
“Sen ne dersin evladım. Bir babaya yavrularından vazgeç nasıl dersin. Ben hangi evladımdan cayayım, bu dediğin hangi vicdana sığar?”
“Vicdanı falan boşver Osman bey. Oğlun benim kuzenimi öldürdü, karımı komaya soktu. Doktorlar bile uyanacağına umut vermiyor. Madem o benden karımı aldı. Bende kızını karım yapacağım.”
“Benim bu adamla evlenmeye rızam yok. Rızasız iş olmaz. “
“Sen bilirsin”
Serhat silahını çekip Ali’yi omzundan vurdu. Herkes korku içinde yere yatarken Gülay sinirli gözlerle Serhat’a bakıyordu.
“Şimdi rızan var mı küçük hanım?”
“Pisliğin tekisin seninle evlenmektense ölürüm daha iyi.”
“Olur bana farketmez.”
Bir silah sesi daha duyuldu. Serhat bu sefer Ali’nin bacağına sıktı. Ali kanlar içinde yere serildi.
“Allah’ın hakkı üçtür. Sana son kez soruyorum, hala rızan olmadıysa üçüncü kurşunu kafasına sıkacağım. Sonrada bütün ailene şarjör boşalana kadar Allah ne verdiyse. “
“Hayır, hayır, hayır…”
“Hala yok mu? E günah benden gitti o halde.”
Serhat silahını Ali’nin tam anlına doğrulttu son kez Gülay’ baktı ve tetiği çekti…

