Merhaba ben Gardenya Manaz, 25 yaşındayım İzmir' de doğdum büyüdüm. Tıp okuyorum fakat sevgili ailem yüzünden okuluma 1 yıl ara vermek zorunda kaldım. Kendimden bahsetmemi istermisiniz bilmiyorum ama ben konuya direkt daldım valla affedin beni... Ben hayatım boyunca kendi öz ailem yüzünden çokk zorluklar çekmiş olsamda. Hayat dolu, enerjik sevecen bir kızım. E birde zaten minyonum istemesem de sevecen gözüküyorum bilirsiniz işte.
Konudan kopmadan asıl mevzulara gelelim, size ailemden ve lüzümsuz kardeşim Ferman'dan bahsetmezsem olmaz. O varya oo gereksiz şey. herşey o pislik yüzünden başıma geliyor zaten...
Ya benim ailem; her ailede var mıdır bilmem ama illa ki vardır yani böyle erkek çocuk düşkünü olup kızlarını hor gören aileler. Benim ki de o tipten bir aile yani. Ben çocukluğumdan beridir hiçbir zaman annemin babamın beni sevip sarmaladığını bilmem, her zaman anlamadığım bir şekilde uzaktılar bana. Ben onları öyle kabul etmiş onları karşılıksız bir şekilde sevmeye çalışırken, çok gereksiz olan( benim için! ) sevgili kardeşim doğdu. E tabii ailemizin yeni üyesi erkek olduğundan dolayı annemle babamın ağzı kullaklarındaydı. Hiçbir zaman ailemden sevgi görmeyen, onları duygusuz sanan ben, ailemin de duyguları olduğunu çok gereksiz kardeşimle öğrenmiş, oldukça üzülmüştüm.
Her zaman kendimi sorguladım, suçu kendim de aradım. Beni sevsinler diye hep daha fazlası için çabaladım. Çünkü kardeşimi çok seviyorlardı. Bunu sevgi nedir bilmeyen görmeyen ben bile anlamıştım. Bana yapmaları gereken fakat asla yapmadıkları herşeyi kardeşime misliyle yapmışlardı. Doğal olarak bende beni sevmemelerinin nedenini hep kendim de aradım. Annem bebekken hep yaramaz biri olduğumu onu ve babamı hiç uyutmadığımı söyler bundan yakınır dururdu. Çocuk aklı işte, ne zaman "beni neden sevmiyorlar?" Diye düşünsem, aklıma ilk gelen cevap annemin yakınmaları oluyor, sebebini buna bağlıyordum. Ben de annem ve babam beni de sevsinler diye hep başarılı ve uslu bir kız olmuş, her zaman onları gururlandırmak için çabalamıştım. İlk okuldan lise hayatıma kadar bütün öğrenim hayatımı birincilikle bitirmiş ve ülke çapında birinciliklere sahip olmuş İstanbulun en iyi üniversitesinde Tıp fakültesini kazanmıştım. Ama bunların hiçbiri anne ve babamın sevgisini kazanmama yetmedi. Bir kez olsun " seni çok seviyoruz canım kızım, seninle gurur duyuyoruz." Lafı ağızlarından çıkmadı. Ama hayatta bir baltaya bile sap olmayı beceremeyen bir tanecik oğulları, "BAŞARISIZ" oğulları 2x2' nin 4 olduğunu söylese "oyy benim Aslan oğlum senin Zeki olacağın zaten belliydi." Gibi cümleler kurup duruyorlardı. Bakın en basit diyorum devamını siz düşünün.
16 yaşımdan beri eve maddi manevi her katkıda bulunuyor olsam da beni hep aşağlıyor ve yaptığım hiçbir şey onları memnun etmeye yetmiyordu. Çok sevgili babacım karnımı doyuracağım kadar bile harçlık vermezdi, oğlunu söylememe gerek yoktur umarım. Bende mahallemizin bakkalın da çalışır, apartmanların temizliğine gider kendime harçlık çıkarırdım. Belli bir miktarını da kenara köşeye atardım. Böyle böyle yıllarımı senelerimi geçirdim İstanbulda üniversitesiye başladım yeni hayat yeni yuva dedim ve huzurla sürdürmeye çalıştığım bir beş sene geçirdim demem ne mümkün. Huzurlu olmaya çalışamadım bile, hayatı bana dar etmeye and içmiş bir aileye sahiptim. Okurken bile huzur vermediler kısacası. Hem onlara para gönderdim hem kendimi doyurmaya, okutmaya çalıştım. Tam dedim az kaldı Gardenya sık dişini be güzelim 1 yılın kaldı dedimm demez olaydım. Sevgili gereksiz kardeşimin akılsız beyniyle hareket eden anne ve babam; evi arabası var iken gözleri doymamış, gereksiz yere borca girip yeni bir ev almışlardı. Bana fikir soran varmı tabii yok, para ödemeye geldiği zaman. Dökül paraları Gardenya döküll. Yıllardır biriktirdiğim üç kuruşluk paramı da beyfendi kumarda harcadığı için. Evin borcunu çalışıp ödemek bana kalmıştı. Mecburen okulumu tüm zorluklarla dondurdum ve ailemin yanına İzmir'e geldim. Bir insanın kaldıramayacağı kadar çok işte çalıştım ve bir şekilde borçlarını kapattım. Şimdi tekrar okula başlamam için çok az bir zaman kalmıştı onun için kenara köşeye yine para atmaya çalışmıştım ama bu para İstanbul'da bir ay bile geçinmeme yetmezdi. Dişimi sıkıyor daha fazla çalışmaya çalışıyordum. Anlayacağınız kül kedisi gibi bir hayatım vardı.
Bu gün mesaiye kaldığım için saat epey geç olmuştu, ve benim omuzlarım artık taşıyamayacağım kadar ağır gelmeye başlamıştı bana. Bizim sitenin içinden girip zorlukla bulup çıkardığım anahtarla evin kapısını açtım
-Ben geldimm. Diye seslendim ama ses veren kimm yorgun argın eve girmiş kendimi koltuğa atacakken odamın önündeki bavulları görmemle çatık olan kaşlarım mümkünmüş gibi daha çok çatıldı.
-Anneee bavullarım niye odamın kapısının önünde. Diyerek içeriye doğru seslendim. koltukta oturan babamdan ses çıkmamış öylece televizyonu izlemeye devam ediyordu. Annem ise çabuk çabuk mutfaktan çıkıp salona gelmişti ki kapı çaldı ve aynı telaşlı hareketlerle kapıyı açtı. İçeri girenlerle ufak çaplı bir şok geçirdim, çünkü benim çok gereksiz kardeşim ve yanında ki asla tanımadığım kızla el ele ve gelinlik damatlıkla önümüzde dikiliyorlardı. Bir süre kimseden ses çıkmayınca gözlerimi bizimkilere çevirdim fakat annem ve babam hiç şok olmuş gibi durmuyorlardı. Ben annemin gözlerinin içine bakıp ondan bir cevap beklerken babam;
-Gardenya, kardeşin evlenmiş bir yuva kurmaya karar vermiş ve sevgili gelinimizi bu eve getirmiş. Bu ev artık Ferman ile Defnenin biz annenle eski evimize taşınıcaz yanımız da da çoluk çocuk istemiyoruz. Zaten sende bir kaç ay sonra İstanbula dönecektin erken dönüyorsun yani. Gördüklerimi aklım hala almazken babamın beni açıkça istemediğini sarfeden cümleleri bir kez daha kalbimin paramparça olmasına sebep olmuştu.
-Baba ben şimdi İstanbula gidip naparım nerde kalarım, bune böyle yangından mal kaçırır gibi bavullarımı hazırlamış kapıya koymuşsunuz. Hiç mi ben ne yaparım diye düşünmüyorsunuz. Dedim dolmaya hazır göz yaşlarımla. Babam duygusuz bir şekilde gözümün içine bakmış;
-Yetmedimi 25 senedir annene de bana da yük olduğun. Benim soyumu devamlılığı önemli sen benim soyumun devamını getiremezsin, evlendiğin zaman elin oğlunun soyadını taşıyacak bir evlatsın. Benim kapı gibi soyumu devam ettirecek bir oğlum var. Senin gibi bir evlada ne annenin ne de benim ihtiyacımız yok, ne yaparsın nerde kalırsın bu bizi zerre ilgilendirmiyor. Ne halin varsa gör!
Bu sözleri duyacağıma ölmeyi tercih ederdim.
Onlar gerçekten hiçbir şeye değmezdi. Ne kadar uzun cümleler kurarsam kurayım anlamayacaklarını biliyordum. Ama yıllardır içimde biriken acılarımı kusup öyle gidecektim burdan.
-25 senedir anneme de sana da yük oluyorum öylemi.
Ne komiksiniz siz ya. Hahh ben olmasam başınızı sokacak bir yuvanı, altınızdaki o araba en önemlisi yiyecek tek bir lokmanız bile olmayacaktı. Yük olmakmış bu zamana kadar kim kime yük oldu acaba. Şu yaptıklarımı kendime yapsaydım eğer sizin suratınızı görmeden mutlu konforlu bir hayat yaşayabilirdim ve bu kadar zorluk çekmezdim. 16 yaşımdan beri yük olan asıl sizlersiniz öncesini söylemiyorum bile. Yüzünüzü güldürürüm, belki benimle gururlanırsınız diye köpek gibi çalışıp tıp fakültesini kazandım, yüzünüzde gram mimik oynamadı. O da yetmedi ekmek bile alacak paranız yok diye hem okudum hem çalıştım. Kendim aç kaldım siz aç kalmayın diye bütün paramı size yolladım. Ev aldınız borca girdiniz okulumu dondurdum İstanbul'dan buraya geldim yine gece gündüz canım çıkana kadar çalıştım borcunuzu ödedim. Sırf ağzınızdan "iyi ki varsın kızım", "seni seviyoruz kızım", "seninle gurur duyuyoruz kızım". Sırf bu cümleleri sizden duyabileyim sizi memnun edebileyim diye ben gençliğimi harcadım. Sizin uğrunuza, sonunun aynı olacağını bilmeme rağmen çabaladım ben! Bir hiç uğruna. Sen Baba mısın? Bana babalık yaptığınımı sanıyorsun gerçekten. Evet bana babalık yaptın, sözde babalık. Ki sen onu bile doğru dürüst beceremedin. Bari bana gerçek sevgisini gösteren ve kalbimi kırmayan masum bir baba olabilseydin. Bütün herkes kız çocuklarının babalarını herşeyden çok sevdiğini, nedenini de kızların kalbini kırmayan tek adamın babaları olduklarını söylerler. Sevgi kısmına kadar herşey doğru, ben seni; beni koca bir boşlukta tek ve sevgisiz bırakmana rağmen sevdim. O yüzden diyorum doğru. Ama kalp kırmama konusuna gelince, kesinle doğru değil. Bu hayatta ki hiçbir insan sizin kadar kalbimi parçalayamaz. Hele senin kadar baba. Bu söylediğin son sözleri söylemeseydin ileride pişman olduğunda seni affedebilirdim ama son söylediklerinden sonra ayaklarıma bile kapansan seni kesinlikle afettemeyeceğim. Çünkü ben artık senin kızın değilim. Sana gelince anne. İnşallah ileride senin gibi bir anne olmam.Neden biliyormusun;Sen beni karanlıkta tek başıma bıraktın, kimsesiz bıraktın, öz kızını canından kanından olan kızını sen terkettin. Tek temennim senin gibi bir anne olmamak. Senin içinse artık bir temennim yok. Size soyunuzu devam ettirecek oğlunuzla mutluluklar diliyorum. Bu güne kadar size harcadığım paralar da, hakkımda hepinize helal olsun. Bu dünya daki yarı ömrümrümü sizinle uğraşarak geçirdim bir sonraki hayatımda da sizinle uğraşmaya hiç niyetim yok! Bundan sonra ölüm döşeğinde bile olsanız beni aramayın. Mezarınızın yerini bile bilmek istemiyorum! Ha sizden önce ben ölürsem sizde beni tanımıyormuş gibi yapın ve beni kimsesizler mezarlığına gömdürün, çünkü ben yıllardır kimsesizim, benim yıllardır bir ailem yok zaten, içiniz rahat olsun o yüzden! Diyip kapıya yönelmiştim sokakta hızlı hızlı yürürken tutamadığım gözyaşlarımı serbest bırakmıştım. Onlardan da yaşadıkları şehirden de defoluyorumdum tamamen. Beni buraya İzmir'e bağlayan hiçbir şey yoktu artık. Saat gecenin biri olduğu için ve otobüs de olmadığı için sabaha kadar terminalde beklemem lazımdı. Şimdi sadece kalıcak bir yer bulmam gerekiyordu. Arkadaşım sevgilisiyle aynı evde kaldığından dolayı onun evine gidemezdim ama onun bana kiralık bir ev bulmasını sağlaya bilirdim. Vakit kaybetmeden telefonumu çıkardım ve arama tuşuna bastım...
FÜSUN💫ARANIYOR...
Bir kaç saniye sonra telefonu açmıştı.
-𝗔𝗹𝗼 𝗻𝗮𝘀𝛊𝗹𝘀𝛊𝗻 𝗚𝗮𝗿𝗱𝗲𝗻𝘆𝗮 𝗯𝗶𝘀̧𝗲𝘆 𝗺𝗶 𝗼𝗹𝗱𝘂 𝗰𝗮𝗻𝛊𝗺. 𝗦𝗲𝗻 𝗯𝗲𝗻𝗶 𝗯𝘂 𝘀𝗮𝗮𝘁 𝗱𝗲 𝗮𝗿𝗮𝗺𝗮𝘇𝘀𝛊𝗻.
-𝗜̇𝘆𝗶 𝗼𝗹𝗺𝗮𝘆𝗮 𝗰̧𝗮𝗹𝛊𝘀̧𝛊𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺, 𝗙𝘂̈𝘀𝘂𝗻 𝗯𝗲𝗻 𝗜̇𝘀𝘁𝗮𝗻𝗯𝘂𝗹𝗮 𝗴𝗲𝗹𝗶𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺 𝘀𝗮𝗯𝗮𝗵 𝗶𝗹𝗸 𝗼𝘁𝗮𝗯𝘂̈𝘀𝗹𝗲, 𝘀𝗲𝗻𝗱𝗲𝗻 𝗯𝗲𝗻 𝗴𝗲𝗹𝗲𝗻𝗲 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗸𝗶𝗿𝗮𝗹𝛊𝗸 𝗲𝘃 𝘆𝗮 𝗱𝗮 𝗸𝗮𝗹𝛊𝗰𝗮𝗸 𝘂𝘆𝗴𝘂𝗻 𝗳𝗶𝘆𝗮𝘁𝗹𝛊 𝗯𝗶𝗿 𝘆𝗲𝗿 𝗯𝘂𝗹𝗺𝗮𝗻𝛊 𝗿𝗶𝗰𝗮 𝗲𝗱𝗶𝗰𝗲𝗸𝘁𝗶𝗺.
-𝗚𝗮𝗿𝗱𝗲𝗻𝘆𝗮 𝗻𝗲𝗱𝗲𝗻 𝗮𝗻𝗶𝗱𝗲𝗻 𝗜̇𝘀𝘁𝗮𝗻𝗯𝘂𝗹𝗮 𝗴𝗲𝗹𝗺𝗲𝘆𝗲 𝗸𝗮𝗿𝗮𝗿 𝘃𝗲𝗿𝗱𝗶𝗻 𝗯𝗶𝘀̧𝗲𝘆 𝗼𝗹𝗱𝘂 𝗱𝗶𝗺𝗶 𝗻𝗲 𝗼𝗹𝗱𝘂 𝗮𝗻𝗹𝗮𝘁 𝗰̧𝗮𝗯𝘂𝗸 𝗯𝗮𝗻𝗮.
-𝗙𝘂̈𝘀𝘂̈𝗻 𝗴𝗲𝗹𝗶𝗻𝗰𝗲 𝗸𝗼𝗻𝘂𝘀̧𝘂𝗿𝘂𝘇 𝘁𝗲𝗹𝗲𝗳𝗼𝗻𝗱𝗮 𝗮𝗻𝗹𝗮𝘁𝛊𝗹𝗮𝗰𝗮𝗸 𝗯𝗶𝗿𝘀̧𝗲𝘆 𝗱𝗲𝗴̆𝗶𝗹. 𝗔𝗺𝗮 𝘀𝗲𝗻𝗶 𝗸𝗼𝗿𝗸𝘂𝘁𝗺𝗮𝗺𝗮𝗸 𝗶𝗰̧𝗶𝗻 𝗸𝛊𝘀𝗮𝗰𝗮 𝗻𝗲 𝗼𝗹𝗱𝘂𝗴̆𝘂𝗻𝘂 𝗮𝗻𝗹𝗮𝘁𝗮𝘆𝛊𝗺. 𝗔𝗶𝗹𝗲𝗺𝗹𝗲 𝗮𝗿𝘁𝛊𝗸 𝗯𝗶𝗿 𝗽𝗮𝗿𝗰̧𝗮𝘀𝛊 𝗼𝗹𝗺𝗮𝗱𝛊𝗴̆𝛊𝗺 𝗮𝗶𝗹𝗲𝗺𝗹𝗲 𝘆𝗮𝗻𝗶, 𝗸𝗮𝘃𝗴𝗮 𝗲𝘁𝘁𝗶𝗸. 𝗔𝗺𝗮 𝗯𝘂 𝗼̈𝘆𝗹𝗲 𝘀𝗼𝗻𝗿𝗮𝗱𝗮𝗻 𝗵𝗮𝗹𝗹𝗲𝗱𝗶𝗹𝗲𝗯𝗶𝗹𝗲𝗰𝗲𝗸 𝘁𝘂̈𝗿𝗱𝗲𝗻 𝗯𝗶𝗿 𝗸𝗮𝘃𝗴𝗮 𝗱𝗲𝗴̆𝗶𝗹, 𝗯𝗲𝗻𝗶 𝗲𝘃𝗱𝗲𝗻 𝗸𝗼𝘃𝗱𝘂𝗹𝗮𝗿 𝗸𝗲𝗻𝗱𝗶 𝗲𝗺𝗲𝗸𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺𝗹𝗲 𝗽𝗮𝗿𝗮𝘀𝛊𝗻𝛊 𝗼̈𝗱𝗲𝗱𝗶𝗴̆𝗶𝗺 𝗲𝘃𝗱𝗲𝗻 𝗯𝗲𝗻𝗶 𝗸𝗼𝘃𝗱𝘂𝗹𝗮𝗿 𝗳𝘂̈𝘀𝘂̈𝗻 𝗶𝗻𝗮𝗻𝗮 𝗯𝗶𝗹𝗶𝘆𝗼𝗿𝗺𝘂𝘀𝘂𝗻. 𝐶𝑢̈𝑚𝑙𝑒𝑚𝑖𝑛 𝑑𝑒𝑣𝑎𝑚𝚤𝑛𝚤 𝑎𝑘𝑎𝑛 𝑔𝑜̈𝑧𝑦𝑎𝑠̧𝑙𝑎𝑟𝚤𝑚 𝑠𝑒𝑏𝑒𝑏𝑖𝑦𝑙𝑒 𝑔𝑒𝑡𝑖𝑟𝑒𝑚𝑒𝑑𝑖𝑚.
- 𝗜̇𝗻𝗮𝗻𝗮𝗺𝛊𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺 𝘁𝗮𝗯𝗶𝗸𝗶𝗱𝗲 𝗵𝗶𝗰̧ 𝗺𝗶 𝘃𝗶𝗰𝗱𝗮𝗻𝗹𝗮𝗿𝛊 𝘆𝗼𝗸 𝗯𝘂𝗻𝗹𝗮𝗿𝛊𝗻 𝘆𝗮 𝗶𝗻𝘀𝗮𝗻 𝗲𝗻 𝗮𝘇𝛊𝗻𝗱𝗮𝗻 𝘀𝗮𝗯𝗮𝗵 𝗴𝗶𝗱𝗲𝗿𝘀𝗶𝗻 𝗳𝗮𝗹𝗮𝗻 𝗱𝗲𝗿𝗱𝗶. 𝗔𝗵 𝗰𝗮𝗻𝛊𝗺 𝗮𝗿𝗸𝗮𝗱𝗮𝘀̧𝛊𝗺 𝗯𝗲𝗻𝗶𝗺 𝘀𝗲𝗻 𝗻𝗲𝗿𝗱𝗲𝘀𝗶𝗻 𝗻𝗲 𝗵𝗮𝗹𝗱𝗲𝘀𝗶𝗻 𝘀̧𝘂𝗮𝗻 𝗴𝗲𝗰𝗲𝗻𝗶𝗻 𝗯𝘂 𝘀𝗮𝗮𝘁𝗶𝗻𝗱𝗲.
-𝗧𝗲𝗿𝗺𝗶𝗻𝗮𝗹𝗱𝗲𝘆𝗶𝗺, 𝗯𝘂 𝘀𝗮𝗮𝘁𝘁𝗲 𝗼𝘁𝗼𝗯𝘂̈𝘀 𝘆𝗼𝗸 𝗱𝗼𝗴̆𝗮𝗹 𝗼𝗹𝗮𝗿𝗮𝗸. 𝗕𝗲𝗻𝗱𝗲 𝘁𝗲𝗿𝗺𝗶𝗻𝗮𝗹𝗱𝗲 𝗸𝗮𝗹𝗸𝗮𝗰𝗮𝗸 𝗼𝗹𝗮𝗻 𝗶𝗹𝗸 𝗼𝘁𝗼𝗯𝘂̈𝘀𝗲 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗯𝘂𝗿𝗮𝗱𝗮 𝗯𝗲𝗸𝗹𝗶𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺, 𝗯𝗮𝘀̧𝗸𝗮 𝗱𝗮 𝗯𝗶𝗿 𝗰̧𝗮𝗿𝗲𝗺 𝗱𝗲 𝘆𝗼𝗸 𝘇𝗮𝘁𝗲𝗻.
-𝗚𝗮𝗿𝗱𝗲𝗻𝘆𝗮 𝗯𝗮𝘀̧𝛊𝗻𝗮 𝗯𝗶𝘀̧𝗲𝘆 𝗴𝗲𝗹𝗶𝗿 𝗯𝗲𝗻 𝗠𝗲𝘀𝘁𝗮𝗻𝗮 𝘀𝗼̈𝘆𝗹𝗲𝘆𝗲𝘆𝗶𝗺 𝘀𝗲𝗻𝗶 𝗮𝗹𝗺𝗮𝘆𝗮 𝗴𝗲𝗹𝗲𝗹𝗶𝗺 𝗵𝗲𝗺𝗲𝗻.
-𝗖̧𝗼𝗸 𝘁𝗲𝘀̧𝗲𝗸𝗸𝘂̈𝗿 𝗲𝗱𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗙𝘂̈𝘀𝘂𝗻 𝗮𝗺𝗮 𝗴𝗲𝗿𝗰̧𝗲𝗸𝘁𝗲𝗻 𝗴𝗲𝗿𝗲𝗸 𝘆𝗼𝗸 𝘀𝗶𝘇 𝗴𝗲𝗹𝗲𝗻𝗲 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝘇𝗮𝘁𝗲𝗻 𝗼𝘁𝗼𝗯𝘂̈𝘀𝗹𝗲𝗿𝗶𝗻 𝗸𝗮𝗹𝗸𝛊𝘀̧ 𝘀𝗮𝗮𝘁𝗶 𝗴𝗲𝗹𝗶𝗿 𝗯𝗼𝘀̧𝘂𝗻𝗮 𝗰̧𝗼𝗰𝘂𝗴̆𝘂 𝗱𝗮 𝗸𝗲𝗻𝗱𝗶𝗻𝗶 𝗱𝗲 𝘆𝗼𝗿𝗺𝗮 𝗰𝗮𝗻𝛊𝗺. 𝗕𝗲𝗻 𝗶𝘆𝗶𝘆𝗶𝗺 𝗯𝗶𝗿𝘀̧𝗲𝘆 𝗼𝗹𝗺𝗮𝘇 𝗯𝗮𝗻𝗮. 𝗦𝗮𝗱𝗲𝗰𝗲 𝗱𝗲𝗱𝗶𝗴̆𝗶𝗺 𝗴𝗶𝗯𝗶 𝗲𝗻 𝗮𝘇𝛊𝗻𝗱𝗮𝗻 𝘆𝗮𝗿𝛊𝗻 𝗮𝗸𝘀̧𝗮𝗺𝗮 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗯𝗶𝗹𝗲 𝗼𝗹𝘀𝗮 𝗯𝗮𝗻𝗮 𝘂𝗳𝗮𝗸 𝘂𝘆𝗴𝘂𝗻 𝗳𝗶𝘆𝗮𝘁𝗹𝛊 𝗯𝗶𝗿 𝘆𝗲𝗿 𝗯𝘂𝗹𝗮𝗯𝗶𝗹𝗶𝗿𝘀𝗲𝗻𝗶𝘇 𝗰̧𝗼𝗸 𝗺𝗮𝗸𝗯𝘂𝗹𝗲 𝗴𝗲𝗰̧𝗲𝗿. 𝗦𝗶𝘇𝗲 𝗱𝗲 𝘆𝘂̈𝗸 𝗼𝗹𝗺𝗮𝗸 𝗶𝘀𝘁𝗲𝗺𝗶𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺 𝗮𝗺𝗮 𝗯𝗼̈𝘆𝗹𝗲 𝗱𝗮𝗵𝗮 𝗵𝛊𝘇𝗹𝛊 𝗼𝗹𝘂𝗰𝗮𝗸 𝘀𝗮𝗻𝛊𝗿𝛊𝗺.
-𝗞𝛊𝘇𝛊𝗺 𝘀𝗮𝗰̧𝗺𝗮𝗹𝗮𝗺𝗮 𝘆𝗮 𝗻𝗲 𝗱𝗲𝗿𝘁 𝗲𝘁𝘁𝗶𝗻 𝗸𝗮𝗹𝗮𝗰𝗮𝗸 𝘆𝗲𝗿𝗶𝗻𝗶, 𝗯𝘂𝗹𝗮𝗺𝗮𝘇𝘀𝗮𝗸 𝗱𝗮 𝗻𝗲 𝗼𝗹𝗺𝘂𝘀̧ 𝘀𝗮𝗻𝗸𝗶, 𝗸𝗼𝘃𝗮𝗿𝛊𝗺 𝗯𝗲𝗻 𝗺𝗲𝘀𝘁𝗮𝗻𝛊 𝗮𝗿𝗸𝗮𝗱𝗮𝘀̧𝗹𝗮𝗿𝛊𝗻𝛊𝗻 𝘆𝗮𝗻𝛊𝗻𝗮 𝘀𝗮𝗻𝗮 𝗲𝘃 𝗯𝘂𝗹𝗮𝗻𝗮 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗯𝗲𝗿𝗮𝗯𝗲𝗿 𝗸𝗮𝗹𝛊𝗿𝛊𝘇 𝗮𝘀̧𝗸 𝗼𝗹𝘀𝘂𝗻 𝘆𝗮𝗻𝗶 𝗚𝗮𝗿𝗱𝗲𝗻𝘆𝗮 𝗸𝗮𝗰̧ 𝘆𝛊𝗹𝗹𝛊𝗸 𝗮𝗿𝗸𝗮𝗱𝗮𝘀̧𝛊𝗻𝛊𝗺 𝘆𝘂̈𝗸 𝗼𝗹𝗺𝗮𝗸𝘁𝗮𝗻 𝗯𝗮𝗵𝘀𝗲𝗱𝗶𝘆𝗼𝗿𝘀𝘂𝗻 𝗸𝛊𝗿𝛊𝗹𝗱𝛊𝗺 𝘃𝗮𝗹𝗹𝗮.
-𝗖𝗮𝗻𝛊𝗺 𝗯𝗲𝗻𝗶𝗺 𝗸𝛊𝗿𝛊𝗹𝗺𝗮 𝘆𝗮 𝗹𝘂̈𝘁𝗳𝗲𝗻 𝗸𝗶𝗺𝘀𝗲𝗻𝗶𝗻 𝗿𝗮𝗵𝗮𝘁𝛊𝗻𝛊 𝗯𝗼𝘇𝗺𝗮𝗸 𝗶𝘀𝘁𝗲𝗺𝗶𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺. 𝗦𝗲𝗻 𝗱𝘂̈𝘇𝗲𝗻𝗶𝗻𝗶 𝗯𝗼𝘇𝗺𝗮, 𝗴𝗲𝗹𝗶𝗻𝗰𝗲 𝗸𝗼𝗻𝘂𝘀̧𝘂𝗿𝘂𝘇 𝘇𝗮𝘁𝗲𝗻 𝗱𝗲𝘁𝗮𝘆𝗹𝛊. 𝗗𝗮𝗵𝗮 𝗳𝗮𝘇𝗹𝗮 𝗺𝗲𝘀̧𝗴𝘂𝗹 𝗲𝘁𝗺𝗲𝘆𝗲𝘆𝗶𝗺 𝗯𝗲𝗻 𝘀𝗲𝗻𝗶.
-𝗢𝗹𝘂𝗿𝗺𝘂 𝗼̈𝘆𝗹𝗲 𝘀̧𝗲𝘆 𝗸𝛊𝘇𝛊𝗺 𝘆𝗮 𝗮𝗸𝗹𝛊𝗺 𝘀𝗲𝗻𝗱𝗲 𝗸𝗮𝗹𝗮𝗰𝗮𝗸. 𝗕𝗲𝗻𝗶 𝗼𝘁𝗼𝗯𝘂̈𝘀𝗲 𝗯𝗶𝗻𝗱𝗶𝗴̆𝗶𝗻𝗱𝗲 𝗮𝗿𝛊𝘆𝗼𝘀𝘂𝗻 𝗶𝗻𝗺𝗲𝗻𝗲 𝘆𝗮𝗸𝛊𝗻 𝗱𝗮 𝗮𝗿𝛊𝘆𝗼𝘀𝘂𝗻 𝗯𝗲𝗻 𝘀𝗲𝗻𝗶 𝗮𝗹𝗺𝗮𝘆𝗮 𝗴𝗲𝗹𝗶𝗿𝗶𝗺 𝘁𝗮𝗺𝗮𝗺 𝗺𝛊?
-𝗧𝗮𝗺𝗮𝗺 𝗰𝗮𝗻𝛊𝗺 𝘀𝗲𝗻 𝗺𝗲𝗿𝗮𝗸 𝗲𝘁𝗺𝗲. 𝗖̧𝗼𝗸 𝗼̈𝗽𝘂̈𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺 𝘀𝗲𝗻𝗶, 𝗠𝗲𝘀𝘁𝗮𝗻𝗮 𝗱𝗮 𝗰̧𝗼𝗸 𝘀𝗲𝗹𝗮𝗺 𝘀𝗼̈𝘆𝗹𝗲. 𝗛𝗮𝘆𝛊𝗿𝗹𝛊 𝗴𝗲𝗰𝗲𝗹𝗲𝗿.
-𝗔𝗹𝗲𝘆𝗸𝘂̈𝗺 𝘀𝗲𝗹𝗮𝗺 𝗯𝗲𝗯𝗲𝗴̆𝗶𝗺 𝗼𝗻𝘂𝗻 𝗱𝗮 𝘀𝗮𝗻𝗮 𝘀𝗲𝗹𝗮𝗺𝛊 𝘃𝗮𝗿. 𝗗𝗶𝗸𝗸𝗮𝘁 𝗲𝘁 𝗸𝗲𝗻𝗱𝗶𝗻𝗲, 𝗰̧𝗼𝗸 𝗼̈𝗽𝘂̈𝘆𝗼𝗿𝘂𝗺.
-𝗕𝗲𝗻𝗱𝗲 𝗰𝗮𝗻𝛊𝗺, 𝗴𝗼̈𝗿𝘂̈𝘀̧𝘂̈𝗿𝘂̈𝘇.
-𝗚𝗼̈𝗿𝘂̈𝘀̧𝘂̈𝗿𝘂̈𝘇 𝗯𝗲𝗯𝗲𝗴̆𝗶𝗺.