bc

Seçime Zorlananlar +18

book_age18+
7.7K
FOLLOW
62.0K
READ
revenge
dark
forbidden
love-triangle
contract marriage
BE
family
HE
system
age gap
fated
forced
opposites attract
curse
playboy
sporty
stepfather
mafia
single mother
gangster
heir/heiress
drama
tragedy
sweet
lighthearted
serious
kicking
campus
city
mythology
office/work place
pack
small town
cheating
childhood crush
lies
secrets
superpower
war
love at the first sight
surrender
addiction
like
intro-logo
Blurb

💋 +18 yaş ve üzeri için uygundur.

❤ Bir çok çiftin ve ailenin hikayesi işlenmiştir.

💞 Sürpriz çiftimizi okuduğunuzda bana da haber verin 🫶🏻🫶🏻

🔥🔥🔥

" Tanımıyorum seni ! Derdin neyse söyle çözelim, lütfen bunu yapma. Aileme zarar verme ! Derdin neyse onu benimle çöz!

Söz veriyorum ne istersen yapacağım. Ama ailem olmaz ne olur kes şunu ! "

" O zaman seni öldüreyim Nazlı! Ne dersin kabul mü? "

Yürüyüp tekrar karşıma geçip, kalçasını masaya yasladı.

" Tamam kabul! Yeter ki aileme dokunma ! "

Sözlerimi bitirip, gözlerimi kapattım. " Onların değil, benim kafama sık hadi ! bekliyorum. "

İçim volkan olmuş, patlıyordu. Bir insan bu kadar acımasız, bu kadar zalim olmamalıydı, olamazdı!

"Yok. Bu teklifini beğenmedim. Senin bu acıyı yaşaman lazım! Ölürsen bu acı hemen geçecek. Üstelik senin acını da, bunu yaşamayı hiç hak etmeyen ailen çekecek. "

Gözlerimi açıp karşımdaki adama baktım. Bu adamın benimle derdi neydi ? Gözleri kısılmış, bir elinin işaret parmağını dudağına vurup duruyordu.

Bir anda gözleri parladı ve keyifli bir şekilde dudakları kıvrıldı. Gözlerini kısarak bakışlarını bana çevirdi. Düşüncelerine bir son vermiş, aldığı kararı benimle paylaşmak üzere gibi duruyordu.

" Madem seçemedin, sana bir teklif daha sunmak istiyorum Nazlı kız!

Şimdi elimizde ne var bakalım. "

Tekrar yürüyüp arkama geçti. Sandalyenin arkasında, sırt kısmını tutup bana eğilmişti yine.

" Ben senin kardeşlerinden birini feda etmeni istiyorum ama sen seçim yapmıyorsun ! Onun yerine beni öldür diyorsun doğru muyuz ? "

Hemen kafamı salladım. " Evet tercihim hala aynı! "

İçim titriyor, tanımadığım bu adamdan korkuyordum. Beni kaçırdığı yetmezmiş gibi bir de ailemde ki herkesin kafasına silah dayayacak kadar da manyaktı.

Neyse ki onlar bu durumun farkında değildi. Henüz böyle bir dehşeti yaşadıklarının farkında değildiler .

" Ama senin acı çekmen gerekiyor sevgili Nazlı. Ölemezsin! Bunun yerine başka bir teklifim var. Duyunca heyecandan bayılacaksın ! "

" Tamam dinliyorum seni ! Her ne istersen iste yapacağım, aileme elini sürmeyeceksin Tamam mı? "

Keyifli bir kahkaha attı. Nefesi boynuma vurmaya başladı. Burnunu boynuma sürtüp kulağıma yaklaştı. Sesini iyice kısıp dibime kadar girmişti.

" O halde benimle yirmi dört saat geçireceksin güzel Nazlı. Buna gece de dahil ! Sana istediğim her şeyi yapacağım. Ve sen de senden ne istersem onu yapacaksın! "

chap-preview
Free preview
FARKLI HAYATLAR
NAZLI'NIN ANLATIMIYLA "Offf anne yaaa! Yapıyorsun bu poğaçaları, açmaları kilo alıyorum sonra yaa." Hemen koca bir ısırık daha alıp çayımı yudumladım. Her sabah güne böyle keyifli başlamak resmen yaşama sevincimi artırıyordu. "Afiyet olsun kızım. Akşam komşularla koşu yapıyoruz. Sende katıl diyorum dinlemiyorsun ki! Gelinliğe sığamıyorum diye ağlama bak sonra!" Ben tam annemin sözlerine alınacaktım ki abim söze atladı. " Aman anne, yapma bir daha böyle şeyler. Zaten zar zor bir damat bulduk. Geldi 25 yaşına bu saatten sonra başka bir damat daha zor bulur bu çirkin! " Hem dalga geçiyor, hem de yanağımı sıkmış̧ adeta uzatıyordu. Abimin sözü biter bitmez Nazan atladı lafa. "Abim haklı anne. Bence sen iki üç ay daha mutfağa girme! Biz ne bulursak onunla geçiştiririz. Ama ablam bir enişteyi daha zor bulur." "Aman ne hoş̧! Meğer biricik ailem benden kurtulmak için pek hevesliymiş. Ayrıca ben hala 38 bedenim abi. Ve Nazan'cım haberin olsun ben seçilmem seçerim! " Abimin elini yanağımdan çekip surat astım. Benle uğraşmadan asla duramıyorlardı. "Uğraşmayın benim göz bebeğimle. Benim kızım 100 kilo da olsa yine prenses gibi olur." Şöyle bir beni süzdü. Yüzü kararsızbir ifadeye büründü. " Yani prenses olmasa da, güzel olur yani, belki. Aman of yalan da söyleyemiyorum kızım be annen haklı yani. Bak sonra ağlama diye diyorum." Halil Sezai'nin ' İsyan ' şarkısı kesin böyle bir sofrada, benim gördüğüm gibi muamele gördüğü anda ortaya çıkmıştır. Kesin! Çünkü̈ içimden isyaaaaaaaaaaaaaaannnn diye bağırıyordum tam da şu anda. "Sabah postasını da aldığıma göre bana güle güle. Boğazıma dizdiniz zaten lokmaları. Hadi öptüm hepinizi. Afiyet olsun size." Tamam, görüşürüz dilekleriyle evden ayrıldım. Her ne kadar laf sokuyormuş̧ gibi görünseler de biz birbirimize takılmadan edemezdik. Evlenip evden ayrılacağım diye üzülüyor, bunu yansıtmamak için de bana daha çok takılıyorlardı. Ağlasam mı gülsem mi seçemediğim bir olaydı. Dükkâna doğru sürdüm arabayı. Radyoda keyifli bir şarkıya eşlik ederken telefonum çalmaya başladı. Arayan nişanlım Çağrı’ydı. " Günaydın sevgilim. Neredesin?" Sesini duymak bile enerjimi katlıyordu. "Günaydın hayatım. 5 dakikaya kalmaz dükkândayım. Sen neredesin? " " Dükkân önünde saksı oldum bebeğim. Kahvaltıyı beraber yapacaktık ya hani bugün! Gece ne konuştuk biz sevgilim! Sakın bana kahvaltı yaptığını söyleme! " Kahretsin! Unutmuştum. Hem de evde ki poğaça seansından sonra bir kahvaltı şoku daha midemi bekliyordu. "Yok, aşkım yok! Kurt gibi açım bende! Geldim zaten arka sokakta arabayı park ediyorum. Kapat hadi." Park edip çantamı elime aldım. Tepinmek hatta kendimi çimdiklemek istiyorum. Çantanın içinden anahtarımı çıkarırken Çağrı ile karşı karşıya geldik. Belimden çekip hemen yanağımdan öptü. " Seni görmeden gün aydınlanmıyor sevgilim! " "Yaaa Çağrı! Dur şimdi dükkân önünde sabah sabah, içeri girelim hadi " İçeri girip cam kapıdaki kapalı yazını açık tarafına çevirip ilerledim." Ben hemen çay suyunu koyuyorum hayatım" diye seslendi Çağrı. Çoktan mutfak tarafına geçmişti bile. Mis kokuyordu çiçeklerim yine. ************ NEJAT'IN ANLATIMIYLA Kulağımdaki klasik müzik ruhumu dinlendirse de içimdeki öfke dinmek bilmiyordu. Benim şirketimde bir köstebek vardı. Ve ben onu bulamadıkça, sinir krizi geçirecek gibi hissediyordum. Koşuyu sonlandırıp bahçe kapısından içeri girdim. Annem uyanmış̧ kahvaltı öncesi kahvesini yudumluyordu. Babam henüz ortalarda yoktu. Odama girip duşun altına girdim. Soğuk su tenimden akıp giderken gözlerimi kapatıp o köstebeği bulunca yapacaklarımı hayal ettim. Bu biraz da olsa rahatlamamı sağlamıştı. Hazırlanırken saatimi kontrol ettim. Saat 7.40'dı. Duştayken saatin nasıl geçtiğini anlamamıştım. Hızlı adımlarla salona indim. Bugün bir sürü işim vardı. “Afiyet olsun herkese.” Sözlerimi annem duymamış gibi yaparken Şule gülümseyip gözlerini açıp kapattı. “ Sana da abicim” diyerek kahvaltısına devam etti. " Bir dahaki sefere saati unutma Nejat. Afiyet olsun herkese." Yardımcımız çayımı doldururken işittiğim bu laflar canımı sıktı. Günün anlam ve önemini sevgili babam yapmıştı. "Olur, unutmam baba affedersiniz." Pek iştahım kalmamıştı zaten. Bir iki lokma yiyip çayımı bitirdim. "Müsaadenizle ben çıkıyorum. Size Afiyet olsun." "Abiii, bekler misin bir dakika." Arabanın kapısını açmıştım ki kız kardeşim bana seslenmiş, durmama sebep olmuştu. Yanıma gelmesini bekledim. "Ne oldu Şule? Geciktim bir an önce gitmem gerekiyor. Ne diyeceksen çabuk söyle. " " Abi ne olur yardım et bana. Annem yakamı bırakmıyor. Beni oradan oraya çekiştirip duruyor. Aile miyiz yoksa bir araya getirilmiş̧ rastgele insanlar mıyız ben artık anlamıyorum." Gözlerinden hayal kırıklığı akıyordu resmen. "Dernekleri gezmekten bıktım. Benimle yaşıt ya da bir kaç̧ yaş büyük erkek anneleri ile oturup beş çayları içmekten usandım. İş anlaşması gibi randevulardan yoruldum." Kafasını iki yana sallayıp bu durumu onaylamadığını da vücut dili ile adeta haykırıyordu. "Nefes alamıyorum abi lütfen. Ben boşuna o kadar yıl okul okumadım. Beni de şirkette yanına al. Konuş anne babamla lütfen seni dinlerler." Gözleri dolu dolu olmuş, benden bir el uzatmamı bekliyordu. Mevzu aslında iş değildi. O kadar belliydi ki! Şule sadece nefes alabilmek, bu dünyada bir işe yaradığını hissetmek istiyordu. Onu omuzlarının iki yanından tutup gözlerinin içine baktım. Onun güçlü olmasını istiyordum. Yaşadığı duyguları içine gömebilmeliydi. Çünkü bizim ailede kimse kimseyi ne teselli ederdi ne de anlayış gösterirdi! Dediği gibi biz toplama bir aileydik! "Babam ile görüşüp sana haber edeceğim Şule. Benden haber bekle. Bir daha da karşımda, yıkılmış omuzlarla durma. Dik dur! Her ne olursa olsun güçlü ol." Sözlerimden sonra gözlerinin içi parlamıştı. Umut etmek bile insanı nasıl da değiştiriyordu. Göz kırpıp daha fazla oyalanmadan aracı çalıştırdım. Bana uzaktan öpücük atıp eve doğru yöneldi. Şirketin önüne geldiğimde yardımcım Cenk beni aşağıda bekliyordu. Arabayı çalışır vaziyette bırakıp Cenk ile içeri girerken güvenliklerden biri aracı garaja götürüyordu. " Fare hazır. Tek tuşla köstebek kapana kısılmış olacak. Nejat, eğer başarılı olursak: Hem şirketi kurtaracağız, hem de bu iş prestijimizi katlayacak. Üstelik fare bütün testlerden geçti. Var olan hiç bir virüs taramasına takılmadı. " Aldığım bu haber keyfimi yerine getirmişti işte. Son 3 aydır şirkette ne olursa rakip firmalar tarafından öğreniliyor, hep bir adım önümüze geçiyorlardı. Aylarca üzerine çalışıp ürettiğimiz yazılımın çalınmasını hala unutamıyorum. Şimdi bunu tersine çevirme zamanıydı. Bu yazılım tam bir fareydi. Girip çıkmadığı dosya klasör kalmıyordu. Rakip firmalar artık bizden habersiz bir mesaj bile atamazdı. Ama önce bunu kendi şirketimde uygulayacaktım. Bakalım bizi kim satıyor? YAZAR ANLATIMIYLA Karşılaştığımız insanlar tesadüf değil, takdirdir. Kimi imtihanımız, kimi duamızın kabulüdür. Gün içinde ne kadar çok insanla denk geliyoruz öyle değil mi? Nazlı ve Nejat birbirinden habersiz, kendi dünyalarında hayatlarını sürdürmekteydiler. Nazlı üniversitesini bitirmiş, işletme mezunu olmuştu. Çiçekler onun vazgeçilmeziydi. Renkleri, kokuları, anlamları ve hissettirdikleri onun için bu hayatta paha biçilemezdi. Çağrı ile üniversite zamanında tanışmış, uzun süren bir birlikteliğe adım atmışlardı. Nihayet evlilik kararı alınmış, 3 ay sonraki düğün için hazırlıklar çoktan başlamıştı. Abisi Kurtuluş bankacıydı. Kalbinin kapılarını sıkı sıkı kapatmış, asla açmayı da düşünmüyordu. Kardeşleri Nazan ise lise 3’e giden ara ara ergenlik krizlerine kapılan güzel ve alımlı bir kızdı. Sevgi dolu bu mutlu aile adeta romanlardan fırlamış gibiydi. Dünya üzerinde var olan bütün iyi sıfatlar ailesinde toplanmıştı. Babasını anlatmak o kadar zordu ki. Anlatılmaz yaşanır dedikleri olay tam olarak buydu. Sevgi dolu, anlayışlı, nazik, merhametli, sağ duyulu… Aklınıza gelebilecek ne kadar iyi düşünce varsa hepsi ona aitti. Nazlı da doğal olarak karşısına çıkan her erkekte babasını aramıştı. Ancak bunun mümkün olmadığını üniversite yıllarına kadar anca anlayabilmişti. Nihayet Çağrı’nın ısrarlarına kayıtsız kalamamış ve ona evet demişti. Nejat ise çocuk yaşlarda annesini kaybetmiş küçük bir oğlan çocuğuydu. Birkaç yıl bile geçmeden babası sekreteri ile evlenmiş, ona fikrini dahi sormamıştı. Yıllarca üvey annesi tarafından psikolojik şiddete maruz kalmış, bunu kimseye anlatamamıştı. Çünkü Halide Hanım her seferinde ‘eğer bunları birine söylersen baban seni terk eder! Annen gitti zaten bir de babasız kalırsın!’ diyerek onu manipüle ediyor, çaresiz bırakıyordu. Bu yüzden içine kapanmıştı. Babası zaten işkolik bir adamın tekiydi. Sevgi göstermesini bırakın, bir kez olsun gülümsediğini bile görmemişti. Ama hayal meyal hatırladığı kadarıyla annesi ölmeden önce mutlu bir adamdı. Onu omzunda taşıdığı an geliyordu ara sıra gözünün önüne. Bir zamanlar babası onu seviyordu. Şimdi ise emin olamıyordu. Çok değil bir yıl sonra bir kardeşi bile olmuştu. Neyse ki artık Halide Hanım onunla uğraşmıyor, bütün ilgisini ve dikkatini Şule’ye veriyordu. Çok güzel bir bebekti Şule. Altın gibi sarı saçları, beyaz teni ve pembe yanakları ile tıpkı oyuncak bebeklere benziyordu. Birkaç kez onu sevmek istemiş, ancak Halide Hanımın gazabına uğrayınca artık onu sevmeye cesaret dahi edememişti. Bu da ailesi için verdiği son savaş olmuştu. Kendini kurtarabilecek yasa gelene kadar adeta evin içinde görünmez olmayı başarmıştı. Şimdi ise 29 yaşında genç, dinamik ve yakışıklı bir adama dönüşmüştü. Babasından devraldığı güvenlik şirketini Siber Güvenlik Şirketine dönüştürmüş, ülkede bir numara haline getirmişti. Duygusuz bir adam olduğu için bugüne kadar hiç ilişkisi olmamış, tek gecelik ilişkilerde kendini rahatlatmıştı. Saygın ailesinde duygu yoktu. Robot gibi yaşıyorlardı. Hissedilen tek duygu hırstı. Liderliği çekemeyen diğer şirketler bu krallığı devirmek için yapmadıkları şey bırakmamışlardı. En sonunda da köstebek çıkmıştı işte. Neyse ki Nejat bunların altından kalkabilecek yetilere sahipti. Ayakları üzerinde durmayı başardığı an ise ilk işi kendi evine çıkmak olmuştu. Zamanla istediği gibi bir ev yaptırmıştı. Tıpkı bir mağara gibiydi. Dışarıdan bakınca biçimsiz görünen bu yapı, içine girdiğinde şoka sokmayı iyi biliyordu. Son sistem teknoloji ile korunan, sadece kendisinin üretimi olan bir çok yazılım bu evin her yerindeydi. Tıpkı bir oyun alanında gibi hissediyordu. Fakat kendi kurduğu oyun salonunda yalnızdı. Peki ilk sorumuza gelecek olursak Nazlı ile Nejat birbirlerinin imtihanı mı olacaktı yoksa kabul olan duaları mı?

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

MARDİN KIZILI [+18]

read
515.4K
bc

ÇINAR AĞACI

read
5.6K
bc

AŞKLA BERDEL

read
78.6K
bc

Ne Olacak Halim (Türkçe)

read
14.2K
bc

HÜKÜM

read
221.6K
bc

PERİ MASALI

read
9.5K
bc

Siyah Ve Beyaz

read
2.8K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook