Esra kapıyı arkalarından kapattı ve Alparslan’ı odanın içine doğru çekti. Adam sanki kendisi hareket edemezmiş gibi dikiliyordu kapıda. “İyi misin?” diye sordu Esra karşısına geçerek. “Bu odayı sevmiyorum. Sevmediğim birini hatırlatıyor bana,” dedi Alparslan yüzü asık. “Kimi?” diye sordu Esra anlayışla. Biliyordu oysa. Gençlik, ilk gençlik ve çocukluk yıllarındaki Alparslan’ın odasıydı burası. “Zavallı, muhtaç bir çocuğu. Asi, anlaşılmak isteyen bir ergeni. Babası kendini sevsin diye çırpınan, dikkat çekmek için saçmalayan bir genci.” Bakışları odadaki metal kitaplığa dizilmiş fotoğraf çerçevelerindeydi. “Peki babasına küsmüş o yetişkin onlardan çok mu farklı? Sen çok mu iyisin o zamanlardan?” diye sordu acımasızca Esra. Adamın bakışları odaya girdiklerinden beri ilk kez karısını bu

