14.Bölüm

4703 Words
Çalan telefon ile gözlerimi açtım. Arayan Şeyma'ydı "Efendim." "Kahvaltıdan sonra buluşalım sana senaryoyu vereceğim iki üç güne audition çekimi olacak." "Hıhı." "Miskin miskin konuşma benimle kendine gel! Hem aldığın ücreti duyunca kendine geleceksin." "Neymiş." “1,5 milyon." Sırıttım. "Ne oldu şaşırdın değil mi?" "Güzel para." "Eh beni tatile götürürsün artık." "Tabiki." Kahkaha attı. "Çok bekletme kapatıyorum." Telefonu kapadım o sıra Rüzgar gözlerini açmış bana bakıyor. "Ne oldu?" "Ben uyurken telefonla konuşmanı istemiyorum." Sırıttım. "Çok mu rahatsız oldun?" "Evet." "İyi ol. Umurumdaydı sanki." Kolumdan yakaladı beni kendine çekti burun burunayız. Kolumu çekecektim izin vermedi. "Ya ne yapıyorsun?" "Dün yavru kedi gibiydin ama ped alır mısın Rüzgar ühühüh..." Gözlerimi devirdim. Şeytan modu geri dönmüş "Ne istiyorsun ped aldın diye madalya mı takayım sana hatırlat dışarı çıktığımda alır takarım." "Dün senin karnına masaj yaptım, ilaç verdim ve sana papatya çayı getirttim karşılığında biraz nazik olsan keşke ama bayan ukala asla kendisinden başkasını düşünmez. Yeter ki işin görülsün değil mi?" Öfkeli konuştukça alıp verdiği nefesler yüzüme vuruyordu yutkundum gözlerimi kapadım. "Seni kızdırmak istemedim dünkü yaptığın şeyler için teşekkür ederim. Daha ne yapmamı bekliyorsun?" Parmak ucuyla yüzüme dokundu. "Gölge etme yeter." Yataktan kalktım. Gölge etmeymiş gerizekalı, embesil sen varya budalasın budalaaaaa. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım sonra üzerimi değiştirdim. Saçlarımı yaparken Rüzgar'da hazırlandı. "Nereye gideceksin?" "Senaryoyu alacağım." "Hım." Cevap vermedim birlikte odadan çıktık. Ekrem Baba ve Nebahat Anne her zamanki yerlerini almışlar. Günaydın dedik ikimizde masaya geçtik. O sıra Nebahat Anne. "Akşama misafirimiz var?" Benden önce Rüzgar atıldı "Kimmiş." "Ece." Rüzgar kaşlarını çattı. "Neden geliyor ki durduk yere." "Halanla görüştük bir müddet Türkiye havası iyi gelir dedi. İyice dozutmuş bu aralar yine. Asiliği tuttu diyor." Ece kim anlamadım bu salakça ifademi Nebahat Anne anlamış olacak ki. "Rüzgar'ın halasının kızı Ece 19 yaşında biraz deli doludur gezmeye gelecek." "Öyle mi düğünde görmedim ben bilmiyorum o yüzden." "Aniden olunca gelememişlerdi onlar." "Anladım." Kahvemden bir iki yudum daha alınca kalktım. "Ben kalkayım Şeyma'yla buluşacağım." Elimi tuttu Rüzgar ona baktım. "Ben bırakayım mı sevgilim?" Gülümsedim. "Yok ben giderim canım." Ayağa kalktı yanağıma öpücük kondurdu kızdım bana onların yanında dokunmayı fırsat bilip yanaşmasına ama sonra bir yandan hoşuma gitti. Hoşuma mı gitti? Of ne oluyordu bana! "Akşam görüşürüz o zaman." Olur anlamında kafamı salladım ve çıktım evden. Arabaya binince derin nefes aldım. Pislik bilerek yapıyor beni tahrik etmek için sonuç olarak bende hormonları olan bir insanım her gün aynı yatakta birlikte uyuduğum adam. Kafam dağılsın diye müziği açtım bir yandan, Allah'tan çok trafik yoktu iç sesimle kavga ede ede yolu bitirdim. Şeyma her zaman ki gittiğimiz cafede beni bekliyor canım benim. Yanağına kocaman öpücük kondurdum. "Selam." "Selam uykucu. Nasılsın bakalım." "İyiyim her zaman ki meseleler işte." "Kocanla aran nasıl?" Sırıtıyor bir yandan da. "Dün regl oldum diye karnıma masaj yaptı inanabiliyor musun ve bana sıcak su torbası getirdi." "Adam resmen ilan-ı aşk etmiş." Yok daha neler abartmanın lüzumu yoktu sadece iyilik yapmıştı onun da kokusu çıkardı bir iki güne ben sana iyilik yaptım karşılığını ver derdi "Abartma sende yani ne aşkı sadece yardım insan sonuçta acı çekiyordum bende." "Ah benim ördeğim acı mı çekti kocası da ona yardım mı etti." Kaşlarımı çattım. "Dalga geçmeyi bırak." "Tamam tamam hadi al senaryonu." Senaryoyu elime verdi. "Konusu ne." "Ajan kız oluyorsun. Belalı adamın yanına bilgi toplamak için giren gözü kara, güçlü ajan kız adam seni masum, saf bir çalışanı sanıyor. Oysa kızımız şeytani planlar peşinde adamın foyasını ortaya çıkarmaya çalışan bir ajan ama gel gör ki aşk bu iki karanlık insanı da içine çekiyor. Sonunda romantik bir buluşma gerçekleşiyor. Ah gözlerim doldu." Dedi ve parmaklarını gözlerine götürüp siliyormuş gibi yaptı. Manyak kız. Gülümsedim. "Silah atış eğitimleri ve ata binme eğitimlerin olacak senaryoyu oku bakalım sonra onları ayarlarız. Birde spor hocasıyla çalışacaksın birkaç dövüş sahnesi için zorlu yerlerde dublör kullanılacak zaten." "Tamam ben okurum bakarım bi kafamıza yatarsa senaryo ki çok büyük bir yapım bence kesin yatar sonra çalışırım biraz." Kafa salladı. "Ee beni buraya çağırdın hadi tatlı ısmarla." "Yok tatlı filan kilo almaman lazım bir iki haftaya çekimler başlayacak." Yüzümü astım. "Ama şişko değilim ki minicik bir pastadan zarar gelmez." Bunu söylerken sesimi çocuk gibi çıkardım. Burnumu sıktı. "Bu şirin kız numaraların bana sökmez canım. Git kocana yap belki o yer bunları. Pasta yok salata ye!" "İstemem ondan bir şey iste bir sat sonra karşılığını ister çıkarcı domuz." Bu halimden eğlenir gibi gülümsedi. Dil çıkardım bende. "Bu arada telefonunu ver bana." "Neden?" "Ver sen." Telefonumu verdim karıştırmaya başladı. Ne yaptığını bana da göstermiyor. Çatlayacağım. "Ne yapıyorsun?" "Görürsün." Merakla beklerden telefonu uzattı. "Tamamdır." "Ne yaptın?" Yüzünde sinsi bir gülümseme vardı. "Sizin balayında çekindiğiniz resimlerden birini paylaştım insanlar bunu bekliyordu artık." "Ne yaptım dedin sen? Nasıl yaparsın?" "O senin kocan bu bir. İkinci olarak senin kariyerinde bulunduğun noktada Rüzgar'la evli olman daha merak edilir insan yaptı çok yakışıklı bir kocan var insanlar deli gibi senin özel hayatını merak ediyor sen gizledikçe soru işaretleri çoğalacak en iyisi paylaşmaktı ve üçüncüsü yarında düğünden bir kare paylaşacaksın tbt olarak itiraz kabul etmiyorum." Ağzım açık bakakaldım nasıl gidip Rüzgar'la resmimi paylaşır. İnstagrama girdim baktım Rüzgar'la rakı balık yaptığımız gün çekinmiş olan resmi "Her gün ilk günkü aşkla." Yazarak paylaşmış. Bayık batık romantizm yani hiç benlik değil "Bu söz ne kızım atsana sadece ya da emoji olarak." Gözlerini devirdi. "O ne öyle yetmez. İlgi çekici olmalı konuşulmalı biraz. Magazin sayfalarına düşer şimdi paylaşırlar." Dişlerimi sıktım. "Şimdi Rüzgar'ın dalgasıyla ben uğraşacağım. Banane ya madem öyle o koysun oda resim atmadı hiç." "Balayında falan video attı ama hakkını yeme." "Sanan inanmıyorum ya beni şunun diline düşürdün ya." O sıra telefonum çaldı al işte Rüzgar arıyor. Dakka bir gol bir ayağına gelen topu kaleye atmadan kaçırır mıydı canım kocam! Ağlamak istiyorum. Açtım. "Her gün ilk günkü aşkla demek ha." Deyip kahkaha attı. Homurdandım. Of Allah’ın cezası herif fırsat buldu ya "Kes şunu." "Ne oldu karıcığım sinirlenme. Aşk kötü bir şey değil." "Ben paylaşmadım Şeyma paylaştı. Mecburdum." "Tabi canım. Ortak yönetiyordunuz hesabı değil mi? Fotoğrafı nasıl buldu acaba?" "Evet öyle. Buldu işte ben atacak değilim resmi." Şunun diline düştüm ya yine içimde öfke topu oluşmaya başlamıştı bile. Bu kız dostum mu düşmanım mı benim Rüzgar ile gizli bir ortaklıkları olabilir mi acaba hayır yani her seferinde Rüzgar'ı mutlu edecek şeyler yapıyor! "Üzülme tamam bende paylaşırım." "Meraklısı değilim neden üzüleceğim ne yaparsan yap. Bir iki aya silinecek o resimler umurumda değil o yüzden." Bir sessizlik oluştu o anda sonra yeniden duyuldu sesi. "Tamam sen bir iki ayı iyi değerlendir bol bol resim çekin benle özledikçe bakarsın ilk günkü aşkla." "Kapatıyorum gerizekalı." Kahkaha attı yeniden. Telefonu kapadım. Şeyma'ya kötü bir bakış attım. "Seni öldüreceğim." "Ben masumum." Diyerek ellerini havaya kaldırdı. "Şunun diline mi düşürdün beni gerçekten." Burnumu sıktı konuyu değiştirmek istercesine. "Regl olduğun için bikini çekimlerini erteledim şimdilik." "Aferin sana bebek kız." Masadan kalktım. "Bana tatlıda ısmarlamadın kalkalım madem alışveriş yapalım." "Bak o olur." Kalktık turlamaya başladık. O benden daha kolay alırdı bir şeyleri hemen ilk girdiğimiz mağazadan birkaç parça bir şey aldı. Bir saatlik gezmenin ardından bende bir şeyler aldım. Arabaya doğru giderken biricik gazetecilerimiz çıktı. Yürümeye devam ederken onlarda bizimle yürüyordu. "Beste Hanım yeni projeniz varmış Kaan Urgancıoğlu ile oynayacağınız söyleniyor." Gülümsedim. "Proje tam anlamıyla kesinleşince konuşuruz arkadaşlar." "Haber doğru yani?" Cevap vermedim. Hepsi peşimizden koşuşturur gibi gelince zorluk olmasın diye durdum. Birkaç soru cevaplayıp nazikçe izin ister giderdik. "Rüzgar Bey nerede onu göremiyoruz. Ayrılık iddialarına ne diyeceksiniz?" "Onun kendi bir işi var arkadaşlar o yüzden her dakika yan yana olmak zorunda değiliz ve biz artık iddialara cevap vermeyeceğiz." "Rüzgar Bey'in bir kızla mesajlaşmalarını yakaladığınız doğru mu?" Gülümsedim. Ben bizzat asistanı ile yakaladım ama neyse. Yürümeye başladık tekrar durdukça saçma sorular gelecekti. "Beste hanım cevap vermediniz." "Arkadaşlar çok komik bunlar mümkün mü öyle bir şey? Kim durup uyduruyor bu haberleri merak ediyorum doğrusu." Ard arda bitmeyen soruların ardından arabaya ulaştık. Paketleri bagaja bırakırken bir yandan. "Beste Hanım çocuk düşünüyor musunuz?" sorusunu sordular. Cevap vermeden arabaya binip uzaklaştık oradan. "Bize gelsene akşam sonra hep birlikte çıkarız yine Rüzgar'ın kuzeni gelecek bugün zaten." "Olur" Eve doğru sürdüm. Kuzen gelmiştir belki akşam onu da gezdirmiş oluruz hem. Evin önüne geldik arabayı bıraktım Mesut park edecekti. Eşyaları aldık Şeyma ile eve girdik. Nebahat Anne bizi görünce gülümsedi. "Hoş geldiniz kızım. Ece yoldaymış Rüzgar aldı onu geliyorlar." "Öyle mi? Ne güzel." "Bestecim Ece biraz deli dolu bir kızdır sana patavatsızlık filan yapar aman deyim üzülme kızım takma sen onu." "Yoo önemli değil. Anlaşırız biz hem." Ne gibi patavatsızlık yapabilir ki kız bana zaten tanımıyor bile. Size katlanıyorsam o embesil oğluna katlanıyorsam Ece'ye hayli hayli katlanırım. Şeyma ile salona geçtik iyice merak ettim bu kızı. Yarım saatlik beklemenin ardından geldiler. Ekrem Babada onlarla gelmiş hemen Nebahat Annenin üstüne atıldı. "Nebahat Sultan." Kocaman sarılıp öptü. Sonra biz göz göze geldik yaramaz çocuklar gibi bakıyordu bana. "Merhaba" "Yengoş". Dedi ve sarıldı Yengoş mu? Sarılmasına karşılık verdim. Yanağıma öpücük kondurdu kırk yıldır tanışıyorduk da benim mi haberim yoktu acaba? Sonra Şeyma'ya döndü. "Seni tanıyorum Şeyma'sın sen yengoşun instagramda resimlerinizi görüyorum." Dedi ona da sarıldı. Siyah saçlı esmer bir kızdı gözleri elaydı şort ve bol bir tişört giymiş saçları topluydu dudağının üstünde piercing vardı omzunda ise gül dövmesi vardı oldukça cool duruyordu fazla zıpır ama sevimli bir kızdı. Göz makyajında yoğunluklu kullandığu koyu renkler onu biraz yaşından büyük gösterse de güzeldi. "Tanıştığıma memnun oldum canım." Kollarını bana sardı. "Düğüne gelemedim annem biraz huysuzdur tek başıma yollamadı." "Önemli değil şimdi geldin ya oda güzel." Yemek masasına geçerken Nebahat Anne. "Kızı rahat bıraksana Ece." "Ama Nebahat Sultan yengoşla sohbet ediyorum." "O sık boğaz edilmeyi sevmez bunaltma kızı." Ben sık boğaz edilmeyi sevmem doğruda canım kaynanacım bu evde beni en çok sık boğaz eden sizsiniz zaten şimdi böyle düşünceli olmanız gözlerimi yaşarttı. Kendisi edemedi diye kıskandı galiba "Önemli değil Nebahat Anne sohbet ediyoruz sorun yok." "Aslan yengoş." Kıırdadım. Manyak kız bu şimdiden sevdim yani. Masada yanımda oturacaktı Rüzgar kollarını tuttu. "Yok canım seni karşıya alalım orası benim." "Yengoşla ben otursaydım." "Ben karımla oturacağım karşıya." "Yemedik karını ne olmuş buna Nebahat Sultan süt dökmüş kedi gibi. Yola gelmiş” Kahkaha attı Nebahat Anne kaşlarını çatınca bir şey demedi. Ece'yi karşıya yolladı Asiye yemek servislerini yapıyordu o sıra yemeklerden biri çok ağır koktu. Tereyağ mı koymuş buna hiç sevmem ıykkk Midem bulandı elimi ağzıma götürdüm ama geçmedi. Bir anda sofradan kalkıp bu kattaki lavaboya koştum. "Öggg." İçimde ne varsa boşalttım. Sifonu çektim o sıra Rüzgar ve Şeyma geldi. "İyiyim." Ağzımda acımsı bir tat kalmıştı ağzımı çalkaladım yüzüme biraz su vurdum. Şeyma yanıma yanaştı. "Neyin var?" "Yemeğin kokusu midemi bulandırdı tereyağı vardı galiba." Rüzgar gözlerini dikmiş bana bakıyor. "İyiyim." "Emin misin?" Kafa salladım. Regl olunca zaten midem bulanırdı üstüne ağır kokulu yemekler daha kötü yaptı içeri geçtim. Nebahat Anne. "Kızım neyin var ne oldu?" "Yemek kokusu midemi bulandırdı iyiyim." Tam ben masaya geçecektim Ece koştu bu kez. Ekrem Baba "Hay Allah ne oluyor bu kızlara." Beş dakika sonra Ece'de geldi. "Biri kustuğu zaman otomatikman benimde kusma isteğim geliyor özür dilerim" "Önemli değil canım iyisin değil mi?" "İyiyim yengoş." Gülümsedim. Masaya geçtik fazla bir şey yiyemedim zaten. Yemekleri yedikten sonra Rüzgar'a döndüm "Dışarı çıkalım mı hem Ece içinde iyi olur?" Rüzgar tepkisiz bir yüz ifadesi ile "Bilmem." Dedi Ece'ye döndüm "Dışarı çıkmak ister misin?" "Ya yengoş sen harikasın isterim valla gidip hazırlanayım ben." Koşar adımlarla salondan çıktı. Nebahat Anne. "Aman sakın içki filan içmesin sapıtır filan." Kafa salladım. Rüzgar "Bende üzerimi değiştireyim madem sevgili karım dışarı çıkmak istiyor." Gülümseme ile karşılık verdim sadece. Bende onunla odaya çıktım iç çamaşırımı filan değiştirmem gerekiyordu. Odaya geçince dolaptan temiz çamaşır, ped ve üzerime giymek için başka bir bluz alıp banyoya geçtim üzerimi değiştirdim çıktım. Rüzgar'da giyinmiş. Gri bir tişört giymiş kaslarını inanılmaz gösteriyordu ve siyah kot giymiş. Yakışıklydı gerçekten göz ardı edilemeyecek bir doğruydu bu. Bir şey demeden aşağı indik Ece'de hazırlanmış hep birlikte çıktık evden. Rüzgar arabayı sürerken bir yandan telefonla birini arıyordu. "Naber dostum?" Kafamı çevirip ona baktım kiminle konuşuyordu acaba. Dostum dedi ya kiminle olabilir ki. Sanki dostu olmasa ne olur Beste? Bende iyice paranoyak oldum kıskanıyor muyum ben bunu? Yok canım daha neler! "İyi bende bizim mekana gidiyoruz kızlarla sende gelsene." Kimi çağırıyor bu. Bizim mekan neresi gelecek olan kim ya neden bana bir şey belli etmiyor bu. "Hangi kızlar olacak lan Beste işte Şeyma benim kuzen filan. Ece lan Ece birde hangi kuzen diyor. Tamam görüşürüz." Sinirle ona baktım artık daha önce hangi kızlarla gitti Allah bilir biranda kafasını çevirip bana baktı. O gözlerini oyuk oyuk oyacağım senin birde hangi kızlar olacak lan diyor! Kim bilir kaç bin kızla gittiyse... Gittiyse gitti bana mı kaldı sanki kes sesini otur Beste isterse istediğini yapar adam. Kendin dedin istersen git seviş bana söyleme dedin ne istiyorsun şimdi çetele mi tutacaksın hiç hem hüm etme adama car car nefret kusan sensin ama hesap sormak isteyende yok öyle bir dünya... Yok değil mi sahiden evet en iyisi susayım ben senden sus iç sesim "Ne oldu neden bakıyorsun?" "Hiç." Kafamı yola doğru çevirdim ve surat astım. Aptal herif utanmıyor beni başka kızlarla eğlendiği mekana götürmeye. İçimdeki sinir gitmiyor kıskandığımdan değil ikincil planda olduğuma kızıyorum ki. Gerçekten hem ben hiç sevmem geri plana atılmayı. Araba durdu. Gelmiştik. Arabadan indik anahtarı valeye verdi. Kızlar önden gidiyorlardı bende onlara yetişecekken bir el kolumu tuttu. Döndüm Rüzgar. Niye tuttu beni anlamadım. "Ne oldu?" "Ben sana soracağım aslında ne oldu? Bir tuhaflaştın sen. Ağrın mı var yoksa? Eve gidelim istersen." "Bir şey yok." Ağrım yoktu ağıran yerim karnım değildi kafamdı kafam. Düşün düşün boktur işin diye boşa dememiş atalarımız benimki de o hesap. "Bu surat ne arabadan beri?" "Yok bir şey üstüme gelip durma." "İyi surat asıp durma Ece fark ederse anneme araları bozuk galiba der uğraşmak istemeyiz annemle değil mi?" Kafa salladım elimi tuttu içeriye girdik. Girer girmez tanındı tabi "Hoş geldiniz Rüzgar Bey şöyle geçin." VIP adam tabi gösterdikleri yere geçtik. Garson geldi. Rüzgar "Bana her zamanki viskiden getir. Kızlar siz ne içersiniz." "Votka." Dedim ben Şeyma'da benimkinden istedi sıra Ece'ye gelince Rüzgar ona sormadan. "Votka ve alkolsüz meyve kokteyli." Dedi Ece itiraz bile etmedi. Mutlulukla etrafa bakarken "Sen olmasan Rüzgar beni buraya getirmezdi yengoş." Gülümsedim. "Tabi evli şimdi önceden yanında ben gelirsem kızları engellerim diye getirmezdi." Gülüşüm soldu biranda Ece'nin de gözleri açıldı pot kırdığını anlar gibi Rüzgar öfkeli ses tonu ile. "Seni eve bırakmamı istemiyorsan sus Ece." Ece kafa salladı Ece kafa salladı. İçkilerimiz gelmişti. Hemen bir yudum aldım o esnada masaya biri yaklaştı Rüzgar ayağa kalktı "Hoş geldin." Dedi Bu çocuk kimdi nereden tanıyorum. Bana döndü hemen. "Yenge nasılsın?" Yenge mi nasılsın? Kimin yengesi ben mi yengeyim? Sıfatımdan yengelik akıyor. Gülümsedim. Yengem gel gel hoşbeş sohbet edelim seninle. Ay kimsin sen? "Teşekkürler iyiyim. Sen? " Evet evet Rüzgar'ın sağdıcıydı bu. Neydi adı hah Buğra "Bende iyiyim sağ ol." Şeyma'ya döndü elini uzattı. "Şeyma'ydı değil mi?" Şeyma gülümsedi kafa salladı. "Buğra düğünde tanışmıştık." "Hatırladım." Dedi Şeyma Sonra Ece'ye döndü "Baş belası ne zaman geldin?" Ece gülümsedi "Bugün." Herkes yerleştikten sonra içmeye devam ettik Şeyma bana eğildi. "Ne oldu sana neye kızdın?" Kaşlarımı çattım. "Daha önce başka kızlarla geldiği mekana getirmiş bizi baksana." "Kendine gelsene delirdin mi ne olmuş yani kıskandın mı hem sen?" "Yoo neden kıskanayım canım." "Belli adam geçmişte başka kızlarla takıldı diye surat asıyorsun." "Asmadım surat falan tamam." Zoraki gülümsedim o sıra Buğra "Siz Beste ile kaç yıldır arkadaşsınız." "8 yıldır liseden beri tanışıyoruz." "Hadi ya menajeri olmaya ne zaman karar verdin?" "Bu sektöre ilk başladığı günden beri." Gülümsedi Buğra. Bu çocuk resmen arkadaşıma yazılıyordu ama eğer Rüzgar gibi çapkında Şeyma'nın yakınından geçemezdi. "Üniversiteyi nerede okudun?" "Marmara Üniversitesinde halk ve ilişkiler okudum geçen yılda Beste ile yurt dışındayken menajerlik üzerine eğitim aldım. Seminerlere katılıyorum bununla alakalı hala bir şekilde devam ediyor." "Güzel." Şeyma gülümsedi. "Siz nasıl tanıştınız?" "Bizde liseden sonra üniversite beraber oldu tabi o zamandan beri beraberiz." "Hangi liseydi." "Robert Koleji." Robert mı Koleji ee Şeyma ve benim okulum orası bizde liseyi orada okuduk bunun orada okuduğundan haberim yoktu hiç görmedik bile ne Buğra ne Rüzgar. Liseli Rüzgar mı? Nasıldı acaba liseli hali ergen sivilceli içimden kahkaha attım. "Beste aynı lisedeymişiz. Hiç görmedim sizi." Rüzgar sırıttı. "Görmezsiniz tabi Şeyma Hanım. Görmek istediğiniz başka şeyler vardır belki." Ne dedi o laf mı soktu arkadaşıma kız bozuldu şuan da hey ne oluyor bu aptala. "Sanki siz bizi görmüşsünüz koca okul nasıl görelim." Buğra kafa salladı. "Biz sayısaldık siz 1. Sınıfken 3tük biz zaten." Büyük sınıflarla ya da son sınıflarla işimiz olmuyordu zaten. Oranın dersleri öylesine ağır ve zordu ki oradan mezun olmak resmen benim savaşımdı. Matematikten güç bela geçmiştim nefret ediyorum o dersten nefret. Eşit ağırlıkçıydım ama ağırlığımın matematikle alakasının olmaması manidardı. Şeyma az önceki kendisine sokulan lafı hala unutamamış olacak ki. "Görmek istediğim şeyler arkadaşlarım ve derslerimdi belki ondan üst sınıflar ilgimi çekmemiştir." Rüzgar alaycı gülümsedi. "Tabi tabi öyledir yani bende aksini söylemedim. Alınma canım kişisel algılama lütfen." "Algılamadım." "Güzel." Sohbet muhabbet derken bir ara baktık aynı kolejden mezunuz eski hocalar ile alakalı konuşmaya gülüşmeye başladık. Fransızca dersine giren bir kadın vardı kadının aksanı, konuşmasının akıcılığı her şeyi öyle şahaneydi ki kendisi gibi konuşamayanları bırakıyordu. Fransızca konuşmak nefretim oldu onun yüzünden Paris'e gittiğimde bile konuşmak istemiyorum sanki bir yerlerden çıkıp "Très mauvais." Diye yaygara koparacak gibi hissediyorum. Sohbet akarken bende üçüncü bardağımı içiyordum ki bizim masaya bakan bir kız gördüm kime bakıyor bu Rüzgar'a döndüm hemen telefonla uğraşıyor o. Kız hala bize bakıyor. Bakma o benim kocam kıza inat gibi elimi Rüzgar'ın omzuna koydum o sıra telefondan kafasını kaldırıp bana baktı. Gülümsedim anlamadı tabi ne yaptığımı. "Ne yapıyorsun telefonla?" "Sanane." O biranda sanane deyince bozuldum hatta bağıra bağıra ağlamak istedim. Hayvan. Kolumu geri çektim. Elimdeki bardağı kafama diktim. Şeyma ve Buğra sohbet ederken Ece ardı ardına selfy çekiniyordu. Nefret ediyorum senden Rüzgar pisliği. Bardağıma yeniden içki koydum kızın bakışlar hala bizim masada. Orospu! Çaktırmadan Rüzgar'a baktım oda karşıya bakıyor kızla mı bakışıyor benim yanımda. Kız gülüyor Rüzgar desen çapkın bakışlar gülüşler. "Eee Beste senin oyunculuk kolej döneminden o halde. Okul tiyatrosunda oynadın mı hiç?" Kafa salladım. "Oynadım evet tiyatro eğitimlerine katıldım tabiki. Kendimi yetiştirmem açısından çok faydası oldu. Oranın teşviki ile zaten yöneldim." "Ne güzel." Buğra ile konuşuyorum ama gözüm Rüzgar'da gözü çıkasıca. Ayağa kalktım birden hepsi kafasını çevirip bana baktı. Gülümsedim. "Ece dans edelim mi?" Ece'nin gözleri parladı. Ayağa kalkıp elimi tuttu. "Hadi." Birlikte dans eden insanların arasına karıştık. Dans ederken bir yandan Ece fotoğraf ve video çekiyordu. Rüzgar'a baktığım sıra bana bakıyordu öküz ne oldu demin kızla bakışıyordun. Omzumda bir el hissettim arkamı döndüm esmer uzun boylu bir çocuk. Baktım sadece. "Merhaba." Fotoğraf filan mı çekinmek isteyecek genelde böyle yerlerde çok çekinmem aslında hayranlarla ama "Merhaba." Eliyle koluma dokundu "Dans edelim mi?" Kolumda olan eline baktım sonra kendimi geri çektim. "Hayır." Gülümsedi. "Zoru severim." Cevap vermeden arkamı döndüm Ece ile dansa devam ettim. Yeniden kendine çevirdi beni "Ünlüsün diye mi kendini böyle ağırdan satmalar?" "Hayır evliyim diye dedim yüzüğümü gösterdim." Sırıttı. "Siz evli olsanız ne olur dizide onca adamın altına yatıyorsunuz." Öfkelenmiştim. İtekledim "Git başımdan." Kolumdan tuttu. O sıra Ece "Bırak yengemi." Adam beni kendine çekmeye başladı elinden kurtulmaya çalışırken biranda yere yığıldı ne olduğunu anlamaya çalışıyordum ki yanımdaki Rüzgar'ı gördüm adama yumruk atmış. "Karıma bir daha dokunursan seni parçalarım." Güvenlikler falan geldi o sırada adamı çıkardılar. Rüzgar kolumdan tutup masaya götürdü. Şeyma "İyi misin?" Kafa salladım. Şoktaydım şuan Rüzgar öfkeli bir tonla "Otur oturduğun yerde dans filan edip beni delirtme." Sana ne oluyorsa demin kendi kızla bakışırken iyiydi manda! Bardağımdaki içki kafama diktim Rüzgar'da çok sinirliydi o sinirle iki bardağı saniyeler içinde bitirdi. "Terbiyesiz herif. Şerefsiz ben daha onun belasını sikecektim dua etsin o." Neye delirdiyse buda ben kendimi koruyamıyorum sanki. "Yapışmış kıza vantuz gibi orospu çocuğu böylelerini memlekete almamak gerek." Rüzgar'ı ilk kez böyle sinirli ve küfür ederken görüyorum. "Sakin olsana küfür etme hem." "Ederim böyle orospu çocukları olursa ederim! Sende öyle kalkıp kalkıp dans etme bak Beste." "Tamam bağırıp durma çocuk yok karşında. Benim dans etmem az önceki tacizi meşrulaştırmaz. Mesele zihniyet erkeklerin iğrenç zihniyeti!” Kaşlarını çattı. "Bağırttırma. Konuyu saptırma” Manyak ya bu Buğra girdi o sırada araya. "Neyse gençler gerginliği kenara atın hadi güzel gecenin hatırına." Dedi Kadeh kaldırdı hepimiz bardaklarımızı kaldırdık tokuşturduk ve içtik bu benim beşinciydi başım yavaştan dönse de sarhoş olmak istiyordum bugün. Hemen elimdekini bitirip yenisini doldurdum o bitince yenisini tekrar koyacaktım ki Rüzgar elimi tuttu. "Yeter." Omuz silktim. "Yetmez." Dişlerini sıktı alnı gerginleşmişti. "Sarhoş olacaksın yeter." "Olurum olmam sanane." Onu umursamadan yenisini koydum ve içtim başım dönmeye başlamıştı elimdeki bitirip tekrar şişeye uzanınca sert şekilde bileğimi kavradı. "Beste." O sıra Şeyma elini omzuma koydu. "Yeter bence de içme." Kolumu çektim "Ben içmeyim de kim içsin Şeyma." Şeyma sus der gibi kaş göz hareketi yaptı. Umursamadım Rüzgar'a döndüm müzikten biraz gürültü vardı kulağına doğru eğildim. "İğrenç bir adamsın." Şaşırmış bir ifade ile baktı anlamamıştı kendine çekti beni. "Ne saçmalıyorsun?" "Dokunma bana. Senden iğreniyorum." "Sessiz ol Ece duyacak." "Duysun Ece varken başka kızlarla bakışmaktan utanmıyorsun bundan mı korkuyorsun." "Beste! Deli misin kimseye baktığım yok." Ondan uzaklaşmak istedim ama beni kavradı. Yalancıydı bakıyordu işte gördüm ben gördüm. "Dokunma bana senden iğreniyorum. Bu evliliğin saht.." Cümlemi tamamlayamadan dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Dudakları hareket halindeyken ben tepkisiz şaşkın bir haldeydim. Vücuduma bir alev topu yayılmıştı sanki ve o öptükçe ateşin şiddeti çoğalıyor gibiydi. Öpüşü sıklaşırken eliyle belimi kavramıştı sonra diğer eli ile yüzüme dokundu ben hala tepkisizdim kafasını geri çekti gülümsedi. Yeniden öpüştük biz o gün benim onu öpmemden sonra... Bu kez öpen oydu üstelik. Benim gibi sarhoşta değildi.Elimi yumruk yaptım suratının ortasına çakmak istiyordum. Öpüşünün tadı hala dudaklarımdaydı. Güzeldi. Burnuma yine temiz kokusu dolmuştu büyüleyice odunsu ve limon kokusu... Frehs, temiz... Oduna odun kokmak yakışırdı zaten. Elime dokundu o anda. "Özür dilerim sevgilim bugün biraz agresif davranarak keyfini kaçırdım." Cevap veremedim bile. Ona bunu ödetecektim. Beni beklemediğim anda öptü sinirlenmiştim kalkmak istedim. Keyfim kaçmıştı sinirlenmiştim ama hoşuma gitmişti naısl olmuştu bilmiyordum aynı anda iki farklı duyguyu nasıl yaşıyordum. Hesabı ödeyip mekandan çıktık Buğra: "Şeyma seni ben bırakayım istersen yolumun üzerinde hem." "Daha nerede oturduğumu bile bilmiyorsun nasıl yolunun üstü?" Gülümsedi Buğra. "İznin olursa bırakayım seni o halde" Kafa salladı Şeyma yanıma geldi yanağımdan öptü. "Eve git ve uyu sakın yine pişman olacağın şeyler yapma." Kafamı salladım. Arabaya geçtik sessizlik hakimdi kimseden ses çıkmıyordu sessizliği bölen Ece'nin öğürmesi oldu arkamı döndüm. "Ne oldu?" Camı açtı hemen. "Araba fazla sarstı midem bulandı?" "Durduralım mı iyi misin?" Kafa salladı. "Gerek yok yengoş sağol." Gülümseyerek önüme döndüm. Bu kızı gerçekten sevdim ben hep kalabilir. Araba geldiğinde hep birlikte indik içkinin verdiği mahmurluk ile biran sendeledim kolumdan yakalayan tabiki sevgili kocam. Eliyle belimi kavradı sıkıca ve yürümeye devam ettik. İçeri girdiğimizde Nebahat Anne geceliklerini giymiş elinde su ile yukarı çıkıyordu bizi görünce durdu. "Hoş geldiniz çocuklar." Kıkırdayarak el salladım. Şaşkınca bana baktı. "Rüzgar sarhoş mu oldu Beste?" "Biraz fazla içti ama sorun yok anne." "Ece kızım sen." "Nebahat Sultan ben temizim vallahi meyve suyu içtim uslu uslu." Eliyle yüzünü sevdi Nebahat Anne "Aferin sana." Ben Nebahat Anneye döndüm yeniden "Bizi mi bekledin sen meraktan uyuyamamışsınızdır kesin." Rüzgar dürttü ama ben kıkırdamaya başladım Nebahat Anne "Allah akıl fikir versin bu geçlere." Diyerek çıktı odasın Ece'yle de birbirimize iyi geceler dedikten sonra odaya çıktık başım inanılmaz dönüyordu. Yatağın üstüne oturdum başımı ellerimin arasına alarak bir müddet gözlerim kapalı beklerken o esnada. "Bir daha beni öpersen suratına yumruğu yersin." Dedim. Kafamı kaldırdım öfkeli gözlerle bana bakan Rüzgar tam karşımdaydı yanıma geldi kollarımdan tutup kaldırdı. Elleriyle kollarımı sıkı sıkı kavramıştı. "Bir daha toplum içinde bu evliliğin sahte olduğunu söylersen seni öldürürüm çirkin ördek." Kollarından kurtulmak için hamle yaptım ama başarısız oldu. "İğrenç bir adamsın sende ne yapayım? Her an haykırmak istiyorum yalan evliliği. Biteceği günü bekliyorum sabırsızlıkla." Kafasını yüzüme yaklaştırdı. "Sana ne oluyor deli gibi beni kıskanıyorsun bu sinir neden?" "Kıskanmıyorum sadece yaptığın etik değil." "Etik olmayan ne sahte bu evlilik diye her seferinde vurgu yapan sensin. İstediğine git diyen de. Hem kimseye baktığım falan yok delirdin artık." "Evet sahte iyi ki sahte zaten senin gibi iğrenç bir adamla gerçekten evli olmak berbat bir fikir çünkü. Baktığını da gördüm. Kör müyüm ben?" "Değilsin ama biraz deli olabilirsin. İyi ki gerçek evli değilim seninle kıskançlıktan gözün dönüyor çiğ çiğ yersin sen beni be." "Aman seni ne kıskanayım ben." "Birde oyuncular geniş fikirli olur derler. Kendisi film için adamlarla öpüşür, uyur ben bakmadığım kadının azarını yiyorum." "Bak banane bakarsan bak benim gözüme sokmadan bak. Seni varya gider annene söylerim ona göre." Kahkaha attı. "Beni anneme şikayet etmekle mi tehdit ediyorsun çirkin ördek?" "Evet kurbağa prens." Gülümsedi dudaklarını yanağıma değdirdi yine burnuma dolan o mükemmel kokusu başımı iyice döndürüyordu. Burnunu boyun çıkıntıma gömdü ve beni kokladı. O an titredim dokunuşu gerçekten beni etkiliyordu bana neler oluyor bilmiyorum ama bu lanet adam beni çekimine almaya çalışıyordu belki de aldı. Kollarımı kavrayan eli gevşedi ellerimi tuttu tepkisizdim bana dokunmasına izin veriyordum çünkü bu hoşuma gitmişti ama neden? Gitmemesi gerek Beste hayır hayır. "İçinde bana karşı bastırdığın sevgiyi çıkar artık. İtiraf et hoşlanıyorsun benden." Çenemden tutup kafamı kaldırdı göz gözeydik. Gözlerimin içine hiç sakınmadan bakarken ben bakışlarımı geri çekmek istedim çünkü eğer bakarsam devam edersem hataya düşecektim. "Sana dokunduğumda bir serçe yavrusu gibi titriyorsun. Bedenin keşfedilmeyi bekleyen büyülü bir bahçe gibi ve sen o bahçeye girmeme izin vereceksin." Kaşlarımı çattım. Buna izin vermeyecektim aramızda ki sadece basit bir cinsel çekim. Sadece hormonel olarak etkileniyorum bu çok olağan. Kalben bir şey hissetmiyorsun ona sakin olmalısın Beste. Derin bir nefes evet. "Aman ne etkileyici şimdi dudaklarına yapışıp bir çırpıda kendimi sana emanet edeceğim. Kendine fazla güvenme sana bir şey için izin veren yok." Gülümsedi. "Etkilenmediğini söyleyemezsin değil mi?" Cevap vermedim yeniden eğildi. "Hadi ama itiraf et." "Bana dokunma." "Bir gün gelecek ve kendine itiraf edemediğin şeyi itiraf edeceksin o gün sana acıyacağım zavallı Beste oyun olan evlilikte kocasına aşık oldu ve sonsuza dek kalbi kırık yaşadı. Benden aşk dileneceksin." "Ne yacacağım ne yapacağım aşk mı dileneceğim hahahy güleyim de boşa gitmesin kötü şakan. Sen hangi alemdesin seni aklı başında hangi kadın sever be?" "Sen seversin pek aklı başında olduğun söylenemez zaten." "Çok beklersin sana aşık olacağıma ölürüm daha iyi. Çekil şuradan uyuyacağım." Yanından ayrılıp pijamalarımı giyip yatağa geçtim oda üzerini değiştirip yatağa geçti arkam ona dönüktü. Gerizekalı kendini ne zannediyorsa bu. Zavallı olan sensin aptala bak ya kendisi bana aşık asıl. Deli gibi aşık bana işte Kaan'ı bile kıskandı. Oh kıskan patla. Aşık olacakmışım olmayacağım işte. Kimsin sen be kimsin sana aşık olayım aşık olanacak adam dolu piyasa ama bilin bakalım oradakiler arasında kim yok; Rüzgar Soykan. Gözlerimi sım sıkı kapadım bu lanet evlilik bitecek ve ben ona aşık olmayacağım kendi kendime bunu söyleyerek uyudum. Yüzümde hissettiğim el ile uyandım ve birden sıçradım. Karşımda Ece'yi görünce şaşırdım. Sabah sabah rüya mı gerçek mi ayırt edemedim. "Yengoş günaydın korktun mu sakin ol." Derin bir nefes alıp yanımı kontrol ettim hemen Rüzgar yoktu Ece aklımdaki soruyu duymuş gibi. "Rüzgar çıktı fırına gitti benim için simit alacak. Çok ısrar ettim dayanadı." Gülümsedim. ısrarlara dayanamaz bilirim. Çocukta kaç gündür ayakçı gibi markete ped almaya fırına simit almaya vefakar Rüzgar. Güldüm içimden. "Yengoş seninle bir şey konuşmam lazım bunu sana çok güvendiğim için anlatıyorum." Bana çok mu güveniyordu iyi de daha dünden beri tanıyordu beni. Bana hiç güvenme Ece kız bugün varım yarın yokum mesela. Boşanacağız biz Rüzgar Abinle... Bu kız çok iyi niyetliydi ama sevdim onu. "Dinliyorum canım." "Aramızda kalacağına yemin et." Korkmaya başlamıştım acaba evliliğin sahte olduğunu mu öğrendi? Eyvah dün tartışırken mi duydu acaba ya da barda şüphelendi bir şeylerden Rüzgar canıma okur benim ya. Belki de Rüzgar'ı biriyle yakaladı kesin biriyle yakaladı Rüzgar'ı. Ben ona dedim aptal bu adam yakalnırsın dedim of umarım Leyla ile yakalamamıştır. "Yengoş uyanamadın mı? Sana diyorum." "Neler oluyor? Korkmaya başladım." "Yemin et lütfen." "Tamam yemin ederim." Avucunu açtı elinde gebelik testi var. Gözlerim kocaman oldu. "Bunun sende ne işi var?" "Yengoş ben hamileyim galiba." "Neee?" Büyük bir çığlık çıktı ağzımdan Ece eliyle ağzımı kapadı. "Ne olur sessiz ol New York'ta erkek arkadaşım vardı ben deneyimsizdim ve tahmin edemedim annemlerde ondan uzak kalmam için yolladı beni buraya ama ben ne yapacağım bilmiyorum." "Hamile misin?" "Bilmiyorum reglim beş gün gecikti dünde bulantılar oldu bende test aldım. Yapalım mı birlikte." Bu kız 19 yaşındaydı ya bu kız zate kendisi çocuk değil mi? Ne hamile olması bunu neden bana söyledin sen şimdi. Kafa salladım. Banyoya gitti. O gittiği esnada yataktan çıkıp üzerime başka şeyler geçirdim merakla bekliyordum o daha çok küçük bir kız kendi çocuk hamile olamaz herhalde. "Yengoş." Bağırması ile banyoya koştum. "Ne oldu? Pozitif mi?" "Tek çizgi belirdi." Hemen yanına gittim. "İkinci?" Elime tutuşturdu testi "Bakamayacağım ne olur sen bak." Test elimdeydi ve saniyeler içinde ikinci çizgi belirdi. Şaka olmalı bu kızı Nebahat yer annesindne önce çiğ çiğ yer kızı hamile olduğunu öğrenirse.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD