Elif Yılmaz Beynim, vücudumdan bağımsız bir şekilde savaş moduna geçmek istese de, kaslarım kilitlenmişti. İçimde yükselen dehşet dalgası, tüm mantıklı düşüncelerimi silip süpürdü. Sanki bütün dünya durdu, her şey sessizleşti ve bir anda gerçek üstü bir boşluğun içinde kalmış gibiydim. Derin bir nefes almaya çalıştım ama boğazım kuruydu. Arkamda duran adamın varlığı, tüylerimi diken diken ediyordu. Tam kendimi toparlayıp bir adım geri çekilmek istemiştim ki… Keskin, soğuk bir metal boynuma dayandı. Donakaldım. Vücudum irkilerek hareketsiz kaldı. Bıçağın ucu, tenime hafifçe bastırıldığında boğazımda bir yanma hissettim. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. “Sakın ani bir hareket yapma.” Ses boğuk, sert ve ürkütücüydü. Bir emir verilir gibi değil, tehditkâr bir şekilde çıkmıştı.

