bc

Mavi Ateş Böcekleri

book_age16+
10
FOLLOW
1K
READ
adventure
dark
reincarnation/transmigration
HE
powerful
mystery
campus
city
war
seductive
like
intro-logo
Blurb

Daha önce ateş böceklerinin sarı olduğunu düşünüyordunuz değil mi? İnce ve Demir'in hikayesinde bambaşka şekil alıyordu. Bizim dünyamız da ateş böcekleri maviydi. Rüyalarımız maviydi. Aşkın simgesi maviydi.

Olağanüstü ögelerin aşkla birleşimden oluşan heyecanlı bir hikaye.

chap-preview
Free preview
Mavi Gözler
Uyanınca başımdan aşağıya su dökmüşler gibi ıslanmıştı üstüm. 1 yıldır anlam veremediğim aynı rüyayı görüyordum. Mavi ateş böcekleri... Evet, kendimi tanıtmayı unuttum. Ben İnci Akpınar. Öyle mükemmel, baby face kızlardan değilim. Siyaha en yakın tonlarda olan uzun dalgalı şaçlarım, gözbebeklerimin bile belli olamayacağı kadar kapalı gözlerim var. Eh boyum ise 1.60lardaydı... Yine her zamanki gibi sabahın 5.30'unda uyanmıştım. Rüyanın etkisinden dolayı geri uyumayacağımı bildiğimden doğrulup yatakta oturmaya devam ettim. Derin bir nefes çektim. Hava hâlâ karanlıktı. Komodine uzanıp telefonumu aldım. Sanki çok mesaj atanım varmış gibi bildirimleri kontrol ettim lakin nafile kimseciklerden bildirim yoktu. Ekranı kapatıp yataktan kalktım, odamdan çıkıp banyoya geçtim. Ellerimi yüzümü yıkadım, dağılmış olan saçlarımı taramakla uğraşmadan topuz yapıp çıktım. Mutfaktan bir bardak su ve meyve alıp çıktım. Evet komik ve saçma gelecek ama ben kalktığımda meyve yemeye bayılıyorum. Her ne kadar dışarı ürkütücü olsa da cesaret edip sokağı izledim. Saate baktım, 05.45 olmasına son bir kaç saniye kalmıştı. 3,2 ve 1... İşte yine aynı vakitte yanmıştı. Ne olduğunu açıklayayım hemen. Her rüyadan uyandığımda pencereye geçip dışarı izlerdim. Ve karşı binadaki bir evin saat 05.45 olduğunda ışıklarını yaktığını fark etmiştim. O kadar çok fantastik kitaplar ve filmler izlediğim için aklıma değişik değişik senaryolar geliyordu. Ya evin içindeki kişi dakik biriydi ya da büyü yapan varlıklardandı veyahut bir psikopattı. Tabii ki öyle bir şey olamaz ben uyduruyorum. Her neyse... Saatin ilerlediğini görünce pencereden ayrılıp çalışma masama geçtim. 07.40'a kadar paragraf çözüp o gün olacak derslerin tekrarlarını yaptım. Çalışmam bitince okul kıyafetlerimi üstüme geçirdim, saçlarımı topladım asla açık bırakmazdım. Bugün de topuzumu daha düzgün şekil vererek topladıktan sonra siyah trencimi alıp çıktım. Pek dakik biri olmamama rağmen her seferinde 8'de çıkmayı başarıyordum. Karışmış olan kulaklığımı çıkardım, telefonuma bağlayıp taktım. İETT'nin geleceği durağa kadar yürüdüm. Daha gelmesine 5 dakika vardı. Şarkının sözlerine kulak verdim. Şarkının ritminden çok sözleri giderdi. Diyordu ki; "Bir kadın gelir, değiştirir seni." Her dinlediğimde burayı bir adam gelir, değiştirir seni diye söylerdim. Hayal dünyasından uyanıp gelen araca bindim. En arkada oturmayı sevdiğimden oraya doğru yol aldım. Boş olan ikili koltuğa oturdum, cama dönüp yaslandıktan sonra gözümü kapattım. Kulaklığımın olmasına rağmen birinin bağırış seslerini duyuyordum. Gözümü açınca öteden koşan çocuğun İETT'nin durması için haykırdığını gördüm. Son anda şoföre seslenip durmasını sağladım. Arka kapıdan uçarak yanımda ko boş olan koltuğa ayı gibi kendini attı. Gözlerimi sinirli sinirli açarak "yavaş" dedim. Şuan beni takmadığını biliyordum. Yüzüne baktım baktım, o değişik bağırıp koşma sahnesi aklıma gelince dayanamadım güldüm. Yüzüme baktı, tek kaşını kaldırdı. "Komik bir şey mi var?" dedi. Kendimi düzelttim. "Hayır, sadece..."dedim. "Sadece ne?" diyerek beni taklit etti. Omuzlarımı silkeleyerek önüme döndüm. Kendisini tanımamış gibi davransam da okulumuzun en iyi okçularındandı. İsmi Demir, Demir Kunt. Ve şunu size demem gerek ki bende kendisine hayrandım ama sadece gözlerine, dış görünüşüne asla. Yani herhalde öyledir. Birazdan araç okulun durağında duracaktı. Oturmamı dikleştirdim, kulaklığımın tekini çıkarıp ayağa kalktım. Demir benden önce kalkmış olacak ki butona basılmıştı bile. Sağ tarafına geçip sessizce bekledim. Camda ki yansımasını görebiliyordum. Dağılmış kumral saçları, mavinin en güzel tonlarından oluşan gözlerini yere dikmişti. (tabii bunu kirli camdan görmek mümkün değil benim hayal gücüm geniş:)) Beni yeni farketmiş olacak ki başını kaldırdı, inceledi. "Sende bizim okuldansın demek." dedi. Yüzüne bakmamayı özen göstererek başımı salladım sessizce. Araç durmuştu. Sırıtarak "biliyordum ki zaten" diyerek kapı açılınca sırıtmaya devam ederek okula doğru gidiyordu. Ben arkasından şaşırmış şekilde bakmaya devam ediyordum. "Benimle konuşmayı mı denedi o?" diye içimden demeye devam ederken kapı kapandı. Kahretsin, inmeyi unuttum! Kapıyı tekrar açması için şoföre arkadan bağırdım. Sinir bozucu şey bin tane laf ede ede beni bir sonraki durakta bıraktı. Kapı açılınca indim. Buradan okula 10 dakika vardı ve dersin başlamasına da 6 dakika kalmıştı. Koşmaya başladım, insanları itmeyi umursamadan devam ettim ve en sonunda varmıştı. Tam saati saatine 09.00... Sınıfa girince öğretmen hâlâ gelmemişti, en arkadaki yerime doğru ilerleyip oturacaktım ki nöbetçi olan öğrenci konferans salonunda toplanmamız gerektiğini söyledi. Çantamı bırakıp oturdum yerime. Hiç gidecek keyifte değildim. Sınıf boşalmış herkes inmişti. Bir öğretmen gelip aşağıya inmemi tembihledi oflayıp puflayarak yerimden kalkıp aşağıya doğru inmeye başladım. En alt katta ki merdivene doğru ilerlerken bir anda hava kapandı, elektrikler gitti. Durdum, karanlık olmuştu. Geçen gece ki rüyamı hatırladım. Aynı bu şekilde merdivenden inerken karanlık olmuştu ve uzaktan bir şey yaklaşıp beni kendine çekiyordu. Başımı salladım görüntüleri silmeye çalıştım. Öteden bir ses geliyordu. Sağıma soluma baktım bir şey göremedim. Karanlıktan korkardım. Bir adım atmayı denerken tiz bir ses etrafı doldurdu. Kulaklarımı elimle kapatıp çöktüm. Dayanılacak türden değildi. Sanki ses ben direndikçe daha da artmaya başlıyordu. Ne olduğunu anlamadan kollarımdan biri tutup beni aşağıya indirmeye çalıştı. Gözlerim kapalı olduğundan, bilincime varmadan ayak uydurdum. Sırtım duvara değdi ellerimi kulağımdan çekmeye çalışıyordu. "Geçti, bir şey yok. Ben buradayım." diye seslenen bir erkek sesi vardı. Gözlerimi yavaşça açtım. Etraf bulanıktı çünkü farkında olmadan ağlamıştım. Ellerimi çektim. Siyah ayakkabılarını daha sonra okulun üniforması vardı. Netleşen görüntü ile kim olduğunu seçtim. Oydu. Mavi gözler, Demir... .

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Hayaletin Avukatı

read
15.9K
bc

Geyna-Layon'un Fısıltısı

read
1.3K
bc

KARANLIĞIN GİZEMİ

read
6.3K
bc

İNCİ TANESİ

read
11.1K
bc

AŞKIN KÜLLERİ [ YENİDEN DOĞMAK ]

read
7.4K
bc

ŞAHİT OLDUM!

read
4.3K
bc

Küçüğüm +21

read
91.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook