Bölüm 10
Eve döndüğümüzde karşımda duran gerçeklik ile elbisemin eteğini sıkıca tuttum. Papaz eve dönüyordu. Bu geceyi nasıl atlatacaktım?
Kapıyı açtığında içeri girmeden elini uzattı. Ona bakmadan içeri girdim ve doğruca mutfağa gittim. Tezgaha yaslandım ve gözlerimi sıkıca yumdum.
Ellerim terden sırılsıklam olmuştu. Suyu açtım ve kolumu ıslattım. Elbisemin uzun kolları ıslanırken, umursamadan avucumda ki dolu suyu yüzüme çarptım "Ne yapacağım?" diye düşünürken Christian içeri girdi ve kapıyı kapattı.
"Ne oluyor?" diye telaşla sorarken birkaç adım geri gittim. Christian "Kaçma demiştim." diye sinirle konuştu.
"Denemek istedim."
"Sayende babam başımızda dikilmeye karar verdi." derken elini sıkıntı ile saçlarına götürdü. Hata yaptığımı biliyordum, suçluluk duygusuna hapsolmamaya çalışarak sordum "Şimdi ne yapacağız?".
Christian cevaplamadan, dolaptan bir bardak aldı ve cebinden çıkardığı hapı içine attı. Ona endişe ile bakıyordum. Umarım bana içirmeyi düşünmüyordur. Bardağı bana uzattığında, sadece bakmakla yetindim.
"İç şunu." bardağı aldım ama içmedim.
"Ateşini çıkaracak bir ilaç sadece." suyu kokladım, zehir değildir umarım. Benden kurtulmak için gayet yapabilirdi. Ona güvenmemiştim ama haklı çıkmıştı. Şimdide güvenmezsem hata yapıyor olacaktım.
"Bana güvenmediğinde ne olduğunu gördün. İç." diye tekrarladı. Bu geceden kurtulmak için tek çarem bu suyu içmekti. Tereddüt etmeden bir dikişte tüm suyu içtim.
Christian'ın dediği gibi olmuştu. Saniyeler sonra ateşim çıkmıştı. Beni uyarmadığı tek şey ise baş dönmesiydi.
"Ah!" sendelerken beni tutan kolları sayesinde yere düşmekten kurtuldum.
"Hani sadece ateş yapıyordu!"
"Sadece demedim." dediğinde sinirle kaşlarımı çattım ama bir şey söyleyemeyecek kadar başım dönüyordu. Christian kolunu belime doladı. İtiraz etmedim, çünkü kendi başıma hareket edemiyordum. Gözlerim hafifçe kararırken, mutfaktan çıktık.
Papaz salonda ki koltukla oturmuş, dışarıyı izliyordu.
Sesleri duyup başını çevirdi. "Neyi var?"
"Heyecandan olmalı." derken elini başıma götürdü. "Ateşi de var." dedi. Ona yumruk atmak isteyen elimi kaldırdım ama güçsüzlükle kollarım yere düştü.
"Bu gece ne olacak?"
"Baba..." Christian sanki ben duymuyormuşum gibi sesini kıstı "Kızın halini görmüyor musun, ayakta duramıyor. " papaz derin bir nefes aldı ve eliyle gitmemizi işaret etti.
Christian'a tüm ağırlığımı vermiştim. Kolunu çekmeden odaya götürdü ve nazikçe yatağa yatırdı. Gözlerim kendiliğinden kapanırken, en son duyduğum kapının açılma sesiydi.
***
Papaz kıyafetlerini çıkardı ve haç kolyesine dokundu. Gözlerini yumdu ve içinden dualar etti. Kapının sesi ile gözleri ni araladı ve kapıyı açtı. Christian'ı odaya davet etti.
"Amy ile evlenmemi istemen... Hiç doğru bir karar değildi." Papaz cevap vermedi. Doğruydu. Bunu anlamıştı. Başkasını seven bir kadın, nasıl kendi oğlunu mutlu ederdi? Fakat düşüncelerine rağmen başın iki yana salladı.
"Amy senin için en uygun aday. Ona aşık olmak zorunda değilsin, kendini buna mecbur hissetme. Amy senin ev işlerini yapacak o kadar. Fakat senden istediğim bir şey var." Christian koltukta doğruldu.
"Bir bebek." Christian gülmek istese de kendini tuttu ve sinirini gizlemeyi basaramayarak çenesini sıktı. "Baba... Sana saygım sonsuz, en azından bize biraz zaman ver."
"Siz evlisiniz. Bugün birlikte olmadınız, daha kaç gün bahane bulacak?"
"Bahane? Amy gerçekten hastalandı." Papaz güldü, nadiren gülerdi. Normalde hep soğuktu. Bir manken gibi, yüzünden hiçbir ifade çıkaramazdınız. Mutlu mu? Üzgün mü? Gülümsemesi alaycı bir ifade ile kaplıydı.
"Yalanlar..." derken ayağa kalktı "Tanrı yalan bir evliliği asla onaylamaz. Bir kadının en kutsal görevi çocuk doğurmaktır. Amy'de bunu yapacak." dedi ve odada ki banyoya gitti. Christian sinirle ayağa kalktı. "Lanet olsun..." bunun olacağını biliyordu. Eğer evlenirse, Amy ile birlikte olmaya zorlanacağını biliyordu. Öyleyse niye daha çok karşı çıkmamıştı? Babasına saygı duyuyordu. Herkesten çok. Onun yol göstericiliğine inanıyordu ama bu sefer yanılmıştı. Christian'ın gizlice yaşadığı duygular onu boğuyordu.
Başını salladı "Düşünme..." dedi ve odadan hışımla çıktı. Bugün şehre gidemezdi. Babası ile karşılaşmakta istemiyordu, salonda yatamazdı. Amy'nin yattığı odaya döndü. Yatakta yatan kadına bakmadan, koltuğa gitti. Sert minder sabaha kadar belini ağrıtacaktı. Gözlerini yumdu ve uyumaya çalıştı.