bc

HANIMAĞA

book_age18+
10.0K
FOLLOW
79.2K
READ
HE
dominant
badboy
boss
heir/heiress
drama
no-couple
mystery
harem
war
substitute
like
intro-logo
Blurb

Henüz 17 yaşında evlendiği Ciwan’a deli gibi âşık olan Dilda, üstüne gelen kumaya rağmen defalarca kandı ona. Çünkü Dilda’nın hayatına ondan başka kimse girmemişti; dünyası, nefesi, inancı Ciwan’dı.

Ama bir gün… o dünya çöktü. Bir anda her şey altüst oldu.

Ve Dilda, hayatına giren Behram Ağa sayesinde Ciwan’a duyduğu şeyin aşk değil, kör bir hastalık olduğunu anladı.

O günden sonra küllerinden doğdu Dilda.

Sadece herkesin parmakla gösterdiği bir hanımağa olmakla kalmadı; kaderini kendi elleriyle yazan bir kadın oldu.

Ve sonra… yepyeni bir aşkın kollarında buldu kendini.

Çünkü gerçek aşk, insanın nefesini kesmez…

Nefes verirdi…

chap-preview
Free preview
HANIMAĞA 1.BÖLÜM
Tam 3 yıl önce bu kapıdan telimle duvağımla girmiştim. Ben şimdi ise terasta durmuş, teliyle duvağıyla giren kumamı izliyorum… Bugün, sevdiğim uğruna ölürüm dediğim adamı bu konağın avlusuna gömmüştüm. Masal gibi başlayan evliliğim kabus gibi bitmişti… Ben kim miyim? Ben Dilda. 17 yaşında gelin olmuş, 20’sinde üzerine kuma gelen Dilda… Yanmak nasıl bir şeymiş, bugün anladım. Ben yaşarken ölmek nasıl bir şeymiş, bugün anladım. Gözünü bir an olsun kırpmadan masada oturan kocasına baktı Dilda. Ciwan kafasını kaldırıp bakamıyordu, güzel gözlüm dediği karısına. Biliyordu, yakmıştı canını… Yavaş yavaş indi merdivenlerden. Herkes şaşkınlıkla ona bakarken kocasına yaklaştı Dilda. “Hayırlı olsun ağam,” deyip eğildi kulağına, “Tek dileğim var Ciwan, bugün uğruna beni yaktığın şeyi Rabbim hiç bir zaman sana nasip etmesin,” deyip yürüdü kapıya. Ne heveslerle girdiği kapıdan ağlayarak çıktı bugün… Ciwan, kapıdan çıkan karısının söylediği sözle oturduğu yerde donup kalmıştı. Ah etmişti Dilda ona, ilk kez… Düğün bitti. Ciwan, Dilda’nın odasının önüne geldi. Eli kapının kolunda kala kaldı. Ne içeri girebiliyordu ne burada durabiliyordu… Bir cesaret çaldı kapıyı. Ses gelmeyince korkuyla açtı, ama yoktu karısı. Çalışanlara sordu, kimse görmemişti Dilda’yı. “Nerdesin güzel gözlüm,” diye fısıldadı Ciwan, ama yoktu. Gitmişti. Bütün konağı, bütün Mardini ayağa kaldırdı ama Dilda yoktu. Ailesine de gitmemişti. Ciwan iyice korkmaya başlamıştı artık. Dilda’nın abisi Bawer yakasına yapışmış, hesap sormuştu: “Nasıl yaparsın lan bunu benim kardeşime? Öldürürüm seni!” diyerek… Şimdi herkesin tek derdi vardı: Dilda’yı bulmak. Sabaha karşı haber geldi, “Dilda bulundu,” diyerek anasının yanına, mezarlığa gitmişti genç kadın. Ağlamaktan şişmişti gözleri. Ciwan hızla yaklaştı karısına. “Güzelim,” deyip ama geriye doğru bir adım atıp konuştu genç kadın: “Yaklaşma, sakın bana dokunma Ciwan Ağa. Bak, görüyor musun?” deyip gösterdi mezarları. “Senin artık benim gözümde burada yatanlardan bir farkın yok. Benim için bugün o konağın avlusuna gömdüm ben, bilesin,” diyerek… “Yapma, kurban olduğum, silme beni, vazgeçme benden. Sen benden vazgeçersen ölürüm ben,” diyen kocasına, “Öl,” dedi Dilda. “Beni öldürdüğün gibi sende öl…” “Mecbur kaldım Dilda, biliyorsun.” “Mecbur değildin. Ağalığına laf gelmesin diye yaktın beni. Dilerim ki Allah’tan, beni yaktığın bu ateş seni de yaksın. Yansın ki ne çektiğimi anla. Affetmem seni, bundan böyle çekil yolumdan, gideceğim,” dediğinde… Ciwan tuttu kolundan. “Gidemezsin, bırakmam, sende biliyorsun ki ölürüm, öldürürüm, yine de bırakmam,” diyerek çekiştirmeye başladı. “Bırak!” diye feryat etti Dilda. “Benden sana yar olmaz bu saatten sonra. Ölürüm de sana karılık etmem Ciwan, bırak, zorlama,” dedi… “Ne demek lan gitmek? İzin verir miyim ben buna? Sen benim karımsın, sen benim kadınımsın, bunu aklına sok Dilda. Şimdi bırak şu siktiğimin inadını da bin arabaya,” diyen kocasına bakıp konuştu Dilda: “Yemin olsun, beni o konağa götürürsen sabaha ölüm çıkar o konaktan. Bu da sana son sözüm,” diyerek bindi arabaya… Ciwan biliyordu, Dilda dediğini yapardı. Mecbur, Dilda’yı babasının evine getirdi. Kapının önünde duran arabadan inen karısının kolunu tutup konuştu Ciwan: “Yarın gelip alacağım seni, hazır ol,” dedi ama, “Gelme Ciwan, çünkü gelmeyeceğim. Bizi bitirdin sen, artık bizden ne köy olur ne kasaba,” diyerek indi genç kadın arabadan. Baba evine böyle döneceğini hiç düşünmemişti Dilda… O gece abisinin dizinde sabaha kadar ağladı. Kocası bu gece başka bir tene değecekti, bunu düşünmek öldürüyordu Dilda’yı. 3 gün geçmişti ki Ciwan dayandı kapıya. Bütün konağı almıştı sesi. Genç kadın hızla indi merdivenlerden. “Ne istiyorsun Ciwan Ağa, nedir bu tantana?” diye sorarak, “Seni almaya geldim,” diyen kocasına bakıp, “Ben gelmeyeceğim, sana söyledim. Git buradan, uzak dur benden,” deyip kapıyı gösterdi. “Karın bekler, malum yeni gelin, bekletme ayıp olmasın,” diyerek… Ciwan delirmek üzereydi. Gelmiyordu Dilda, ne yaptıysa fayda etmiyordu… Yorgun argın girdi konağın kapısından içeri. Avludaki sofrada oturan ailesine baktı. Babası, “Karın nerede oğul?” diye sorduğunda, “Gelmedi, gelmeyecek. Ne yaptıysam fayda etmiyor,” dedi. Ağlamak üzereydi Ciwan. Koskoca ağaydı, herkese sözü geçerdi, Dilda’ya geçmiyordu sözü. “Ne yap et, getir karını. Rezil etme bizi, o bu ailenin gelini, onun yeri burası. Gerekirse saçından sürüye sürüye getireceksin,” deyip kalktı masadan Ahmet Ağa… Ciwan tükenmişti artık. Bir de yeni karısı Berfe vardı. İlk geceden sonra gitmemişti yanına. Tek derdi vardı şimdi: Dilda. O yokken nefes alamıyordu Ciwan. Onu ilk gördüğü an çıkmıyordu aklından. At üstünde, rüzgârda uçuşan saçlarıyla geçmişti önünden Ciwan. O günden sonra her yerde aramıştı Dilda’yı. Bulmuş, aylarca yalvarmıştı. Sonunda kabul etmiş, evlenmişti ilk görüşte âşık olduğu kadınla. Ama çocukları olmayınca ailesi ve aşiret binmişti tepesine. Bir sorunu yoktu Dilda’nın, aslında küçük olduğu için olmadığını söylüyordu doktorlar… Sonunda pes etmiş, kabul etmişti evlenmeyi. Alışır sanmıştı, kabul eder ama etmemişti Dilda. 2 aydır bakmıyordu yüzüne, aynı yatağa bile girmiyordu Ciwan’la. Şimdi ise yoktu. Kokusu bile yetiyordu Dilda’nın ama ona bile hasretti şimdi Ciwan… Tamı tamına 3 ay geçmişti. Koskoca 3 ay. Dilda inat etmiş, gelmiyordu. Aslında o da biliyordu, boşanmasına izin vermeyeceklerini ama direniyordu. Ciwan ise ölü gibi yaşıyordu artık. Sabah evden çıkıp çarşıya indi. Bir kahveye geçip oturdu. “Ooo Ciwan Ağa, seni hangi rüzgâr attı buralara?” diyen can düşmanı Şerwan’dan başkası değildi. “Sana ne lan, bak işine, attırma kafamı,” deyip önüne döndü Ciwan. “Kafan atsa ne olur? Daha karına söz geçiremiyorsun, bir de gelmiş konuşuyorsun,” diyen adamın sözünü bitirmesine izin vermeden suratına yumruğu indirdi Ciwan. “Bana bak ibne, sen kimsin de benim karımı ağzına doluyorsun? Seni burada vururum, inan bana gözümü bile kırpmam,” diyerek çıktı kahveden… “Ben de Ciwan Ağa’ysam bu gece koynumda uyutacağım seni Dilda,” diyerek çıktı yola… Yanında bir ordu adamla girdi Yılmazlar’ın konağına genç adam. “Dilda!” diye bağırdı. Ciwan’ın sesiyle bütün konak avluya dökülmüştü. “Ne oluyor, ne bağırıyorsun?” diyen karısının karşısına geçip konuştu Ciwan: “Yürü, gidiyoruz,” dedi ama gitmeye hiç niyeti yoktu genç kadının. “Ben anlatmaktan yoruldum, sen anlamamaktan yorulmadın. Gelmeyeceğim. Şimdi çık git, bir daha da gelme,” diyen karısına… “Ahtım olsun Dilda, benimle gelmezsen bu konakta tek kişiyi sağ bırakmam senden başka,” yapamazsın diyen kadına bakarak, “Ali!” diye bağırdı Ciwan. “Bu konaktan kimse sağ çıkmayacak, anlaşıldı mı?” dediğinde, “Anlaşıldı ağam,” diyen adama şaşkınlıkla baktı Dilda. O anda kapıdan giren Bawer, “Ne oluyor lan burada?” diye büyük bir öfkeyle girmişti içeri. “Karımı götürmeye geldim,” diyen Ciwan’a bakıp, “Böyle mi götüreceksin lan karını? İstemiyor seni, zorla mı? Senin adamlığın bu mu Ciwan?” diyerek döndü arkasını. “Korkma Dilda, gitmek istemiyorsan senin uğruna ölmeye razıyım ben,” dedi Bawer. Annesinin emanetine ihanet etmeye hiç niyeti yoktu genç adamın. “Gelmeyeceğim,” dedi Dilda. “Öldür beni, sen de kurtul, ben de. Zaten onlara zarar verirsen kimseye bırakmam, ben kıyarım canıma,” diyerek resti çekti. “Son kararın bu mu?” dedi Ciwan. “Bu,” diyen karısına bakıp, “Ali!” diye bağırdı. Bawer’i gösterip, “Sık,” dedi. Hiç tereddüt etmeden, “Bunu sen istedin Dilda,” diyerek gözünü karartmıştı Ciwan. Ölsün de öldürsün de karısını götürecekti bu gece… Abisini hedef alan silaha korkuyla baktı Dilda. “Tamam,” dedi, “Tamam, geleceğim, indir o silahı!” diye bağırdı Ali’ye. “Buraya gel Dilda,” diyen Ciwan’a doğru yürüdü. Abisi Bawer, “Yapma Dilda, bırak sıksın,” dese de bunu kabul edemezdi genç kadın. Onun yüzünden abisine zarar gelirse yaşayamazdı. Elini tutup kendine çekti Dilda’yı Ciwan. “Biz gittikten sonra siz de çıkın,” diyerek yürüdü arabaya… Tek kelime konuşmadı Dilda. Ne ağladı ne feryat etti. Konuşmayacaktı, ağlamayacaktı Dilda. Söz verdi kendine. Ciwan’ı onu konağa götürdüğüne pişman edecekti…

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

KIZIL ŞEYTAN (BERDEL) TAMAMLANDI

read
14.1K
bc

İNFAZ

read
4.8K
bc

Sessiz Çığlık

read
9.9K
bc

Askerin Yaralı Gelini

read
26.2K
bc

Askerin Gelincik Çiçeği

read
32.9K
bc

KARŞI KOMŞUM Bİ ROMEO

read
7.3K
bc

YIKIK MESKEN

read
3.3K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook