Nikah

1012 Words
Gülay Bir haftadır gitmediğimiz yer kalmadı. Hangi kapıya gittiysek elimiz boş döndük. Altıncı günün akşamı abimi bıraktılar. Abim eve geldiğinde perişan haldeydi. Nasıl dövdüyse hayvan herif burnunu kırmış. Biz onların gerçekleri öğrendiklerini, abimin hatası olmadığını o yüzden bıraktıklarını düşündük. Biraz olsun rahat nefes aldık ama benim içimde bir sıkıntı sürekli büyüyor. Akşamüzeri bizim sokak kapatılmıştı. Oturduğumuz bina bile boşaltılmış, sokakta bizden başka hiç kimse kalmamıştı. Sadece alt komşumuz, o da sanırım bize haber versin diye tutulmuş. Aşağıda toplantı olduğunu bütün aile katılmamız gerektiğini söyleyip o da kayboldu ortadan. İçimdeki sıkıntı daha da büyüdü. Hepimiz korkarak indik aşağıya. Apartmandan çıkınca ne görelim; bizim çam yarması yaslanmış arabasına elinde sigara içip duruyor. Etrafında bir düzine adam. Yanında hastanede bizimle konuşan adam ve bir kişi daha var. Diğerlerinden kimse yok. Demek ailesinden bir tek kendisi burada. Babamla biraz konuştular. Daha doğrusu babam ne dediyse de ikna edemedi. “Vicdanı falan boşver Osman bey. Oğlun benim kuzenimi öldürdü, karımı komaya soktu. Doktorlar bile uyanacağına umut vermiyor. Madem o benden karımı aldı. Bende kızını karım yapacağım.” İçimde büyüyen kaybetme korkusuyla birlikte, birden atıldım ortaya: “Benim bu adamla evlenmeye rızam yok. Rızasız iş olmaz. “ “Sen bilirsin” Bir anda silahını çekti ve abimi omzundan vurdu. Bunu hiç beklemiyordum. Bu kadar gözü dönmüş olacağını hiç düşünmemiştim. “Şimdi rızan var mı küçük hanım?” “Pisliğin tekisin seninle evlenmektense ölürüm daha iyi.” “Olur bana farketmez.” Bir silah sesi daha, abimi bu seferde bacağından vurdu. Bunu da hiç beklememiştim, ‘Beni istemeyeni ben hiç istemem’ demesini, bizi bırakmasını umdum. Ama nerde bu adam insanlıktan nasibini almamış ki. “Allah’ın hakkı üçtür. Sana son kez soruyorum, hala rızan olmadıysa üçüncü kurşunu kafasına sıkacağım. Sonrada bütün ailene şarjör boşalana kadar Allah ne verdiyse. “ Ailemi öldürmekten bahsediyor. Biliyorum ki gözünü kırpmadan da yapar. Abime sıkarken eli bile titremedi. “Hayır, hayır, hayır…” “Hala yok mu? E günah benden gitti o halde.” Ben sesli mi düşündüm. Abimin alnına nişan aldığını gördüm. Parmağı tetiğin ucundaydı, can havliyle koştum silahın yönünü yukarı çevirdim, silah havada patladı. “Tamam Allah’ın cezası kabul. İstediğini kabul ediyorum, seninle evleneceğim. Aileme zarar verme lütfen.” Annem ve babam yapma etme deselerde onları dinlemedim. Hayatımda ilk kez onları dinlemedim, sırf yaşasınlar diye. Onlar olmasa ben zaten ölürüm, en iyisi mi yaşasınlar. “Güzel, Cemal hoca efendiyi getirin. Sende git hazırlan nikah için.” Eve çıktım ağlayarak abdesttimi aldım. Annem: “Yapma kızım, kendini yakma. Başka bir yol vardır illaki, çözüm bu değil.” “Çözüm bıraktılar mı anne?” “Ölürüm de seni yine ona vermem kabul etme annem ne olur bizi dinle.” “Siz yaşayın diye kabul ettim anne. Siz olmadan ben yaşar mıyım sanıyorsun? Başka yolu yok, evet dedim bir kere geri dönemem.” Annemin feryatlarını duymamazlıktan gelerek içeri girdim. Hoca gelmişti kâğıda bir şeyler yazıyordu. Kendisi de hocanın karşısına geçmiş, her şey hazırlanmış. Sanki çok normal gibi isteyerek evleniyoruz gibi rahatlığı kalbime hançer saplıyordu. Hoca mehir ne istersin diye sordu. O kadar dalmıştım ki dediğini bile duymadım. Hoca bana seslenince o da kolumu dürttü, beni kendine getirdi. “Mehir ne istersin kızım. Her şeyi isteyebilirsin, eşinde istediğini yerine getirmek zorunda.” “Aileme karışmasın, onların canını yakmasın yeter. İstediğim budur, başka da bir şey istemem.” “Kabul, yanımda kaldığı sözümü dinlediği sürece ailesinin kılına zarar vermeyeceğim.” Hoca başta anlamadı, sonra da pek üstelemedi. “Osman kızı Gülay i, Nesih oğlu Serhat’ı kocalığa kabul ettin mi?” Bir görünmez el sanki boğazıma yapıştı. Nefes almama izin vermiyor. Zorla: “Ettim.” “Kabul ettin mi?” “Ettim.” “Kabul ettin mi?” “Ettim.” Dualar edip kâğıda yazdı. “Nesih oğlu Serhat, Osman kızı Gülay’ı karılığa kabul ettin mi?” “Ettim.” “Kabul ettin mi?” “Ettim.” “Kabul ettin mi?” “Ettim.” Hoca yine dualar edip, kapıda yazdı. Nikah duasını ettikten sonra: “Allah evliliğinizi kutlu, yuvanızı mutlu eylesin. Birbirinize saygınızı asla kaybetmeyin ki sevginiz de kaybolmasın. Hayırlı olsun.” “Sağol hoca efendi.”dedi artık kocam olan öküz. Hoca da sanki severek evlenmişiz gibi hayır dualarını ederek ayrıldı. “İki gün sonra gelip seni alacağım. Bu iki gün boyunca hiç bir şey yapmayacaksınız. Sen artık benim karımsın ve ona göre davranacaksın , hepsiniz öyle davranacaksınız. Yanlışınızı ya da geldiğim zaman seni evde bulamazsam önce babandan başlarım öldürmeye. Bütün sülaleni silerim, mezarda yatanlarınızın kemiklerini bile bırakmam bu dünyada.” Dedi ve gitti. Ben ise ayağıma geçirilen pranga ile baş başa kaldım. Zehra’lar hemen ambulansı aradı abimi hastaneye götürdüler. Hastanede maganda kurşunu dedik, öyleydi de zaten o adamın magandadan hiçbir farkı yoktu, fazlası bile vardı. Allah’tan sıktığı kurşunlar derin yerde değilmiş. Herhangi bir hayatı tehlikesi yoktu abimin. Normal odaya alınınca hastanenin terasına çıktım sigara mı yaktım. “Bir yere gidince bana haber vereceksin. Attığın her adımdan haberim olacak.” Gelen sese döndüğümde Serhat’ karşımda görmeyi beklemiyordum. “Abimi açtığın yaraları tedavi ettirmek için buradayız. Birde geçip karşıma pişkin pişkin bana ahkam kesemezsin.” “İki gün bekle sen, bu laflarını sana tek tek yutturacağım. “ “Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Senden hiç korkmuyorum.” “Yanlışını da doğrunu da sikerim lan. Bu dayılanmalarının bedelini çok ağır ödeyeceksin.” Elindeki şeyi havaya kaldırınca yani farkettim. “Sen bundan sonra artık benim malımsın. Buna göre yaşamayı öğreteceğim sana.” Elindekini zorla boynuma takmaya çalıştı. “Ne yapıyorsun bırak. “ “Uslu dur. Beni daha da delirtme.” “Bu ne, gene ne yapmaya çalışıyorsun?” “Tasman. Bundan sonra bu boynunda olacak. Bunda sonra her hareketini takip edeceğim. Ses kayıt özelliği de var her şeyini dinleyeceğim. Canını sıkacak bir şey yaparsan ya da kaçıp kaybolayım dersen ‘puff’ kafan gövdenden ayrılır. Sen öldün diye de davam devam eder ve sizinkileri tek tek öldürürüm.” “Bu kadar iğrenç olamazsın.” “Denemesi bedava. Ayrıca ulu orta yerlerde de sigara içirdiğini görmeyim.” “Buna da karışamazsın.” “Daha nelere karışacağımı hayal bile edemezsin.” “İğreniyorum senden.” “Sikimde mi sence? İki günün var, iki gün yaşa sonrasında ben seni yaşayan ölüye çevireceğim.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD