye devam ederken bir yandan naimeye cevap verdim " başkanımız bu hafta içersinde tim kurulur ,dedi başka bir bilgim yok "ay umarım kız da gelir, demiş birde şunu eklemişti aradan geçen yıllar seni bir huysuz yapmış kız neşesi kalmamış anacım sende" keskin bakışlarımı dosyadan çekip naime'nin gözleriyle buluşturdum. bakışlarımı aldırmadan "ay bide yakışıklı beyler gelir de gözümüz şenlenir ayol burada kel , bıyıklı, evli, nişanlı erkek görmekten sıkılmıştım . Valla çok iyi oldu bu ekip işi bayıldım!" göz devirmiş ardından ciddi ses tonuyla senin bir işin yok mu ? diye sorunca uzatarak " var!" demişti. "Hadi işlerinin başına bu kadar aylaklık yeter!" ve elimle kovmuştum. Kapının önüne gelmiş ve kulpunu tutarken "seni çok özlemiştim. Iyki döndün kardeşim "ardından kapıyı çekip çıkmıştı.
Kendime bir acı, şekerli Türk kahvesi söyledim ve biriken dosyalarla ilgilenmeye devam ettim.
Gelen kahvemle keyfim yerine gelmişti.
Dosyaları bilgisayara geçirmeye devam ettim.
İki saat geçmişti ama dosyalar hâlâ bitmemişti.
– Şu hayatta en nefret ettiğim şeylerden biri bilgisayara dosya geçirmek olabilir ya...
diye söylenip kahve almak için odadan çıktım.
Naime’nin beni görmesiyle:
– Ben de sizin yanınıza geliyordum, Başkanım.
dedi.
Tim lideri olduğum için bana böyle sesleniyorlardı.
– Bir sorun mu var Naime?
– Hayır, Başkanım. Yeni tim için gelecek olan Bordo Bereliler gelmiş. Uçaktan inmişler, 3 saat sonra burada olurlar.
– Anladım. Ben odamdayım, geldiklerinde haberim olsun.
Dosya işine devam ettim. Arada gelen diğer personellerin belgelerini imzaladım.
İş bitince boynumun ağrısı kendini belli etti.
Boynumu ovalarken, yaşadığım her şey gözümün önünden geçti.
Zorlu yıllardı.
Fiziksel olarak dayanabilirdim ama psikolojik olarak çöküş yaşadım.
Acımı bile tam yaşayamadan, hep güçlü durmam gerekiyordu.
Gördüğüm o görüntü...
Kanım çekilmişti.
Sanki biri kalbimi yerinden söküp cayır cayır yakarak tuzla buz etmişti.
O an yine gözümün önüne geldiğinde kapı çaldı.
Kendimi toparladım.
Sancak ekibinden Serhat kapıdan içeri girip:
– Başkanım, yeni tim için geldiler. Toplantı odasında sizi bekliyorlar.
– Mustafa Başkan’ı da çağırdınız mı?
– Evet, telefon görüşmesini tamamlayıp geleceğini belirtti.
– Anladım. Görevinin başına dönebilirsin Serhat.
Serhat çıkınca ayağa kalktım.
Saçıma başıma çeki düzen verdim.
Yakalarımı düzelttim.
Odamdan çıkarken topuklu ayakkabılarımın tıkırtısıyla toplantı odasına doğru yürümeye başladım.
Mustafa Başkan’ın odasından çıktığını gördüm.
Onun bana yetişmesini bekledim.
Yanıma geldiğinde:
– Buyurun Başkanım.
dedim ve elimle işaret ederek önden gitmesini sağladım.
Odanın önüne geldiğimizde önce Mustafa Başkan içeri girdi.
Ben de kendinden emin, dik bir yürüyüşle topuk seslerim eşliğinde içeri girdim.
Ancak içeri girdiğim anda oluşan o derin sessizlik…
Bazı şeylerin sonu, bazı şeylerin ise başlangıcı olacaktı...