Günahlardan arın

1187 Words
Bölüm 4 Eve döndüğümüzde, gece olmuştu. Amcam Leonard'a kaç saat dışarıda olacağımızı söylemememize rağmen, amcam sanki bir sözden dönmüşüz gibi bizi - daha doğrusu beni azarladı. Henry öne atıldı ve... beni korudu. Bundan bir sonuç elbette çıkarmadım fakat hoşuma gittiğini inkar etmek kendime yalan söylemek olur. Amcamın rahatsızlığını gidermek için ona, kızının oldukça keyif aldığını anlattığımda, dudaklarının bir köşesi yukarı kıvrıldı. İlk kez söylediğim bir şeye gülümsemişti. Ve amca - Alice eğlendi ama ben değil. Keşke yüzüme baktığında beni de anlasan, keşke söylediğim kelimelerin ardındakileri de görsen, keşke... Gözlerime baktığında sevgine ne kadar ihtiyaç duyduğumu anlasan. Ama onun kızı ben değilim, canının bir parçası, hayatının anlamı... Hepsinin karşılığı Alice. Babam, keşke burada olsaydı. Annemle, babamı hatırlamıyordum bile ama onları özlüyor ve yanımda olmalarını diliyordum. Her gece asla gerçek olmayacak bir dilek diliyordum. Amcam elini hafifçe omzuma dokundurdu ve çalışma odasına gitti. Arkasından bir süre baktım. Sonunda salonun ortasında dikilmeyi bıraktım, Alice'in rahat ettiğinden emin olduktan sonra, bugünü bitirmek için can atar bir şekilde odama doğru ilerledim. *** Odama gireceğim an elimi yakalayan parmaklarla şaşkınlıkla döndüm. Bayan Maria oldukça sinirli bir şekilde bana bakarken, "Sorun ne?" diye hızla sordum. Onu ilk kez böyle görüyordum. Kaşları çatık, ince dudakları bir çizgi halini almıştı. Yüzünde ki kırışıklıklar şimdi daha net gözüküyordu. "Konuşmamız lazım." Ses tonu ve bakışları birbirinin zıttıydı. Sanki ifadesini kontrol edemiyor ama sesini dengelemeyi başarıyordu. Kararsızca odaya girdim. Benden ne istiyordu? Yüzü daha önce şahit olmadığım mimiklerle kaplıydı. Her daim nazik ve sevecen kadın sanki o değildi, şimdi karşımda ki başka biriydi. Ve ben bu yabancıdan korkmam gerektiğini hissediyordum. "Sorun nedir?" diye en sakin ses tonumla sordum. Bayan Maria elini omzuma koydu. Hafifçe gülümsedi. Bu gülümsemesi hiç sevecen değildi, aynı yüz ifadesiyle ona baktım. "Şimdi sana bir şey soracağım... her ne kadar doğru olmadığından emin olsam da. Sonuçta konuşmak, bizlerin olayları çözmesi demek." yüzüne boş boş baktım. Söylediği şeylerden hiçbir şey anlamadım. Saçma ama ölüyor muydum? "Açık konuşsanız." bu saçmalık beni sıkmıştı. Zaten yorgundum, içten içe Bayan Maria'ya sinirliydim. Günümün en berbat saatlerini onunla geçirmek kesinlikle planlarım arasında yoktu. "Haklısın, o zaman şaşırmana fırsat vermeyeceğim. Henry'ye ilgi duyuyor musun?" hızla elini geri çektim. Kalbim hızlanırken, boğazım kurumuştu. "Nasıl... Nasıl böyle bir şey söylersiniz?" İçimde ki Amy sırıttı, yüksek bir sesle bağırdı yalancı..."Henry, oldukça büyük bir adam ve ona ilgi duymam imkansız." Hala inanmamıştı. "Hadi ama! o kadar genç erkek varken neden ona ilgi duyayım?" "Yalan söyleme. Ona aşıksın." Derin nefesler almaya başlarken "Ne!" diyebildim. Bayan Maria biraz eğildi ve yüzümüzde yalnızca yarım santim varken "Henry'yi sevdiğini biliyorum." dedi. Sürekli tekrar ettiği cümle beynimde dönüyordu. Onu seviyorsun... Kalbim hızlanırken gözlerimi kaçırdım ve telaşla odada göz gezdirdim. "Bana cevap ver! Doğru değil de!" Şimdide inkar etmemi istiyordu, onu sevdiğimi çok iyi anladığı halde. Birbirimizi çok iyi tanıyorduk tek bir bakışla yalan söyleyip söylemediğimi anlayabilirdi. İnkar etmek artık çok geçti. Bakışlarımı tekrar ona çevirdim, siyah gözleri adeta yanıyordu. Gerçekten onu sevmem bu kadar canını yakıyor muydu? Gülümsedim... Bedenim titriyordu. Korkudan? Karşımda ki kadınla anlamsız bir şekilde mücadele etmek istiyordum. "Evet seviyorum!" diye bağırdım. Gözleri yüzümün her santiminde dolaştı. Çatık kaşları normale dönmüştü. Gözlerimi yüzünden ayırmadım, korkmuyordum. Aksine tepkisini merak ediyordum. Belki de deliydim. Ruhum ne kadar suçlu olsa da anlamsız bir savaşa girmiştim. Ben ve Bayan Maria. Sanki gölgeler savaşıydı bu. Hayalet olan bendim, çünkü Henry'nin beni sevmesi imkansızdı ama Bayan Maria itiraf edemeyecek kadar cesaretsizdi. Ben bir gölge olarak sevdiğimi söyledim. Bayan Maria Henry'yi seviyordu, peki ya bunun uğruna nelerden vazgeçebilirdi? Ve ne kadar ileri gidebilirdi? Sonunda beklediğim sözler geldi. "Olamaz! Senden kaç yaş büyük farkında mısın!?" diye bağıran Maria çaresizce karşısında ki genç ve aptal kıza gerçeği göstermeye çalışıyordu. Maria Henry'yi seviyordu ama tepkisi ile hiçbir alakası olamazdı. Amy onun kızı gibiydi. Henry ile kendini nasıl düşünebilirdi? Amy'nin kolunu tuttuğu gibi banyoya sürükledi. Amy deli olduğunu düşündüğü kadından kurtulmak için çırpınıyor ama bağıramıyordu. Şimdi yüzünde ki nefret ve sinir maskesini taksa bile o Maria'ydı. Küçükken düştüğünde onu kaldıran, bildiği her şeyi ona bizzat öğreten kadın. Gidip amcasına söyleyeceğini aklından dahi geçirmiyordu, şimdi bağırsa amcası öğrense ne olurdu? Maria Amy'yi günahlarından arındırmak için buz gibi suyun altında soktu. Amy çırpınıyor, elini ve kolunu sallayarak kurtulmaya çalışıyordu. Maria'da delice bir güç vardı. "Tanrım! Kendine gel, lütfen!" diye çaresizce titreyerek söyledi. Başımdan akan buz gibi su çığlık atmama neden olurken Bayan Maria'yı itmeye çalıştım. "Henry'yi unutacaksın." dedi. Donakaldım. Elbiselerim ıpıslakken Bayan Maria yanağıma bir tokat attı. "İnkar etmedin. " sesi banyoda uğuldarken başım acı verecek kadar çok ağrıyordu. Bayılmak artık çok uzak gibi görünmüyordu. Bayan Maria her şeyden çok inkar etmemi, hepsinin bir saçmalık olduğunu kabul etmemi istemişti ama ben inkar etmedim. Şuan her şeyden çok buna sinirliydi. Gözyaşlarım yanağımdan akarken, elimi vurduğu yere götürdüm. Artık biliyordu... O biliyorsa, Henry?... "Sana dokundu mu!" diye sorduğunda çılgınca başımı salladım. "Hayır! Hayır..." başka hiçbir şey diyemedim. Bayan Maria doğruyu söylediğimi anlamak için çenemi kaldırdı ve gözlerime bakmaya zorladı. İkna olmuş olmalı ki beni suyun altından çekti. Vücudum titrerken, bana acımadan kıyafetlerimi çıkarmamı söyledi. "Hayır!" Bayan Maria beni dinlemedi ve zorla üstümü değiştirdi. Ağlamam siddetlenirken dudağımı ısırdım, kan tadı ağzıma gelirken her şeyden çok yok olmak istiyordum. Kolumu tutup odadan çıktığında "Nereye?" diye sesimi alcak tutmaya çalışarak sordum. Bu deli kadını durdurmak istiyordum ama bağıramıyordum. Buz gibi soğuğa çıktığımızda korkuyla ona baktım. "Lütfen, gitmeme izin verin..." dedim. Bayan Maria duraklamadan beni peşinden sürükledi. Kendi kendine, sanki transa girmiş gibi "Nasıl... Nasıl fark edemedim?" diye mırıldanıp duruyordu. Kendimi berbat hissediyordum. Dünyanın en kötü, en çirkin, en şeytani insanı gibi hissediyordum. Hiçbir şey yapmadım. Duygularım, onlar benden bağımsız geliştiler ama şimdi benden bir parçalar ve günahkar olan onlar değil benim. Kilisenin önünde durdu ve kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Kaçmak istiyordum. Yok olmak istiyordum ama hiçbirini yapamadım. Beni içeri girmeye zorladı. Kilise soğuk ve karanlıktı. Camdan ay ışığı yansıyor ve yerde ürkütücü gölgeler bırakıyordu. Tüm bedenim titriyordu. Soğuk adeta içime işlemişti. Ciğerlerim yanıyor, her tarafım ağrıyor ve donuyordum. Ateş ve soğuk her yandan beni kuşatmıştı. "Af dile!" dedi. Ağlıyordum. Düştüğüm durum utanç vericiydi. Gözlerimi kapadım "Sesli!" dediğinde dudağımı ısırdım ve "Özür dilerim..." dedim. Pişman değildim. İtirafım, doğruyu söylemem yapmam gereken şeydi. "Ne için?" "Böylesi... Günahkar bir hisse kapıldığım için." Bayan Maria rahatlamış gibi yanıma çöktü ve elleri ile omzumu sardı. "Senin için yapıyorum..." dedi ve başımı öptü. Tiksinti ile geri çekildim. Bu kadın kimdi? Yıllardır tanıdığım kadın bir anda yabancı birine dönüşmüştü. Aşk insanı bu kadar korkunç birine dönüştürebilir miydi? Benim ona olan bakış açımı değiştirmişti. Bana nezaketle yaklaşırken bile ondan nefret ediyordum. Şimdi ise ondan korkuyordum. Şimdi ne olacaktı? Bayan Maria sadece bununla yetinecek miydi? Şimdi bunu düşünmek ne kadar doğruydu ama... Henry'ye aşıktı eğer beni göndermek isterse ne yapardım?... Dışarı çıktığımızda ayakta duramıyordum. Bayan Maria yardım teklif etti ama uzattığı kollarını sinirle ittim. Artık Bayan Maria bir yabancıdan bile daha tehlikeli ve korkunçtu benim gözümde. Onunla gece karanlığında aynı yerde yürümek biler korkudan ölmeme neden olabilirdi. Geri kalan yol boyunda Tanrıya dua ettim, bu kadının yanında daha fazla olmak istemiyordum. En hızlı adımlarımla eve döndüm. Odama girdim ve kapıyı kilitledim. Nefes nefese başımı kapıya dayadım. Dakikalarca öyle kaldım. Adım seslerini dinliyordum. Ya tekrar gelirse?... Odaya korkuyla baktım. Sanki her yerde onu görüyordum. Titrek adımlarla yatağa gittim, yorganı kaldırdım ve beni korumasına izin vererek üzerime çektim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD