4. Bölüm

1842 Words
Yazar'dan "Ben şimdi ne yapacağım Havin? Evlenmek istemiyorum" derken yine ağlamaya başlamıştı. Havin cevap veremeden kapı paldır küldür açılmıştı. "Kalk Baran ve ailesine hoşgeldin de Şimal. Bu evlilikten kurtuluşun yok" "Git başımdan seni şeytan" diye bağırdı Şimal. Naciye şok olmuş bir şekilde Şimal'e baktı. Kendine gelince "Ne dedin sen kız?" diyerek üzerine yürüdü. Havin araya girdi hızla. Evin tüm halkı seslere geldi. Ramazan efendi karısına bakarak "Neler oluyor Naciye hanım? Nedir bu gürültü?" "Kızına sor Ramazan bey, kızına" Ramazan efendi kızına döndü. Baran da şaşkınlıkla olanları dinliyordu. Şimal'in onun yüzünden sorun çıkardığını biliyordu. "Ne oluyor Şimal? Yine asilik mi yapıyorsun?" "Asilik dediğin benim hayatım. Beni rahat bırakın" dedi umutsuzca. Naciye sinirle soludu. "Bana şeytan dediğini niye söylemiyorsun?" Ramazan efendinin kaşları çatıldı. "Doğru mu bu?" "Yalan mı? Onun yüzünden beni vermiyor musun? Karının ağzına bakmıyor musun?" derken sesi karışık duygularla sert ve titrek çıkıyordu. Ramazan efendi kızının üzerine yürüdü. Baran ona vuracağını anlayınca hızla Ramazan efendinin kolunu kavrayıp onu geriye çekti. " Sakin ol Ramazan bey. Şimal genç bir kız, asi olması normal" dedi. Ramazan efendi sert soluklar bırakırken bakışları Şimal'in üzerindeydi. Kızını ilk defa bu kadar açık sözlü görmüştü. Giderek asi oluyordu ve bunun sonu yoktu. Bir an önce evlenmesi en doğru karardı. "İzniniz olursa onunla yanlız konuşmak istiyorum. Onu sakinleştirmeyi bizzat kendim yapmak istiyorum" dedi kayın babası olacağını düşündüğü adama. Ramazan efendi bir süre sessiz kaldıktan sonra "Tamam" dedi. "Baran dışında herkes odadan çıksın" önden Ramazan efendi çıktı. Ardından nefretle bakan Naciye ve diğerleri. Havin Şimal'e baktı. Şimal kimseye bakmıyordu. Havin Baran'a ters bir bakış atıp odadan ayrıldı. Baran sessiz kalıp kapıyı kapatırken Şimal duyduğu kapı sesiyle sinirlendi. Baran'a dönüp "Kapıyı neden kapatıyorsun? Ne söyleyeceksen söyle ve çık" dedi. Zaten sinirleri bozuktu birde Baran'ın saçmalıkları ile uğraşamazdı. Baran onu süzdü bir süre. Giydiği koca karı elbisesi Baran'a derin bir nefes aldırdı. "Beni bu şekilde mi karşılıyorsun? İnsan eşi olacak adamı bu şekilde mi karşılar? Ben senin için en sevdiğim takımı giyip, en pahalı parfümü mü sıktım. Kendimi biraz küçük düşmüş hissediyorum açıkçası" Şimal'in gözlerinde ki öfke büyüdü. Baran umursamayarak odayı incelemeye başladı. " Seni istemediği mi söyledim değil mi? Nasıl bir karşılama bekliyordun acaba?" Baran minik adımlarla üç kapaklı gardırobuna yönelirken kaşları sinirle çatıldı. Büyük bir kaç adım atarak Baran'ı kolundan kavrayıp geriye doğru çekti. Baran ona doğru dönüp Şimal'i belinden kavradı. Elleri gittiği yeri sevmiş gibi Şimal'in sert bedeni anında ilgisini çekti. Demek ki giydiği bol şeyler yüzünden kilolu görünüyordu. Zayıf değildi ama düşündüğü kadar da kilolu değildi. Şimal ilk şaşkınlığını üzerinden atınca tüm gücüyle onu itti. Baran ise tüm gücünü kullanıp Şimal'i kendine bastırdı. "Bırak beni" diye bağırırken Baran elini ağzına koyup bağırmasını engellemeyi hedefledi. Şimal elini dişleyip bacağına tekmeyi geçirince Baran geri çekildi. "Sen ne cüretle bana dokunursun? Sen kimsin?" diye tısladı. Baran kendini toparlarken sinirli bir soluk bırakıp "Kocan" diye karşılık verdi. Şimal de ona aynı sinirle "Değilsin" dedi. İkili karşılıklı bakıştı. Baran derin bir nefes alıp kapıya döndü. Şimal haklı olduğu için bir kez daha sinirlendi. Bu işi en kısa sürede bitirmeyi hedefledi. "Kendini toparla ve oturma odasına gel. Bu işi en kısa sürede bitirelim" Baran odadan çıkıp gidince Şimal sinirle yatağının kenarına oturdu. Baran'ın çıkışıyla Havin tekrar odaya girdi. Havin Şimal'i nasıl teselli edeceğini bilemediği için yanına oturdu. Az sonra babaları aynı olan kız kardeşi odaya gelip babasının kahve yapıp oturma odasına çağırdığını söyledi. Şimal hiç istemese bile mutfağa geçti. Kahveleri Havin yapmıştı. Şimal sürekli mutfağa girip kontrol edenler den bıkmıştı. Şimdi kaçıp gitse ne olurdu? Babası takıntılı bir adam olduğu için peşini bırakmazdı. Havin üzgün şekilde kahveleri eline tutuşturdu. Şimal ona üzgün şekilde bakarken arkadaşı da ona aynı üzüntüyle bakıyordu. Şimal kahveleri taşırken, Havin kahve yanı hazırlanan su ve lokumları taşıyordu. Şimal önden oturma odasına girince kaynana adayı hoşnutsuz oldu. Köyde onlarca güzel kız varken oğlu Şimal'i istiyordu. Zaten kızı zor kabul etmişti birde kaprislerini çekmek zorunda kalmıştı. Yanında ki oğlu onu dürttü sorun çıkarmaması adına. Eğer Şimal'i almasına her hangi bir şey engel olursa sinirinden herkes nasibini alırdı. Şimal büyüklerden başladı kahveleri dağıtmaya. Hiç kimsenin yüzüne bakmadan kahveleri dağıtıp en son Baran'a verdi kalan fincanı. Arkasını dönüp giderken kız kardeşi elini tutup onu bir sandalyeye oturttu. Şimal sinirlense de itiraz etmedi. Kahveler içilirken gergindi. Baran'ın bakışlarını üzerinde hissediyordu. Adam sapık ruhlu çıkmıştı. Bakışları Şimal'i ürkütüyordu. Bildiği tek bir şey vardı, onunla evlenirse mutlu olmayacaktı... *** Sabah saatleri Engin, Asuman Asuman her tarafı kontrol ederek gelmişti buluşma yerine. Ailesi Engin'i bilse onu kesinlikle başka bir adama verirdi bir kaç günde. Engin ile hiç bir şansı olmayacağını biliyordu. Zengin ve güçlü bir adama vereceklerdi onu. Başka şansı olmadığını biliyordu ama kalbine engel olamıyordu. Onu bekleyen adamın yanına doğru yürürken Engin onu görüp küçük kulübeye doğru yürüyüp kapısında bekledi. Önce Asuman girdi, ardından kendisi. Genç çift hasretle birbirlerine sarıldı. Sarılma dakikalarca sürdü. Engin Asuman dan ayrılıp yüzüne baktı. "Bugün kaçmamız lazım" Asuman'ın kaşları çatıldı. "Ne?" "Bu akşam Şimal'i istemeye gelecekler güzelim. Eğer Şimal evlenirse seninle evliliğimiz uzar gider ve ailen seni o arada evlendirir" "Sen ne diyorsun Engin? Bizde Şimal'e uygun bir erkek yok ki. Alphan abim zaten evli. Ee Welat henüz 18 olmadı" "İlla ki biri alır onu. Çok güzel olmasa da becerikli ve güçlü bir kızdır" Asuman düşündü. Alphan abisinin alması imkansızdı, istemediği hiç bir şeyi kimse ona yaptıramazdı ama Welat küçükte olsa uysaldı yani alabilirdi onu. Yine de ölme ihtimalleri vardı kaçarlarsa. Sadece babası değil, abisinden de korkuyordu. Ne olacağını kestiremiyordu. "Kaçmak iyi bir fikir mi Engin? Ben korkuyorum" dedi. "Korkarsan beni kaybedeceksin güzelim. Seni sürekli istemeye geliyorlar zaten, ya bir gün baban evet derse birine? Evlenebilecek misin?" "Asla. Ben seni seviyorum Engin" "O zaman kaç benimle" "Akşam 8 den sonra kaçacağım ama şimdi gitmem lazım" "Bu akşam Şimal'i istemeye gelecekler Asuman. Şimdi kaçalım" "Yakalanırız. Akşam olması gerekiyor" "Peki o zaman akşam olsun" "Takılarımı ve para edecek her şeyi mi almam lazım. Para bize lazım olacak" "Ben ayarladım para merak etme" "Sen abimi tanımıyorsun Engin. Çok paraya ihtiyacımız olacak" Engin sessiz kalmıştı. Herkes az çok Alphan'ı tanıyordu. Asla sınırları olan bir adam değildi. Sınırsızdı adam, bildiğin sınırları içinde kapalı kalamayan korkusuz bir adam. Asuman Engin ile vedalaştıktan sonra kaldığı konağa geri döndü. Hareketleri annesini şüphelendirdi ama kaçabileceğine ihtimal vermedi elbette. 3 kardeşlerdi. İki erkek bir kız. Asuman ortanca olandı. Akşam yemeğinden sonra odasına çekildi. Gündüz değerli olan tüm eşyalarını toplamıştı. Bavul yapmadı, sadece sırt çantası hazırladı. Son zamanlarda görücüler yüzünden sıkılmıştı. Böyle devam ederse zaten kaçmayı düşünüyordu, yani Engin'in ona kaçma teklifi sunması iyi olmuştu. Akşam kimseye görünmeden çıkmıştı konaktan. Dikkatli bir şekilde uzaklaştı konaktan. Engin ile anlaştıkları yere geldi. Engin yaslandığı yerden doğrulup hızla ön kapıyı açmıştı. Kısa bir sarılma gerçekleşti aralarında. Ardından ikili hızla arabaya bindi. Hızlı bir şekilde havalimanına geldiler. Kaçma planlı olmadığı için Engin bu kadarını ayarlayabilmişti. İstanbul'a gidince yeniden bir yol düşünecekti. Tabi önce imam nikahı kıyıp Asuman'ın kocası olmalıydı. Gerdek olayı bittikten sonra onu daha kimse alamazdı elinden. Sorunsuz uçağa bindikleri zaman rahat bir nefes aldılar. Engin telefon da dahil her şeyini arabada bırakmıştı. Babasının sürekli aramaları onu yıldırmıştı. Açıp işi olduğunu söylese de babası ısrarla gelmesini söylemişti. Sebebi Şimal'in istenmesiydi ama Şimal Baran'a verilemezdi. Onu sevdiği kızı almak için kurban etmek zorundaydı. İster kuma gitsin, isterse kendinden küçük bir çocukla evlensin onun için fark etmiyordu. Tek düşündüğü şey Asuman'a kavuşmaktı. Ve bunu da başarmıştı. İstanbul da olan erkek kardeşi sayesinde küçük bir ev bulmuştu. Evlenmiş gecenin ilerleyen saatlerinde birbirlerine ait olmuşlardı. Şimdi ise iki günahsız insanın başını belaya sokacak, kaderlerini birbirine yazacak o adım atılmıştı. Her şeyi istedikleri gibi yapmış olmalarına rağmen korku giderek büyümüştü. Asuman hem babası, hem Alphan abisinin tepkisinden korkuyordu. Ve birde ölüm korkusu vardı elbette. *** Şimdi ki zaman. "Geliş sebebimiz bellidir Ramazan bey. Allahın emri peygamberin kavliyle kızın Şimal'i, oğlum Baran'a istiyorum" Havadan sudan konuşma bitmiş, artık asıl konuya gelmişlerdi. Ramazan efendi kızına baktı. Titreyen bedenini izledi bir süre. Şimdi inat etse de sonradan mutlu olacağını biliyordu. Hem babası istedikten sonra kızların söz hakkı yoktu. Kendisi babasıydı, onu mutsuz olacağı bir evliliğe mahkum eder miydi hiç? "Baran'ı tanırım, iyi çocuktur. Başından geçen olayları hepimiz biliyoruz, yani ondan iyi bir damat adayı düşünemiyorum. O yüzden verdim..." "Yapma baba" dedi Şimal umutsuzca. Cümlesini tamamlayamadan babasını susturdu. Şimal babası ile bakıştı bir süre. "Verdim gitti" dedikten sonra gerilen Baran gevşemişti. Sonunda kızı almıştı. Şimal'in şimdi gönlü yoktu ama onu mutlu edince kendisini kabul ederdi. Şimal şok olmuş şekilde kalakalırken Baran ayağa kalkıp cebinden bir kutu çıkardı. Yüzükleri günler önce almıştı işini sağlama almak için. İki aile ayağa kalkarken Şimal herkese baktı. Sinirle ayağa kalktı. Baran ona yaklaşırken, Baran'ı sinirle geriye itti. Yüzük kutusu yere düştü. Baran sinirle Şimal'e baktı. Baran'ın annesi "Terbiyesiz bu kız oğlum. Sana layık değil" dedi. Baran "Anneee" diyerek annesini uyardı. Baran'ın babası ise Şimal'in istemediğine şimdi şahit oluyordu. "Oğlum bu kız seni istemiyor. Zorla evlilik olmaz" diye oğlunu uyardı. "Şimal benim karım olacak baba. Başka seçenek yok" diye diretti Baran. Tehditkar bakışları Şimal'in üzerindeydi. "Sen Şimal'in kusuruna bakma Baran oğlum. Kız evi naz evi derler" Asiye hanımın konuşması ortamı sakinleştirmek yerine Şimal'in daha fazla kızmasını sağladı. "Küçük kızını ver" diye tısladı üvey annesine. Asiye bilmem kaçıncı kez duyduğu sözle iyice sinir olmuş şekilde Şimal'e baktı. "Kes sesini" diye tıslayan kadını umursamadı. "Sana beni istemeye gelme, seni istemiyorum dedim Baran abi. Sen benim için abi gibisin, bunun daha fazlası olmayacak" "Bana bir daha abi demeyeceksin Şimal. Ben senin nişanlınım bu dakikadan sonra. Evleneceğiz" "Benim bu evliliğe rızam yoktur. Sana söz vermedim, vermem de. O yüzden kendi aranızda yaptığınız şeyler sizi ilgilendirir" Baran sert bir soluk bırakıp yüzük kutusunun düştüğü yere baktı. Hızla eğilip yüzüğü yerden aldı. Kutunun kapağını açtı. Pırlanta yüzüğü kutudan çıkardı. Herkes onları izlerken "Uzat parmağını" dedi Baran yumuşak bir sesle. Yine iyiliği seçmişti kendince. "Sen beni duymuyor musun Baran abi? Seninle evlenmeyeceğim diyorum" dedi Şimal tekrar. Baran kolunu kavrayınca onu itti. Havin müdahale etmek istese de cesaret edemedi. Baran zorla yüzüğü parmağına geçirmeye çalışırken Şimal ona vurmaya başladı. Herkes şaşkınlığın en zirvesinde iken Şimal Baran'a tekme atıp oturma odasından ayrıldı. Baran hayatında hiç yemediği dayağı Şimal den yemenin şaşkınlığını yaşıyordu. "Ben sana şimdi gösteririm" diyen Ramazan efendi ile kendine geldi. Bir kaç adım atan kayın babasını durdurdu. "Ona elin kalkmasın Ramazan baba. O benim karım" dedi ortamı yumuşatarak. Şimal'in zarar görmesi isteyeceği bir şey değildi. Ramazan efendi onu takmadı ama Baran'ın ısrarı yüzünden kabul etti. Baran'ın annesi ve babası olayları ağzı açık izledi. Baran'ın annesi çok sinirlendi. Eve gidince bu konu uzun uzun konuşulacaktı. Baran elinde ki kutuyu Ramazan beye verdi ve yüzüğü onların takmasını istedi. Şimal'i daha fazla zorlamayacaktı bu akşam. Baran ve ailesi vedalaşıp evden ayrıldıktan sonra aile arasında tartışma çıktı. Havin Şimal'e destek olurken gece o şekilde bitti. Sabahın ilk ışıklarıyla kapı kırılacak gibi çalınmaya başlayınca Şimal sıçrayarak uyandı. Aklına ilk Baran olabileceği geldi. Ramazan bey indi kapıyı açtı. Karşısında uzun boylu esmer bir adam ve arkasında adamlar görünce gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Naciye merakla kapıya gelirken Şimal ve diğerleri de kapıya geldi. "Engin iti nerde?" diye kükreyen adamla şaşkınlıkları büyüdü. Alphan Ramazan efendiyi iterek içeriye girdi. "Neden oğlumu arıyorsun?" Ramazan efendi Alphan'ı tanıyordu. "Kız kardeşi mi kaçırdı" derken evin içine yöneldi. Alphan ve Şimal göz göze gelince dünya bir kaç dakikalığına olsa da durmuş gibiydi...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD