Saat doğru muydu bilmiyordum, eğer doğruysa o zaman sabah olmasına üç saat vardı. Gün doğana kadar buradan ve bu adamdan kurtulmuş olacaktım.
Yorgundum. Yine de keyif alıyormuş gibi yapmayı bir an olsun bırakmamıştım. O beni bırakana kadar sikişmiştik. Kötü bir durum olsa da çaresizce kabul etmiştim bunu.
"Şimdi git bir duş al, seninle son bir işim var!"
Duş nereden çıkmıştı böyle? Burası buz gibi bir yerdi. Salak arkadaşım böyle soğuk bir yere minnacık etekle gelmişti diye kıçım donmuştu zaten. Birde bu soğukta duş mu alacaktım? Üstelik ne işinden bahsediyordu, korkmalı mıydım tekrar?
"Ne işinden bahsediyorsun bebeğim?"
Cilve yapmaktan da yorulmuştum. İnsan böyle boktan bir adamla nasıl böyle konuşurdu? Çok zordu bu
"Güzel soru. Ama cevabı çok daha güzel," derken yataktan kalkıp üzerini düzeltti hızla.
Bir şey demiyordu. O sustukça ben daha tedirgin oluyordum. Bir planı vardı. Belki de beni öldürmeyi düşünüyordu hâlâ, bunca emeğime rağmen! Bana yaklaşıp eğilirken gözü çıplak bedenimdeydi, gözleri gözlerimi bulduğunda ilk adam olmadığını anımsadım. Sürekli yüz hatlarında oynama oluyordu sanki.
Bu lanet olası ormana düştüğümde o ses bana bunun olacağını söylemişti. Zihnim oyunlar kuracaktı bana. Bu oyun yüzünden karşımdaki kim bilmiyordum. Mary olarak göründüğüm için ona gelip sen kimsin de diyemiyordum!
"Duştan sonra sana ne olacağını söyleyeceğim Mary! Hadi, kalk ve benimle gel bebeğim."
Bir anda sakinleşmişti ses tonu. Detayları yeni fark ediyordum, sesi bile değişiyordu bazen. Korkudan ilk başta hiçbir şey fark etmesem de şimdi görüyordum bazı şeyleri.
Sesinin yumuşaması belki de iyi bir şeydi. Belki gerçekten de yumuşamıştı tavrı. Onu ikna etmem lazımdı, bunu da yapacaktım.
Yerimden kalkarken içim hiç rahat değildi. Bir yanım iyi şeyler olmayacağını bilirken diğer yanım ondan kurtulacağımı söylüyordu.
Küçük bir kapıdan girdiğimizde ilk başta burayı görmediğimi fark etmiştim. İnsan söz konusu canıyken hiçbir şey görmüyordu sanki.
"Seni tertemiz yıkayacağım."
Ne demek istediğini bilmiyordum. O kadar korkuyordum ki itiraz etmeye bile cesaret edemiyordum! Tebessümle ona sarılırken geri çekildi benden. Üzerini indirmeye başladı anında. Sırtımı duvara yasladım ama soğuğa dayanamayıp hızla geri çekildim.
O soyunurken bekliyordum öylece. Ne yapacağımı bilmeden etrafa bakınıyordum dikkatimi ona vermemek için.
Üzerinde bir şey kalmadığını biliyordum. Bunu bildiğim için de bakmıyordum ona. Suyu açtığında buz gibi aktı bedenimden, geri çekilmeye çalıştığımda bileklerimden tutup suyun altına çekti bedenimi geri. Korkuyla yüzüne baktığımda gözlerinin sinirle irileştiğini fark ettim.
"Ben bu kadar sinirliyken nasıl hareket etmeye cüret edersin Mary? Sakın benim yaptığım bir şeye karşı koyma, bu son olsun!"
Her kelimesinde hem ses tonu sertleşiyordu, hem de bileklerimi sıkan elleri. Ona itaat ettiğimi göstermek için sözlerine karşılık başımı salladım onaylayarak.
Soğuk etkisi tüm bedenime yayılırken titrememek için zorluyordum kendimi. Adam elindeki lifi aldı ve köpürterek bedenime sürmeye başladı. Bunu sertçe yapıyordu, bedenimi çok kötü yakıyordu yaptığı baskı.
Tüm bedenimi köpüğe boğduktan sonra duş jelini eline sıkıp bacaklarımın arasını köpürttü. Daha fazlasını yaparak köpüklü parmaklarını içime daldırıp daha da derinleri temizledi.
O an anlamıştım niyetinin ne olduğunu. Bu adam bedenimi temizleyip tüm izlerden kurtulmak istiyordu. DNA'sının bedenimde kalmadığından emin olmak istiyordu beni öldürmeden önce!
Dehşete düşmüştüm bu düşünceyle. Her ihtimalde beni öldürecekti. Öldürmeden önce son kez itaatkâr fahişesiyle beraber olmak istemişti sadece.
Bunu düşündüğüm an geri çekilip duvara yaslandım. Eli çıkmıştı içimden, bu yaptığım şey onu fena kızdırmışa benziyordu. Öfkeyle yüzüme bakarken başımı olumsuz anlamda salladım.
"Beni her ihtimalde öldüreceksin! Kandırdın, bedenimi son kez kullanmak istedin. Şimdi de işin bittiği için DNA'nı temizliyorsun bedenimden!"
Tehlikeli gözleri yumuşamıştı. Yüzünde iğrenç bir tebessüm vardı. Bu adam gerçekten de mide bulandırıcı biriydi.
"Açıkçası senin sadece seks ve insanları dolandırma konusunda zeki olduğunu düşünmüştüm. Ama belli ki sen sandığımdan daha da zekisin Mary, her şeyi şak diye çözdün!"
Koca bir hassiktir! Bu iğrenç ötesi bir durumdu. Ben ne yapacaktım şimdi? Kana susamış bu adamı durdurmak mümkün değildi.
"Ben sana güzel bir ömür vaat ettim. Bir ömür senin tutsağın olabilirdim burada, ama sen beni öldürmek istiyorsun. Yapma bebeğim, eğer beni öldürürsem bir ömür pişman olursun!"
Mary bu adam için ne kadar anlam ifade ediyordu? Ona aşık mıydı? Ya da sadece Mary tarafından dolandırıldığı için kuyruk acısı mı duyuyordu?
Umarım Mary'e karşı büyük bir aşk besliyordu. Eğer öyle olursa o zaman küçükte olsa kurtulma şansım vardı.
"Sen bir fahişe olduğunu unuttun sanırım Mary! Ben sana aşık değilim, ben senden sadece ölmeni istiyorum! Ah Mary, senin gibi onca sürtük gördüm ben. Bunu unutup kendini nasıl değerli sanarsın?"
Belli ki bu adamın niyeti aşk değil intikamdı. Savunmasız bir kadını öldürecek kadar gözü dönmüş katil kim olabilirdi?
"Sana son kez yalvarıyorum. Lütfen yapma, ölmek istemiyorum!"
Bunun faydasız olduğunu bilsem de yalvarıyordum işte. Ölmekten korkuyordum, hem de deli gibi. Korkudan ağlarken yanıma yaklaşıp pis nefesini yüzüme bıraktı.
"Yalvarmanı keyifle dinliyorum. Mary, bende sana yalvarmıştım. Sen beni tuzağa çektin, alay ettin. Bugün bile buraya darbe vurmak için geldin, unuttun mu? Ama hayır, asıl darbe artık bana değil, sana inecek. Sen bugün öleceksin, kaçarın yok!"
Kaçmaya çalışsam da boştu. Küçücük banyodan kaçmaya çalıştığım an beni tutardı. Sinirlenip ölümümü erkene çekebilirdi. Biraz daha oyalarsam belki de kurtulurdum bu beladan.
Ben ağlarken saçlarımdan tutup geri suyun altına çekerek az önceki gibi köpüklemeye devam etti. Ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu içimden, canım yanıyordu çünkü.
Beni zorla yıkamıştı. Bunu o kadar özenle yapmıştı ki sanki kırk yıllık katil vardı yanımda. Gerçekten de bedenimde hiçbir iz bırakmamış olmalıydı.
Boşa uğraşıyordu. Muhtemelen beni öldürünce bugünü kendisi de unutup gerçek Mary'nin ölümünü hatırlayacaktı. Ben öldüğümle kalacaktım, Mary gibi olacaktı sonum. Ama kimse nasıl bir sona maruz kaldığımı bilmeyecekti.
Banyodan sonra ince bir havluya sardı bedenimi. Kolumdan çekerek ilerletiyordu. Bir anda beni öne doğru itti, kıyafetlerimin atılı olduğu yöne doğru.
"Giyin bir an önce! Her ne kadar ölmeni beklesem de senin çıplak bedenini kurtların bile görmesini istemem. Siktir! Sen hayatımda gördüğüm en güzel orospuydun lan! Biliyor musun Mary? Bu iş için biçilmiş kaftansın! Tam bir orospusun, kusursuzca davrandın bu mesleğinde."
Para için erkek avlayan Mary böyle bir sonu olacağını bilse düzelir miydi acaba? Hiç sanmıyordum, bunu deli saçması bulup devam ederdi yoluna. Onun yolu yüzünden ikimiz de bitmiştik. Ben ikinci bir şans istemiştim, ölmeyi değil!
"Bir ömür orospun olabilirdim. Beni yeter ki şimdi bırak, o zaman hiç sıkılmadan devam ederim bu mesleğe. Tek müşterim olursun!"
Her şeye razıydım. Yeter ki şu şerefsiz beni serbest bıraksın! Ama onda o göz yoktu. Bana alay eder gibi bakmasından belliydi.
"Senin gibisi çok var Mary! Beni kandırmayacak bir fahişe bulurum elbet, eğer kandırılırsam işte o zaman o da seninle aynı sonu yaşar. Ama bu saatten sonra asla senin gibi birine şans vermem!"
Aklım yanımda olan bıçaktaydı. Köşede gizli olduğu için görmüyordu. Giyinmeye başlarken onun Mary'e karşı olan hislerini anlamak için bir fikir gelmişti aklıma. Söylediğim şey belki onu daha da kışkırtacaktı. Şu an ki kadar boktan bir durumda olamazdım, o yüzden mecburdum.
"Madem böyle görüyorsun beni, o halde neden evlenmek istedin benimle? İstedin, kabul et hadi!"
Böyle bir şey var mı bilmiyordum. Ama varsa da bunu şimdi anlayacaktık. Hiçbir şey beni şu ankinden daha zor duruma düşürmezdi.
Yüzü bir anda düşmüştü. Sanırım gerçekten Mary ile aralarında böyle bir konuşma geçmişti. Ya da kendi içinde böyle düşüncesi vardı.
"8 aydır senin bana özel olduğunu düşünüyordum. O kadar ki sana aptal gibi derin duygular beslemiştim! Ama nasıl bir insan olduğunu gördüm, senin benimle alay edip tehditle para aldığını gördüm lan ben! Sence bu saatten sonra ben sana aşk hisseder miyim? Ya da ne bileyim, senin gibi tek derdi para ve seks olan biriyle evlenir miyim?"
Çok zoruna gitmiş olmalıydı. İçimden sürekli Mary'e hakaret ediyordum. Bu aptallığının bir gün böyle bir şeye sebep olacağını hiç tahmin etmezdim.
"Belki de ben sana gittikçe tutulmuşumdur! Sana karşı derin şeyler beslemesem buraya kadar gelmeyi kabul eder miydim? Anlasana, ikimizde karşılıklı bir şeyler hissediyoruz!"
Ona karşı hissettiğim tek his nefretti. Ama bunu bilmese daha iyi olacaktı. Tamamen giyindikten sonra yere çöküp kulübede giydiğim spor ayakkabıları giydim. Ama asıl niyetim kenarda duran bıçağı ona göstermeden almaktı.
"Ölmemek için yalan uydurduğunu biliyorum. Çabuk ol, ne yaparsan yap, sona ulaştık Mary!"
Evet, sona ulaşmıştık. Belli etmeden büyük bıçağı aldım ve bacağıma doğru tutup gizleyerek yatağa oturdum. Eteğimin kenarından içeri ilerletirken belli etmemek için emek veriyordum. Tatlı dil çare olmazsa son kez bu bıçağı kullanacaktım. Kemerimle bıçağın sapını kapattığımda derin bir nefes almıştım.
"O adam kimdi? Beni buraya getiren!"
Kulübedeki adam bu adamı nereden tanıyordu? O gün olay yerinde iki kişi mi vardı? Yani o adamda mı dahildi cinayete?
"Gerçekten onun kim olduğunu bilmiyor musun Mary? O da çok şaşırdı. Senin onu tanımadığını görünce bozuntuya vermemiş. Ama buna hayret etmiş. Söylesene, partide içkiyi çok mu kaçırdın?"
Bir arkadaşıyla gelmişti, arkadaşını Mary de tanıyordu. Parti olduğunu da biliyorsa kesinlikle benim bildiğim biriydi bu katil. Öleceksem bile bu kişinin kim olduğunu bilerek ölmek istiyordum artık.
Lanet olsun Alex! Kesinlikle bu kişi oydu. O hem bana ihanet etmiş, hem de kız arkadaşıma aşık olduğu için onu öldürmüştü!
Bu düşünceyle gözümden yaşlar akarken karşımdaki iri cüsseli adamı inceledim son kez. Kesinlikle Alex olmalıydı. Fark etmeden beni öldürecekti ama bunu bilmiyordu.
"Beni..."
Sözler dudaklarımdan çıkmıyordu bir türlü. Tıkanıyordum sanki. Ona kim olduğumu söylersem yumuşardı belki. Ama dilim bağlanıyordu, sanırım o seste söylenilenlerin etkisini yaşıyordum şu an!
"Son kez adını duymak istiyorum!"
Ancak bunu diyebilmiştim. Ölmeden önce bu kişinin kim olduğunu duymam lazımdı. Yoksa şu an beni öldürecek olan kişi sevgilim miydi?