4

1023 Words
Devriye atmaya başladık. Mahir Ecmel ve ben. Mahir yokmuş gibi davranmaya devam ediyordum çünkü yoktu. İstanbul sarhoşlarıyla uğraşmak için ne harika bir geceydi. Birkaç kapkaççı da lezzetlendirdi gecemizi. Arabadan inip ara sokakları gözlemeye başladık. ''Döner yer misiniz?'' Ecmel bize soruyordu sabahtan beri bir şey yemediğim geldi aklıma. ''Olur valla.'' Adamın uzattığı dürümü aldım, parayı uzatacakken ''İlk günün şerefine.'' diyerek Ecmel ödedi ses etmedim sonrakini nasılsa ben öderdim. Bu tarz şeylere çok takılıyorum ve kendimi asla rahat hissetmiyorum. Dönerler elimizde uzun ip belimizde ara sokakların pis nefesini içimize çekmeye devam ediyorduk. Ecmel buraları anlatıyordu bana ne nerde döner kim kimdir buraların müdavimleri falan filan sadece Ecmel'le konuştum. Gecenin sonuna gelmiştik bayağı hareketli bir geceydi bereketli kelepçe sayısına ulaşmıştık. ''Seni nereye bırakayım?'' Ecmel sormuştu. Otelin adını söylesem sanki gidip rahatça uyuyabileceğim. Deniz hanımı aradım. ''Alo Deniz hanım gece gece rahatsız ediyorum ama hala hastanedeler mi?'' ''Gece sen artık karışma bu işe onlar mutlu evlenecek, aşıklar birbirlerine onlar işine bak haydi'' demişti bana bunu demişti gün içinde sinirlenme rekoru kırıyordum ''Size saygısızlık etmek istemem ama tüküreyim onların aşkına iyi geceler'' deyip kapadım telefonu sinirle. Ecmel'de Mahir'de şaşkınca bana bakıyordu. Bir nefes alıp kaldığım otelin ismini verdim. Otele gelince "Eyvallah.'' diyerek indim Duş alıp üzerimi değiştirdim kafamı yastığa koydum. Ben hakikaten karışmasa mıydım onlara. İyi gelmiyor muydum kimseye? Fazla mı sinir yapıyordum hakkım olmayan şeylere mi karışıyordum. Tüm bu düşüncelere siktir çekip 'o benim çocukluk arkadaşım tabi ki karışacağım sanki ortada harika bir ilişki var ben bozuyorum amk dedim. Bu düşünce kendimi daha iyi hissetmeme neden oluyordu en azından. Sabaha kadar ''Bir o yana bir su yana sallanıyor ben baktıkça allanıyor'' şarkısını içimden söylerken nihayet kapatmıştım gözlerimi. Çok uykuya düşkün biri değildim o yüzden sabah ezanıyla açtım çapaklı gözlerimi. Elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdim. Erkenden Nazlı'nın kafesine gittim. Nazlı aramızdaki en masum kişiydi yalanı hiç beceremezdi. Mutfağa girdim ''Her şeyi anlat.'' diyerek tezgaha vurdum. Elindeki poğaça tepsisini düşürecekken son anda tezgaha koydu. Sıcak poğaçadan bir tane alıp yemeye başladım. ''Anlatmam gereken bir şey olduğunu sanmıyorum'' demişti, diğer tepsiyi fırına sürerken. ''Nazlım bir tanem sende mi?'' Of çektim lakin karşı ki dağlar yıkılmadı. ''Gece için rahat etsin Eda iyi Selin ve Melis her an yanında bir daha öyle bir şey yaşanmayacak emin ol'' Konuşmamın kifayetsiz kalacağını anladım. Pes ederek sustum. Önüme konan çay ve yarısına geldiğim poğaçayı yedim. ''İşe geçiyorum'' diyerek ayaklandım. "Bunu da al'' elime yaptığı sıcak poğaça paketini tutuşturdu. Alıp çıktım. Merkeze geçtim Ecmel'in önüne koydum sıcak poğaça paketini ''Lan sıcacık'' diyerek yemeye başladılar. ''Çaylayın benii'' diyordu Buğra. Bir kişi hariç herkes yiyordu. Önüme konan çayla bende aldım bir tane daha. Kahvaltının ardından işe koyulduk. Kayda değer bir şey olmamıştı bugün. Her zamanki şeyler kapkaç şiddet uyuşturucu. evet maalesef bunlar artık sıradanlaştı... Öğle arasına girmiştik ''Gece bir mekan var sende gelsene.'' diyen ekibi reddedip arabama atladım. Eda bugün hastaneden çıkacakmış dün dayanamayıp hastanedeki hemşireye sormuştum masum bir istek olduğu için kimliğimi kullanmış olmam rahatsız etmiyordu beni. Şeref yoksunu Tamer'in evinin önünde durdum. Onlardan önce eve girmem lazımdı. Tamer itinin evi üçüncü kattaydı. Allah'tan evde çalışan temizlikçi ablayı da ayarlayıp "arka camı açık bırak" demiştim. Alt komşularına kendimi tanıtıp gizli görev olduğunu söyledim. Bana seve seve balkonlarını açmışlardı. Zaten onlar da Tamer'den nefret ediyorlardı. Balkondan o itin evine tırmandım Camdan eve atladım. Böcekleri yerleştirdim hızlıca işimi bitirip çıktım. Komşuları "Çok gizli artık emniyetle iş birliği yapıyorsunuz." Diyerek gaza getirdim. Onlar da triplere girip, emniyetle iş birliği yapmaktan gurur duyduklarını söylediler. Yardımsever insanlardı ama her an bokunu çıkarıp fba ajanı gibi davranabilirlerdi. Veda edip çıktım evden. Arabayı kuytu bir yere park etmiştim zaten kendim de saklandım. Gelmelerini bekledim. Dakikalar sonra gelmişlerdi. Adi Tamer camdanmış gibi tutuyordu Eda'yı lan hep böyle olsaydın yüzün gözün dağılmazdı. Kucaklayıp çıkardı eve dikkatle Melis ve Nazlı'da yanlarındaydı. Girdiler eve yarım saat sonra Nazlı çıktı içeriden. Arabama atladım Kornaya bastım beni fark edip bindi arabaya. ''Gördüğün gibi kıza çok iyi davranıyor sen artık cidden karışma'' ''Lan siz sözleştiniz mi hepiniz aynı terane!'' ''Gece bizi dinle'' diyordu ''O şerefsize güvenmiyorum oynuyor herif'' ''Gece saçmalama o kadar insanız oynadığını anlardık herhalde seviyor kızı işte tamam sen karışma'' İçime sinmiyordu ve bunu onlara da gösterecektim. İnşallah ben haksız çıkardım da Tamer insan olurdu. Nazlı'yı kafeye bırakıp merkeze geçtim. Böcekleri dinlemek için kulaklığı taktım. Melis hala evdeydi onun da verdiği bi rahatlık vardı ama o da işe gidecekti. En ufak bi ses şiddetinde dilini ensesinden alacaktım o Tamer'in. "Bir restoranda silahlı çatışma." Anonsu ile ayaklandık. Herkes serice ekip arabasına geçti bende yerimi aldım. Çelik yelekleri giyecektik geriye oturduğum için bana Mahir uzattı aldım bende giydim. Silahları kontrol ettik herhangi bir aksama şehitlik demekti. Restoran hakkında bilgileri geçiyordu Meral. Daha önce de sabıkası olan bir yermiş. Kulaklığa da odaktım bir yandan Melis hastaneye geçmek için çıkmıştı. Lan Tamer operasyondayım rahat dur. Restorana gelince indik. Emre başkomiser en önde giriyordu içeriye. Erkekler de önde giderken hadizce bize dönüp ''Siz geride kalın.'' diyen Mahir'e ters bir bakış atıp Emre başkomiserin ardından girdim mekana. Bu erkeklerin sözde bizi koruma çabasına sinir oluyordum. Lan ikimizde eşitiz sende insansın bende uzatma ya. Adam elindeki silahla oturan müşterileri korkutmaya çalışıyordu karşısında bizi görünce afalladı. ''At silahını polis!'' başkomiser konuştu. Adamın ayakta duracak hali yoktu kendi kendine ağzının içinde söyleniyordu. Parası olmadığı için onu mekana almamışlar o da bu dahiyane planı yapıp içeriye girmiş salak! Ben senin derdini sikeyim. Yıllar önce kafeye alınmadığı için koca parasıyla orayı satın alan Şeyma Subaşı geldi aklıma birden. Neyse üflesen yıkılacak adama on kişi gelmiştik. Ben dikkatini dağıtırken Emre'de silahını alıp kelepçelemişti. Kızlar da müşterileri sakinleştiriyordu. Olay yerini halletmeye başladık. Son olayla da mühürlenecekti büyük ihtimal. Bu operasyonu da kapattık. Herkes ekip aracına geçmişti resmilere son bilgileri verdik Mahir'le biz. Daha sonra mekandan çıkmak için adımladım. Mahir'in söylediği şey de durmama neden olmadı. ''Niye konuşmama izin vermiyorsun?'' Arkamı dönmeden konuştum ''Özrüne ihtiyacım yok.'' diyerek bindim arabaya. Kendimi yeterince Mahir'e izah ettiğimi düşünüyordum. Yelekleri çıkardık. Kulaklığa odaklandım tekrar. Melis operasyon öncesinde çıkmıştı evden aradan geçen zamanda da kayda değer bir şey olmamıştı. Resmen kıza iyi davranıyordu hayvan! Ekibin kendi içindeki konuşmasına dahil olmadan sadece kulaklığımla ilgileniyordum. Tamer babasını aramıştı ''Eda hamile'' deyince şokla bağırdım 'Hamileyim!'' herkes bana dönmüştü. ''Hayırlı olsun kaç aylık?'' diyen Buğra'ya baktım. Eda hamileydi hem de o şerefsizden!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD